‘Böyle giderlerse sil baştan yaparız’
Başbakan Erdoğan, "eve dönüş"lerde "rant devşirme" gayreti izlendiğini vurguladı; "Arzu etmeyiz ama bu işi tamamen sil baştan yaparız" uyarısında bulundu.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-10-23 10:29:00
Başbakan, "Devamı gelmezse yapacağımız bir şey yok. Kırılma noktasına gelince, yapılan açıklamalar bellidir.Türkiye Cumhuriyeti devletinin değiştirilemez temel ilkeleri var" diye konuştu.
"Meclis'e gelmesinler"
Erdoğan, dağdan inenlerin Meclis'te DTP grubuna katılacağı söylentisiyle ilgili olarak da "Yanlış olur, sürece tuz biber eker" dedi; "Bu giyim şekliyle Türkiye'ye girmeleri dahi, rahatsız eden şeyler. Medya bunu yakalamıştır" dedi.
Başbakan Erdoğan, DTP, akademisyenler, medya ve sivil toplum örgütlerinden alınan önerilerin kasım ayında Meclis'e gelebileceğini söyledi.
Kürt diasporasından Yaşar Kaya ve Kemal Burkay'a daha önce çağrı yaptığını söyleyen Erdoğan, "Kapımızın açık olduğunu söyledim" dedi.
Başbakan, İmralı cezaevine de kısa zaman içinde 5-6 kişilik grubun gönderileceğini belirtti.
Fikret Bila'nın yazısı...
Erdoğan, Habur ve sonrası görüntüler için, “O tür şeylerin olması doğru değil. Bu sürece tuz biber eker. 34 kişi serbest. Bundan siyasi bir rant devşirme gayretine girmek... Arzu etmeyiz ama bu işi tamamen sil baştan yaparız. Bu işin başladığı noktaya dönülür” dedi Erdoğan, “Bu giyim şekliyle Türkiye’ye girmeleri dahi, batıdaki vatandaşları rahatsız eden şeyler. Araya çomak sokmak yanlış olur. Bu son şanstır diye düşünüyoruz. Bu dönemde başarılırsa, başarılır. Kimse de bizim gibi cesaret etmez bu işe. Birçok riski göze alarak adım attık” diye konuştu
Başbakan Tayyip Erdoğan, Mahmur ve Kandil’den gelenlerin Habur’dan giriş yapmalarından sonra bölgeden yansıyan görüntülerden rahatsız. Ağrı ve Erzurum’da yaptığı konuşmalarda sürekli olarak bu görüntüleri ve DTP yöneticilerini suçladı.
Erdoğan, böyle giderse sürecin tıkanacağını, başa dönüleceğini, her şeyin sil baştan olacağı mesajını vererek DTP lideri Ahmet Türk’ü uyardı.
Başbakan Tayyip Erdoğan, Erzurum’dan Ankara’ya gelirken uçakta konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı. Gazetecilerin soruları ve Erdoğan’ın yanıtları şöyle:
Habur’daki gelişmeleri aktarırken yanlış bir takım hareketlere de işaret ettiniz. Dağdan inenlerin DTP’nin grup toplantısına katılması için karar alınmış. Nasıl karşıladınız?
- O tür şeylerin olması doğru bir yaklaşım değil, yanlış olur. Bu sürece bunlar tuz biber eker. Şu anda 34 kişi suçlu görülmedikleri için, bunları yargı serbest bıraktı. Burada olumlu bir yaklaşım var. Bu yaklaşımı kalkıp da olumsuza dönüştürmek için ve bunu siyasallaştırmak için böyle bir havanın içine girmek, bundan adeta siyasi bir rant devşirme gayretine girmek... Arzu etmeyiz ama bu işi tamamen sil baştan yaparız.
Bu giyim şekliyle Türkiye’ye girmeleri dahi, batıdaki vatandaşları rahatsız eden şeyler. Bunlar belli sinyallerdir. Medya bunu yakalamıştır. Ayakta Mekap, sırtlarında Diesel çanta, üstlerindeki elbisenin tek tip olması gibi. Bu bir sıkıntı veriyor.
Karşılamalar olumlu değil
Sil baştan derken ne kastettiniz?
- Bu işin başladığı noktaya dönülür. Burada bir demokratik açılım sürecine girilmiş, bütün bu adımlar atılıyor. Şimdi, burada hiç bu adım atılmamış noktaya dönüşmesi yanlış olur. Biz bunun devamını istiyoruz. Nasıl olacak? Aynı şekilde bazı eksikleri de gidermek kaydıyla, ülke beraberinde bir kardeşlik, birlik, beraberlik oluşsun. Biz bu adımları onun için atıyoruz.
