Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Yasak sürüyor! (D)Uyuyor musunuz?

Başörtüsü yasağı zulmü sürerken, zulme karşı verilen mücadele de aksamadan devam ediyor.İşte yurt çapında her hafta yapılan başörtüsü eylemlerinde bu haftadan ayrıntılar.

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-10-11 21:58:00

Yasak sürüyor! (D)Uyuyor musunuz?

Haber Merkezi/TIMETURK

Ülke çapında bir çok ilde her hafta yapılan başörtüsüne özgürlük eylemleri bu hafta da devam etti. İşte bu haftadan bazı ayrıntılar:

Ankara

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu tarafından düzenlenen başörtüsüne özgürlük eylemi 194. haftasına girdi.



Basın açıklamasının tam metni:

Gönlümüz isterdi ki Türkiye'de insan hakları ihlâlleri olmasın; insanların inançlarına, düşüncelerine, yaşama haklarına, eğitim haklarına saygı gösterilsin. Devlet insan haklarının teminatı olsun. Ancak ne yazık ki ülkemizde yıllardır yasaklar sürmekte, insan hakları devlet eliyle ihlâl edilmektedir.

Halkımız askerî vesayet sisteminin baskısını her geçen gün daha çok hissetmekte ve bunalmaktadır. Bizler askerlerin siyasete müdahale etmesinden ve tüm ülkeyi "biri bizi gözetliyor evine" çevirmesinden son derece rahatsızız. Son olarak askerin "Millî Güvenlik Dersi" hocaları vasıtasıyla eğitim kurumlarında yaptığı fişlemeleri öğrenmiş bulunuyoruz. Askerler halkı kategorize etme hakkını kimden ve nereden almaktadır? Yoksa orduya bu yetki anayasayla verilmiştir de bizim mi haberimiz yok… Askerin siyasetten elini çekmesini, tüm ülkeyi kışlaya çevirmekten vazgeçip aslî görevine dönmesini bekliyoruz.

Geçtiğimiz günlerde Belçika'daki ilk ve orta dereceli okullardaki başörtüsü yasağından bahsetmiştik. Yasak kararı "Belçika Hıristiyan Öğretmenler Sendikası" tarafından iptal istemiyle Danıştay'a götürüldü. Sendika yöneticisinin başvuru gerekçesini açıklayan ifadeleri bizdeki yasak savunucularını utandıracak niteliktedir. Diyor ki: "Hiçbir öğretmen başörtüsü takan öğrencinin bunu baskı altında kaldığı için yaptığını düşünmüyor. Bize göre başörtüsü dinî inancın gereği. Bu nedenle Danıştay'a gittik. Bizce başörtüsü yasağı inanç özgürlüğü ile çelişiyor." Bu açıklamayı; ülkemizde kızların başını örtmelerini ipe sapa gelmez nedenlerle açıklamaya çalışanlara ithaf ediyoruz. Üzerine basa basa söylüyoruz ki, başörtüsü takmak yalnızca inancımızın gereğidir.

Yüreğimizi yaralayan bir olayı Avusturya'da yaşamıştık. İki kız öğrenci başörtülü kız arkadaşlarının başörtüsünü yakma girişiminde bulunmuşlardı. Olaya el koyan yetkililer bu vahim olayın sorumlularını cezalandırdılar. Bu iki öğrenci disiplin cezası alarak okuldan uzaklaştırılmış ve haklarında adlî takibatın başlayacağı bildirilmiştir.

Bunlara benzer bir olay da geçen hafta ülkemizde yaşanmıştır. Denizlinin Çivril İlçesi, Gürpınar Belediyesi nikâh memuru başörtüsünün altına taktığı boneden -yanlış anlamadınız- tekrar söylüyorum boneden dolayı çiftin nikâhını kıymamıştır. CHP'li Gürpınar Belediye Başkanı ise bu durumu "devrim kanunlarına aykırı olduğu" gerekçesiyle savunmuştur. Maalesef bizim devrim kanunlarımız ülkemizin onca büyük meselesi dururken bir kadının başındaki bonesiyle uğraşmaktadır. Sunduğumuz bu iki fotoğrafın takdirini sizlere bırakıyoruz. CHP'nin açılımlarının ise ne kadar yapay, dönemsel ve halkı kandırmaya yönelik olduğunu görüyoruz.

