Tünel kazıp Menderes'i kurtaracaklardı!
Menderes'in Yassıada'da tutulduğu dönemde denizin altından tünel kazıp Menderes'i kurtarıp orduyu lağv etmek isteyen kimdi? İşte cumhuriyet tarihinden trajikomik bir hikaye:
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-10-16 17:09:00
Mehmed Niyazi'nin Dahiler ve Deliler kitabında hikayesini anlattığı Hakkı Morgül, aynı zamanda Türkiye'deki mevcut hukuk sistemine ayna tutan bir yargılanma hikayesine sahip.
MEHMED NİYAZİ'NİN DİLİNDEN HAKKI MORGÜL'ÜN HİKAYESİ
Türkiye'de çok az kişi, Yassıada'dan Menderes'i kaçırıp orduyu lağv etmek isteyelerin olduğunu biliyor. Bu münasabetle Hakkı Morgül'ün ilginç hikayesine TIMETÜRK okuyucularıyla paylaşıyoruz. Mehmed Niyazi'nin kitabında anlatıldığı üzere Hakkı Morgül şu şekilde tutuklanır:
"Hakkı Morgül, Tahsin Marmara ve şu arka sokaktaki kumarhanenin sahibi Vehbi, denizin kenarında yemek yiyorlarmış. Yassıada muhakemeleri de o günlerde cereyan ediyordu. Aralarından birisi, 'Buradan tünel kazıp Menderes'i kurtararak görevine iade etsek ne iyi olur' demiş. Bunu duyan birisi de ihbar etmiş olmalı ki ertesi gün tutuklandılar. Aylarca yattıktan sonra mahkemeye çıkarıldılar. Biz de dinlemeye gittik. Savcı, bunların tünel kazıp, Menderes'i hücresinden kaçıracakları, orduyu da lağv edip onu tekrar başbakanlık koltuğuna oturtacaklarını ayrıntılarıyla anlattı. Mahkeme reisi Hakkı Morgül'e döndü: 'Savcı Bey'in iddialarına ne diyorsun?'. Hakkı, gayet masum bir şekilde 'Bunları Ben mi yapacaktım?' diye sordu. Reis net cevap verdi: 'Evet, Savcı Bey öyle söylüyor.' Bunun üzerine aynı masumiyetle bir soru yöneltti: 'Hakim Bey, bir deniz mili kaç metredir?' Reis başını sağa sola salladıktan sonra, 'Emin değilim, ama aklımda kaldığına göre 1852 metredir' dedi. Hakkı Morgül'ün yüzü kesinlikle renk vermiyordu. 'Bizim bu konuşmayı yaptığımız yerden Yassıada'ya kaç mil var?' Reis hiç düşünmedi. 'Herhalde kırk mil vardır.' Hakkı Morgül, aynı tavrını sürdürüyordu. 'Kırk mil ile 1852 metreyi çarparsak yaklaşık yetmiş dört kilometre eder. Buradan tünel kazıp yetmiş dört kilometre ötedeki bir hücreden çıkacağız. Hem de denizin altından geçerek. Bunu ben değil Amerika'nın tekniği yapabilir mi? Amerika yapamayıp ben yapacağıma göre sizin beni mahkum etmeyip ödüllendirmeniz gerekmez mi? Gelelim ordunun lağvı meselesine. Ben orduyu lağv edebileceğime göre, demek ki ondan kuvvetliyim. O zaman bu orduya hiç masraf etmeyin, terhis edin gitsin. Ülkemizin bir bölümünü Rusya mı işgal etti, beni çağıracaksınız 'Gel Hakkı, şu Rus'u perişan et!' diyeceksiniz. Ben de vurup onu dağıtacağım. Ardından Edirne'yi Bulgaristan mı zaptetti, 'Gel Hakkı, Bulgarların hesabını gör!' diyeceksiniz. Ben de onu anasından doğduğuna pişman edeceğim. Sonra Yunan mı memleketimizin bir bölgese girdi, beni çağıracaksınız, 'Gel Hakkı Yunan'a haddini bildir!' Ben de ona öyle bir yumruk indireceğim ki Atina'da aklı başına gelmeyecek.'
