Ergin: Yargıya baskı yok
Sadullah Ergin, yargı mensuplarının dinlendiği iddialarına, dün İstanbul Hâkimevi'nde gazete genel yayın yönetmenlerinin katıldığı bir toplantıda cevap verdi.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-11-18 09:03:00
Yasal olan dinlemeden kimsenin çekinmemesi gerektiğini belirten Ergin, bakanlığın 2005 yılındaki düzenlemelerle illegal dinlemelerin önünü aldığına dikkat çekti.
Son günlerde 'bakanlık, hâkim ve savcıları dinliyor' havasının oluşturulduğunu anlatan Ergin, Yargıtay'ın değil, görevli bir savcının dinlenmesinin söz konusu olduğunu kaydetti. Ergin, Yargıtay'daki tetkik hakim ve savcıları için 'Yargıtay iznine gerek olmadığını' vurguladı. Yargıçların soruşturma ve dinlemelerle sindirilmeye çalışıldığı iddialarını ise son 10 yılın istatistikleriyle yalanladı. Hakim ve savcı sayısındaki artışa paralel olarak şikayetlerin de arttığını belirten Bakan Ergin, buna rağmen açılan soruşturma sayısında ciddi düşüş olduğunu dile getirdi. Ergin, 2009'da 4 bin 530 şikayetin 2 bin 99'unun işleme bile alınmadığının altını çizdi. Soruşturma izni verilen ihbarların, sadece yüzde 5'inin bakanlık müfettişlerince kovuşturulduğunu ifade etti.
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın dinleme değil, denetim yapan bir kurum olduğunu hatırlatan Ergin, "TİB'in izni dışında yapılan her türlü dinleme hukuk dışıdır. Yargıda da geçerliliği yoktur, suçtur. Bakanlar Kurulu'nda cezai müeyyidelerin artırılması kararlaştırıldı." dedi. Ergin, medyada yaşanan tartışmalara rağmen, gerekli birimlere iletilmiş resmî şikayet olmadığını söyledi.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, son günlerin tartışma konusu yargı mensuplarının dinlenmesi hakkındaki iddialara, dün İstanbul Hâkim Evi'nde gazetelerin genel yayın yönetmenlerinin katıldığı bir toplantıda cevap verdi. Yasal olan dinlemeden kimsenin çekinmemesi gerektiğini belirten Ergin, bakanlığın 2005 yılındaki düzenlemelerle yasal olmayan dinlemelerin önünü aldığına dikkat çekti. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) ile mahkemenin dinleme konusunda denetleme mekanizması oluşturduğunu vurgulayan Bakan Ergin, "Eğer telefonum yasal yollarla dinleniyorsa, ben bundan hiçbir zaman çekinmem. Ancak illegal bir dinleme beni tedirgin eder. Medyada bu kadar çok tartışılan dinleme şikâyetlerine rağmen, gerekli birimlere iletilmiş resmî şikayet yok. Bunlar şikâyete tabi suçlar." şeklinde konuştu. TİB'in dinleme değil, denetim yaptığını da hatırlatan Ergin, "TİB'in izni dışında yapılan her türlü dinleme hukuk dışıdır. Yargıda da geçerliliği yoktur, suçtur. Bakanlar Kurulu'nda cezai müeyyidelerin artırılması kararlaştırıldı." dedi.
