Türk: İmralı varken açılımdan söz edilemez
DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, "Toplumsal gerginliğin daha fazla tırmanmaması ve ülkemizin yeniden çatışmalı bir ortama dönmemesi için halkın hassasiyetlerinin dikkate alınması en temel zorunluluktur" dedi.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-12-02 17:53:00
Türk, İstanbul, Mersin ve Hakkari gibi illerdeki gerilimlerle ilgili olarak da, "Toplumun bu konudaki tespitidir. Biz bunu bir gerilim olarak değerlendiriyoruz. Hiçbir insana yönelik bir eylemin, olayın yaşanmasını istemiyoruz ama toplumsal bir gerilim çıktığı zaman bunu bir siyasi partiye, anlayışa bağlamak doğru değil. Halkın ortaya çıkardığı bir tepkidir bu. Biz başından beri bu tepkilerin, hassasiyetlerin göz önünde tutularak, Türkiye'yi rahatlatarak bir sürecin başlatılması gerektiğini söylüyoruz" dedi.
Türk, ayrıca toplumu tatmin etmeyen bir durum ortaya çıkarsa doğal olarak tepkilerin de gelişeceğini, dünyanın her yerinde bunun böyle olduğunu söyledi.
Türk, partisinin genel merkezi önünde bazı DTP yöneticileri ve milletvekilleri ile yaptığı basın açıklamasında, "Kürt sorunu, oyalamadan, kandırmadan, zamana yaymadan, ciddiyetle ele alınmak zorundadır" dedi.
"AKP iktidarının demokratik açılım adı altında yürütüğü bazı girişimler aldatmaca ve oyalamaya yöneliktir" diyen Türk, "İşin esasında, Kürtleri dışında tutan, onların iradesini dikkate almayan politikalar yatmaktadır. Bu politikalar yıllardır denendi ancak sonuç alınamadı. Buna rağmen aynı çözümsüzlük politikalarında ısrar edilmektedir" diye konuştu.
Türk, sorunun Kürt halkının varlığının Türkiye Cumhuriyet Anayasası'nda kabul edilip edilmeme sorunu olduğunu kaydetti.
"Ceviz kabuğunu doldurmaz"
Kürt halkının siyasi ve kültürel hakları tanınmadan, iradesi muhatap alınmadan, diyalog ve uzlaşı süreci geliştirilmeden bu sorunun çözülmesinin mümkün olmadığını kaydeden Ahmet Türk, "Şimdi karşımızda bu düzeyde köklü bir sorun varken, bazı idari düzenlemeler ve yönetmelik değişiklikleriyle çözüm mümkün müdür? Köy, kasaba isimlerinin geri verilmesi gibi ceviz kabuğunu bile dolduramayacak düzeyde bazı değişikliklerden bahsediliyor. Kaldı ki halkımız zaten bu yerlerin Türkçe isimlerini kullanmıyor. Güya bu şekilde, bu köklü sorun çözülecekmiş..." diye konuştu.
"Sancılı süreçten bizi sorumlu tutacaklar"
"Halkı, kamuoyunu bu anlamda kandırıp, sancılı süreçlerin gelişmesinden Kürtleri, partimizi sorumlu tutacaklar. Böyle bir planın, arayışın olduğunu düşünüyoruz" diyen Türk, siyasetçilerin sorumlu ve ciddi yaklaşım göstermesi gerektiğini ifade etti.
"Kürt halkının hassas olduğu değer yargılarına yaklaşım konusunda, iktidar ve muhalefet partilerinin özenli bir üsluba ve yaklaşıma sahip olması gerektiğini" söyleyen Türk, bu konulardaki duyarsızlığın ve yok sayma yaklaşımının, çözüme değil, tam tersine çözümsüzlüğe ve gerilimlere yol açtığını öne sürdü.
ÖCALAN'IN DURUMU
"Zorla saç kazıma..."
Türk, "İmralı'da uygulanan politikaların, şantaj ve tehdit unsuru haline getirildiğine dair Kürt halkında ciddi kuşkular ve kaygılar oluştu" görüşünü savundu.
Türk, "Geçtiğimiz yıl yaşanan ve halkı oldukça geren, rencide edici kötü uygulamaların yarattığı tepkiler hala hepimizin hafızalarındadır. Zorla saç kazıma ve fiziki şiddet uygulama durumu hala aydınlatılmadı. Sorumlular yargı önüne çıkarılmadı. Şimdi ise güya uluslararası hukuka göre yapılan bir iyileştirmeymiş gibi kamuoyuna sunulan yer değişikliğiyle birlikte, İmralı'daki koşullar daha da ağırlaştırılmıştır. Aslında toplumun ve demokratik kamuoyunun beklentisi, tutukluluk koşullarının düzeltilmesi yönündeyken, tam aksine bir yaklaşım görüyoruz" dedi.
Yaşanan bu son durumun toplumsal barışı ciddi bir biçimde tehdit ettiğini, büyük gerilimlere yol açmaya başladığını söyleyen Türk, "Normal bir cezaevinde bile uygulanması düşünülemeyen, mutlak tecrit ve izolasyon durumu, 11 yıldan beri İmralı'da uygulanıyor. Öcalan'ın sağlık koşulları, yaşamı ve güvenliği Türkiye'deki gelişmeleri derinden etkileyecek düzeyde kilit bir öneme sahiptir. Bu realitenin görülmesi ve buna göre hareket edilmesi, içinden geçmekte olduğumuz hassas sürecin en stratejik noktasını oluşturmaktadır" diye konuştu.