Oraya gelişleri filan da yanlış. Geldiklerinde kim karşılayacaktı? Emniyet karşılayacak, yargı karşılayacaktı. Belli. Ondan sonra gereken yapılacak, karar verilecek sonra herkes gideceği yere gidecekti. Ama böyle her ilçede ayrı ayrı karşılama şeyleri yapmak; bunlar süreci olumsuz etkileyebilir. Burada daha olumlu yaklaşımı bekliyoruz. Beklemek de bizim hakkımızdır.
Çomak sokmak yanlış
DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’le görüşmenizden olumlu bir hava vardı, sonra süreç içerisinde olumsuzlaşmaya bağladı. Bunu neye bağlıyorsunuz?
- Biz bu konuda buradan bir siyasi rant elde etmenin peşinde değiliz. Tek derdimiz 780 milyon metrekare vatan toprağında 72 milyonun kardeşliğini tesis etmek. Alt kimlikte etnik sıkıntıları kaldıralım, aynı zamanda üst kimlikte de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığında birleşelim.
Lazıyla, Kürdüyle, Çerkeziyle, Pomağıyla aklınıza ne gelirse alt kimlikte sıkıntıları ortadan kaldıralım, ama üst kimlikte de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını oluşturalım. Bunu başarmak istiyoruz.
Bunu başarırken araya çomak sokmak yanlış olur. DTP’lilere de bu sinyali veriyoruz. Koordinatör bakanımız görüştüğünde kendilerine ifade etti: Süreci bozmayın. Samimi davranıp bizim samimiyetimize de gölge düşürmeyin. Bunu başaralım. Bu son şanstır diye düşünüyoruz. Bu dönemde başarılırsa, başarılır. Kimse de bizim gibi cesaret etmez bu işe.
Birçok riski göze alarak adım attık, bana göre. Ben bunu Ahmet beyin kendisine de söyledim; ‘İçinizden zaman zaman farklı sesler çıkıyor, lütfen engel olun, eğer engel olamazsanız bu sürece yazık olur’ dedim. Ama maalesef zaman zaman arzu edilmeyen şeyler birçok ilimizde, ilçemizde meydana geliyor. Bunlar iyi şeyler değil. Ama biz Türkiye Cumhuriyeti’nin sorumlu kuruluşu olarak kurum ve kuruluşlarıyla adım atıyoruz atmaya devam edeceğiz.
Tıkanana kadar devam
Süreçten dönüş olmayacak mı diyorsunuz?
- Tıkanana kadar yolumuza devam edeceğiz, kararlıyız.
Ne olursa tıkanma sayarsınız? Kırılma noktası nedir?
- Biz bunun devamını bekliyoruz. Devamı gelmezse yapacağımız bir şey yok. Bunun devamı, arzu ediyoruz ki, bu çerçeve içinde devam etsin. Kırılma noktasına gelince, yapılan açıklamalar bellidir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel değiştirilemez ilkeleri var.
Bizim bu ilkelerden kalkıp taviz vermemizi, istenmeyecek şeyleri kimse bizden beklemesin, talep etmesin. Biz üzerinde konsensüs teşkil eden bu süreci niye başlattık? DTP ile de görüştük, akademisyenlerle görüştük, medya ile sivil toplum örgütleri ile görüştük, önerileri topladık. Artık havuz doldu. Şimdi sırada bu havuzdakileri, bu işi parlamentoya getirmemiz var. Parlamentoya getirdiğimizde yeni açıklamalar yapacağız süreçle ilgili.
Parlamento için gün belli mi?
- Henüz belirlemedik.
Hassas olmaları lazım
Habur’dan girdikleri gibi, örneğin, İstanbul’a gelirlerse de benzeri gösterileri yaparlarsa, nasıl karşılarsınız?
- Uyarılarımızı yapıyoruz, yapacağız. Bu konularda daha hassas olmalarını kendilerinden özellikle isteyeceğiz. Orada kendimize göre mekanizmalarımız var. Araştırıyoruz, çalıştıracağız.
Kasımda Meclis’e gelebilir mi?
- Gelebilir, gelebilir.
MGK bildirisinde var
Ağustos MGK toplantısı sonrasında sürecin devamı tavsiye edilmişti. Son MGK toplantısına ilişkin açıklamada sürecin devamına ilişkin bir ifade yok. Bir değişiklik mi var?
- Birinci maddede var, ama detay yok. Demokratik açılım sürecimiz bizim terörle mücadelemizi hiçbir zaman ertelemez. Terörle mücadele kararlılığımız aynı şekilde devam edecektir. Milli birlik süreci de demokratik açılıma ilişkin süreç de kararlılıkla devam edecektir. Demokratik açılım sürecinin başlıklarına baktığınızda, terör sorununu göreceksiniz, etnik sorunları, azınlık sorunlarını, Alevi açılımını, işsizlik sorununu, ekonomik sorunları göreceksiniz.
Bütün sorunlara yönelik bir açılım... Bunu sıfırlayabilir misiniz? Böyle bir iddiada kim bulunabilir? Ne kadar minimize edebilirsek, o kadar olur. Bu devletin projesi ama muhatabı da millettir. Bizden istenmemesi gerekenleri Anayasa ile belirledik. Bunları kimse bizden istemesin. Ama bu, Sayın Baykal’ın dediği gibi Anayasa değiştirilemez demek değildir.
Kendisinin de içinde olduğu şekilde daha önce değiştirildi. Birçok hükümet değiştirdi. Değiştirilemez maddeleri var. Değiştirilmesi teklif bile edilemeyecek maddeler zaten belli. Bunu da konuşmaya gerek yok. Onun dışındakileri konuşalım.
Avrupa’dan da gelebilir
Sayın İçişleri Bakanı ilk gelenlerin Avrupa’dan geleceklerle 100-150 kişiyi bulabileceğini söylemişti. Habur’dan girişler oldu, ama Avrupa’dan olmadı. Sorun mu var? Yoksa PKK ‘gösterimizi yaptık, bu kadar yeter’ mi diyor?
- Burada üç tane zemin var. Bir, dağ; iki, Mahmur; üç, Avrupa... Burada dağın durumu belli, özellikleri belli. Mahmur kampının durumu belli, özellikleri belli... Avrupa’nın durumu belli. Dağdan 8 kişi gelmiş.
Oradan bundan sonra ne kadar, nasıl gelinir bilinmez. Mahmur Kampı’nın durumu belli oradan daha fazla gelebilir. Avrupa’dan da gelebilir. Avrupa’da birtakım başka gelişmeler olabilir.
İçişleri Bakanı 100-150 kişi demişti.
- O tahmin.
K. Irak’ta olabilir
Avrupa’daki gelişmeler mi var? ABD’nin PKK yöneticilerini uyuşturucu tüccarı ilan etmesiyle bağlantılı olabilir mi?
- Evet var. ABD’nin uyuşturucu baronu ilan etmesi önemli. Onunla bağlantılı şeyler olabilir.
Irak da önemli. Irak’a son seyahatimizde bazı görüşmeler oldu. Irak’ın kuzeyine bir ekip göndereceğiz. Sayın Ahmet Davutoğlu ve Zafer Çağlayan Bey’in riyasetinde işadamlarını göndereceğiz, ekonomik ilişkileri görüşecekler, tabii siyasi ilişkiler de görüşülecek.
Kuzey Irak’ın eyalet Başbakanı Behram Salih’le görüştüm. Erbil’de de konsolosluk açacağız. Basra’nın resmi açılışını yapacağız. Musul da biliyorsunuz var. Böylece daha önceki kuzeyle ilgili sıkıntıları gidermiş olacağız. Diplomatik bir ilişki kuzeyle de başlatmış olacağız, Süreci oradan da yakın biçimde izlemiş olacağız. Bu atılan adımlar bazı gelişmeleri kolaylaştıracaktır.
Dağı sıkıştıracak mı?
- İşin içeriden takibi açısından kolaylaştıracaktır.
Avrupa’dakilere açığız
Kürt diasporasına yönelik bir çağrınız olacak mı? Yaşar Kaya’ya, Kemal Burkay’a yönelik olarak?
- Onlara daha önce çağrımı yaptım. Bizim kapımızın açık olduğunu söyledim. Kendilerini beklediğimi söyledim. Diasporadan öte, şimdi gelen 34 kişi herhalde onlardan daha erken buraya gelmesi gerekenler değildi. Bence onlar daha önce gelmeliydi.
PKK’nın lider kadrosunun durumu ne olacak?
- Bütün olay silahın bırakılmasında. Silah bırakılmadıktan sonra söylenecek bir şey yok.
Böyle bir ihtimal var mı?
- İhtimalleri kısıtlamak yanlış olur.
Üçüncü ülke ihtimali
Lider kadrosunun üçüncü ülkelere gönderilmesi söz konusu olabilir mi?
- Olabilir, olabilir. Bu bir yerde onların da takdiridir. Şu anda zaten üçüncü bir ülkede, Irak’ta...
Irak’ın tavrını eskiye göre nasıl buluyorsunuz?
- Daha olumlu buluyorum. Teröre karşı yaklaşım daha sıkı... Hele hele ABD’nin üç isim üzerinde yaptıkları açıklama ve uygulamayı olumlu buluyorum. Bu beklenirdi. Aynı şeyi biz Avrupa’dan da bekliyoruz, Avrupa da aynı kararlılığı göstermeli.
