Dolar

34,9448

Euro

36,7331

Altın

2.986,72

Bist

10.125,46

'Savcılarla görüştü' haberlerine yalanlama

Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Osman Yıldırım, savcılar ve polisler tarafından yönlendirildiği iddialarını yalanladı. Yıldırım, 'hiç kimse beni yönlendiremez' dedi.

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-11-13 03:41:00

'Savcılarla görüştü' haberlerine yalanlama

Yıldırım, "Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atılması ve Danıştay saldırılarıyla ilgili savcılığa verdiğim ifadeden önce savcıların ya da polislerin beni ziyaret etmesi söz konusu değildir.

Hiç kimse beni yönlendiremez." dedi.

Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesi'ne yönelik saldırılara ilişkin dava ile birleştirilen birinci Ergenekon davasının 122. duruşması, Silivri'deki mahkemede görüldü. Duruşmada, Danıştay sanıklarından Osman Yıldırım'ın 1 Nisan 2008 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca şüpheli olarak alınan ifadesi okundu. Yıldırım, saldırı öncesinde Alparslan Arslan'la birlikte Ankara'da Selvi Otel'de kaldıklarını yineledi. Otel kayıtlarında kendisinin ve Arslan'ın isminin bulunmadığı iddialarını hatırlatan Yıldırım, gelen kayıtların yanlış olduğunu söyledi.

'Danıştay saldırısından haberi olsaydı, bu oteli terk etmesi gerektiğini, oysa olay anında ölüm uykusunda olduğunu' anlatan Yıldırım, Selvi Otel'de kaldığını ifade etti. Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan, çapraz sorgusunda Osman Yıldırım'ın daha önce verdiği bazı ifadeleri doğrulamıştı. Alparslan Arslan, "Osman Yıldırım'ın işyerinde İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu ile buluştuk. Bu kişilerle Ankara'ya gittik. Ankara'da ilk gün bir otelde kaldık." şeklinde konuşmuştu.

SUSURLUK, ERGENEKON'UN UZANTISIDIR

Yıldırım ifadesinde, Susurluk kazasına da değindi. "Ergenekon, Susurluk'un uzantısı değildir. Susurluk, Ergenekon'un uzantısıdır. Susurluk 1-2 kişiden ibarettir.'' ifadelerini kullandı. Mahkeme Başkanı Şengün, ifadesinde el bombalarından söz ettiğini belirterek, "Veli Küçük'ten aldığını söylüyorsun. Burada Muzaffer Tekin'den aldığını da söyledin.'' demesi üzerine, Veli Küçük isminin yanlış geçmiş olabileceğini kaydetti: "Ben iş aldım, dedim. Bombaları Veli Küçük'ten aldığım, kısmı doğru değildir.''

TÜRBAN KARİKATÜRÜNDEN BİLGİM YOKTU

İfadesinin tamamlanmasının ardından çapraz sorguya geçildi. Yıldırım, Cumhuriyet Gazetesi'ne yapılan saldırının çıkar amaçlı olduğunu yineledi. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in, Cumhuriyet Gazetesi'nin birinci ve ikinci bombalama olaylarından sonra Muzaffer Tekin'le görüşüp görüşmediğini, Tekin'in burada para verip vermediğini sorması üzerine, "Görüşmedim. Para verip vermediğini Alparslan Arslan'a sorun." dedi.

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in, el bombalarının kendisine verildiğini iddia ettiği Ataşehir'deki evi tarif etmesini istemesi üzerine, kendisini aldıkları yere 500 metre mesafede bir yer olduğunu ve yeni yapılmış, 2-3 katlı, çevresi yüksek duvarlarla çevrili binalar olduğunu söyledi. Pekgüzel'in, "Ataşehir'deki toplantıda Cumhuriyet Gazetesi'nin niçin bombalanacağı açıklandı mı?'' şeklindeki sorusuna ise, "Hayır açıklanmadı. Cumhuriyet Gazetesi'nin ortaklarının arasında bir anlaşmazlık vardır, bundan dolayı bu iş teklif edilmiştir diye düşündüm. İşi para karşılığı, çıkar amaçlı olarak kabul ettim.'' cevabını verdi. Pekgüzel'in, "Karikatür krizinden haberiniz var mıydı?'' sorusunu şöyle cevapladı: "Haberim yoktu. Saldırıdan sonraki gün gazeteden okudum."

