Dolar

34,9485

Euro

36,7943

Altın

2.997,37

Bist

10.020,99

2010’da savaş senaryoları

Arap basınında bugün bölgede çıkması olası savaş ve Husilerin Suudi Arabistan’a sızmalarının ardındaki diğer hedefler gündeme getiriliyor.

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-11-10 15:00:00

2010’da savaş senaryoları
Selda Shosa / Timeturk
Arap gazeteleri bugün İsrail ve İran’ın girdiği nükleer silahlanma yarışı, bu yarışın sonucunda olması muhtemel savaş ve savaşın nereleri hedef alabileceğini ele alıyor. Ayrıca Suudi Arabistan sınırında sürekli ayaklanma çıkaran Husilerin Suudi Arabistan’a uyuşturucu sızdırma planları da gündemde yer alan diğer bir konu.

Londra’dan yayımlanan Eş-Şarku’l Ewsat gazetesi yazarlarından Gassan El-İmam bugünkü “2010: Savaş ve barış ihtimalleri” başlıklı makalesinde şu ifadelere yer veriyor; “Araplar bir üçüncü dünya savaşı projesi dahilinde ölmeden önce savaş ve barış ihtimallerini incelikle gözden geçirmek haklarıdır.
İran’ın gizli nükleer programının ortaya çıkmasından sonra İran ve İsrail kendilerini çılgınca bir silahlanma yarışına kaptırdı. İsrail kıtalararası balistik füzelerin edinimi ve geliştirilmesi, füze savarlar, ardından da kendisine Amerika’nın temin ettiği derinlik bombalarına odaklanıyor. Bu bombalarla şu an Gazze’nin Mısır sınırındaki Hamas tünellerini bombalıyor. Şüphe yok ki İsrail, İran’ın nükleer tesislerini bombalamak için daha gelişmiş Amerikan versiyonunu da elde edecektir. İsrail’in elinde füzelerin keşfi ve yönlendirilmesi için pilotsuz uçaklar bulunuyor. Aynı şekilde uçakların havada 2000 km’den fazla mesafe katedebilmesi için yakıt ikmali tekniklerini de geliştiriyor.
İran da Körfez, Türkiye, Afganistan, Orta Asya ve Doğu Akdeniz ülkelerini kapsayacak şekilde kıtalararası füze üretimine odaklanıyor. Bu yelpazenin içinde tabi ki İsrail’in nükleer tesisleri de yer alıyor. İsrail uçaklarına karşı koyabilecek uçakları olmamakla beraber nükleer ve petrol tesislerini korumak için Rusya ve diğerlerinden hava savunma sistemleri elde etmeye çalışıyor.
İran’ın nükleer kolunu bükmede baskılar ve ağır ekonomik yaptırımlar başarılı olmazsa işte o vakit Netenyahu hükümetinin değerlendirmesine göre bombardıman kaçınılmaz olacak ve önümüzdeki Mart ayını geçmeyecek. Araplar önümüzdeki yılın ilk yarısında bölgede bir savaşın patlak vermesiyle karşı karşıya.
Savaş sadece füze ve hava bombardımanıyla sınırlı kalmayacak. İran da savaş için arabasını hazırladı. İran’a herhangi bir hava saldırısı düzenlendiği taktirde İran’dan Hizbullah’a, İsrail’e füze fırlatması emri yöneltilecek. Büyük olasılıkla Hamas da bunu yapacak. Uluslararası Barışı Koruma Gücü, iki tarafı caydırmaktan aciz. İsrail daha önceden sonraki savaşının Hizbullah’la olacağını ve Lübnan’ın tüm tesisatlarını, bölgelerini bombalayacağını söylemişti.
İsrail saldırısının kara kuvvetlerinin de kullanılması yoluyla gelişmesi durumunda Suriye’ye saldırı ve İsrailli ağır insani kayıplara tahammül olasılığını ortaya çıkarmaktadır. Suriye’ye ikaz uyarısı İsrail’in en tutucu ve Arap düşmanı hükümetleri kurulmadan önce de kurulduktan sonra da açıkça yöneltildi. Askeri gücün eşitsizliği nedeniyle tankların avlanması için kale ve tüneller inşa edilmesi, karadan ilerlemenin engellenmesi itibariyle Suriye’nin savunma stratejisi değiştirildi. Yani halk savaşının herhangi bir şekline itimat edilmesi!

Husilerin gizli hedefleri

Suudi Arabistan’dan yayımlanan El-Riyad gazetesi yazarlarından Yusuf Alkwylit bugünkü “Birden çok cephede savaş” başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; “Ülkeye sızanlarla savaşımız sadece yalçın dağlarda birkaç kilometrelik alanı kontrol altında tutmalarından ya da Suudi Arabistan’ı uzun gerilla savaşlarına sokmak için manevralarla sınırlara nüfuz etmelerinden kaynaklanmıyor.
Bu savaş sadece çatışma cepheleriyle sınırlı değil. Savaşın bir diğer gayesi de uyuşturucu kaçakçılığı ve Suudi Arabistan’ın bu yolda batırılmasıdır. Bu niyetler, tabi oldukları devlet ve örgütler tarafından desteklenen profesyonel çetelerin yakalanmasıyla ortaya çıktı. Sonuçlar, gözetleme birimlerinin genişletilmesi ve iki ülke sınırları arasında engelleyici güvenlik çitinin tamamlanmasında hızlı davranılmasıyla elde edildi.
Bu sızanların ayrıca bu olaylar üzerine kurulu birçok hedefi de engellenmiş oldu.
Arap dünyasında mevcut çevreyi, nasıl da Sudan’da, Somali’de ve Irak’ta çatışma alanları oluşturulduğunu anlayan bir kimse Yemen ve Suudi Arabistan’ın da aynı gayenin hedefi olduğunu anlar. Ancak ülkeye saldıranların maceraları, iyi değerlendirmesini yapmadıkları gerçekle çatıştı. Onların geldikleri mekanlar, komşu ülkelerin desteklediği Afganistan savaşlarında olduğu gibi yeterli iç kaynaklara ya da açık sınırlardan geçmesini kolaylaştıracak afyon tarlalarına sahip değil. Onların savaş çevrelerinin hiçbir iç imkanını sağlayamadığını biliyoruz. Bu nedenle de geriye en kolay seçenek olarak dışa dayanmak kalıyor. Çünkü havadan ve denizden destek gelmesi imkansız. Bir diğer değişle sızma ve sabotaj durumlarının uzaması söz konusu olabilir. Ancak bu sızanların, kazanımlarını kendilerine en yakın kabilelerin ve bağlı oldukları mezheplerdekilerin itirazlarına karşın yeryüzüne yaymak için küçük de olsa bir devlet kurması işlerini zorlaştırır. Vatandaşları köylerinden göç ettiren, istikrarlarını ve normal yaşantılarını bozan saçmalığın kurbanı olmak istemeyen çevrelerinden soyutlar.
SON VİDEO HABER

Suriyeliler gitti, atölyeler boş kaldı!

Haber Ara