Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Başbakan aşı olmamakta ısrarlı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan aşıyla ilgili açıklama yaptı: "Aşıyla ilgili kanaatim aynı; ben de ailem de domuz gribi aşısı olmayacağız"

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-11-18 18:01:00

Başbakan aşı olmamakta ısrarlı
Dünya Gıda Güvenliği Zirvesi'ne katılmak üzere İtalya'ya gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Roma'da düzenlediği basın toplantısında, domuz gribi aşısı olmayacağını yineledi.

Erdoğan, "Domuz gribi aşısıyla ilgili benim değişen bir kanaatim yok. Bu o an kürsüde yapılmış bir açılama değildi. Ben de araştırmalarımı yaptım. Risk alanı içerisinde olan bir insan değilim. Bu nedenle ben aşı olmayacağım dedim. Ailemde de domuz gribi aşısı olan yok. Kendimize göre tedbirlerimizi alıyoruz, alınması gereken gıdalara, vitaminlere yönelik. Bunları aldıktan sonra bu süreç rahatlıkla atlatılır deniliyor. Biz Sağlık Bakanlığı olarak tedbirlerimizi aldık. Sayı 80'e doğru ilerliyor bu tedbirler alınmamış olsa bu sayı olmuş olsa bu aşılar getirilmemiş olsa bu defa üzerimize daha farklı şekillerde saldıracaklardı. Bu sefer 'Tedbir alınmadı aşı getirilmedi' denilecekti. Yan etkileri nelerdir Sağlık Bakanlığımızın bunları açıklaması gerektiğini söyledim. Bunun zorunlu olmaması gerektiğini söyledim. Küçük yaşta olanlarla ilgili der olsa velilerin iznin alınması gerektiğini söyledim. Bu şekilde yaparsak devlet millet ilişkisisin daha güçlü olacağını düşünüyorum.


Suriye ile İsrail arasındaki Türkiye'nin arabuluculuğu konusuna dikkat çeken Erdoğan, "Suriye ile İsrail arasında 5 roundluk görüşme gerçekleştirdik. 5'inci roundun haftasında Gazze saldırısı oldu. Saldırı sebebiyle görüşmeler bitti. Şimdi ise Fransa'nın bizim üstlendiğimiz görevi üstlenme gayretleri için Beşar Esad nasıl bir yaklaşım içerisinde olur bilmiyorum ancak öğrendiğim kadarıyla kabul etmeyecek. İsrail ise bu konuda bize güvenmediği noktasındaki yaklaşımıdır. Biz kendimize durumdan vazife çıkarma gayreti içerisinde değiliz.

Böyle bir şey talep edilirse görevi aynı şekilde sürdürürüz. Olmert Türkiye'ye güveniyordu, Netanyahu güvenmiyor. Kendi bileceği bir şeydir. Bu konudaki açıklamaları beni çok fazla bağlamaz. Ben işimi bilirim, işimi yaparken de sadece adalete bağlı olarak yaparım. Olaya bir dinin mensubu olarak da bakmam. Sadece insan olarak bakarım. İnsanlığın ortak değerlerinden bakarım bunun dışına çıkılmasını asla istemeyiz. Gazze ile ilgili yapılanlar ortadadır. Goldstone raporu ortadadır. İsrail o rapordaki tespitlerden nasıl sıyrılacak, bunu düşünmesi gerekir" ifadelerini kullandı.

