ABD boş konuşuyor
Arap basınında bugün yerleşim konusunda ABD ve Batı'nın zayıf girişimleri, Netenyahu’nun küstahlığı ve Suudi sınırına sızan Husiler gündeme geliyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-11-19 15:01:00
Arap gazeteleri bugün Amerika ve İngiltere başta olmak üzere Batılı ülkelerin İsrail hükümetinin yerleşim konusundaki laf dinlemez tavrına verdiği basit tepkiyi eleştiriyor. Bu tür kınamaların İsrail’i olumlu yönde değil aksine karşısındakini daha da küçük görmeye iteceğine işaret edilerek ABD’nin ciddiyetsizliğine gönderme yapılıyor. Son olarak Husi liderin Suudi Arabistan’a askeri operasyonlarını durdurma çağrısı bir oyun olarak nitelendiriliyor ve Suudi Arabistan’ın böyle bir oyuna gelmeyeceği, sınırlarının ihlaline izin vermeyeceği dile getiriliyor.
Birleşik Arap Emirlikleri’nden yayımlanan Daru’l Haliç gazetesi bugünkü “Yerleşim ve gevezelik” başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; “Yerleşimin bölge içinden ya da dışından kınanması, İsrail’in alıştığı bir gevezelikten başka bir şey değildir. Bu nedenle de karşısında, bir sabun köpüğünden öte bir şey değilmiş gibi davranıyor. Çünkü artık bu kınamalar, Filistin evlerini yıkan ya da Filistin topraklarında kazı çalışmaları yapan işgal buldozerlerinin sesini örtmekten öte gitmiyor.
Eveli gece Filistin Sultası’ndan sadır olan kınama ile Washington’dan, Londra’dan ve diğer Batılı başkentlerden yayımlanan kızgınlık ve üzüntü; hepsinin sonu aynı, hepsi de çöp kutusuna gidecek. İşgalcinin işgal ettiği Kudüs topraklarında 900 kanserli yerleşim ünitesi daha kurma kararı ilk olmadığı gibi kesinlikle son da olmayacak. Aynı şekilde Sultanın, Washington ve Londra’nın alıştığı da ilk oyun olmadığı gibi son oyun da olmayacak.
Bunun gibi sadece sözle yetinmek, ameli olmayanların işi, yapmaya gücü yetmeyenlerin ya da eylem veya tesir gücüne sahip olmaya niyeti olmayanların gevezeliğidir. Washington ve Londra’nın konumu açıkça sahte bir konumdur. Çünkü onlar gerçekten isteselerdi Siyonist varlıktaki savaş suçlularını yerleşimin sadece dondurulmasına değil durdurulup ortadan kaldırılmasına zorlardı.
Gevezelik yerleşimi durdurmadığı gibi işgali de ortadan kaldırmıyor. İşgal altındaki Filistin’in durumu ortadayken 60 yıl konuşmak fayda etmez. İşte savaş suçlusu Şimon Peres, Filistinlileri daha fazla sabretmeye çağırıyor. Peki ne zamana kadar? Filistin’de bir Filistinli bile kalmayana kadar. Bu, Siyonist varlıktaki savaş suçlularının esas planıdır.
Netenyahu’ya kibarlık sökmez
Londra’dan yayımlanan El-Kudsü’l Arabi gazetesi bugünkü “Nazik Obama ve küstah Netenyahu” başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; “Bünyamin Netenyahu hükümetinin, Batı Yaka’da üç bin konutun ardından Gilo yerleşiminde bahsi geçen yerleşim ünitelerinin kurulmasını onaylaması, Amerikan yönetimine ve başkanına meydan okuma ve bu meydan okuma aracılığıyla da güçlü bir mesaj göndermeye çalışma anlamı taşıyor. Yani başkan Obama’ya yönetimini ve taleplerini önemsemediği, yerleşimi durdurma ya da dondurma yönünde adım atmayacağı, çünkü kendisinin ondan daha güçlü olduğu mesajı veriyor. Bu gücünü de Amerikan kurumlarının çoğu; özellikle de kongre üzerinde egemenlik sürdüren Yahudi Lobisi’nden alıyor. Başkan Obama Güney Kore’ye yönelmeden önce Pekin’de bulunduğu sırada Fox News televizyon kanalına yaptığı açıklamada bu meydan okumaya edepli bir şekilde cevap verdi. Obama, ülkesinin İsrail’in güvenliğinin korunmasına kararlı olduğu, çünkü bu güvenliğin Amerika’nın ulusal çıkarı anlamı taşıdığını söyleyerek daha fazla yerleşim inşa etmenin ise İsrail’in güvenliğini artırmaya katkıda bulunmayacağına işaret etti.
