Yeniden 'Gavur İzmir' muhabbeti
Bugünlerde herkes yine İzmir'i konuşuyor? Her gazetede bir kaç köşe yazarının İzmir muhabbetine en ilginç katkı Mutlu Töbekici'den geldi
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-11-30 20:36:00
ZENGİNLEŞME ÖNCELİK SIRASI VE CİP HASSASİYETİ
İzmir'de DTP'lilere taş atan veya taş atılmasını onaylayan, olsaydı atacağını söyleyen bir hanım televizyonda şöyle haykırıyordu: "Bir Türk olarak benim cipim yok ama bunlar maşallah hiç cipten inmiyorlar..."
Bu arada az önce öğrendim, İzmirli bir arkadaşımın aracı da hiç ilgisi olmadığı halde o gün tesadüfen konvoyun arasında olduğu için paramparça edilmiş...)
Çağdaşdemokratiklaik olduğundan hiç şüphemin olmadığı bu hanımefendi çok mühim bir şeye değiniyordu aslında.
Geçen senelerde yine İzmirli bir arkadaşım da şöyle demişti yolda yürürken: "Türbanlı türbanlı nasıl da utanmadan cip kullanıyor.."
Tahammülün son noktası galiba cip. Oraya kadar bastırılıyor öfkeler ama cip noktasına patlıyor.
Cipe karşı derin bir hassasiyet var. Kişilerin Kürt veya türbanlı olmaları bir yere kadar kabul edilecek herhalde ama cip kullanacak kadar zenginleşmeleri hadiseyi duble hatta (emlakçı deyimiyle) triplex sinir bozucu yapıyor.
Buradan ne anlıyoruz? Zenginlikte öncelik sırası var. Yani bazı insanların zengin olmaları daha az batıyor, bazılarının daha çok batıyor. Bazılarına müsaade var, bazılarına yok. Bazıları sınıf atlayabiliri, bazıları atlayamaz. Bazıları sınıf atladığı zaman tekamül oluyor, bazıları sınıf atladığı zaman sonradan görme oluyor.
Önce "kadınlar ve çocuklar" gibi galiba sıra şöyle:
- Önce başı açık, batı ve kuzey batıdaki illerden gelen, çağdaşdemokratiklaik, sarışın, mavi gözlü yakışıklı Türkler.
- Sonra buğday tenli, ela gözlü, orta batı illerden gelen orta yakışıklı Türkler.
- Sonra esmer, orta boylu, kahve ve siyah gözlü, İç Anadolu ve Akdeniz illerinden gelen fakat kesinkes Türkler.
- Sonra Doğu Anadolu'dan gelen esmer Türkler.
- Sonra Güney Doğu Anadolu'nun Antep, Maraş gibi illerinden gelen buğday tenli tam veya yarı Türkler.
- Sonra beyaz tenli çaktırmayan başları açık yakışıklı Kürtler.
- Sonra küçük bir ihtimal de olsa beyaz tenli, mavi gözlü güzel türbanlı Türkler.
- Ve en son: Kürtler. Ama tamamen apolitik olmak ve Türkçeyi aksansız konuşmak koşuluyla.
Ama hem esmer, hem kadın, hem full tesettür, hem full Kürt isen.. Biraz da politiksen. I-ıh.. Sakın cipe binmeye kalkma. O işte bardağın taştığı son damla oluyor. Toplumsal barışı en çok dinamitleyen kombin bu. En fazla eski bir Şahin'e binebilirsin. Kartal da olur. Hadi ucuzundan bir hafif ticari olsun. Otobüse, dolmuşa bin sen. Yürürsen daha da iyi olur. Tabii mümkünse arka sokaklarda. Görünmeden..
***
Bana sorarsanız kimse cipe binmesin. Kimin kullandığına bakmaksızın komple bütün ciplere karşıyım. İdeolojik nedenlerle değil tamamen çevreci nedenlerle. Gereksiz bir yakıt tüketimleri var, gereksiz bir karbondioksit emisyonları var, otoparkta, feribotta, sokaklarda gereğinden fazla yer kaplıyorlar üstelik bütün bu edepsizliklerine rağmen normal binek bir araçtan ne daha fazla yolcu taşıyabiliyorlar ne de yük.. Koy arkaya iki bavul, tamam bitti. Boş kalorili cips, beyaz undan ekmek gibi. Kaza sırasında daha güvenli oldukları da bana abartılmış bir şey gibi geliyor. Üstelik bir halta yaramadıkları halde sinir bozuyorlar. Sahiplerine gereksiz bir kibir kazandırıyorlar. Cip içinde kimse sevimli ve cana yakın gelmiyor bana. On yıl mı oldu bunlar bu kadar yaygınlaşalı? İşte ben on yıldır cip denilen şeye alışamadım. Her seferinde gidip çarpasım geliyor. Kendi arabama kıyamadığım için tabii yapamıyorum bunu ama bu hayali bin üç yüz kere falan kurmuşumdur.
Ve işte bugün geldiğimiz şu noktada şunu da anladık ki: sadece çevreye karşı değil toplumsal barışa da bir tehdit cip. PKK'lıların dağdan inişlerinde de "cip"e dikkat çekilmişti, DTP'lilerin konvoyunda da "cip" göze battı. Türbanlıların zenginliklerinde "cip"in adı geçiyor hep.. Yakında bir başka dini veya etnik veya sınıfsal gruba daha gıcık olursak topluca, bilin ki yine "cip"e takılacağız.
En iyi bırakalım bu cip olayını. Dalga geçiyorum sanıyorsunuz ama ben çok ciddiyim. Normal bir aracın üç dört katına kadar yakıt tüketen, üstelik de halkın öyle ya da böyle sinirini bozan bu araçların çok acele trafikten kaldırılması lazım. Barış ve çevre adına...
Ve Mutlu Tönbekici'nin bugünkü yazısı:
CİPİ YASAKLAMAK ÜZERİNE
Toplumsal barış adına cip kullanmayı bırakalım" konulu yazım üzerine enteresan mailler geldi.
Şunu anladım ki yanlız değilim. Kullanıcısının kim olduğuna aldırmadan cipe sinirlenen, cipi alenen bir tehdit, bir küçümseme, bir meydan okuma olarak gören bir ben değilim. İnsanlar, bilhassa şu tank kadar büyük, simsiyah ciplerden hiç hazzetmiyor. Sahipleri hakkında çok kötü şeyler düşünüyorlar. Ciddi ciddi öfkeleniyorlar.
"Cip ne demektir?" diye bir liste çıkarmış Ankara'dan yazan Murat Tozbey. Bazı maddelerine katılmasam da çoğunun doğru olduğunu düşünüyorum.
***
- Cip, sınıf ayrımının en bariz göstergesidir. Cip alan bir insanın başka hiç bir amacı yoktur. Verdiği mesaj sadece şudur: "Zenginim bu nedenle senden üstünüm." Veya "biz başka dünyaların insanlarıyız. Benimle konuşurken ona göre davran.."
- Cip insanları sindirmek için bilhassa seçilmiş bir araçtır. Rahat edeyim, güvenli bir ortamda olayım diye bir niyet söz konusu olamaz zira en az cipler kadar rahat ve aynı fiyatta bir çok sedan tipi araç da var. Fakat cip ile başta tavrını koyarsın: "Sana tepeden bakıyorum. Söyleyeceklerini ciddiye almayacağım. Çok kızdırırsan üzerine sürerim.."
- Cip insanları öfkelendirmek için bilhassa seçilmiş bir araçtır. Zira diğer araçlardan daha çok yer kaplar. İstanbul gibi park probleminin had safhada olduğu bir şehirde cip kullanan bir kişi iki araçlık yeri işgal etme hakkını kendinde görüyor demektir. Aklı başında herkes bu iddianın insanları öfkelendireceğini bilir. Demek ki amaç öfkelendirmek.
- Cip mutsuz zengin aile demektir. Ciplerin yüzde 90'ında kel, göbekli, asık suratlı yaşlı bir adamla sarı röfleli orta yaşlı asık suratlı bir kadın oturur. Ve bunlar birbirleriyle hiç konuşmaz.
- Cip çevreye, dünyaya, geleceğe tümüyle duyarsızlık demektir. Bu insanlara hiçbir şey anlatamazsın. Ne kutup ayıların umurlarındadır, ne yenilenebilir enerji umurlarındadır, ne başka bir şey. Arabalarını yüz binlerce dolar verip almışlardır, yakıta manyak gibi para dökerler, arabalarını park eden kahyalara gösteriş olsun diye 50 lira verirler ama bir eğitim vakfı için ayda yüz lira ver desen sinirlenirler, "bir vakıf bağışla ayakta duruyorsa o işe yaramaz bir vakıftır" gibi zırva sapan felsefeler üretip beş kuruş vermezler.
- Cip iletişimsizlik demektir. Bir cip kullanıcısına adres soramazsın, bir cip kullanıcına otostop yapamazsın, bir cip kullanıcısından yardım isteyemezsin. Bir cip kullanıcısı, bilmem kaç beygirlik ve torkluk aracının tek bir beygirini bile senin yolda kalmış arabanı çekmek için kullanmaz. Seni hiç görmemiş gibi yanından kibirle geçer gider.
- Cip doğadan kaçmak demektir. O kadar pahalı ki araçları, o kadar pahalı ki yedek parçaları bir şey olur diye asfalt dışına milim çıkmazlar. Kartalların, Renoların vızır vızır gittiği toprak yollara eskaza denk gelirlerse ya hızla geri dönerler ya da 20 kilometre hızla korka korka giderler.
- Özetle: Cip, dünyanın en gereksiz icadıdır.
(Ciplerini doğaya gitmek için almış, kötü yollara sürmekten korkmayan, yolda kalmış insanlara yardım eden cip kullanıcılarını elbette tenzih ederiz.
Haber Ara