Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

İsrail saldırganlığı ve Afganistan çıkmazı

Arap basınında bugün İsrail'in saldırgan tutumu ve olası İran yada Lübnan saldırısı ile ABD’nin Afganistan’da girdiği çıkmaz ve sebep olduğu sivil hasar konuları tartışılıyor.

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-10-29 12:57:00

İsrail saldırganlığı ve Afganistan çıkmazı
Arap basınında bugün ardı ardına hazırlanan uluslar arası raporlarla ayıpları örtülemez hale gelen İsrail’in uluslar arası düzeyde şiddetle soyutlanması gerektiği, İsrail’in Lübnan’ın güneyine ya da İran’a veya da her ikisine birden düzenlemesi olası saldırısı ve Amerika’nın Afganistan’da girdiği çıkmaz ve sebep olduğu sivil hasar konuları gündeme oturuyor.

Defne Bayrak / Timeturk

Arap basınında bugün Gazze’de işlediği savaş suçlarının Goldstone raporu ile ortaya konmasının ardından bir de Uluslar arası Af Örgütü’nün Filistinlileri sudan mahrum ettiği raporu ortaya çıkan İsrail’in uluslar arası düzeyde soyutlanmasının devam etmesi gerektiğine dikkat çekiliyor. İsrail’in bu soyutlanmadan kurtulmaması için özellikle Arap ülkelerine ve Filistin Sultası’na uyarıda bulunuluyor. Öte yandan İsrail’in Amerika ile geçen 2 hafta boyunca yoğun bir şekilde manevralar yapmasının ardında Güney Lübnan ya da İran’a ya da ikisine birden saldırma hedefinin yattığı ifade ediliyor. Son olarak Amerika’nın Afganistan’da sebep olduğu ağır sivil kayıpların Taliban’ı daha da güçlü kılan asıl unsurun olduğu belirtilerek bir ay boyunca Amerika’nın verdiği kaybın Amerikan yönetimi ve müttefiklerinin siyasetlerini tekrar gözden geçirmeleri için bir itici faktör olması temenni ediliyor.

BAE’den yayımlanan Daru’l Haliç gazetesi bugünkü “Soyutlama kaldırılmalı değil artırılmalıdır” başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; “Filistinlilerin vatanlarında sularından da mahrum kalması Siyonist işgalcinin suçlarına eklenen yeni bir suçtur. Zira bu suçu Uluslar arası Af Örgütü raporunda rakamlarla ifade etmiş, topraklara saldıran yerleşimcilerin harcadıkları su ile toprağın gerçek sahiplerine kalan az miktarı karşılaştırmıştır.

Gazze soykırımı hakkında Richard Goldstone’un raporundan sonra Uluslar arası Af Örgütü’nün raporu da İsrail’in yaptıklarını dünya kamuoyu önünde tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Özellikle suçları ve ırkçılığı kimsenin; içlerinden bazılarının dahi gizleyip ört pas edemeyeceği boyutlara ulaştı. Bu bazıları bile aslında açıklamalar yaparken İsrail’i kendisinden kurtarma hedefiyle açıklama yapıyor.

Uluslar arası Af Örgütü’nün raporu, işgalciyi Uluslar arası Toplum ya da Uluslar arası Meşruiyet tarafından herhangi bir şekilde hesaba çekilip sorgulanmadan korumak için Siyonist lobiye bağlı Amerika ve Batılı ülkelerin ördüğü sessizlik duvarı içinde İsrail’in Filistinlilere karşı uyguladığı su ırkçılığı hakkında yeni bir boşluk açıyor. Siyonist işgalcinin onlarca yıldır işlediği suçların yüzde birini işlemeyenlerin hesaba çekilip sorgulanması gibi sorgulanmasının önüne geçilmeye çalışılıyor.

Göründüğü kadarıyla Amerikan yönetimlerinin işgalcinin yüzünü güzelleştirmek için kullandığı pudralar hala işe yarıyor. Orada; Siyonist varlığın gazeteleri, açıkça uygulamaları neticesinde İsrail’e dünyanın iyice dar geldiğinden ve uluslar arası soyutlanma korkusunun ortaya çıktığından bahseden seslere yer veriyor.

İşgalcinin korktuğu soyutlanmadır. Umulur ki Arap ülkeleri ve Filistin Sultası Amerika ne şekilde ayartmaya çalışsa da herhangi bir gerekçe ile bu soyutlamayı bozmaz. Zira Amerika’nın tüm bu ayartmalarının aldatma ve yalan olduğu sürekli olarak kanıtlanmıştır. Şu anda istenen tam aksidir. Yani terör ve teröristleri kuşatmak hatta nefes almalarını engellemek için özenle çalışılması, soyutlamanın artırılması gerekir.

Lübnan’a saldırı kapıda

Londra’dan yayımlanan El-Kudsu’l Arabi gazetesi bugünkü “İsrail Lübnan’a saldırmaya hazırlanıyor” başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; “askeri tırmanış seçeneği şu anki hükümetin en azından şimdilik muhtemel tercihi. Geçtiğimiz iki hafta boyunca İsrail güçlerinin Amerikan güçleriyle yoğun tatbikat yapması bunu göstermektedir. Bu tatbikatlar askeri ve sivil hedeflere baskınlar düzenlenmesi ile uçakların havada yakıt alması alıştırmalarını kapsıyor.

İsrail’in askeri macerasının iki ana cepheden birinde (İran ve Güney Lübnan) ya da ikisinde beraber görülmesi mümkün olabilir. Çünkü bu cephelerdeki büyüyen askeri güçler ve yapılanması İsrail için varlıksal bir tehlike oluşturmaktadır.

İran’ın nükleer tesislerine saldırmak Amerikan yönetimi ile direk koordine ve Amerika’dan yeşil ışık gerektirir. Çünkü böyle bir saldırının gerçekleşmesi bir dünya savaşına neden olabilir, genişleyebilir, birçok bölgesel ve uluslar arası tarafı kapsayabilir. Ancak Güney Lübnan’a herhangi bir bahane altında herhangi bir saldırı kısıtlılığı sebebiyle Amerika’dan önceden bir izin alınmasını gerektirmez. Ancak uzak bir ihtimalle İsrail bu savaşı İran ve Suriye gibi bölgesel güçleri Lübnan’daki müttefikleri Hizbullah’ı korumak için müdahale ediyorlarmış gibi zor duruma sokmak için kullanabilir.

Demek istediğimiz İsrail’in Güney Lübnan’a yönelik sürekli tahrikleri bu haneye kaydedilebilir. Yani Hizbullah’ın askeri gücünü bitirmek için savaş başlatmaya bahane üretiyor olabilir. Aynen 2006 yazı savaşı gibi ancak bu sefer daha geniş bir surette ve daha büyük bir askeri ağırlık toplayarak.

Amerika’nın yanlışları Taliban’ı güçlendiriyor

Mısır’dan yayımlanan El-Ehram gazetesi bugünkü “Afganistan açmazından çıkmak için” başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; “Afganistan sorunu ile ilgili gelişmeler, sadece askeri güçlerin kullanılmasının yeterli olmadığını, Amerika daha fazla silahlı kuvvet gönderse bile Afgan hükümetinin ve müttefiklerinin büyük ihtimalle ülkedeki durumları kontrol altına almaktan aciz kalacağını ispatladı.

Buna dayanarak Taliban Hareketi ve diğer muhalefet güçlerle barışçıl bir çözüm yolu aranması ve Karzai hükümetinin askeri olarak desteklenmesi üslubunun değiştirilmesinden kaçış yok, denilebilir.

Batılı müttefiklerin Taliban’ın kışlası olduğunu iddia ettikleri yerlere hava darbeleri ve askeri saldırıları arttıkça ölen sivil masumların sayısı da artış göstermeye başladı. Müttefik ülkelere kızgınlık ve Taliban hareketine katılma isteği de arttı.

Taliban Hareketinin ayakta kalmasının ve Karzai hükümeti ile kendisini destekleyen yabancı güçlere can yakıcı darbeler vurmasının ardındaki sebep budur. Ayrıca bu aşiret toplumuna karşı muamele oldukça zordur. Oldukça hassas bir şekilde; doğası ve hususiyetleri göz önüne alınarak davranılmalıdır. Keşke Amerikan güçlerinin bu ay uğradığı ağır insani kayıp, 9 senedir süren trajediye bir son verilmesine yardımcı olmak adına Amerikan yönetimini ve müttefiklerini Afganistan’daki siyasetlerini yeniden gözden geçirmeye itse!
SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara