Eyüpsultan: Mezar taşı mezarlığı!
Eyüp Sultan mezarlığı sessiz sessiz ağlıyor. Duyan yok anlayan yok. İlgilenenlerse gönüllü olarak bir şeyler yapmak isteyen üçbeş kişi... İşte acı gerçekler
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-10-21 16:37:00
Umut Bulut/ TIMETÜRK
Mezartaşları bir toprağın vatan olduğunu gösteren en sağlam tapu senetleridir. Bu toprağa karışmış bir atanız, bir dedeniz olduğunu ispat edemiyorsanız sizin orada vatan iddianız olamaz.
Eyüp Sultan mezarlığının içler acısı durumu ortadayken bize millet olarak başkaları hakkında ileri geri konuşma hakkını kim veriyor? Millet olarak `biz böyleyiz işte` deyip işin içinden çıkamayız. Kendi gözümüzdeki merteği görmezden gelerek hep başkalarının gözündeki çöpü mevzu yapıp duruyoruz.
Eyüp Sultan mezarlığı sessiz sessiz ağlıyor. Duyan yok anlayan yok. İlgilenenlerse gönüllü olarak bir şeyler yapmak isteyen üçbeş kişi. Saymaya kalksan bir elin parmaklarını geçer mi bilmiyorum.
Nidayi Sevim, Mehmet Emin, Deniz Aslan ve Muhsin Karabay benim ilk aklıma gelenler yani bir elin parmaklarından az bile... Peki, böyle mi olmalıydı bu mezarlıkların hali? Piyer Loti (Ki asıl adı Eyüpsultan tepesidir)tepesine Eyüp Sultan ismi konulacak diye yırtınıp duranların şimdi az aşağıda melül mahzun duran mezar taşlarından hiç haberi mi var acaba?
Eba Eyyub El- Ensari`nin dışında burada altı tane daha sahabenin yattığından hiç haberimiz var mı? Osmanlı devrinin önemli şeyhül İslâmları (Ebussuud Efendi gibi), önemli paşaları (Lala Mustafa Paşa gibi), önemli şairlerimiz (Necip Fazıl gibi) hep burada medfundur. Dahası var ismini şimdi hatırlamadığımız nice şeyhler, evliyalar, pirler, musikişinaslar, devlet adamları hep Eyyup Sultan hazretlerine yakın olmak için burada yatmayı can-u gönülden istemişler. Nakşibendi, Kadiri, Rifai, Halveti hatta Alevi-Bektaşi dedelerinin bile mezarları bu civcardadır.
Ülkemizde hala canlılığını muhafaza eden pekçok tarikatın silsile-i sadatı buralarda yatmaktadır. Hiç olmazsa bu büyük zatların hatırına bu mekânlara sahip çıkmamız gerekmiyor muydu? Ben inanıyorum ki mezarlığa girer girmez Prof. Dr. Esat Coşan Hocaefendi bize şimdi acı acı bakıyor. Yukarıda Zübeyir Gündüzalp ve Necip Fazıl bize sitemlerini sunuyorlar. Sahabiler, evliyalar, şehit, gazi ve dervişan bizden buralara sahip çıkmamızı bekliyor.
Mezar taşlarına sahip çıkmamızın belki toprak altındaki için bir anlamı yok; bizim yine kendi ülkemizin geleceği için buralara adamakıllı sahip çıkmak gibi bir mecburiyetimiz var.
Bugünden tezi yok hemen bilinçli bir şekilde bir şuur hareketi başlatmak lazımdır. Önümüz seçim ve biz seçime giderken bütün partileri ve bütün adaylarını istisnasız yakasından tutup silkelememiz gerekiyor. `Durun bakalım tarihi ve kültürel dokumuzun muhafazası için mezar taşlarımızın koruma altına alınması için ne gibi projeler geliştirdiniz` diye sormak lazımdır.
`Bize bu işler için somut elle tutulur gözle görülür projeler getir` diyemedikten sonra üç kilo makarna hatırına kendi geleceğimizi ipotek altına alan bir millet olmaktan kurtulamayız. Bize icraat lazım icabında tekeden süt sağamıyorsanız boşuna bu milletin hizmetine talip olmayın deme hakkını kendimizde bulmalıyız.
İşin bir ayağı belediyeleri yani devleti ilgilendirirken öteki ayağında mutlaka vatandaşın, dolayısıyla sivil toplum kuruluşlarının olması gerekiyor.
Vakıflarımız, derneklerimiz, okullarımız kısacası kendini vatandaş hisseden herkesin bu işin bir ucundan tutması gerekiyor. Herkes işi başkasının sırtına yıkmaya çalıştığından hiç kimsenin hiç bir şey yapmasına imkân olmuyor bu ülkede.
Şimdi biz neler yapabiliriz? Sorusunun cevabını arayalım. Bir kere İstanbul’umuzda yaşayan ve bu işi çok iyi bile iki değerli kültür tarihçimiz var. Dursun Gürlek ve Süleyman Zeki Bağlan... Bu hocalarımızın danışmanlığında yetkililer ve gönüllüler bir araya gelip nelerin yapılabileceğini tartışmakla işe başlayabiliriz. Eyüp Sultan`da eskiden Cülus yolu denilen yere bir Sibyan Mektebi var. İlim Yayma Cemiyeti burayı faaliyet yapmak için kullanıyor.
Değerli gönül insanı Mehmet Emin Bey burada canla başla çalışmaktadır.
İlim Yayma Cemiyeti veya herhengi bir başka kurum adı altında bu türden faaliyetleri organize etmek pekala mümkündür. Yeniden bir dernek kurup resmi işlemlerini yapana kadar ay bacadan aşmış olacağından hazır kurulmuş bir vakıf veya dernekle yola çıkılırsa pratikte çok daha iyi yol alma şansımız olacaktır.
İlk önce hangi mezarda kimlerin medfun olduğu tespit edilmeli hepsinin Türkçe olarak levhalarla adları kenarlarına yazılmalıdır. Biliyoruz ki İstanbul`un başka yerlerinden getirilen mezar taşları da bu mezarlığa gelişigüzel atılmış durumdadır. Bu taşların varsa sahiplerinin bulunup yerlerine dikilmesi yoksa belli bir mekânda (emin bir yerde) koruma altına alınması mutlaka sağlanmalıdır.
Hadi deyince harekete geçecek bir sürü insanın varlığına inandığımız için öncelikle bu anlamda bir şuurun oluşturulması gerekiyor. Bu mevzuda toplum ve devlet katında bir bilinçlenmeye ekmek kadar su kadar ihtiyacımızın olduğu aşikârdır.
Şimdiden kolları sıvayacak gönüllülerin ecdadına rahmetler okumakla işe başlamalıyız. Bu arada sadece Eyüp Sultan değil ülkemizin her yerinde bu bilinci harekete geçirmeliyiz diye düşünüyorum.
Kısa bir süre önce www.medeniyetimiz.com adıyla bir internet sitesi yayın hayatına başladı. Hiçbir şey yapamıyorsak kendi çapında kısıtlı imkânlarla bu işlere sahip çıkmak isteyen insanlara yardımcı olmalıyız.
Mezartaşları bu vatanın tapu senetleridir. Her fırsatta `bu vatan bizim` diye hamaset yapacağımıza; bu vatanın tapu senetlerini ayaklar altında sürünmekten kurtarmalıyız. Sizce de yanılıyor muyum?
SON VİDEO HABER
Haber Ara