ABD’de uygulama başladı mı?
- Üçlü üzerindeki o bilgi var. Detay bilgi yok.
BaşbakaBaşbakan Erdoğan, Erzurum’dan Ankara’ya dönerken, uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, Habur’daki karşılama törenini eleştirdi.
‘Milletimiz anladı Baykal anlamadı’
İmralı Cezaevi’nde bir gelişme var mı?
- Çok geciktirmeyeceğiz. Çok kısa bir zaman içerisinde onu yapacağız. Orada şu anda ilk etapta 10-12 kişilik bir yer yapılmış durumda. Fazla geciktirmeden, oraya 5-6 kişilik grubu göndereceğiz. Adalet Bakanlığı şu anda çalışmaları yapıyor, gönderebilirler.
Sayın Baykal, bunlar belli bir temele, uzlaşmaya, müzakereye dayanıyor. İmralı’dan yol haritası hükümetin önünde gözüküyor, onu uyguluyor, ABD destekliyor diyor. Böyle bir uzlaşma var mı?
- Burada şunu çok açık net söylemek durumundayım. Sayın Baykal kiminle uzlaşır, kiminle uzlaşamaz onu bilmem. Tayyip Erdoğan olarak ben ve arkadaşlarım, ilkeler üzerinde uzlaşırız, ya da uzlaşamayız. Biz vatanımız, milletimizin hayrına olmayan bir konuda uzlaşma yollarını aramayız. Böyle bir derdimiz yok. Milletimiz anlamıştır ama Baykal anlamamıştır.
Onun için ‘biri bizi gözetliyor’ tavrıyla, kendisine nezaket gösteren bir genel başkana, başbakana “E, kameraları yerleştirir, görüşmeyi öyle yaparız” diyecek kadar devlet adamlığından uzak bir yaklaşım ortadayken, ben devletin çalışma mekanizmaları noktasında neyi konuşayım?
Devlet bütün kurum ve kuruluşlarıyla bu tür şeylerde çalıştırır. Siyasi bu işe bulaşır mı? Bulaşmaz. Siyaset, yönlendirir, rotayı çizer; bunu yapar. Ama kurum ve kuruluşlar bu çalışmaları yapar. Niçin? Netice almak durumundasınız. Netice alacaksınız. Atılan adımlar budur. Buradaki kararlılığımız da bir netice almaya yöneliktir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
İran’a gittiğimde nükleer silahları da konuşacağız
ABD’ye 29’unda gidecek misiniz?
- Büyük ihtimalle kasım, ya da aralıkta.
Pakistan’a ve İran’a gideceksiniz.
- Pakistan birçok sıkıntıları yaşıyor. İkili olarak aramızdaki ilişkileri ve bölgedeki terörü ele alacağız. Seyahatte Afganistan yok. Ama Pakistan’la ilgili böyle bir şeyi konuştuğunuz zaman Afganistan’sız düşünemezsiniz. Kasım başında Afganistan’daki komutayı devralma durumumuz başlıyor.
Oradan İran’a gideceğim. Türkiye-İran ilişkilerini masaya yatıracağız. Hepsini konuşacağız. Ekonomik boyutu noktasında da yanımıza bir grubu alacağız. Ayrıca nükleer silah konusunu da kendileriyle görüşeceğiz. Tabii onlar bunu kabul etmedikleri gibi son uranyum zenginleştirme santralı denilen yerle ilgili çok dedikodular oldu. Baradey bunu yalanladı.
Bu ayın 25’inde İran’a bir heyet gönderiyorlar. Bu heyet, bu incelemeyi yapacak raporunu açıklayacaktır. Biz bölgede hiçbir yerde nükleer silah, kitle imha silahı istemiyoruz. İran da istemezken, bir başka ülkede bunların yapılmasına göz yummak adil bir yaklaşım tarzı değil. İlk 5’e çok büyük görev düşüyor. Önce kendileri adım atmalı.
Azerbaycan’dan gelen tepkiler konusuna ne diyorsunuz?
- Azerbaycan konusuna bizim duygusal yaklaşmamız söz konusu değil. İlişkilerimiz pamuk ipliğiyle bağlı değildir. Son gelişmeler bizi üzmüştür; söylememek mümkün değil. Kendisiyle konuştuğumuzda kardeşlik çerçevesi içinde konuşuyoruz, Sayın Cumhurbaşkanı’nın (İlham Aliyev) çok farklı tavır koyarak, bunların önünü kesmesi mümkündü, ben beklerdim.
Kaynak: Milliyet
SON VİDEO HABER
Haber Ara