Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

“Domuz gribi” ilaç şirketlerinin oyunu mu?

Sağlık-Der Genel Başkanı Dr. Kasım Sezen'e göre Türkiye ve dünyada yayılan domuz gribinin arkasında yüksek kazanç elde etmek isteyen global ilaç şirketlerinin kar hırsı olabilir.

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-10-31 11:11:00

“Domuz gribi” ilaç şirketlerinin oyunu mu?
İlaç firmalarının yüksek kazançlar elde etmek için, insanlığın sağlığı üzerinde oynama ihtimalinin her zaman sözkonusu olduğunu vurgulayan Kasım Sezen, "Çünkü global ilaç şirketlerinin kar hırsı oldukça fazla. Bu türlü kötü yollara başvurabilir. Atom bombası, iyi niyetle mi icat edildi? Bu türlü kötü niyetli hareketler olabilir" diye konuştu.

Sağlık-Der Genel Başkanı Dr. Kasım Sezen, Türkiye ve dünyada hızla yayılan domuz gribinin arkasında yüksek kazanç elde etmek isteyen global ilaç şirketlerinin kâr hırsı olabileceğine dikkat çekti.

Domuz gribi ile ilgili yaşanan gelişmelere ve aşı tartışmalarını Gazetemize değerlendiren Dr. Kasım Sezen, 'Virüsün ve aşının' aynı şirketler tarafından üretildiği iddialarına değindi.

Sezen, "Virüsü bir takım ilaç firmaları üretiyor, ortaya salıyor. Sonra bunun aşısını üretiyor. Buradan çok maddi kazançlar elde ediyor. Doğru olma ihtimali var. Nasıl ki, bilgisayar virüsleri üretilip, sonra antivirüs programları satılıyorsa, bunda da böyle bir şey olma ihtimali var" dedi.

İlaç firmalarının yüksek kazançlar elde etmek için, insanlığın sağlığı üzerinde oynama ihtimalinin her zaman sözkonusu olduğunu vurgulayan Kasım Sezen, "Çünkü global ilaç şirketlerinin kâr hırsı oldukça fazla. Bu türlü kötü yollara başvurabilir. Atom bombası, iyi niyetle mi icat edildi? Bu türlü kötü niyetli hareketler olabilir" diye konuştu.

Virüsün genetiği ile oynayıp farklı bir tarzda, ölümcül hale getirilebileceğine dikkat çeken Kasım Sezen, "Zaten biyolojik savaş diye bir şey var" dedi.

Aşıdan çok tedbirler önemli

Kasım Sezen, ancak aşıdan çok gribe karşı alınacak tedbirlerin önemli olduğuna dikkat çekerek, "Aşıdan daha çok önemli olan şey, alınacak tedbirlerdir.

Alınabilecek en etkili önlem ise, elini birisine temas ettirdikten sonra ağza, burna ve göze sokmamak. Mikrop, virüs veya bakteri, normal deriden geçmez. Açık yaradan, göz içinden, burun kozasından veya ağız içerisinden bulaşır. Bu bölgelere elinizi götürmediğiniz sürece bulaşmaz" diye konuştu.

Hastane ve okul gibi çok kalabalık ortamlarda havadan geçme riskinin bulunduğunu da vurgulayan Kasım Sezen, "Ancak asıl geçme yolu, el temasıdır. Tokalaşma ve öpüşme ile geçiyor" diye konuştu.

Sezen, Metro, belediye otobüsü, okul gibi havalandırması zor olan yerlerde ağız maskesi kullanmanın faydalı olabileceğini kaydetti.

Hastalığın yayılmasına karşı önlem olarak okulların tatil edilmesini destekleyen Sezen, "Ancak okulları bir hafta tatil edebilirsiniz.

Okullar tatil olunca, çocuklar bu işin ciddiyetini anladılar. Önceden öğretmenler anlatınca kulağına girmeyen çocuklar, şimdi hijyenik kurallara daha çok riayet edebilirler" dedi.

Sezen, bir de elini yıkama imkanı olmayanların eczanelerde satılan temizlik jelleri ile dezenfekte edebileceğini de vurgulayarak, "İnsanlar, bunları cebinde taşıyıp, başka birisiyle temasa geçtiğinde hemen elini silebilir. Bu jel, mikropların geçmesini önlüyor" dedi.

Aşı merkezi AKP zamanında kapandı

Türkiye'de bir tane yerli menşeili aşı bulunmadığının altın çizen Sezen, çocuklara yapılan difteri, boğmaca, tetanoz aşısının hep dışarıdan ithal edildiğini kaydetti. AKP döneminde Esenboğa Havaaalanı yolu üzerinde Sağlık Bakanlığı'na ait aşı ve serum üretim merkezinin geçtiğimiz yıllarda kapatıldığını hatırlatan Sezen, "Bu iktidar, 2003 yılında orayı kapattı. Atlardan serum ve aşı elde ediyorduk. Bu nedenle maalesef şu anda yerli üretim yok" diye konuştu.