Son dönemde başlatılan tartışmalarla bazı 'hakim ve savcılara' yönelik yasal dinleme işlemlerinin çarpıtıldığını kaydeden Ergin, hakim ve savcılar üzerinde müfettişler eliyle baskı kurulduğu, soruşturmaların ve dinleme kararlarının hukuk dışı olduğu iddialarına da sert cevap verdi. Ergin, hakim ve savcıların üzerinde gerekli gereksiz soruşturma yapılarak teşkilatın tedirgin edildiği, çok sayıda dinleme kararıyla sindirilmeye çalışıldığı iddialarının son 10 yılın istatistikleriyle yalanlandığını kaydetti. Hakim ve savcı sayıları ile ihbar ve şikâyetlerde belirgin bir artış olmasına rağmen, şikâyetlerin işleme konulması ve soruşturmaya geçilmesinde ciddi azalma olduğunu hatırlatan Ergin, 2009'da 4 bin 530 şikâyetin 2 bin 99'unun, bir önceki yıl ise yine 4 bin 289 şikayetin 2 bin 92'sinin işleme bile alınmadığını söyledi. Hakim ve savcı sayısındaki artışa paralel olarak şikayet sayısının arttığını kaydeden Ergin'in verdiği bilgiye göre on yıl önce 8 bin 926 savcıdan 1.636'sı hakkında şikâyette bulunulurken, 2009'da 11 bin 211 hakimden 4 bin 530'una ulaşmış. On yıl önce bu şikâyetlerin yüzde 96'sı işleme alınırken, 2009'da bu rakamlar yüzde 46'lara gerilemiş. Ergin'in verdiği bilgilere göre, 1999'da hakim ve savcılarla ilgili şikayetlerin yüzde 14'ünde soruşturma ve kovuşturma izni verilirken, 2009'da bu oran yüzde 5'e düşmüş. Üstelik 4 bin 530 şikayetten sadece 202'si Adalet Bakanlığı müfettişlerince kovuşturulmuş. Buna karşın 2009'da dikkate alınarak işlem yapılan 2 bin 229 şikayet muhakkik, yani yerel mahkemelerdeki kıdemli hakimler eliyle yürütülmüş.
Buna karşılık bakanlık müfettişlerinin işlemleri aleyhine hakim ve savcılar tarafından 2005'ten 2009 Kasım'ına kadar 217 dava açılmış. Ergin, "Bu da hâkim ve savcıların müfettiş işlemleri aleyhine dava açabildiğini, yine hâkimlerin Bakanlık aleyhine özgürce karar verebildiklerini göstermektedir." dedi.
Dinleme tartışmalarıyla 'bakanlık hakim ve savcıları' dinliyor havasının oluşturulduğunu, bunun gerçekleri yansıtmadığını anlatan Bakan Ergin, Yargıtay'ın değil, görevli bir savcının dinlenmesinin söz konusu olduğunu, Yargıtay'daki tetkik hakim ve savcıları için 'Yargıtay iznine gerek olmadığını' da hatırlattı. Yargıtay'a ilişkin dinleme kararlarıyla ilgili konunun mecrasının saptırıldığını kaydeden Bakan Ergin, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu izninin sadece Yargıtay üyesi sıfatını haiz kişiler için geçerli olduğunu, Yargıtay binasında çalışan tetkik hâkimleri ile Yargıtay cumhuriyet savcıları hakkında 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ve bu kanundaki soruşturma usulü uygulandığını kaydetti. Yargıtay Kanunu'nun 46. maddesine göre, Yargıtay birinci başkanı, başkanvekilleri, daire başkan ve üyeleri, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Başsavcıvekili için Birinci Başkanlık Kurulu'nun soruşturma yapabileceği tahdidi yer alıyor.
TİB, YASADIŞI DİNLEMELERİN ÖNÜNE GEÇTİ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'in de aralarında bulunduğu yargı mensuplarının dinlendiğine dair kayıtların TİB'deki aramalarda ortaya çıktığına dair haberlerden sonra, gözler Adalet Bakanlığı'na çevrilmişti. Bakan, yasadışı dinlemelere dair düzenlemelerin 2005 yılında yapıldığına dikkat çekti. TİB kurulmadan önce dinleme konusunda denetimsiz ve başı boş bir yapının bulunduğunu, mahkeme kararlarının sonradan alındığı dinlemeler yaşandığını hatırlatan Ergin, yargıda 2005'te TİB'in kurulmasıyla dinlemelerin kötüye kullanılmasının ortadan kaldırıldığını söyledi. Dinlemelerin ölçüsünün CMK 135. maddedeki katalog suçlarla ilgili olduğunu belirten Ergin, istihbarî dinleme için sunulan delillerin dinleme ön şartı için yeterli olup olmadığına bakıldığını ifade etti. Bu kararlara hâkimin dinleme kararı vermesine rağmen TİB'in dinlemelere itiraz edebileceğini vurgulayan Ergin, ayrıca kişisel şikayetlerin de değerlendirildiğini söyledi.