Osman Yıldırım, Ataşehir'deki evde bombaların diğer kişiler tarafından görülüp görülmediğini bilmediğini, sehpanın üzerinde olan bombaları alıp çıktığını ifade etti. Savcının, "Böyle bir eylem öncesi yapılan toplantıyı oldukça az kişinin bilmesi gerekir. Muzaffer Tekin ile ilişkiniz nedir? Size güvenmesinin nedeni nedir?'' sorusu üzerine, "Bunu Semih Tufan Gülaltay'a sormak lazım. Semih Tufan vasıtasıyla güven duyduğunu söylüyorum.'' ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın, Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atılması işini Veli Küçük'ten, bombaları ise Muzaffer Tekin'den aldığı şeklinde savcılara ifade vermeden önce kendisini savcı ya da polislerin ziyaret edip etmediğini açıklamasını istedi. Sanıkların bu şekilde, bu yönde beyanları olduğunu belirten Taşkın, iddianın gerçek olup olmadığını sordu. Yıldırım, Ankara Sincan Cezaevi'ndeyken kendisini yönlendirmek amacıyla polis gelmediğini söyledi. Hayatı boyunca kimsenin kendisini yönlendirmediğini ve asla yönlendiremeyeceğini kaydetti. Savcının, "Size kanun dışı vaatte bulunuldu mu?'' sorusuna, "Böyle bir durum olmadığı halde bunu söyleyenler var.'' karşılığını verdi.

Alparslan Arslan dinî hassasiyeti olan birisi değil

Sanık, Danıştay saldırısının, türban kararı sebebiyle işlenmediğini tekrarladı. Tetikçi Alparslan Arslan'ın dinî hassasiyetlere salip biri olmadığı üzerinde duran Yıldırım, bir soru üzerine, inançlarından dolayı arslan'ın refleks göstererek eylemi gerçekleştirdiğini hiç duymadığını anlattı: "Alparslan Arslan inançlı olsaydı, Merve Kavakçı Meclis'ten atıldığı zaman gösterirdi. Kemal Alemdaroğlu'nun faaliyetleri ortadadır. İlhan Selçuk, Turhan Selçuk var. Reflekslerini onlara gösterirdi.''

Savcı Nihat Taşkın'ın, "Müebbet aldığınız Danıştay dosyasını ne kadar incelediniz?'' sorusu üzerine de istemesine rağmen Danıştay dosyasının fotokopisinin kendisine verilmediğini söyledi. Osman Yıldırım, ayrıca daha önceden Muzaffer Tekin ile bir eylem içerisinde yer almadığını belirtti. Bu arada Muzaffer Tekin'in 500 bin dolar para vaadinde bulunduğu yönündeki sözleri hatırlatıldı. Ergenekon sanıklarından Tekin'in bu parayı nereden temin edeceğini bilmediğini dile getiren Yıldırım, migreni olduğunu belirtmesi üzerine, çapraz sorgusuna kısa süreliğine ara verildi.

'Beni Veli Paşa'ya bırak' derdi

Çapraz sorgusunda Cumhuriyet Savcısı Pekgüzel'in "Veli Küçük ile ne zaman, nerede tanıştınız? 'El bombaları atıldıktan sonra Alparslan Arslan'ı Veli Küçük'e bıraktım' dediniz. Açıklar mısınız?" sorusuna ilginç bir cevap verdi. Osman Yıldırım, "Kendisi 'Veli Paşa'ya gidelim, beni burada bırak' diyordu. Ben de Üsküdar'daki MHP binasının bulunduğu caddeye, Üsküdar'daki çay bahçesine bırakıyordum. Ben Alparslan ile gitmedim.'' şeklinde konuştu. Yıldırım, savunmasında da Alparslan Arslan'ı 'her eylemden sonra Ergenekon sanığı Veli Küçük'ün yazıhanesinin yakınına bıraktığını' ifade etmişti.

ZAMAN
SON VİDEO HABER

Emlakçılar arasında silahlı çatışma: 2 ölü

Haber Ara