Bombayı kimden aldığını açıklamadı
Arslan, birinci Ergenekon davası kapsamında sorguya alındı. Arslan, Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombalar konusunda Osman Yıldırım'ın verdiği ifadeleri doğruladı.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-10-20 08:46:00
Danıştay saldırganı Alparslan Arslan, Ergenekon davasında dün çapraz sorguya alındı. Daha önce deli hareketleri yaparak mahkeme salonunda olay çıkaran Arslan, bu kez eline mikrofonu alıp uzun süre konuştu. Ancak savcıların sorularına kaçamak cevaplar verdi. Osman Yıldırım'ın Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombalarla ilgili ifadelerini doğrularken, bombaları kimden aldığı konusunda çelişkili sözler söyledi. Savcı Nihat Taşkın'ın "Kimden aldın, söyle." diye ısrar etmesi üzerine izleyici sıralarında oturan babası, "Söyle oğlum?" diye bağırdı. Uzun süre düşünen Arslan, "Hayır." karşılığını verdi. Sorgu sırasında Ergenekon sanığı Muzaffer Tekin de gündeme geldi. "Hiçbir zaman Alparslan Arslan'la tanışmadım, konuşmadım." diye ifade veren Tekin'i, Danıştay saldırganı yalanladı. Arslan şunları söyledi: "Muzaffer Tekin'le olaydan 1 yıl önce tanıştım. Ofisine 3-5 defa gittim. Kendisiyle vatan millet din, Sakarya... sohbetleri yaptık."
Birinci Ergenekon davasının 116. duruşmasına emekli Tuğgeneral Veli Küçük ve İşçi Partisi Başkanı Doğu Perinçek'in de aralarında bulunduğu tutuklu sanıklar katıldı. Mahkeme heyeti, Danıştay davası sanıklarından Osman Yıldırım'ın savunmasını almak istedi. Yıldırım, yeni avukat tuttuğunu belirterek savunma için süre istedi. Bu nedenle Danıştay saldırganı Alparslan Arslan'a geçildi. Ancak sanık Arslan, "Çay içip sohbet edeceksek edelim. Yoksa konuşacak bir şeyim yok." dedi. Arslan, savunma yapmayacağını belirtince, mahkeme sanığın sorgusuna geçti.
İlk sözü alan savcı Mehmet Ali Pekgüzel, sorguya "Danıştay saldırısını neden yaptınız?" sorusuyla başladı. Arslan'ın cevabı "Emir gelmişti. Yukarıdan gelmişti." oldu. "Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atasın diye mi emir geldi?" sorusu üzerine de "Başörtüsünü biliyoruz. Allah'tan utanmayan insanla benim işim olmaz. Başörtüsü takmayan insandan utanırım. Vesilelerle 1.70-180 m boyundaki bir mahluk, Allah'tan utanmayan insanlara cezayı verdi." dedi.
Savcı Pekgüzel, daha sonra kronolojik sıraya dikkat çekerek, Danıştay'ın başörtüsü yasağına ilişkin kararının Aralık 2005'te alındığını, Cumhuriyet gazetesinde 'başörtüsü giymiş domuz karikatürünün bundan sonra yayımlandığını vurguladı. Ardından "Madem öyle, neden önce Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba attınız?" diye sordu. Arslan, bu soruyu ilgisiz şeyler anlatarak geçiştirdi.
Savcı Nihat Taşkın ise Arslan'a, Ankara'da gözaltına alındıktan sonra bombaları veren kişiyi ancak 35 gün sonra "Süleyman Esen" olarak beyan ettiğini, sonra da aynı celsede bunun yalan olduğunu söylediğini hatırlattı. Ve bombaları kimden temin ettiğini söylemesini istedi. Arslan'ın bu soruya uzun bir süre cevap vermemesi üzerine izleyici bölümünde bulunan babası İdris Arslan, "Söyle oğlum!" diye bağırdı. Araya giren Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, "Cevap verecek misin?" deyince Arslan, "Hayır." dedi.
Bombaları, çanta içinde evindeki yatağının altında sakladığını ifade eden Arslan, sonra bombaları el çantasına koyduğunu, bunlardan ikisin i Osman Yıldırım'a verdiğini, birinin kendisinde kaldığını kaydetti. Yıldırım'a, "Bugün atılsın, olmazsa yarın muhakkak atılsın." diye tembihte bulunduğunu belirten Arslan, 'Atılınca patlamadı. Sonra ben gittim attım, patladı.' diye konuştu. Arslan, savcının "El bombalarını nereden biliyorsun?' yönündeki sorusunu şöyle cevapladı: 'Pimi çekip atmak lazım, diye söylendi. Pimi çekilecek atılacaktı. Ben patlayıp patlamayacağı konusunda şüpheliydim. Bombalar çok sağlıklı değildi. Biraz yıpranmıştı. Uzun süreden beri bulunduğu belliydi. Öldürmek kastım olsaydı, girer içeriye atardım. İnsanlara para karşılığı eylem yaptırmadım. Yaptığım işin parayla bir alakası yok.'