Ergenekon soruşturması kapsamında suçla ilgisi olmayan dinleme kayıtlarının da dava dosyasına girdiği ve bunların medyada yer aldığı sorusuna ise Adalet Bakanı Ergin, Yargıtay ve Danıştay'ın verdiği bazı içtihatlarla cevap verdi. Ergin, teknik takipte elde edilen tesadüfî delillerin CMK 135. Maddesine katalog suçları arasında yer almayan bir fiil için cezalandırılmada tek başına yeterli olamayacağını, ancak HSYK'nın disiplin soruşturması çerçevesinde bu delile dayanarak karar verebileceğini Yargıtay'ın hükme bağladığını söyledi.
'Telekulak çetesi'ni yüksek yargı kurtarmıştı
Telefonlarının dinlendiği iddiasıyla Türkiye'yi ayağa kaldıran yüksek yargının, 10 yıl önce Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Bülent Ecevit dahil 800 kişiyi dinleyen 'Telekulak çetesi'ni koruyan kararlara imza attığı ortaya çıktı. Yargı kararı olmadan kritik dinlemeler yapan 38 kişilik kadro, ceza almaktan Danıştay ve Yargıtay'ın kararlarıyla kurtuldu. Yargı, 'Telekulak çetesi' olarak adlandırılan polis şeflerinin terfilerinin durdurulmasına bile engel oldu. Fatura ise dinlendiği için mağdur olduğu gerekçesiyle dava açan kişilere 100 binlerce lira ödeyen İçişleri Bakanlığı'na kesildi. Sadece izinsiz dinlenen eski Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başkanı Naci Ünver'e 9 yıl önce 8 milyar ödendi. İşte adım adım telekulak skandalı sonrası yargı süreci:
1998'de patlak veren 'Telekulak skandalı'nda Cevdet Saral ve Osman Ak ile birlikte olaya adı karışanlar hakkında idarî ve adlî soruşturma başlatıldı.
İçişleri Bakanlığı mülkiye müfettişleri, yasa dışı dinleme yapanlar hakkında 1999'da fezleke düzenledi. Kırıkkale 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
Mahkeme, 'görevi kötüye kullan- mak' suçlamasıyla açılan kamu da-
vasında erteleme kararı verdi. Sanıklar, dilekçeyle beraatlerini istedi.
Aynı mahkeme, başvuruyu işleme koydu ve 27 Mayıs 2003 tarihinde şu kararı verdi: "Sanıkların müsnet suçu işlemediğinden beraatlerine..."
Sultan Özer isimli vatandaşın temyiz talebi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesi kararı bozdu. Kırıkkale 2. Asliye Ceza, bu kez zamanaşımından davayı düşürdü.
9. İdare Mahkemesi, İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu'nun Osman Ak'a verdiği terfi durdurma cezasını, Danıştay'ın bozma kararına uyarak iptal etti.
Türkiye, en kapsamlı 'telekulak" skandalı ile 1998-1999 yıllarında karşılaştı. Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral ve İstihbarat Şube'den Osman Ak'ın başını çektiği 38 kişilik ekip, 800 kişiyi dinledi. Ankara Emniyeti'nin 8. katında ikinci bir dinleme odası yaptıran ekip, mahkeme kararı olmadan yüzlerce kişiyi izlemeye aldı. Yasadışı dinlemenin ortaya çıkması, beklendiği gibi büyük gürültü kopardı. Ancak eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve CHP lideri Baykal'ın tepkisi cılız oldu. Bugünlerde "yargı, yargıyı dinliyor" şikâyeti ile konuyu Köşk'e taşıyan yüksek yargının tutumu da dikkat çekici. İşte adım adım telekulak skandalı sonrası yargı süreci:
Emniyet Genel Müdürlüğü, Osman Ak ve ekibinin 1. sınıf emniyet müdürlüğüne terfi edememesi için girişimde bulundu. Ancak yargı kararları buna engel oldu.