Erdoğan konuşmasında, "Dünya Gıda Güvenliği Zirvesi'ne etkileri tüm dünyada hissedilen gıda krizini tartışmak bu krize karşı küresel düzeyde dayanışmayı sağlamak ve karşı önlemler alınmasını teşvik etmek amacıyla katılmış bulunuyoruz. Bildiğiniz üzere yeryüzünde 1 milyarın üzerinde aç insan mevcut. Açlıkla mücadele eden insanların büyük bölümü en az gelişmiş ve gelişme yolundaki ülkelerde yaşamaktadır. Son dönemlerde yüksek seyreden gıda ve enerji fiyatları iklim değişikliği işsizlik ve bioyakıt artışı küresel gıda krizini tetikleyen başlıca unsurlardır. Krizden sadece gelişme yolundaki ülkeler ve en az gelişmiş olan ülkeler değil, gelişmiş ülkelerde önemli oranda etkilenmiştir. Türkiye olarak BM Gıda ve Tarım Örgütü tarafından yapılan çalışmaları destekledik, desteklemeye de devam edeceğiz. Gıda güvenliğinin sağlanması her şeyden önce sürdürülebilir kalkınmanın temel koşullarından birini teşkil etmektedir" dedi.

Erdoğan konuşmasında, Türkiye'nin yardımlara devam edeceğini belirterek, "Donör ülke vasfı taşıyan Türkiye, OECD, Dünya Ticaret Örgütü, BM Ticaret Ve Kalkınma Konferansı, Türk İşbirliği ve Kalkınma İradesi Başkanlığı aracılığıyla gelişmekte olan ülkeler ve en az gelişmiş ülkelere maddi destek sağlamaya devam etmektedir. Krizden en fazla etkilenen ülkelere yapılan yardımlar ve bu ülkelere verilen destek kısa vadelidir. Uzun vadede ise küçük çiftçilerin ve kırsal kalkınmanın desteklenmesi şarttır. Dış yardımların ihtiyaç sahibi ülkeler için de kullanılmasına destek verilmesi gerekir uzun vadeli tedbir çerçevesinde yapılması gerekir. Dünya Gıda Programı Zirvesi uluslararası dayanışmanın devam etmesi, entegre çözüm önerilerinin sürdürülerek desteklenmesi için fırsattır. Bu zirvenin ve önerilerin özellikle zemine yeni taşlar ekleyeceğine inanıyorum" diye konuştu. Zirvenin G8 ülkelerinden bir tanesinde yapıldığını söyleyen Erdoğan, "Burası işin anlamlı boyutu. İtalya'da zirvenin gerçekleşmesi bu zirveye ayrı bir önem katmıştır. Bazı spekülasyonlar var. Bu spekülasyonlar buna karşı tavır alanlarda var. Bundan yana tavır koyanlarda var. Biz Türkiye olarak böyle bir örgütün çalışmaya devam etmesi belki reforme edilerek gf0?n bizim üstlendiğimiz gçok daha etkin hale getirilmesinin yolları aranmalıdır diye düşünüyoruz. Bunun için de örgüt üyesi ülkelerin bu reform çalışmalarına destek vermesine inanıyorum. 1 milyona yakın insanların açlığını gidermede FAO etkili hale gelecektir. Gelişmekte olan ülkeler de gelişmiş ülkelerde bu süreci daha etkin hale getirelim istiyoruz" dedi. Kopenhag Zirvesiyle ile ilgili olarak bakanların çalışmalarına başladığını söyleyen Erdoğan, "Kyoto Protokolünü imzalamış bir ülke olarak bu süreci takip etmek, desteklemek en önemli görevimiz. Bu protokolü imzalamayanlar parmak sayısını geçmez durumda. Ama ne yazık ki bunun içinde dünyanın en güçlü ülkesi olan Amerika var. Bu düşündürücü, öyle zannediyorum ki ABD'de en yakın zamanda bunu imzalayacaktır. Zirveye katılma konusunda zamanlama sıkıntımız var. Dönünce Cumhurbaşkanımızla da görüşeceğiz. Aynı tarihlerde planlanan İtalya Zirvemiz var. İtalya ile karşılıklı işbirliği çalışmalarımız devam ediyor. Bakan arkadaşlarımızla katılacağımız bir zirve olacak bu da 16 Aralık'ta burada olacak. Diğer taraftan 17'sinde Konya'da her yıl kutladığımız Şebbi Aruz kutlamaları var. Cumhurbaşkanımızla planlama yaptıktan sonra Kopenhag'a kimin katılacağına karar vereceğiz" ifadelerini kullandı.