Danıştay saldırganı Alparslan Arslan, ayakta duramadığı gerekçesiyle sorulara oturarak cevap verdi. Mikrofondan uzak durduğunu için sesi duyulmayan Arslan'a, el mikrofonu verildi.
Muzaffer Tekin'i yalanladı: Kendisiyle sohbet ettik
Danıştay saldırısının kilit ismi emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, Ergenekon davasındaki savunmasında Alparslan Arslan'la aynı ortamda bulunmuş olabileceğini ancak hiç konuşmadıklarını beyan etmişti. Arslan ise dünkü savunmasında Tekin'i yalanladı. Arslan, "Muzaffer Tekin'le bu olaydan 1 yıl önce tanıştım. Kendisinin Kadıköy'deki ofisine 3-5 defa gittim. Gitmeden önce kendisini telefonla arayıp müsait olup olmadığını sormak için arardım. Kendisiyle siyasi sohbetler, vatan millet din, Sakarya... sohbetleri yaptık." dedi. Arslan, Veli Küçük'ü basından tanıdığını ifade etti. Savcı Pekgüzel, Tekin'le 30'a yakın telefon görüşmesi olduğunu söylemesi üzerine Arslan, "Hatırlamıyorum." dedi. Arslan, Tekin'le son görüşmesini ne zaman yaptığını hatırlamadığını ve Fikri Karadağ'ı da Tekin'in ofisinde tanıdığını anlattı. Hüseyin Görüm'ü avukatı olduğu için tanıdığını ve Maltepe'deki toplantılara katıldığını belirtti.
Asıl hedef Mustafa Birden'di
Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan, 17 Mayıs 2006'daki saldırıda asıl hedefinin Danıştay 2. Dairesi Başkanı Mustafa Birden olduğunu da söyledi. Arslan, olay gününü şöyle anlattı: 'Bahçede uzun süre oturdum. Bir ara yukarı çıktım, salon kapalıydı. Salon açık olsaydı silahı alıp gelip saldırıyı yapacaktım. Çaycı geldi, dosyam var dedim binadan ayrıldım. Ertesi sabah arkadaşlar otelde uyurken çıktım gittim. Silah çantamdaydı. Güvenlik noktasında öttü. Kimliğimi gösterdim. Avukat olduğum için yukarı çıkmama izi verdiler. Salona girdim. Başta Mustafa Birden olmak üzere 3-4 el ateş ettim. Bayanlar da vardı. Böyle bir şey yasak olamaz, bitsin dedim. Çaycı geldi, seni öldürürüm dedim, kaçtı gitti. Aşağıya indim, polislerle karşılaştım. Sakince yürümeye devam ettim. Polisler anladılar, koluma girmeye çalıştılar, ben de silahımla duvara ateş ettim. Beni götürdüler.'
Asıl hedefinin Birden olduğunu söyleyen Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Mustafa Birden, ilk gün odasından çıkmayınca ben de evinde vurmayı düşündüm. Evini aradım, 'Yavuz Birden'den kargo var, adres verin' diye söyleyecektim. Dışarı çıkınca takip edecektim. Asker kıyafeti giyip, elime dosyalar alıp, Genelkurmay'dan geliyormuş gibi gösterecektim. Özel bir durum falan deyip. Ancak dışarı çıkmayınca ben de Danıştay'a gittim." dedi.
Alparslan Arslan, bir ara 12 Eylül dönemindeki cezaevi koşullarından söz etmeye başladı. İzleyiciler bölümünde bulunan babası İdris Arslan, "Sana mı kaldı. 4 yıldır yok olduk oğlum.' diye tepki gösterdi. Arslan da, babasına bağırarak, 'Ben Allah'ın fedaisiyim.' diyerek küfürlü konuştu. Ardından mahkeme heyeti başkanı Köksal Şengün, Arslan'ın babasına 'Yönlendirmenizin anlamı nedir?' diye sordu. Bunun üzerine Arslan'ın annesi Porsor Arslan, 'Sağlıklı mı acaba?" diye bağırdı. Başkan Şengün, "Sağlıklı olup olmadığına siz karar veremezsiniz. Hissiyatınıza saygılı olabiliriz ama onun da ölçüsü var.' uyarısında bulundu. BÜŞRA ERDAL İSTANBUL
Perinçek ve Apo'yu seviyorum İlhan Selçuk iyi insan
Alparslan Arslan, dünkü sorgusu sırasında ilginç ifadeler kullandı. "Kürt'üm ancak ülkücüyüm." diyen Arslan, Abdullah Öcalan için "Adam 10 yıldır orada yatıyor. Türkiye'ye iade edildikten sonra Kur'an dedi. Zaten imam-hatip kökenli. Bende de sempati oluştu. Abdullah Öcalan'ı severim." diye konuştu. Arslan, İlhan Selçuk ve Turhan Selçuk için "Medyadan tanırım. Hissiyatta da tanıyorum, iyi insanlar." ifadelerini kullanırken duruşma salonunda bulunan İşçi Partisi Başkanı'nı göstererek, şöyle devam etti: "Mesela burada Doğu Perinçek var. Adamı seviyorum kardeşim. Haslet işte." Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan 3 el bombasını kimden aldığının sorulması üzerine Arslan, bunu açıklamaya ve bu konulara girmeye gerek olmadığını söyledi. Savcı Pekgüzel'in "Bombaları nereden aldığınız konusunda çelişkili ifadeniz var. Mesela birisinde Süleyman Esen'den aldığınızı söylüyorsunuz. Bunları açıklarsanız bu davayı ancak böyle bitirebiliriz." demesi üzerine tutuklu sanık Doğu Perinçek, "Böyle mi bitecek bu dava?" diye tepki gösterdi. Pekgüzel de olayı aydınlatmaya çalıştıklarını söyledi.