Ardından da yerleşimin, İsrail’in komşularıyla barış yapmasını zorlaştıracağını ifade etti.
Kışkırtıcı eylemlere verilen bu tarz edepli diplomatik cevaplar Amerika’nın İslam dünyasındaki güvenilirliğini sarsmakta aynı zamanda da ulusal güvenliğini tehdit altına sokmaktadır. İsrail hükümetinin de pervasızlığında devam etmesine, karşısındakini güçlü değil zayıf görmesine neden olmaktadır. Büyük tarafından küstah küçüğe mantıklı bir gerekçe sunulması anlamı taşımaktadır.
İsrail hükümeti ABD’deki dostlarına meydan okumayı zevkli bulabilir. Başkanı Netenyahu da iktidardaki sağ koalisyon müttefikleri önünde övünebilir. Çünkü dünyanın en büyük devletinin bileğini bükmeyi başardı. Ancak kesin olan şu ki dünyanın tümünde ülkesine karşı nefretin boyutu artacak ve İsrail denen devletin gasp edilmiş toprakların üzerine kurulduğunu ortaya çıkaracak.
Husilerin oyunu
Birleşik Arap Emirlikleri’nden yayımlanan Birleşik Emirlikler gazetesi yazarlarından Dr. Ahmet Abdülmelik bugünkü “Husilerin savaşı: Körfezin ve Yemen’in güvenliği” başlıklı makalesinde şu ifadelere yer veriyor; “Sınırlarının ihlal edilmesini “kırmızı hat” ve “üzerinde pazarlık edilemez” gören Suudi Arabistan liderliği, Husi lider Abdülmelik El-Husi’nin Suudi Arabistan’ı, Yemen sınırında cemaatine karşı yürüttüğü askeri operasyonlarını durdurmaya çağırıp İslami anlayış ve kardeşliği hatırlatması oyununa gelmez.
Suudi Arabistan güney sınırlarını sonunda korumaya aldı. Jizan’daki Kral Abdullah havaalanından asker ve teçhizatın nakli için bir hava köprüsü kurdu. Aynı şekilde Kuzey Tebük üssünden 1300 kişilik kuvvetler, Suudi Arabistan güçlerine sınırların dahiline sızan Husilere karşı koymada destek için harekete geçti. Suudi Arabistan’ın her yıl topraklarına giren 400 bin Yemenli’yi tevkif ettiği biliniyor. Aynı şekilde askeri ve güvenlik güçlerinin bu konuda tecrübesi var.
Yemen-Suudi Arabistan sınırında; Husilerin sızdığı köyde dönen çatışmalara Apache ve Tornado uçakları da katıldı. Suudi Arabistan herhangi bir taraftan sularını ihlal edecek herhangi bir saldırıyı engellemek için de deniz kuvvetlerini seferber etti. Suudi Arabistan-Yemen sınırında dönen bu çatışma genişleyebilir. Gelecek kısa süre zarfında neler olacağını tahmin etmek mümkün değil. Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri arasında birinci ve ikinci Körfez savaşlarındaki gibi bir koordinasyon söz konusu değil. Bu gibi bir savaşta diğer Arap ülkelerine güvenilmez. Çünkü bu ülkeler; 1990 yılında Irak’ın Kuveyt’e saldırmasında görüldüğü gibi genelde çıkarları doğrultusunda konumunu ilan etmek için savaşın sonucunun belli olmasını bekler.
İşbirliği konseyi ülkelerinden herhangi birinin maruz kalacağı emniyet sorununun diğer konsey üyelerine sıçraması mümkündür. Bugün Körfez’de Amerikan güçlerine güvenen bir ülke olduğuna inanmıyorum. Washington da, Afganistan ve Irak tecrübelerinin bir başka cephede de tekrar etmemesi için bunu en az iki kere düşünecektir.”
Haber Ara