Demokratik açılım sürecine de değinen Erdoğan, "Milli birlik ve kardeşlik projesiyle ilgili demokratik açılım sürecine yönelik geçtiğimiz hafta Salı ve Cuma günleri gerekli açıklamalar yapıldı. Finalinin yapıldığı günde bizler ne yapılmasını hedeflediğimizi orada açıkça anlattık. Muhalefetin ise milli birlik ve kardeşlik sürecine yönelik herhangi bir talebi yok. Onların birlik kardeşlik gibi bir derdi yok. Bizim 72 milyonun kardeşliği, birliği için bir derdimiz var. Bizi bölücülükle itham eden muhalefete cevabım 'Lütfen her sabah kalktıklarında aynaya iyi baksınlar. Türkiye coğrafyasına da iyi baksınlar. Sivas'ın ötesine geçemeyenler Türkiye'nin 81 vilayetini dolaşamayanlar bize bölücü diyemezler asıl bölücü kendileridir. Biz 81 vilayetinden 80'inden milletvekili çıkarmış bir partisiyiz. 7 bölgenin 7'sinde 1'inci partiyiz. Güneydoğu Anadolu'da, Doğu Anadolu'da birinci partiyiz ve açık ara öndeyiz. Ben inanıyorum ki partim gereken cevabı kendisine vermiştir, verecektir. Halkımızın bölünmesine parçalanmasına izin veremeyiz. Biz vatan millet bayrak anlayışıyla bütünleşmiş bir partiyiz" şeklinde konuştu.

Erdoğan, "Öncelikle G8 bu işin içerisinde yok dersek G8'e haksızlık olur. Son G8 zirvesinde alınan kararlar var. Yardım kararı var ve G8'in son toplantısında bu karar alındığı gibi G20'de de gündeme geldi. Konuyla ilgili olarak özellikle Afrika ağırlıklı yardımın devam edeceği konuşuldu. Tüm dünyadaki bu tür açlık mücadelesi veren ülkelere yönelik attığımız adımlardır senelik yardım değildir, süreç içerisinde iktidarımız içerisinde yaptığımız yardımlardır. Aynı şekilde AB bu süreci takip etti. Bildiğiniz gibi AB adına Barosso bu zirveye katıldı. Bu da bir şey ifade diyor. Olay kendi başına takip edilmiş değil. Yakın takibin içerisinde. Silah devi ülkelerde Silah tüketimi noktasında yapılan yatırım 1 trilyon doların üstünde. Savunma sanayine rakamın harcandığını görürsek felaketin boyutlarını anlamamak mümkün değil. Önce silah sektörüne yapılan yatırımın başta gelişmiş ülkeler bu sektörü masaya yatırmak suretiyle bu yardımların eğitim gıda sağlık sektörlerine yapılmak suretiyle insanların karanlık yapısının aydınlık yapıya ulaştırmak için bazı adımlar atılması gerekir diye düşünüyorum" dedi.