Bunun ulusal sağlık güvenliği açısından endişe verici bir durum olduğunu vurgulayan Kasım Sezen, "Bir savaş ve yaygın hastalık esnasında, dışarıdan aşı vermedikleri zaman nasıl korunacağız? Fransa, Almanya, ABD ürettikleri aşıyı vermedikleri zaman ne yapacağız?" diye sordu.

Risk grubundakiler aşı olabilir

Kasım Sezen, öbür taraftan domuz gribine karşı Sağlık Bakanlığı'nın tespit ettiği risk grubundakilerin aşılanmasından yana olduğunu da söyledi. Bünyesi zayıf, yaşlı, hasta, çocuk, sağlık çalışanı ve insanlarla çok fazla el teması bulunanların aşı olabileceğini belirten Sezen, "Ama 'Sağlığım yerinde, yıl içerisinde grip bile geçirmem, doktora bile gitmiyorum' diyenler aşı olmasın. Gerek yok. Zaten Sağlık Bakanlığı'nın 70 milyon aşı getirmemiş" diye konuştu.

Gribin okullarda ve hastanelerde daha çok bulaştığını vurgulayan Sezen, "Hastaneye gidip gelen ister hasta ister çalışan olsun, mutlaka aşılanması gerekir" dedi. Kendisinin sağlık personeli sınıfında olduğu için aşı yaptırmak zorunda olduğunu kaydeden Kasım Sezen, "Çünkü risk grubu içindeyim. Akşama kadar en az, 50-100 hasta ile temas halindeyim. Onların ifrazatları elime bulaşıyor. Her ne kadar elimi yıkasam da, temizlik yapsam da bu oluyor" dedi.

Dünyaya maliyeti 4 trilyon dolar

İstanbul Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürü Prof. Dr. Şafak Karaahmetoğlu, domuz gribinin dünyaya maliyetinin 4 trilyon doları bulacağını söyledi.

İstanbul Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürü Prof. Dr. Şafak Karaahmetoğlu, domuz gribinin dünyaya maliyetinin 4 trilyon doları bulacağını söyledi. Bu yıl Yalova Üniversitesi'nin ev sahipliğinde İstanbul Üniversitesi iş birliği ile düzenlenen 7. Uluslararası Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi, Yalova'nın Termal ilçesinde bulunan Termalium Wellness Hotel'de başladı. Kongreye çeşitli üniversitelerden 40'ı yabancı toplam 180 bilim adamı katıldı. Kongrenin açılışında bir konuşma yapan Yrd. Doç. Dr. İbrahim Gürhan Yumuşak, daha önce yapılan kongreler ve bu kongrenin temel hedefleri hakkında bilgi verdi. Yumuşak, bu kongrede bilgi ekonomi ve yönetim alanında çalışan araştırmacı, uzman, bilim insanı ve uygulayıcıların bir araya getirilerek yeni bilgi ve görüşlerin paylaşılmasının hedeflendiğini söyledi.

Ruh sağlığımızı bozuyor

Psikiyatri Uzmanı Dr. İbrahim Ateş, domuz gribinin toplumun ruh sağlığına daha fazla zarar verdiğini söyledi.

Psikiyatri Uzmanı Dr. İbrahim Ateş, domuz gribinin toplumun ruh sağlığına daha fazla zarar verdiğini söyledi. Tüm dünyada olduğu gibi son günlerde ülkemizde de görünen domuz gribi "H1N1" virüsünün solunum yoluyla bulaşan viral bir hastalık olduğunu belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. İbrahim Ateş, "konunun psikolojik yönünün ağır bastığını görüyoruz" dedi. İbrahim Ateş, H1N1 tipi virüsün Amerika ve Meksika'da ortaya çıktığını bu hastalığında kısa bir sürede birçok ülkeye yayıldığını söyledi. Türkiye'de de çeşitli şehirlerde domuz gribi vakalarının görülmesinin vatandaşlar da tedirginliğe neden olduğunu anlatan Ateş, şöyle konuştu: "Domuz gribi konusunu ele aldığımızda, konunun psikolojik yönünün ağır bastığını görüyoruz. Toplumun fiziksel sağlığına kayda değer zarar vermemesine karşın ruh sağlığını etkilemekte ve daha fazla etkilemeye aday. Bu hastalığın insanlarda korku ve paniği de beraberinde getirdiğini biliyoruz. Korku, belirli bir tehlikenin varlığına dair yapılan bir değerlendirme, bir tahmindir. Korkunun paradoksal niteliği var. İstenmeyen bir durumun gerçekleşeceği yönünde korku arttıkça, söz konusu durumun gerçekleşme olasılığı artar. Domuz gribine yakalanmaktan aşırı korkan kişinin korku nedeniyle vücut direnci düşer ve gerçekten de bu hastalığa yakalanma olasılığı artar. Ayrıca, ani ve çok güçlü korkuya "panik" adı verilir. Panik durumunda insanlar güvenliklerini sağlamak için telaşla birtakım davranışlar sergiler. Korku ve panik, insanların tehlikeli bir durumla mücadelesini engeller ve tehlikeyi artırır." Ateş, konuşmasında şu örneği verdi: "Yüzyıllardır gözlemlenen bir gerçek de dikkat çekicidir: Kışla hastalıklarına ve bulaşıcı hastalıklara yakalanma yüzdesi, yenilgiye uğrayan orduda galip orduya oranla daha yüksektir. Benzer şekilde, bir salgında hastalığa yakalanmaktan korkanlar hastalığa daha kolay yakalanır. Domuz gribini değerlendirirken, konunun bu yönünün dikkate alınmaması ya da hafife alınması insanların göreceği zararı artıracaktır."

