AB'nin ilk başkanı ılımlı başladı
Avrupa Birliği'nin ilk başkanlığına seçilen Belçika Başbakanı Herman Van Rompuy, Türkiye konusunda önemli olanın Konsey kararları olduğunu açıkladı.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-11-20 12:01:00
Avrupa Birliği, tarihinde ilk defa bir başkan ve dışişleri bakanına kavuştu. İki buçuk yıllığına AB başkanı olacak Hıristiyan Demokrat Herman Van Rompuy, 1 Ocak 2010'da henüz 1 yılını doldurmadığı Belçika başbakanlığından AB başkanlığına geçecek. Van Rompuy'un, Aralık 2004'te Belçika Federal Meclisi'nde yaptığı bir konuşmada Türkiye'nin muhtemel üyeliğine sert şekilde muhalefet ettiği ortaya çıktı. Rompuy, dün başkan seçildikten sonra Türkiye konusunda "Önemli olan benim şahsi kanaatlerim değil, Konsey kararları." dedi.
AB'nin ilk dışişleri bakanlığına ise İngiliz Barones Catherine Ashton getirildi. AB Komisyonu'nun ticaretten sorumlu komiseri olan Ashton, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in başkan olamayacağı anlaşılınca Avrupa'nın dışişleri bakanlığı koltuğuna oturdu. Ülkesi İngiltere'de dahi çok az tanınan Ashton'ın ciddi bir siyasi geçmişi yok. İngiliz İşçi Partisi mensubu olan Ashton'un, Türkiye'nin üyeliğini desteklemesi bekleniyor.
İKİSİ DE DÜŞÜK PROFİLLİ
Yüksek profilli adayların tek tek elendiği seçim süreci neticesinde dünyada hatta ülkelerinde az tanınan siyasi şahsiyetler AB'nin en yüksek makamlarına geldi. Belçika Başbakanı Van Rompuy, ülkesinde iyi bir uzlaşı inşacısı olarak tanınmakla birlikte Avrupa'da pek bilinmiyor. Van Rompuy'un en mühim hususiyetlerinden birinin "hiçbir konuda düşüncelerinin net olarak" bilinmemesi olarak gösteriliyor. Dışişleri Bakanlığı'na getirilen Ashton'ın ise ülkesinde dahi tanınmadığı, hiç bir demokratik seçim sonucu siyasi görevler almadığı belirtiliyor. AB'nin 27 liderinin karizmatik bir liderden yana tavır koymamasının, dünyada daha fazla söz sahibi olmak isteyen Brüksel'in amaçları ile çeliştiği yorumları yapılıyor.
Rompuy, Aralık 2004'te Belçika Parla-mentosu'nda yaptığı bir konuşmada, "Türkiye'nin üyeliği, daha önce AB'ye üye olan ülkelerin üyeliği gibi görülemez." ifadelerini kullanmış ve şöyle demişti: "Avrupa'da aynı zamanda Hıristiyanlığın temel değerleri de olan mevcut evrensel değerler, Türkiye gibi büyük bir İslam ülkesinin girişiyle kuvvetini yitirir." Ancak dün başkan seçilmesinin ardından Türkiye sorularına muhatap olan Van Rompuy, AB başkanı olarak şahsi kanaatlerinin artık bir öneminin olmadığını, kendi görüşlerini AB kararlarına uyduracağını açıkladı. "Benim ne düşündüğüm hiç önemli değil. Başkan olarak vazifem AB ülkeleri arasında mutabakat üretmek." dedi.
İki buçuk yıl görev yapacak AB başkanı, AB oturumlarını yönetecek ve bu koltukta en fazla iki dönem görev yapabilecek. Ancak gözlemciler, AB dışişleri yüksek temsilcisinin rolünün çok daha önemli olacağını görüşünde. AB dışişleri yüksek temsilcisi, aynı zamanda Avrupa Komisyonu başkan yardımcısı da olacak. 5 bin kadar diplomatla birlikte görev yapacak AB dışişleri yüksek temsilcisi, Birliğin yardım fonlarını da yönetecek.