KENDİ DİLİNDEN MAHKEME SÜRECİ
Hakkı Morgül ise Mehmed Niyazi'nin anlattığı bu olayı yıllar sonra Yeni Şafak Gazetesi'ne verdiği röportajda şu şekilde anlatıyordu:
Bir ihtilal olmuştu. Rahmetli Menderes hapiste. Kimse yerinden kıpırdamıyor. Ben Menderes hayranı olarak biliniyorum. Canım sıkılıyor. Memlekete hizmet etmiş bir devlet adamının hapsedilmesine karşı hiçbir tepki çıkmaması üzdü beni. Arkadaşlarla zaman zaman bir araya gelir, şöyle yaparız böyle yaparız cinsinden muhabbetlerimiz oldu. Bu arkadaşlardan biri, annemin bir akrabası. İzmit'te bir sinemacı yanına alıyor bunu. Adam koyu CHP'li. Teşkilat başkanlığı mı yapıyormuş ne. Ona anlatıyor konuştuklarımızı. Beni ihtilal yapıyorum diye söylemiş. Sinemacı da hemen gidip polise anlatıyor duyduklarını. İhtilal havası hakim her yerde. Gelip beni aldılar evden. Ortada hiçbirşey yok aslında.
Balmumcu'da askerler bize karşı iyi davrandılar. Kötü bir muamele görmedim. Mahkemeye çıkardılar beni. Hakim bana, 'Yenikapı'dan tünel kazıp Yassıada'da yatan Menderes'i kurtaracakmışsınız. Öyle mi?' dedi. Beni ihbar eden de 7 tane Malatyalı şahit getirmiş. Onlar da öyle söylüyor. Ben de hakime 'Efendim' dedim, 'Bu adamın üstündeki elbiseleri bile ben aldım. Şahitlerin hepsi Malatyalı, işbirliği yapıyorlar, Karadenizli olsa neyse ne' dedim. Sonra dedim ki, 'Hakim bey, deniz altından tünel kazmayı Amerikalılar İngilizler bile başaramadı. Ben böyle bir adamsam bana madalya takmanız gerekirdi. Bunun yerine beni hapse atıyorsunuz. Olur mu hiç?' dedim. Hakimler de güldü. 1 sene ceza aldım. Yatıp çıktık. O ihbarcı adam sonradan kötü durumlara düştü, perişan oldu. Rahmetli eşim bana söyledi, ona yardım ettim, iş açtım. Çengelköy'de bir kahvehane açtım kendisine.
HAKKI MORGÜL'ÜN ARKADAŞLARI YARGI SÜRECİNİ ANLATIYOR
Hakkı Morgül'ün yakın dostları, mahkeme safhasını biraz daha ayrıntılı anlatıyor. Önce, dört dörtlük bir iddianame okunuyor Morgül'e. İçinde, "Türk Silahlı Kuvvetleri'ni bertaraf ederek sabık Başbakan Menderes'i yeniden Başbakan yapmak" gibi iddialar da var. Morgül, biraz öfkeleniyor. Rize şivesiyle, "Ben mi Yassiada'ya tunel kazacağum? Ben mi Turk Silahli Kuvvetlerini pertaraf edeceğum? O zaman bana madalya takun. Rus mi geldi, ordu zahmet etmesun. Çağırin Hakki'yi. Yunan mi geldi, çağırın Hakki'yi..." Hakimler, Hakkı Morgül'ün anlattıklarına kıs kıs gülerler. Tabii, Menderes'i kurtarmayı hayal ettiği için 1 sene ceza vermeyi de ihmal etmezler.
SON VİDEO HABER
Haber Ara