Mısır'dan Türkiye'ye destek çağrısı
Mısırlı akademisyenler, Türkiye'nin yumuşak güç olarak kuzeye, güneye, doğuya ve batıya doğru genişlediğini, barışı hedefleyen bu siyasetin Araplarca da desteklenmeli diyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-11-20 15:22:00
IRAK'IN PARÇALANMASINI ENGELLİYOR
ICFS Başkanı General Ahmet Fahr, Türkiye'nin Batı ile yakın ilişkilerinden dolayı yıllarca bölgede yer almadığını; ancak son yıllarda izlediği etkin siyasetle bir anda bölgenin en dikkat çekici dengeleyici gücü ve aktif politika belirleyicisi haline geldiğini söyledi. Irak'la gerçekleştirdiği ekonomik ve politik ilişkilerle Türkiye'nin hem bu ülkenin parçalanmasını hem de bu ülkenin İran'ın kontrolüne girmesini engellediğinin de altını çizdi.
ICFS Başkan Yardımcısı General Adil Süleyman da Türkiye'nin dış politika dönüşümünün 2003'te ABD askerlerine topraklarından geçiş izni vermemesiyle başladığını kaydetti. Türkiye'nin Lübnan'dan İran'a, Suriye'den Filistin'e tüm bölge sorunlarıyla yakından ilgilendiğini ve pek çok sorun için de arabuluculuk görevi üstlendiğinin belirten Süleyman, Türkiye'nin Afrika ülkeleriyle gerçekleştirdiği ekonomik ilişkilerin de gözden uzak tutulmaması gerektiğine işaret etti.
DÜŞÜK MALİYETLE BÜYÜK ROL
Ahram Politik ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nden Hasan Ebu Talip de Türkiye'nin bölgede tesis etmeye çalıştığı karşılıklı çıkara dayalı işbirliği çabalarının Arap ülkeleri tarafından da desteklenmesi gerektiğini belirterek, Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan arasında bir ittifak kurulmasını da önerdi. Türk halkının Türk hükümetinin izlediği dış politikayı desteklediğini de dile getiren Ebu Talip, Türkiye'nin bölgedeki rol arayışlarının diğer bazı ülkelerin tersine herhangi bir çıkar amacı gütmediğini, tamamen bölge barışına hizmet amacı güttüğünü de vurguladı.
Türkiye'nin sadece ekim ayında Ermenistan, Suriye, İran ve Yunanistan'la tarihî adımlar atarak önemli anlaşmalar imzaladığını ve yeni çıkışlar yaptığını anlatan Kahire Üniversitesi İktisadi ve Siyasi Bilimler Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Pakinam Şarkavi ise Türkiye'nin bölgede düşük maliyetli bir genişleme stratejisi izlediğini ifade etti.
DEMOKRATİKLEŞME DIŞARIDAKİ ETKİYİ ARTIRIYOR
'Bir ülkenin içerideki demokratikleşme oranı kadar dışarıda da etki alanını genişletebildiğini' anlatan Şarkavi, Türkiye'nin içerideki sorunlarını çözmeye başlamasından sonra dışarıdaki başarılarının da ardından geldiğinin altını çizdi. Türkiye'nin sadece Ortadoğu'ya doğru değil, kuzeye, güneye, doğuya, batıya her tarafa doğru nüfuz alanını genişlettiğini vurgulayan Şarkavi, tüm bunların içerideki dinamizmin bir sonucu olduğunu ifade etti.
Bölgesel ve Stratejik Araştırmalar için Doğu Merkezi Başkanı Dr. Mustafa el Lebbed de Türkiye'nin Irak'ta Türkmen ve Sünni Araplarla olduğu kadar Şii liderler Mukteda el Sadr ve El Hekim grubu ile de iyi ilişkiler içinde bulunduğuna, Kuzey Irak'ın altyapısını kontrol altında tuttuğuna, bölgede çıkan petrolün dünyaya Türkiye üzerinden pazarlandığına işaret etti. Türkiye'nin Irak'ta, İran'dan sonra en önemli aktör haline geldiğine de temas eden Lebbed, Türkiye'nin Filistin gibi sembolik bir konudaki çıkışlarının da Arap dünyasındaki popülaritesini artırmaya yönelik olduğunu ifade etti.
ABD'nin Türkiye'nin İran'a karşı bölgede bir denge olmasını istediğini, bundan dolayı Ortadoğu'da istediği gibi hareket etmesine izin verdiğini de öne süren Lebbed, "Bu yeşil ışığı anlamak için Kafkaslar ve Balkanlara bakmak yeterli. Çünkü oralarda Rusya ya da Avrupa var." diye konuştu.
Kahire Üniversitesi öğretim görevlilerinden Prof. İbrahim Bayyumi Ganim de Türkiye'nin Soğuk Savaş döneminde yıllarca Avrupa'nın güvenlik yükünü çektiğini belirterek, Avrupalıların ise bu dönemde ekonomilerini güçlendirdiğini söyledi. Türkiye'nin ekonomisini güçlendirmesinden sonra AB'ye alınmaması durumunda pek çok alternatifi bulunduğunu da ifade eden Bayyumi, önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin NATO'yu da sorgulayacağını savundu. Bayyumi, Arap-İsrail barış sürecinde de Türkiye'nin rolünün tahmin edilenden fazla olduğunu da belirtti.
Kaynak: Zaman
SON VİDEO HABER
Haber Ara