FAO konseyinde Fransa ve İngiltere'nin başkan adayı olmaya hazırlandığına dikkat çeken Erdoğan, "Bu da G8'in FAO'ya verdiği önemi gösteriyor. Biz başta Afrika olmak üzere aç, sefil insanların yaşadığı bölgelere elimizi uzatmalıyız. Balık ikram etmek eyerine balık temin etmeliyiz" dedi. Türkiye'nin AB sürecine de değinen Erdoğan, "İnsan hakları ihlali faili meçhuller ilerleme raporunda yer almıyor. Eskiden yer alırdı. Bizimle ilgili ilerleme raporu geçmişe göre çok olumludur. Türkiye istendiği takdirde yakından Türkiye'nin uzaktan bakıldığı gibi özellikle temel hak ve özgürlükler konusunda zannedildiği gibi bir ülke olmadığı ortaya çıkacaktır. AB'de yapılacak olan görüşmelerde bir belirsizlik vardı ancak kalktı. Bu Lizbon Anlaşmasıyla ilgili belirsizlikti, böylece karar alma kuralları netleşmiş oldu. Bu AB'nin önümüzdeki sürecine çok büyük katkı sağlayacaktır. Burada yapılacak olan seçimlere gelince seçimler noktasında birçok isim ortada. AB'nin geleceğiyle alakalı ön yargıları olmayan ve objektif bakış sergileyebilen isimler seçilebilirse bunun sadece Türkiye için değil AB için de çok faydalı olacağını düşünüyorum. Önyargıları olan siyasiler seçilirse bu AB üzerindeki netliği ve bakışı gölgeleyecektir. Sonuçlandırma müzakerelerini bekleyen Türkiye gibi ülkeleri rahatsız edecektir" diye konuştu. Enerji konusunda ise Erdoğan, "AB'nin bana göre önemli konularından bir tanesi Nabucco projesi. Bu konuda 3 tane başlık söz konusu. 1'incisi tedarikçi, diğeri transit katkı veren ülkeler, diğeri de tüketici ülkeler. 6 ortağı olan bu projede tedarikçi bir ülke değiliz ancak Türkiye çok daha aktif bir rol üstlenmek suretiyle Yunanistan'dan gelen hat doğrultusunda bu hattın İtalya'ya Arnavutluk'a uzanması gibi bir çalışmanın içerisindeyiz. Burada İtalya'nın yaptığı bazı anlaşmalar var. Transit konusundaki sorunu biz çözeceğiz. Nabucco olayını güney akımın bir alternatifi olarak görmüyoruz. Hepsini birbirinin tamamlayıcısı olarak görüyoruz. Onun için Nabucco'nun AB için önemli bir özelliği var. Türkiye olarak transit rolümüzü oynamanın gayreti içerisinde olacağız" dedi.

Fransa'da kendisine verilen soykırım konulu ödevi yapmadığı için Türk öğrencinin okuldan uzaklaştırıldığı ve ailesine para cezası verildiği konusunda kendisine sorulan bir soru üzerine Erdoğan, "Konuyla ilgili gerekli talimatı verdim, araştırılıyor. Gazetede okuduğum bir haber bu o yüzden detaylarını bilmiyorum" dedi.

Telekulak konusunda ise Erdoğan, "Adalet Bakanlığımız en ince ayrıntısına kadar, bugüne kadar hangi dönemlerde nelerin nasıl yapıldığını anlattı. Olayın arkasında kimse siyasi gerekçe aramasın, arayanlar batıyor görüyorsunuz" dedi.

İtalya'da yapılacak olan Türk İtalyan Zirvesi'ne değinen Erdoğan, "Türk İtalyan zirvesine çok geniş bir heyetle geleceğiz ve karşıtı bakan arkadaşlarımızın da İtalya'dan katıldığı bir zirve olacak. Heyetler arası görüşmelerimizi yapacağız, daha sonra da bakan arkadaşlarımız görüşmelerini yapacaklar. Türkiye İtalya arasındaki ikili ilişkilerimizi daha ileriye taşıma fırsatımız olacak. Çok ciddi bir sıçramanın içerisinde bu süreci daha fazla ilerletmenin gayreti içerisinde olacağız" diye konuştu. FAO zirvesinde Libya lideri Kaddafi'nin yaptığı konuşma konusunda ise Başbakan Erdoğan, "Kaddafi'nin konuşmasında burada değildim. Detay bilgilerim yok ancak önümüzdeki hafta ben Libya'da olacağım. Umarım Sayın Kaddafi'den bu konularla ilgili gerekli bilgileri alma fırsatım olur" dedi.

Erdoğan telekulak iddiaları ile ilgili olarak da 'Kimse altında siyasi gerekçe aramasın' dedi.

İran - Suriye arabuluculuğu ile ilgili olarak da 'Türkiye'ye güvenmezlerse kendileri bilir' dedi.

Ayrıntılar gelecek...
SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara