ABD Afgan seçiminde pot kırıyor
Pentagon’un Karzai hükümetini idare etmesi ve gelecek savaş stratejisinde Kabil’i de yanında sürüklemesinde Obama’nın Pentagon’a olan bağımlılığı iyice arttı.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-11-16 00:26:00
Abdullah Abdullah’ın 7 Kasım’daki Afgan başkanlık seçimlerine katılmayı reddetmesi önemli bir olay. Abdullah’ın bakış açısıyla, sabık dış işleri bakanı kazanma şansının sıfır olduğu seçimleri iyi değerlendirerek makul bir şey yaptı.
Hamid Karzai de Abdullah’ın batılı destekçilerine kapıyı göstermiş oldu. Batılılar, Abdullah’ı son dakika golüyle kendilerinin özel adamı yapacak, gelecek yönetimde önemli bir yer edinecek umutlarıyla olaya yaklaştılar. Abdullah, eğer Karzai’ye mızmızlanmaya devam ederse azalan verimler yasasının yürürlüğe gireceğini bu noktadan sonra iyice anladı.
Karzai, Abdullah’ın bir baş belası ya da daha kötüsü, batılı güçlerin bir Turuva atı olabileceğini kestirdi; Abdullah’ın hükümette önemli bir güce sahip olması Karzai’ye sadece Başkanlık konutunda uykusuz geceler yaşatırdı.
Her halükârda, Karzai, Abdullah’ın kendisine sürekli çamur atan batılı iftiracılara hizmet etmesiyle, zaten verebileceği olası azami zararı çoktan başardığını hesapladı. Karzai aynı zamanda eski mücahit liderler Mohammed Fahim, Karim Khalili, Ismail Khan, Rashid Dostum ve Mohammed Mohaqiq ile olan ortaklığı devam ettiği sürece başlıca Peştun olmayan grupların desteğini alacağını biliyor.
Şimdi büyük Afgan tarzında gerçek siyasi oyun başlamaya tamamen hazır. Gölge boksu sona erdi. Siyasi tiyatronun merkez sahnesinde Karzai yer alıyor. Karzai kesin bir biçimde durumu batılı güçlerin aleyhine çevirdi, fakat Karzai geçen yıl boyunca onu küçük düşürmeye ve indirmeye çalışan çabaları kolay unutmayacak. Bazı yıpranmalar oldu. Ailesine ve kendisine doğru yöneltilen saldırılar bazen çok kişisel boyutlarda oldu ve ailecek derinden yara aldılar. Afganlar demokrasi adına bu tür batı tarzı skandalların ortaya çıkarılmasına alışık değiller.
New York Times’ın Karzai’nin kardeşi Wali Karzai’ye uyuşturucu kaçakçısı olduğuna yönelik son sözde saldırısı konuyu dönüşü olmayan bir boyuta taşıdı. Sırası gelmeden konuşan Amerikalı yetkililer ABD’nin Afganistan çıkarları üzerinde devesa zararlara yol açtı. Bu muhtamelen çaresiz, son saldırı anlamında Karzai’ye biraz daha çamur atma teşebbüsüydü. Umulur ki Washington, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi başkanı John Kerry’nin söylentilere göre uğraştığı gibi New York Times hikayesi için bir soruşturma başlatmaz.
Bu tür herhangi bir soruşturma yalnızca kirli çamaşırların ortaya saçılmasıyla sonuçlanacak ki bunu ne Kerry ne de ABD Başkanı Barack Obama görmek isteyecektir.
Washington, New York Times haberine Afgan Kontra-Narkotik Bakanlığından, General Khodaidad Khodaidad’an başka kimsenin cevap vermediğine ciddi anlamda dikkat etmeli. Bakan, Afganistan’ın en iyi korunan sırrı, ‘yabancı orduların uyuşturucu trafiğindeki rolünü’ kamuoyu tartışmasına açtı.
Pakistan İstihbarat Servisi (ISI) başkanı General Hamil Gul, Amerikan askeri uçaklarının Afganistan’daki uyuşturucu trafiğinde kullanıldığını iddia ettiği zaman bu hafife alınmıştı. Kulağı delik Rusya kaynakları, Afganistan’da milyonlarca doları aşan uyuşturucu trafiğinde Amerika ordularının parmağı olduğu üzerine medyada yorumlar yaptığında bunu basitçe önemsememek de avantaj olabilirdi. Ama profesyonelce yetiştirilmiş Khodaidad ne konuştuğunu çok iyi biliyor.
Hintliler gibi Ruslar da onu yakından tanıyor. Khodaidad Dehra’daki prestijli Hint Askeri Akedemesi’nde okumuş ve Moskova’daki meşhur Fronze Askeri Akademisi’nin bir ürünüydü. Kabil’in komunist hükümetinde yetkileri son derece güçlü bir general olarak ciddi bir ün yapmıştı; 1980’lerdeki savaşta birinci sınıf paraşütçü kızıl tugaylara komuta etmiş ve kritik Kunduz-Takhar cephelerinde Kuzey Birlikleri’nden Ahmad Shah Massoud’a karşı savaşan ordunun komutanlığını yapmıştı.. Uzun yıllar boyunca sürgün hayatı yaşadığı İngiltere de onu yakından tanıyor.