Hacı adayları gelecek hafta aşı olacak

Sağlık 'Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seracetti Çom, hacı adaylarının gelecek hafta içinde aşılanmaya başlanacağını söyledi. Çom, "Hacılar, il sağlık müdürlükleri tarafından uygun görülecek mekanlara çağrılarak aşılanacak." dedi. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seracettin Çom, Cihan Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada 43 milyon doz H1N1 aşısının, 18 milyon dozunun yıl başına kadar Türkiye'de olacağını belirtti. Refik Saydam Hıfzıssıhha Laboratuvarlarında incelemeleri biten ilk parti aşı ile Pazartesi gününden itibaren sağlık çalışanlarının aşılanmaya başlanacağını hatırlatan Çom, "Hacı adaylarının aşılanma işlemleri de gelecek hafta başında başlayacak. Hacı adayları, il sağlık müdürlükleri tarafından uygun görülen yerlere çağrılarak aşılanacak." diye konuştu.

Okullarda dezenfekte çalışması sürüyor

Yurdun çeşitli yerlerinde, domuz gribi önlemleri kapsamında, okullar ve eğitim kurumlarında dezenfekte çalışması yapılıyor. Çanakkale'de, kentteki eğitim kurumlarındaki sınıflar, koridorlar, tuvaletler, kapı ve pencereler ile tüm araç gereç özel temizlik maddeleriyle dezenfekte edildi. Kent genelindeki okullarda domuz gribi önlemleri kapsamında temizlik ve hijyen çalışması yaptıklarını ifade eden Bardakçı, bu işlemin çamaşır suyu ve temizlik ürünleri kullanılarak hazırlanan özel bir temizlik maddesiyle gerçekleştirildiğini bildirdi. Vefa Bardakçı, ''çok şükür ilimizde ve okullarımızda domuz gribi vakası yok. Biz bu duruma karşı hassas davranarak, gerekli temizlik işlemlerine ağırlık verdik. Bu işlemlerin yanında velilerimize de büyük görevler düşmekte. Öğrencilerimiz, düzgün beslenmeli, bol bol meyve tüketmelidir'' dedi.
Ölenlerin sayısı 3'e çıktı

Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada domuz gribinden hayatını kaybedenlerin sayısının 3'e çıktığı bildirildi. Laboratuar teyitli vaka sayısının ise 16 olduğu açıklandı.

Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada domuz gribinden hayatını kaybedenlerin sayısının 3'e çıktığı bildirildi. Laboratuar teyitli vaka sayısının ise 16 olduğu açıklandı. Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, tedavisi hastanelerde sürdürülen laboratuar teyitli pandemik A(H1N1) grip vakasının 16 olduğu, durumu ağır olan 3 hastanın tedavisinin yoğun bakımda devam ettiği kaydedildi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, Konya'da yatan kronik hastalığı bulunan 37 yaşındaki bayan vatandaşın hastaneye yatırıldığı gün hayatını kaybettiği ve alınan numunelerin pozitif çıktığı aktarıldı. 2 yaşından küçük çocukların kronik hastalığı olanların, gebelerin ve 65 yaş üstündekilerin grip belirtileri ortaya çıktığında mutlaka bir hekime başvurması gerektiği uyarısında bulunulan açıklamada şu ifadelere yer verildi:"Bunların dışında grip belirtileri ortaya çıktığında evlerinde istirahat etmesi gerekiyor. Ancak genel durumda kötüleşme, solunum güçlüğü, göğüs ağrısı, nefes darlığı bilinç bulanıklığı, 3 günden fazla süren ateş, ciddi ve sürekli kusması olan vakaların doktora müracaatları büyük önem taşıyor."

Kaynak: Milli Gazete

Haber Ara