Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Türkiye o belge için ayakta!

Türkiye, Adli Tıp'ın raporuyla Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı kesinleşen 'millete komplo' belgesinin orijinalinin ortaya çıkmasını tartışıyor.

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-10-28 11:00:00

Türkiye o belge için ayakta!
Gazeteciler, siyasetçiler, emekli askerî yargı mensupları, baro başkanları, sivil toplum örgütleri, Alevî dernekleri, sendikalar ve iş dünyası başta olmak üzere toplumun büyük kesimi skandal planın sorumlularının ortaya çıkarılmasını bekliyor. Genelkurmay'ın beş ay önce 'kâğıt parçası' diyerek reddettiği belgenin doğruluğunun netleşmesi, köşe yazarları tarafından 'vahim' olarak yorumlandı. Radikal yazarı Oral Çalışlar, komplo belgesinin ordu içindeki yasa dışı yapılanmayı kanıtladığına dikkat çekerken, Hürriyet'ten Sedat Ergin, "Türk demokrasisi üzerine düşmüş bu lekenin bir an önce temizlenmesi elzemdir." çağrısında bulundu. Millete komplo belgesine en sert tepki ise hukukçulardan geldi. 'Eylem planı'nın Dursun Çiçek'in tek başına hazırladığı bir proje olmadığını belirten baro başkanları, girişimi 'darbeye teşebbüs' olarak değerlendiriyor. Belgeyi hazırlayan ve hazırlanmasına yardımcı olanların bu suçtan yargılanması gerektiğini belirtiyor.

'Kaos Planı'nda yer alan Alevî vatandaşlara yönelik kışkırtma senaryolarını değerlendiren Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız, Türkiye'de artık Alevî ve Sünnîleri karşı karşıya getirmek için provokasyonların tutmayacağını söyledi. Eylem planı dün siyasîlerin de gündemindeydi. Olayın üzerine cesaretle gidilmesini isteyen SHP Genel Başkanı Hüseyin Ergün, belgenin ordu içindeki cuntayı net bir şekilde açığa çıkardığına vurgu yaptı. AK Parti Grup Başkan Vekili Suat Kılıç ise belgenin gölgesinin demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti' nin üzerinden kaldırılmasının şart olduğunu kaydetti.

İhbar mektubunda, Iğsız ve Taşdeler'in rolüne dikkat çekiliyor

'Kaos Planı'nın orijinal belgesini savcılara veren subayın ihbar mektubunda Orgeneral Hasan Iğsız ve dönemin Genelkurmay Harekât Dairesi Başkanı Korgeneral Nusret Taşdeler'in rolü dikkat çekiyor. Mektupta, Albay Dursun Çiçek'in imzasını taşıyan belgenin hazırlanması emrini Hasan Iğsız'ın verdiği iddia ediliyor. Nusret Taşdeler'in ise Eylül 2007'de askerin siyasete müdahale çabalarını içeren 'gizli' ibareli bir rapor hazırladığı belirtiliyor. Rapor-da, Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığından başörtüsü meselesine, YAŞ kararlarından sivil anayasa çalışmalarına kadar pek çok konu ele alınıyor.

Beşağaç'ın izi, cuntanın eylem planında
İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın aslıyla birlikte savcılığa gönderilen EK-B kodlu belgede 22 Temmuz 2007 seçimlerinden sonra alınan kararlar dikkat çekiyor. Bu belgenin ilginç bölümlerinden biri de DTP ile ilgili önlemleri içeren 9. maddede yer alıyor. İlgili maddenin 'ç' bendinde "Irak'ın kuzeyindeki desteği kesmek için bölge halkını terörle mücadele bağlamında 'rahatsız etmek' bu suretle de PKK'ya yardım ettikleri ve destek sağladıkları müddetçe bu rahatsızlığın devam edeceği mesajını vermek." ifadeleri yer alıyor. Bu planın Eylül 2007'de devreye sokulduğu ifade ediliyor.

Aynı süreçte Doğu ve G.Doğu bölgelerinde yaşanan esrarengiz olaylar eylem planını doğrular nitelikte. 29 Eylül 2007'de bölgede uzun süredir yaşanmayan olaylardan biri gerçekleşti. Şırnak'ın Beşağaç köyünde silahlarla taranan minibüsteki 12 kişi öldü. Olay 1996 yılında Güçlükonak'ta 11 köylünün yakılarak öldürüldüğü eylemi hatırlattı. Güçlükonak katliamı, bugün JİTEM eylemleri kapsamında soruşturuluyor. Beşağaç katliamı da PKK eylemi olarak telaffuz edilse de resmî kayıtlarda hâlâ faili meçhul. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyayı Nisan 2009'da yeniden incelemeye aldı. 10 bin 483 faili meçhul dosya arasına alınan Beşağaç köyü katliamıyla ilgili dosyada faillerin tespit edilip yakalanmasına yönelik birtakım bulguların elde edilmesi üzerine, özel yetkili savcılık soruşturmayı derinleştirdi. Katliam pek çok yönüyle derin güçlere işaret eden karanlık bir eylem. Köy, 1990'lı yıllarda korucu olmayı kabul etmedikleri gerekçesiyle devlet tarafından boşaltılmış. Boşaltıldıktan sonra Jirki aşiretine bağlı korucular köye yerleşmiş. Geri dönenlerle daha önce köye yerleşen korucular arasında bir anlaşmazlık olduğu biliniyor. Katliamın arkasında pek çok soru işareti bulunuyor.

Zaman
SON VİDEO HABER

İstanbul2da 4 katlı otelde yangın

Haber Ara