Bu yüzden, Khodaidad Pazar günü NATO’nun Amerika , İngiltere ve Canada birliklerinin kendi kontrolleri altındaki bölgelerde afyonu “vergilendirdiklerini” Karzai adına sert bir ihtar olarak söylemişti. Bu basit ve doğrudan bir mesajdı: cam bir kafeste otururken taş atmayın.
Sistemli bir şekilde, yalın bir ahmaklık ve Afgan insanlarının kültürüne, geleneklerine dikkat etmeden işleri bu üzücü duruma getiren batılı güçlerdir. Bundan sonra batılıar “diktatör” ve “diktatörism” hakkında konuşmalarına bir sınır koymak zorunda kalacak ve askerleri Afganistan’da Karzai’nin istediği şekilde istihdam edildikçe nasıl davranacaklarını öğrenecekler.
Karzai, batının emellerine meydan okuyup, planlarına engel olarak ikinci dönemde tekrar kendi rızasıyla göreve geliyor. Şimdi sıra çatlakları kapatmaya ve iyi bir mal sayımı yapmaya geldi. Ileride tehlikeli dönemler var. Obama yönetimi ateş hattında; batı güçlerinin daha fazla skandala gücü yetmez.
Kurumsal anlamda Beyaz Saray ve Amerika Eyalet Departmanı’nın Karzai’yle olan bağları tekrar inşa etmek için zahmetli bir işi var. Her açıdan Obama ve Karzai arasındaki dengeler çok zayıf. Açıkça uydu telefonlarını kullanıp konuşmuyorlar bile. Bu iki yetenekli politikacı arasında asla olmamalıydı.
Aynı derecede Afgan-Pakistan temsicilsi Richard Holbrooke Kabil’de istenmeyen kişi (persona non grata) oldu. Kerry iki hafta önce Karzai’ye baskı uygulamasıyla aynı akıbeti yaşayabilir.
Eski başkan George W. Bush’un işleri yoluna sokup Karzai’yle konuşmaya çağrılması mümkün olabilir. Iyi arkadaştılar ve telefonda en azından haftada bir kez olsun takılırlardı. Ama bu emekli bir genel kurmay başkanının altında yürütülecek makul bir savaş yöntemi değil.
Bilançoda kazanan yalnızca Pentegon. Savunma Sekreteri Robert Gates tırnaklarını temiz tuttu. Devletçilik ve büroktatik it dalaşında son derece tecrübeli birisi olarak, Washington’un kışkırttığı dik başlı Afgan lideriyle Hindu Kuş’ta on bin mil boyunca cereyan eden sefil çatışmalardan sakınarak kendisine çıkar sağlayabilecek birisi. Gates bu tür işlerin sonunun yalnızca hüsran olduğunu ve daha önemlisi işlerin bozulmazından sonra Karzai’yle işlerin yoluna konması için Obama’nın kritik yardımına ihtiyaç duyulabileceğini biliyordu.
Pentagon’un Karzai hükümetini idare etmesi ve gelecek savaş stratejisinde Kabil’i de yanında sürüklemesinde Obama’nın Pentagon’a olan bağımlılığı iyice arttı. Allah’tan Gates emekli Büyükelçi Karl Eikenberry’e güvenebilir. Gates, Afgan savaşında iki görev gezisinde kendisine refakat eden güçlü diktatörlerden Fahim gibi adamlarla mükemmel ilişkilere sahip. Eikenberry’nin 2002-03’te yaptığı ilk görev gezisinde Fahim yetkileri son derece güçlü olarak Karzai’nin kabinesinde savunma bakanlığı yapıyordu.
Aslında Kabil gibi duyarlı bir noktada Eikenberry gibi hem kişisel hem de bilimsel olarak Doğu kültürünü ve geleneklerini yakından tanıyan birisi Obama için günü kurtarabilir. (Eikenberry Doğu Asya Çalışmaları üzerine Harvard üniversitesinden bir yüksek lisansı ve Stanford Üniversitesi’nden bir doktorası var.)
Eikenberry Mayıs’ta ilk büyükelçilik görevi için Kabil’e ulaştığında Washington’un Karzai’yle olan köprüsü çoktan sallantıdaydı ve neredeyse onarılması imkansızdı. Eikenberry şimdi bu köprüyü kendi tarzıyla yeniden inşa etmeye kalkışacaktır, bu aynı zamanda önemli bir bilim adamı-asker ve diplomat için de büyük bir fırsat ve zorlu bir sınav olacak.
Son birkaç aydır Afgan başkanlık seçimi etrafında dolaşan gürültülü dönem Batı’nın ummuduğundan daha kısa bir sürede yok olacak. Aslında, hiç ihtiyaç olmadığı halde Afgan seçimlerinde “meşruluk” üzerinde gereğinden fazla duruldu. Meşruluk Afgan insanlarının gerçek endişeleri arasında bugüne kadar önemli bir konu olarak yer almadı. Uluslararası camia, öbür adıyla batılı olmayan dünya, Karzai’yle görüşürken Afganistan’daki demokratik durumla alakadar olmadan işlerini halletmeye alışmıştı.
