Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.975,32

Bist

10.125,46

"Bavulun çok ağır, içinde ceset mi var?"

7. Ağır Ceza Mahkemesi, Münevver Karabulut cinayetiyle ilgili olarak hazırlanan 6 sanıklı iddianameyi kabul etti. iddianamenin detayları da yavaş yavaş ortaya çıkıyor.

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-11-19 13:16:00

18 yaşındaki Münevver Karabulut'un kafası testereyle kesilmiş, cesedi Etiler'deki bir çöp konteynerine atılmıştı.

Savcılık Cem Garipoğlu için 18 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası istemişti. Cem'in babası Mehmet Nida Garipoğlu hakkında da Karabulut'u öldürmekten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenmişti. Sanıklar ve haklarındaki ceza talepleri için tıklayın

İddianameye göre, Cem'in cesedi Bahçeşehir'den Etiler'e taşıdığı korsan taksinin sürücüsü, "Bavulun çok ağır, içinde ceset mi var?" dedi.

Polise göre evin her yerinde kan lekeleri vardı.

Cem'in annesi ile babası ise ifadelerinde, evdeki kan lekeleri yüzünden birbirleriyle çelişti. Lekeler için annesi 'kusmuk', baba ise 'kan' dedi.

Tanık olarak ifadesi alınan arkadaşlarına göre ise, Cem Münevver'in etek giymesini istemiyordu.

İddianameden...

Taksicinin ifadesi

İddianamede Esenyurt'ta korsan taksi durağı işleten Erdal Şahin'in ifadesine de yer verildi. Erdal Şahin tanık olarak poliste verdiği ifadesinde, Garipoğlu'nun cinayetin işlendiği 3 Mart 2009 günü saat 18.15 sıralarında arayarak araba istediğini anlattı.

Erdal Şahin, yanında çalışan Mehmet Ceyhan Benice'yi sırası geldiği için Cem'in verdiği adrese gönderdi. Mehmet Ceyhan Benice daha sonra işyerine gelmedi. Ertesi gün Mehmet Ceyhan Benice, gazetede Etiler'de çöp konteynırında bavul ve gitar kutusunda ceset bulunduğunu okudu.

Arabasını kontrol ettiğinde kan gördü. Patronu Erdal Şahin'e "Dün akşam Bahçeşehir'den aldığım yolcuyu Etiler semtine bıraktım. Yolcunun ağır bir bavulu ve elinde gitarı vardı. Bavuluna yardımcı oldum. Şahsa 'Bu bavulun çok ağır, içerisinde ceset mi var?' diye sordum" dedi.

Erdal Şahin de "Taşıdığın kişi ceset taşıyan kişi olabilir. Durumu hemen polise bildir" dedi.

Cem eteğe kızıyor

İddianamede, Beşiktaş'taki Bingül Erdem Lisesi 12. Sınıf Öğrencisi Münevver Karabulut'un sınıf arkadaşları P.K., E.T., ve E.E.'nin de ifadelerine yer verildi.

Bu ifadelere göre Münevver Karabulut, öldürüldüğü 3 Mart 2009 günü arkadaşlarına Cem Garipoğlu ile buluşacağını söyledi. Son derste üzerinde bulunan eteği çıkartıp, yanında getirdiği pantolonu giydi. P.K. ve E.T. ile okuldan çıktı.

Cem Garipoğlu okulun çıkışında sağ taraftaki elektrik direğinin altında bekliyordu. Cem'in üzerinde beyaz çizgili yeşil eşofman, koyu füme rengi body vardı. Hafif kirli sakallı ve kısa saçlıydı. Ayağında da spor ayakkabısı vardı.

Cem ile Münevver, birlikte doğumgünü partisi yapmak için yer bakacaklarını söyledi. Bu arada yanlarına E.E. geldi. Cem ile Münevver arkadaşlarından ayrılarak karşı caddeye geçti. Yoldan çevirdikleri taksiye bindiler. Okuldan ve mahalleden arkadaşı D.K. de olay gününün sabahında Münevver'i gördü.

Münevver'in çantasında pantolon vardı. D., "Münevver neden çantanda pantolon var?" diye sordu. Münevver "Cem etek giymeme kızıyor, onunla buluşacağım, o yüzden sonradan pantolon giyebilirim" diye cevap verdi.

Kusmuk sanmış

Cem'in annesi Tülay Makbule Garipoğlu ile babası Mehmet Nida Garipoğlu'nun İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndaki ifadeleri de iddianamede yer aldı. Ev kadını olduğunu söyleyen, 4 çocuk annesi Tülay Makbule Garipoğlu, ifadesine göre olay günü sabah kızı Sakine'yi okula eşini de işe gönderdi. Saat 12.00'ye kadar evde kaldı.

Daha sonra kızı Saadet'i alarak dışarıya çıktı. Cem evde tek başına kalmıştı. Saat 19.00'da kızları ve Sakine'nin derse gelen İngilizce öğretmeni ile eve döndüler. Saat 21.00 sıralarında öğretmen ayrıldı. Bu sırada oğlu Cem'i evde üstünde pijama ile gördü. Cem oturma odasında atari oynuyordu. Daha sonra aşağı kata indi.

Tülay Makbule Garipoğlu, oturma odasının duvar dibinde kusmuk gibi birşey gördü. Nar tanesine benzettiği bir şeyler nedeniyle oğlunun içki içerek kustuğunu zannetti. Cem'i aşağı kata çağırdı. "İçki içip kustun mu?" dedi. Azarladı.

Evin oturma odasında bazı yerlerde kırmızı lekeler gördü. Bunların ne olduğunu tam düşünemedi. Şarap ya da kan lekesi olabileceğini sandı. Zaten önemsemedi. Oğlu da sarhoş gibi durmuyordu. Ağzından alkol kokusu gelmiyordu. "Lekeleri bayan gelip temizler" diye düşündü.

Saat 22.30 sıralarında eşi Mehmet Nida Garipoğlu geldi. Eşine "Al oğlunla konuş, zannediyorum içki içip kusmuş" dedi. Eşi oğlunu alarak aşağı kata indi. Çok kısa bir süre sonra tekrar yukarıya çıktılar. Cem üstünü giydi. Eşi "Biraz hava alsın" dedi. Saat 22.40 sıralarında evden çıktılar. 10-15 dakika sonra polisler geldi.

Yukarı katta kan izi

Baba Mehmet Nida Garipoğlu'nun ifadesine göre, olay günü saat 09.45 sıralarında Avcılar'daki işyerine gitti, saat 21.30'da oğlu Cem aradı. Cem, "Baba eve gelecek misin?" dedi. Bunun üzerine baba Garipoğlu, "Bir problem mi var?" diye sordu. Cem "Hayır" dedi. Saat 22.30 sıralarında eve gitti.

İçeri girdiğinde eşi "Cem ile ilgili sorun var. Kız arkadaşı ile kavga etmiş. Yukarıda kan izi var" dedi.

Bunun üzerine Cem ile ile aşağı kata indi. Ne olduğunu sordu. Cem evde bir duble votka içtiğini, kız arkadaşının 4-5 duble içtiğini, tartıştıklarını, onu iteklediğini, kafasını komedinin kenarına değdiğini ve kanadığını, baygınlık geçirdiğini daha sonra ayıldığını, bir taksi çağırarak onu evine yolladığını söyledi.

(DHA)

Haber Ara