Osmanlı kadını ve harem gerçeği
Osmanlı'da Kadın özel sayısıyla okur karşısına çıkan Kültür dergisinde, oryantalistlerin oluşturmak istedikleri kadın imajına yönelik eleştiriler, kadının toplumsal hayattaki rolü, edebiyat sanat ve kültür alanındaki çalışmaları ayrıntılarıyla değerlendirilmiş.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-10-20 11:03:00
Kültür dergisi dikkat çekici bir sayıyla okuyucusunun karşısına çıktı. Osmanlı'da Kadın özel sayısında oryantalistlerin oluşturmak istedikleri kadın imajına yönelik eleştiriler, kadının toplumsal hayattaki rolü, edebiyat sanat ve kültür alanındaki çalışmaları ayrıntılarıyla değerlendirilmiş. Özellikle batılıların bütün hayal güçlerini kullanarak çizdikleri harem imajı Sinan Ceco'nun Topkapı Sarayı'nda yaptığı saha çalışmasıyla yerle bir edilmiş. Haremin çok da bilinmeyen kısımları ve batılı seyyahların çizdikleri gravürler karşılaştırmalı olarak verilerek gerçek olanla anlatılanların ne derece farklı olduğu gözler önüne serilmiş.
Güldane Çolak "Meşrutiyet Kadınına Musallat Olan Moda Belası" başlıklı yazısında dönemin moda algısına özellikle Osmanlı toplumunun yeni karşılaştığı ve Batılı tarzda giyinmek için olmazsa olmaz olan korse konusundaki tartışmalara yer vermiş. İnsan sağlığını bozan ve "tazyik makinası" olarak adlandırılan korsenin Osmanlı kadınını nasılda kendine yabancılaştırdığını konu ediniyor.
Mahkum tamam, ya mapushane...
Dergi yazıları arasında ilgi çekici olan bir diğer makaleyi ise Başbakanlık Osmanlı Arşiv uzmanlarından Muzaffer Albayrak kaleme aldı. Albayrak, Tanzimat'tan sonra ceza infaz sistemindeki değişikliğin ardından kadın mahkûmları koyacak yer bulunamaması üzerine devletin sorunu çözmeye yönelik çalışmalarını anlatmış. Suç işleyen kadınlar hapse atılamadığı gibi zaman aşımından dolayı da cezasız kalmaktadırlar. Bu yüzden kadınların işlediği suçlarda artış tespit edilir. Kadınlara özel hapishane olmadığı için kiralanan evlerde cezalarını çekmelerine ev sahibelerinin de gardiyanlık yapmalarına karar verilir. Bu durum da sorunu çözmeyince devlet yeni yollar arar.
S.Faruk Göncüoğlu İstanbul'un nasıl da kadınlar tarafından tarihi eserlerle tezyin edildiğini, hanımların şehrin imarına katkılarını anlatırken, Önder Kaya ise İstanbul'da kadınların inşa ettikleri kütüphaneleri yazmış. Doğan Pur, İstanbul'daki önemli kadın türbelerini yazarken, mezar taşı uzmanı Tarihçi Necdet İşli birbirinden güzel kadın mezar taşlarını okuyucuyla buluşturmuş. Osman Koca, Divan Edebiyatında Kadın imgesini geniş çaplı araştırmasıyla sunarken, Prof. Dr. Zehra Toksa bilinmeyen ilk kadın Romanlarından birini olan Rehyâb-ı Zafer adlı eseri tanıtmış.
Osmanlı kadının sanatla imtihanı
Sümeyra Güldal "Hat Sanatımızda Hanım Eller" adlı yazısıyla kadın hattatlarımızı ve yazdıkları birbirinden güzel çalışmaları, Kamil Büyüker ise musikişinas hanımları ve kadın bestecileri değerlendirmiş. Bunlarla birlikte, Osmanlı'nın müsellah kadınları Bacıyan-ı Rum, Osmanlı'nın Devlet Anası Hayme Ana, Enderunlu Fazıl'ın Zenannamesi, Kartpostallarda Osmanlı Kadını, Hilal-i Ahmer'in Kadınlar kolu olan Dârüssına'a, Osmanlı basın hayatında kadın süreli yayınları ve geniş bir listeyle Osmanlı Türkçesiyle yayınlanmış hanım muharrirlerin eserleri derginin diğer yazılarından bazıları. Fatih Güldal'ın editörlüğünde otuz yazarla çok geniş bir dosya hazırlayan Kültür dergisi abonelerine Ayvansarayî'nin 18. yüzyılda yazdığı ve İstanbul camilerini anlatan 750 sayfalık Hadikatü'l-Cevâmi adlı eserini hediye ediyor.
[email protected]
Tel:212 4910427
Kaynak: Milli Gazete
SON VİDEO HABER
Haber Ara