Dünya camiasının genel anlayışı, birkaç motive olmuş batılı başkentin politik açıdan Karzai’yi yumuşatmak ve jöle gibi biçimlendirilebilir kılmak için seçimlere “meşruluk” kazandırmaya çalışılması ve eğer Karzai karşı koyarsa görevden indirilmesiydi. Böylece, dünya camiası, Kerry, İngiliz Başbakan Gordon Brown, , ABD Devlet Sekreteri Hillary Clinton, Fransız Diş İşleri Bakanı Bernard Kouchner, Birleşmiş Milletler genel sekreteri Ban Ki-moon ve NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen hep bir ağızdan kati hazırlayıcı bir seçimin ve Karzai’yi Afgan halkının gözünde “gayrı meşru” yapacak 0.3%’lük bir oy kaybının yaşanacağını söylemesini hep bir ağızdan sessizce izledi. (Karzai tam olarak kati hayırlayacı bir seçimi önleyebilecek oyların yüzde ellisini kaybetti.)
Bu tam olarak birinci kalite bir maskaralığa dönüştü. Abdullah’ın siyasi arenadan çekilmesi Kabil Nehri’ni ateşlemeyecek. Peştunlar ve Tacikler arasında bir savaş da olmayacak. Amu Derya bölgesinde Abdullah için nüfusunu kullanıp oy toplyan ve eğer Karzai seçilirse şiddet uygulamakla tehdit eden Balkh valisi Mohammed Atta bile tehlike belirtisini görecek.
Aslında Atta’nın sorunu batılı muhabirlerin Abdullah’ın medya idarecileri vasıtasıyla bildiği gibi Karzai’yle değil, uzun zamandır kan davası yürüttüğü Dostum ve Mohaqiq’tir. Bu yüzden Türkiye de bu nazik durumda Uluslararası Güvenlik Yardım Gücü liderliğini üstleniyor. Ankara’nın Dostum üzerinde önemli bir etkisi var. Muhtemelen, Washington Ankara’yı Karzai’ye bağlı yeni hükümetle bir “arabulucu” olarak kullanmalı. Türkiye böyle bir görevi sevecektir.
Genel anlamda, Afganistan’ın Pakistan haricindeki komşuları Karzai’nin yeni ekibiyle rahat bir şekilde çalışacak. Yeni yapılanma Moskova, Tehran, Taşkent ve Duşanbe tarafından uzun yıllardır tanınan kişileri de içinde barındıracak. Böyle bir ekibin acileyeti bölgesel başkentlerin yeniden güvenini kazandıracak.
Önemli soru ise Taliban’ın Afgan siyasi gelişimini nasıl değerlendireceği. Hakikaten ortaya karışık bir resim çıkıyor. Amerika Taliban ve Karzai ile bir geçici anlaşmaya doğru (modus vivendi) yavaş yavaş yaklaşıyor. (İronik olarak Wali Karzai Taliban folklörüyle iç içe birisi.) Yakın gelecekte güçlü Gulbuddin Hekmatyar ile siyasi bir uzlaşmaya gidilirse bu hiç de şaşırtıcı olmaz.
Kuzey Kuvvetleri’nin eski savaş arabalarının Taliban üzerine ya da Pakistan üzerine eski kafalı olduğunu düşünmek çok cesurca olur. Basitçe söylersek, Afgan siyasi kültürü böyle işlemiyor. Dış dünyanın, Delhi dahil olmak üzere anlamakta güçlük çektiği şey Hindu Kuş’taki savaş çizgilerinin daha önce hiç bu kadar belirgin olmadığı. Bu yalnızca bir kardeş kavgasıyla köklenmiş herhangi bir sivil şavaşta beklenebilir.
Şayet Hekmatyar kolayca kazanırsa mücahitler arasında bir kutuplaşma başlayacak. O zaman kendimizi apriorik olarak doksanların başında bulup, Birleşmiş Milletller’in meşhur diplomatı Diego Cordovez ve Kızıl Ordunun Hindu Kuş’u terk etmesinden hemen sonra bir şekilde sahneye Taliban’ın çıkıp tüm partiyi berbat ettiğini oturup izleyeceğiz.
Ama eğer Hikmetyar şavaşın yerine siyaseti tercih ederse, ayrıca büyük bir sorun Taliban’ın içindeki uzlaşmaz elementlerin tecrit edilmesinde, Quetta Şurası (konseyi) ve Hakkani ağında büyük sorunlara yol açacak. İlginç biçimde, Pakistan İstihbarat Servisi (ISI) başkanı, Cumartesi günü Riyad’da Suud kralıyla görüşme talebinde bulundu.
*Büyükelçi M K Bhadrakumar Hint Diş İlişkilerinde başarılı bir diplomattı. Sovyetler Birliği, Güney Kore, Sri Lanka, Almanya, Afganistan, Pakistan, Özbekistan, Kuveyt ve Türkiy’de görevlerde bulundu.
Bu makale M. Burak Sezer tarafından timeturk.com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara