İsrail ekonomisi çöküyor barış geliyor
İsrail ekonomisi sallantıda. Çöküş Ortadoğu'ya barış mı getirebilir. Bu iddianın sahibi Taraf yazarı ekonomist Süleyman Yaşar, İsrail'in ilginç ekonomik durumunu analiz etti.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-11-19 16:30:00
Dünyada pek çok ekonomist tarafından hızlı kalkınma ve refah artışına örnek gösterilen İsrail ekonomisinin gerçek fotoğrafının farklı olduğu ortaya çıktı. Filistin topraklarında işgal edilen bölgelerin maliyeti İsrail ekonomisine büyük bir borç yükü getirdi. Borçlardaki artışa rağmen İsrail hükümeti, önceki gün ABD'nin itirazını dikkate almadan Doğu Kudüs'teki yerleşim merkezinde 900 ek konut inşasına onay verdi.
İsrail, dünyaya, hep güçlü bir ekonomiye sahip olduğunu gösterdi. Makroekonomik verilere göre fert başına gelirin yüksek olduğu ileri sürüldü. Yıllardan beri Tel Aviv borsası iyi durumda, enflasyon düşük oranlı ve bütçenin denk olduğu ileri sürüldü. Ama gerçekler farklı. İsrail, Filistin'de işgal edilen bölgeler için yıllık 9,3 milyar dolar harcama yapıyor. Halbuki ABD'nin İsrail'e yıllık yardımı iki milyar dolar. Aradaki fark borçlanmayla kapatılıyor. Aşırı borçlanma nedeniyle devlet borçlarının ulusal gelire oranı yüzde 81'e yükseldi. Borçların, ulusal gelire oranı önümüzdeki yıllarda daha da yükselecek.
İsrail özel sektörüne gelince... İsrail'in Filistin topraklarını işgal altında tutması nedeniyle, İsrail firmaları küresel olarak boykot ediliyor. Ayrım ve baskıya maruz kalıyorlar. Bu nedenle satışları düşüyor. İsrail ekonomisine katkıları azalıyor. İsrail'in ihracatı 2008'de yüzde 6,4 oranında geriledi. Ulusal gelir, 2009'un ilk üç ayında yıllık yüzde 4,2 oranında azaldı. Ayrıca turizm gelirleri Gazze işgali nedeniyle 2009'un ilk sekiz ayında bir önceki yıla göre yüzde 24,7 oranında geriledi.
İsrail'de fakirlik ise ayrı bir sorun... İşgal nedeniyle İsrail'de fakirlik ve ırk ayrımcılığı da artıyor. İşsizlik oranı 2009'un ilk üç ayında yüzde 7,9 oldu. Yahudi çocukların durumu iyi ama İsrailli Arap çocuklarının yüzde 60'ı fakirlik sınırının altında yaşıyor. Bu durumu düzeltecek sosyal yardımlar kısıtlı. Çünkü işgalin yıllık masrafı bütçenin yüzde 13'ünü götürüyor. 2030 yılında işgal altındaki Filistin toprakları ile Doğu Kudüs'ün maliyeti İsrail bütçesinin yüzde 50'sine ulaşacak. Bu veriler bize İsrail'in sürdürülemez bir kamu maliyesi olduğunu gösteriyor.
Peki, İsrail bu durumda ne yapacak? İşgal nedeniyle İsrail'in ülke içi ve ülke dışı kaynaklardan elde ettiği gelirleri azalıyor. İşgal masrafları sürekli artıyor. Ekonomik bir mucize olmadığı takdirde İsrail'in işgali sürdürmesi mümkün değil. Çünkü İsrail'in bütçesi işgalin uzun süre devamına izin vermiyor. O halde İsrail parasızlık nedeniyle barışa evet diyecek. Anti-Siyonist lobi grupları da zaten ekonomik nedenlerle epeydir barış istiyorlar. O halde Ortadoğu'da barış yakın diyebiliriz. Tabii bunun Türkiye'ye de faydası olacak. Türkiye'nin kendi iç barışını demokratik açılım süreciyle gerçekleştirmesi ve Ortadoğu'da barışın sağlanması Türkiye ekonomisini güçlendirecek. İşte hâlâ "Demokratik açılımın içinde ne var, anlayamadık" diye soranlara açılımın bir başka boyutu... Ortadoğu'da ticaret ve refah artacak. Yaşam koşulları daha iyi olacak.
Kaynak: Taraf
SON VİDEO HABER
Haber Ara