"İmralı incelenmeli"
Türk, Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi ve ulusal sivil toplum örgütleri ile siyasi parti temsilcilerinden oluşan bir heyetin İmralı'da inceleme yapmasını istedi.
"Kürtlerin gözü kulağı İmralı'da"
"İmralı'nın, hükümetin açılım olarak savunduğu sürecin bir aynası" olduğunu iddia eden Türk, "Bu sürecin gerçek bir demokrasi açılımına dönüşmesinin en önemli koşullarından biri İmralı'ya yaklaşımdır. Çünkü Kürtlerin gözü kulağı İmralı'dadır. Kürtler, İmralı'ya karşı geliştirilen olumlu ya da olumsuz bir tavrı kendisine karşı alınan bir tutum olarak saymakta ve görmektedir. Bu nedenle İmralı, Kürtlerin ve toplumsal barışın en hassas noktasıdır" diye konuştu.
"Öcalan'ın barış eli..."
"Öcalan'ın uzattığı bu barış elinin tutulması gerekirken, sergilenen tam aksi yaklaşımları ne bizim, ne halkımızın ne de demokratik kamuoyunun kabul etmesi, meşru görmesi mümkündür" diyen Türk, "Öcalan'ın dikkate alınmadığı, onun yok sayıldığı, diyalog kanallarının kapatıldığı bir süreç, Kürt sorununun çözümüne hizmet etmeyecek, aksine çözümsüzlüğü derinleştirecektir. Tecride ve yok etmeye dayalı İmralı sistemi halen ortadayken ve bu sistem daha da ağırlaştırılırken, açılımdan söz etmenin inandırıcılığı olmaz, olamaz. Bu nedenle, toplumsal gerginliğin daha fazla tırmanmaması ve ülkemizin yeniden çatışmalı bir ortama dönmemesi için halkın hassasiyetlerinin dikkate alınması en temel zorunluluktur" ifadesini kullandı.
"Kürtlere karşı ırkçı linç kampanyası"
Türk, son dönemde yaşananların, uzun vadeli bir planın-genel bir konseptin aşama aşama hayata geçirilmeye çalışıldığını ortaya koyduğunu savunarak, "Barış grubunun gelişi sonrası estirilen milliyetçi hava, İzmir ve sonrasında somut örneklerini gördüğümüz Kürtlere karşı ırkçı linç kampanyasına dönüştürülmüştür. Benzer şekilde, partimizi siyaseten tasfiyeye dönük bir süreç işletilmektedir. İmralı'da yaşananlar da bu konseptin en önemli parçasıdır" dedi.
Bu tablo karşısında, Kürt halkının ve demokratik kamuoyunun sessiz kalmasının beklenemeyeceğini bildiren Türk, "demokratik ve meşru zeminde barış mücadelelerini sürdüreceklerini" söyledi.
Gazeteci sordu: "Tehdit mi?"
Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Türk, bir gazetecinin, "İmralı'daki koşullarla ilgili somut örnekler verir misiniz?" ve "Toplumun gerilmemesini söylüyorsunuz ama (İmralı'daki koşullar değişmezse toplumda bazı gerilimler yaşanır) dediniz. Bu tehdit değil mi?" şeklindeki sorusuna, şu yanıtı verdi:
"Biz bir gerçeği dile getiriyoruz. Aldığımız bilgiler, yaşama koşulları daha iyileştirileceği şekildeydi. Şimdi 10 metrekare yerden 6,5 metrekare yere alındı. Pencereden rahat rahat hava alma imkanı varken, tavana yapışık küçük bir pencerenin olduğu yere taşındı. Toplumdaki hassasiyeti görmek lazım. Burada iyileştirme değil, mevcut koşullar daha da geriletilmiştir. Bu yaklaşım biçimlerinin toplumda gerilim yarattığını hepimiz biliyoruz."
Türk, bir başka gazetecinin, "Açıklamanız, söylediğiniz hassasiyetlerin neresinde duruyor?" sorusunu, "Oradaki yaşama koşullarının düzeltilmesi gerekiyor. İyileştirme adına daha da geri şartlar getirdiğinizde, burada toplumu germeye yönelik bir anlayışın yattığını ortaya koymaya çalışıyoruz. 'Türkiye'nin, 72 milyonun hassasiyetleri' diyorsanız, bir de Kürtlerin hassasiyetlerini, bu 72 milyonun içine katarak, bazı şeyleri geliştirmemiz lazım" diye yanıtladı.
Bir başka soruyu yanıtlarken de Türk, "Bütün Kürtler bu barışçıl sürecin gerçekleşmesi, çatışmalı ortamın sona ermesi konusunda kararlı duruş göstermiştir. İstediğimiz, sorunun onurlu şekilde çözümü, Kürtlerin taleplerini yerine getirecek bir formülün ortaya konulması. Aldatmacaya yönelik bir sürecin kimseye faydası yok" dedi.
"Tepkileri dindirmek için girişimleriniz olacak mı?" şeklindeki bir başka soru üzerine ise Türk, tepkilerin demokratik biçimde olması için parti olarak çalışma yapacaklarını, illeri ziyaret edeceklerini, demokratik tepkilerin ölçüsünü, yapılması gerekenler konusunda düşüncelerini ortaya koyacaklarını bildirdi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara