İran’ı Obama şımarttı
Arap basınında bugün İran’ın toprakları dışında uranyum zenginleştirmeyi eddetmesi ve Mısır-Cezayir dünya kupası elemesi maçı sonrası yaşanan gerginlik dile getiriliyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-11-22 14:53:00
Hamza Muhammed / Timeturk
Arap gazeteleri bugün İran’ın uranyumunu ülke dışında zenginleştirmekten vazgeçmesini ve bunun ardındaki en büyük etkenin ABD başkanı Obama olduğunu gündeme taşıyor. Obama’nın İranlıların her türlü isteğine onay vererek işi bu boyuta taşıdığı belirtiliyor. Olaylı biten ve iki ülkenin büyükelçilerini çağırtmasına kadar varan Mısır-Cezayir dünya kupası elemesi maçı da bir diğer gündem konusu. Maçın aşırı abartıldığı, gereğinden fazla ihtimam gösterildiği söylenerek iki ülke bu gerginliği bitirmeye çağırılıyor.
Londra’dan yayımlanan Eş-Şarku’l Ewsat gazetesi yazarlarından Abdurrahman El-Raşid bugünkü “İran reddini açıkça ilan ediyor” başlıklı makalesinde şu ifadelere yer veriyor;
“Uluslar arası Atom Enerjisi Ajansı’nın ve Uluslar arası Güvenlik Konseyi’nin daimi 5 üyesine ek olarak Almanya’nın yıllardır üstlendiği müzakerelerin ardından İran yetkilileri ilk defa açıkça uranyumunu dışarı çıkarmayacağını belirtti. Bu sefer eskisi gibi hileye başvurmak zorunda kalmadı. Buna sebep ise Amerikan başkanı Barack Obama oldu. Öyle ki İranlıların hemen hemen tüm isteklerini yerine getirdi. Böylece onlar da sonunda açıkça reddetmeye cesaret buldu.
Başa geldiği ilk günden itibaren İranlılar, Amerika’nın üstünlüğünü de diyalog için ortaya koyduğu şartları da reddederek Obama’yı test ediyor. Bunun üzerine Obama üst düzey yetkililerine İranlılarla direk görüşme izni verdi. Kendisine onların çıkmaz bir sokağa geldikleri halde daha fazla müzakere istedikleri söylendiğinde müzakerelerin artırılması için onay verdi. Onların askeri çözüm işaretlerini reddettiği söylendi.
Amerikalıların tehdit olarak alıştığı kelimeyi kullanmaktan bile çekindi. Çünkü masadaki askeri çözümü eski başkan daima İran’ı tehdit etmek için kullanıyordu. Gösteriler patlak verdiğinde ve bastırıldığında, Obama sessizce oturdu ve Tahran’da bu olanlara İranlıları sadece dışişlerinin uyarısı aracılığıyla eleştirmekle yetindi.
Gizli Kum nükleer reaktörleri keşfedildiğinde de yeterli kızgınlık ve titizlik göstermedi. Aralarında Rusya da olmak üzere herkes İran’dan uranyumunu zenginleştirmek için dışarı nakletmesini talep ettiğinde bu uranyumun sadece üçte birini çıkarmayı şart koştular. Amerikan tarafı da, Washington’da Obama’nın İranlılara büyük miktarda uranyumu ülkeleri içinde gizlice zenginleştirmesine onay vermesinden ötürü sert eleştirilere maruz kalmasına karşın bu şartı kabul etti. İran’ın şımarıklığı arttığında da Tahran, Fransızlara güvenmediği için uranyumunun Fransa’da zenginleştirilmesini reddettiğini ilan etti.
Obama hükümeti de bu ülkenin İran’ın dostu Türkiye olmasına onay verdi. Türkiye İran’ın uranyumunu alacak, karşılığında da zenginleştirilmiş hazır uranyum verecekti.
Evet Obama’nın bir dizi uygulaması İranlıları arsızlaştırdı. Sonunda İran’ın önünde kendisini örtecek son üzüm yaprağı da düştükten sonra eveli gün yaptıkları gibi açıkça ilan etmekten başka seçenek kalmadı; “uranyumumuzu kimseye teslim etmeyeceğiz. Cehenneme gidin!”
Bu kadar düşmanlık yeter!
Birleşik Arap Emirlikleri’nden yayımlanan El-Beyan gazetesi bugünkü “Yeter…fazla bile!” başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; Mısır ve Cezayir arasında görülen tepkiler sadece sevinç ve protestodan ibaret idiyse vakit geçti, iki ülkenin milli takımları arasındaki maç bitti. Üzerinden 4 gün geçti. Geçmiş ve tarih oldu. Daha fazla gerginliğe açık kapılardan biri idiyse de çığ gibi büyüyen bir kartopuna dönüşmeden önce hemen idrak edilmesi gerekir.
Eninde sonunda bir spor rekabetiydi. Doğru o da önemli. Orada coşku, şiddetlilerin toplanması hatta heyecanlı taraf tutma; hepsi iki taraf için de maruz görülür. Ancak hepsinin de içeriği, hiddeti ve seviyesiyle makul ve makbul sınırlar dahilinde kalması şartıyla. Ne yazık ki şu ana kadar olanlar tüm bu sınırları fazlasıyla aştı.
Korkulan nokta ise sürecin şimdiki şekli çerçevesinde etkileşime devam edip büyümesidir. Durum, iki hendek arasındaki diplomatik ve medyatik sürtüşmeyi durdurmayı, sokakları sakinleştirmeyi üstlenecek herhangi bir girişimi gerekli kılıyor.
Endişe verici olan ise ertesi günü olayların, özellikle de diplomatik açıdan daha fazla gerginlik ve şiddet derecesine ulaşmış olmasıdır. Öyle ki iki ülke büyükelçilerini çağırdı, iki ülke arasındaki ilişkileri bozması korkusu uyandıracak türden bir dille sürtüşme arttı. Uluslar arası olduğu için önemli olmasına karşın kazanan ve kaybeden kim olursa olsun her iki alanda fevri sinirlenme, sınırlarını aştı. Nefeslerin toplanması için duruş, hem Mısır’ın hem de Cezayir’in çıkarlarının bir gereğidir. Maça ancak gerçek değeri kadar önem verilmelidir. İki ülkenin de kabullenmesiyle Arap Birliği bu yönde hareket etmelidir. Bugün yarından daha iyidir.”
Haber Ara