Mülkiye müfettişleri, yasadışı dinleme yapanlar hakkında lüzumu muhakeme görüşüyle 1999'da fezleke düzenledi. Danıştay 2. Dairesi 8.10.1999 gün, K:1999/2176 sayılı kararını verdi. Kararda, "İstihbarat Daire'nin onayı olmadan ikinci bir dinleme odası tesis etmek, mahkeme kararı olmadan bazı üst düzey görevlileri, siyasi parti, dernek kurum ve kuruluşları vb. kişi ve kuruluşların telefonlarını dinlemek, dinlemelere ait bilgileri bilgisayardan silmek, bazı kişi ve kurumlara ait telefonların detay sorgulama işlemi yapmak suçundan" lüzumu muhakeme kararı verdi.
Emniyet görevlileri hakkında Kırıkkale Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Mahkeme, erteleme kararı verdi.
Sanıklar, erteleme kararına karşın dilekçeyle başvurarak beraatlerinin verilmesini istedi. Kırıkkale 2. Asliye Ceza Mahkemesi, verilen dilekçeyi işleme koydu, 27.5.2003 günlü kararında, "... Sanık Cevdet Saral'ın müsnet suçu işlemediğine, diğer sanıkların da müsnet suçtan ötürü cezalandırılmalarına dosyada yeterli delil bulunmadığından sanıkların beraatlerine..." hükmünü verdi. Sultan Özer isimli vatandaşın temyiz talebi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesi kararı bozdu. Kırıkkale 2. Asliye Ceza Mahkemesi, dava zamanaşımı gerekçesiyle davanın düşürülmesine karar verdi. Bu karar Yargıtay 4. Ceza Dairesi tarafından bozuldu.
İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu, 29.3.2000 gün, 2000/32 sayılı kararla illegal dinlemeden birinci derece sorumlu tutulan Osman Ak'ı Disiplin Tüzüğü'nün 12. maddesi uyarınca 24 ay uzun süreli durdurma cezası ile cezalandırdı. Bu ceza, yargı tarafından alt sınır olan 10 ay kısa süreli durdurma cezasına çevrildi. Cezanın iptali için açılan davada Ankara 9. İdare Mahkemesi 2001 tarihinde "davanın reddine" karar verdi. Kararın Osman Ak tarafından temyizi üzerine de Danıştay 12. Dairesi, talebi kabul etti. Ankara 9. İdare Mahkemesi 2003'te bozma kararına uyarak işlemi iptal etti.
İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu, 2000 tarih ve 99 No'lu kararıyla Osman Ak'a yetki ve nüfuzunu kötüye kullandığı gerekçesiyle meslekten çıkarma cezası verdi. Ak'ın imdadına yine yargı yetişti. Meslekten çıkarma cezası 24 ay uzun süreli durdurma cezasına indirildi. Ankara 6. İdare Mahkemesi, Osman Ak aleyhine davayı reddeden bir karar verdi. Ak'ın başvurusuyla Danıştay 12. Dairesi bu kararı bozdu. Bozma kararı sonrası davaya yeniden bakan Ankara 6. İdare Mahkemesi, ilk kararında ısrar ederek davayı yeniden reddetti. Bunun üzerine dosya Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu'na gitti. Kurul, 23.10.2003 tarihinde yasadışı dinlemeleri uygun gören bir karara imza attı. Temyiz istemini kabul ederek İdare Mahkemesi'nin kararını Danıştay kararı doğrultusunda bozdu.
ZAMAN
SON VİDEO HABER
Haber Ara