KISSINGER'IN SORUNU ÇÖZÜLDÜ
ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'ın "AB'yi aradığımda kiminle konuşacağım?" sorusu da böylece cevap bulmuş oldu. Van Rompuy, Kissinger'ın sorusunun hatırlatılması üzerine, "İlk telefonu sabırsızlıkla bekliyorum.", AB Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso da "Artık Kissinger meselesi çözülmüştür." dedi. Bu arada, Irak Savaşı yüzünden başbakanlığını kaybeden ve yakın zamana kadar AB Başkanlığının en kuvvetli adayı olarak gösterilen Blair, bu yarışta da elendi.
GUARDİAN: KİSSENGER'İN SORUNU ÇÖZÜLMEDİ
Dün Brüksel'de toplanan Avrupa Birliği liderleri, yeni oluşturulan başkanlık ve dışişleri bakanlığı görevlerine atamalar yaptı. Avrupa Birliği başkanlığına Belçika Başbakanı Herman Van Rompuy getirilirken, birliğin dışişleri bakanı da İngiltere'den, Avrupa Komisyonu'nun ticaretten sorumlu üyesi Barones Catherine Ashton oldu.
Avrupa Birliği'nin iki göreve de, dünyada pek tanınmayan ve dış politika tecrübesi sınırlı olan bu iki ismi getirmesi basında hem şaşkınlık yaratmış, hem de tepki çekmiş.
Örneğin Guardian başyazısında şöyle diyor:
"Avrupa ile konuşmak istediğimde kimi aramam gerekiyor?' Avrupa Birliği Henry Kissinger'ın bu ünlü sorusuna bir yanıt bulmak için 5 yıldır çabalıyordu. Ancak birlik bu soruya dün gece de bir yanıt bulamadı."
"Avrupa Birliği'nin ilk başkanı, bırakın dünyayı ülkesinde bile az tanınan Belçika Başbakanı Herman Van Rompuy oldu. Dış politika yüksek temsilcisi ise, yetenekli ancak pek bilinmeyen İşçi Partili Barones Catherine Ashton. İki isim de, bırakın Pekin'i, Brüksel'de bile ağarlıklarıyla trafiğin durmasına neden olabilecek isimler değil."
"Başkan Blair umutları suya düşmüş olabilir. Ancak onunla birlikte, Avrupa'nın dünyada tekrar söz sahibi olma umudu da suya düştü."
IRAK SAVAŞI TONY BLAİR'İ BIRAKMIYOR
Financial Times da aynı fikirde. Gazetenin yazarlarından Quentin Peel, "Avrupa ağırlığını ortaya koymayı başaramadı" başlıklı yazısında, bu iki ismin seçilmelerinde etkili olan unsurları şöyle özetliyor:
"İkisi de uzlaşma inşa etmekteki yetenekleri ile tanınıyor. Avrupa'nın önde gelen liderlerine yönelik tehdit oluşturmayan, spot ışıklarını onlardan uzaklaştırmayacak isimler."
Benzer görüşlere yer veren Times, İngiltere'nin başkan olması için son dakikaya kadar direndiği eski başbakan Tony Blair'in durumunu da mercek altına almış.
"Dün Tony Blair'in geçmişinin paçasına yapıştığı gündü. Irak savaşında George Bush ile yaptığı ittifak birçok Avrupa ülkesinde benimsenmiyor."
"Ancak diplomatlara göre, böyle olmasa da Blair'in işi zordu. Zira kıtanın sosyalist liderleriyle arası iyi değil. Başbakanlığı döneminde toplantılarına katılmıyordu, İspanya Başbakanı Zapatero ile arası iyi değildi ve merkez sağ liderlere fazla yakın bir isim olarak görülüyordu."
"Sosyalistler istese Blair başkan olabilirdi. Bunun yerine, merkez sağın başkanlığı, sosyalistlerin ise dışişleri bakanlığını alacağı anlaşmaya imza attılar."
Haber Ara