Osman Yıldırım'ın tanık ifadelerini doğruladı
Savcı Nihat Taşkın, daha sonra Osman Yıldırım'ın Ankara'da cezaevinde tanık olarak verdiği ifadeyi hatırlattı. Alparslan Arslan, Osman Yıldırım'la Danıştay saldırısı öncesi Ümraniye, Ataşehir ve Üsküdar'da buluşup konuştuklarını itiraf etti. Ancak Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombalara ilişkin çelişkili ifade verdi. Osman Yıldırım, bombaların Ataşehir'de bir evde kendisine verildiğini anlatmıştı. Savcı Osman Yıldırım'ın bu ifadelerini hatırlatırken, Arslan, "Muzaffer Tekin'in ilgisi yok." diye bağırdı. Savcı Taşkın bu konuyu sormayacağını belirtti. Yıldırım'ı 27 Nisan 2006'da Ataşehir'e çağırdığını belirten Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bombaları Ataşehir'de yolda giderken arabada Osman Yıldırım'a verdim. Üsküdar'daki evimden aldıktan 1 saat sonra verdim. Süleyman Esen Üsküdar'daki evime getirdi. Esen'in nerden bulduğunu bilmiyorum. Ya emniyet, ya jandarma, ya da korucu tanıdıkları vardır. Esen'in bu tür insanlarla ya akrabalığı ya da hısımlığı vardır. Bulabilir miyiz, diye sordum. Bir hafta, 3-5 gün içinde getirdi. Esen'e 3 bomba için 1,5 milyar lira elden verdim. Esen bombaları ne yapacağımı sormadı."
Özel Harpçi ifadesi ağzımdan kaçtı
Savcı Nihat Taşkın da müdahil olan Cumhuriyet Gazetesi avukatlarının Ergenekon davasında yaptıkları açıklamada "Alparslan Arslan, Danıştay davasında bombaları Süleyman Esen'in Özel Harpçi bir arkadaşından aldığını söyledi. Ancak bu zabıtlara geçmedi." dediğini hatırlatarak bu konuda bir açıklama yapmasını istedi. Arslan'ın bu soruya ise "Tahmin ettim, öylesine aklıma geldi. Cezaevine konulmuşum. Aradan bir yıl ya da 6 ay geçmiş. Kimse ile irtibatım yok. O şekilde ağzımdan kaçtı. Bu doğru bir şey değil. Sadece ağzımdan çıktı." cevabını verdi.
Oğuztan, Ölmez ve Şahin'e tahliye
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki 1. Ergenekon Davası'nın dünkü duruşmasında Erol Ölmez, Kahraman Şahin ve Ümit Oğuztan'ın tahliyelerine karar verildi. Diğer 27 sanığın ise tutukluluk hallerinin devamına hükmedildi. Ancak, ara kararda mahkeme başkanı Köksal Şengün'ün, tutuklu sanıklardan terör örgütü üyesi olmak suçundan yargılanan Emin Gürses, Kemal Kerinçsiz, Hayrettin Ertekin, Hüseyin Görüm, Erkut Ersoy, Muhammet Yüce ve Selim Akkurt'un yattıkları süreler, haklarında isnat olunan suçların vasıflarının değişme ihtimali, tutukluluktaki makul sürenin aşılmış olması ve toplum içerisindeki konumları da dikkate alındığında bu aşamadan sonra kaçma ve saklanma şüphelerinin bulunmadığı gerekçesiyle tahliye edilmeleri yönünde oy kullandığı belirtildi. Kararda, mahkeme başkanının muhalefetine karşılık iki üye hakimin tutukluluk yönünde görüş bildirmesi üzerine bu sanıkların oy çokluğuyla tutukluluk hallerinin devamına karar verildiği bildirildi.
Öcalan'ın Ergenekon'la ilişkisi MİT'e sorulacak
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ayrıca Abdullah Öcalan'ın eski Ankara 1 No'lu DGM'de yargılandığı dava dosyasının istenmesine karar verdi. Mahkeme, PKK terör örgütünün MİT tarafından kurulduğuna, teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın iddia olunan Ergenekon terör örgütü üyesi olduğuna ilişkin iddiaların Genelkurmay Başkanlığı, MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nden sorulmasına, Alparslan Arslan'ın MİT görevlisi olup olmadığının MİT'ten sorulmasına karar verdi. ZAMAN
SON VİDEO HABER
Haber Ara