28 Eylül 2009 tarihinde Diyarbakır'ın Lice İlçesi Şenlikköy Mezrasında hayvanlarını otlatırken parçalanarak hayatını kaybeden küçük Ceylan'ın ölüm nedeni hakkında yetkililer hala tatmin edici bir açıklama yapmamışlardır. İnsan hakları örgütlerinin incelemeleri sonucunda olayda devlet yetkililerinin sorumluluğunun olduğu ve bazı görevlilerin de görevlerini ihmal ettiği belirlenmiştir. Oysa yaşama hakkı Türkiye'nin de altında imzası bulunan pek çok insan hakları metni ile teminat altına alınmıştır. Yetkililer bir an önce sorumluları tespit ederek yargı önüne çıkarmalıdır. Aksi takdirde her an başına ne geleceğini kestiremeyen insanların devlete güveni sarsılacaktır. Ayrıca olayın zamanlamasına dikkat çekiyoruz. Acaba halkların kardeşliğini istemeyen, gerilim ortamlarından medet umanların yeni bir provakasyonu ile mi karşı karşıyayız?

Hükümetin ortaya koyduğu ve hiç kimsenin ortak olmak istemediği "Demokratik Açılım", "Ekonomik Açılım" v.b. açılımların tartışıldığı, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak sözlerinin her kesim tarafından dillendirildiği şu ortamda asıl biz bir açılım bekliyoruz. İnanç ve düşünce önündeki tüm engellerin kaldırıldığı, insan hak ve hürriyetlerinin kısıtlanmadığı BİR AÇILIM değilse, bütün açılımlar kısır kalır, toplumun bütün kesimlerini kucaklamayan açılımlar ise halktan destek bulamayacaktır. Bu nedenle hükümeti parçacı değil, bütüncül bir yaklaşıma davet ediyoruz.

Devlet bu açılımlarla halkı ile yeniden barışmayı, kucaklaşmayı amaçlıyorsa bizler hazırız, başörtüsü mağduru pek çok kızımız da hazır bekliyor, böyle bir açılımı istiyor ve daima destekliyoruz.

Konya

109. kez toplanan Konya İnanç Özgürlükleri Platformunun bu haftadaki gündem maddesi Siyonistlerin saldırısına uğrayan Mescid- i Aksa’ydı. Platform üyeleri ellerinde Filistin‘deki dramı ifade eden çeşitli pankart, afiş ve Filistin bayraklarıyla alanı doldururken platform adına açıklamayı Mevlüt DOĞAN yaptı.

Mevlüt Doğan açıklamasında Siyonist fanatiklerin bu girişiminin asıl amacının Mescid-i Aksa'yı yıkmak olduğunu ifade ederek bundan önce fanatik Siyonistlerce Mescid-i Aksa'ya karşı gerçekleştirilmiş saldırıları örnek gösterdi. Doğan açıklamasının sonunda İslam ümmetini duyarlı olmaya çağırdı.



Doğan'ın açıklamasının tam metni:

Rahman, Rahim Allah'ın adıyla

Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için, kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren o Allah, yücedir. Gerçekten o, işitendir, görendir. (İsra Suresi 1. Ayet)

Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;

Gökler ağlıyor, yerler ağlıyor! Azab melekleri yeryüzüne ha indi ha inecek… Bir utancı yaşıyoruz. Allah'ın çevresini mübarek kıldığı Mescid-i Aksa'mız, İlk kıblegahımız, kuşatma altında. Lanetli kavmin en lanetlileri olan fanatikler, mübarek Mescidimizi kirletme azminde. Eli öpülesi az sayıda genç bir topluluk ise açlıktan ölmek pahasına Mescid-i Aksa'yı savunuyorlar. Giriş ve çıkışları tamamen kapatan Siyonist askerler, içeriye yiyecek içecek ve tıbbi malzemenin geçişine engel olarak, bu aşırı Siyonistlere yardımcı oluyorlar.

Aslında biz, bu filmi daha önce de izlemiştik. Bu yaşanan dramın benzerlerini, daha önce de tekrar tekrar yaşamıştık. Bu lanetli topluluğun, hain ve sinsi taktiklerinde hiçbir değişim olmadı. 21 Ağustos 1969'da Mescid-i Aksa'mızı yakmışlardı. Denis Ruhan adlı fanatik bir yahudinin yaptığı kundaklamada Mescid'in minberi yanmış, kubbesi ve kıble duvarları tahrib olmuştu. Sonrasında birçok taciz ve saldırılara maruz kalan mescit, en kanlı saldırıyı, 1990'da yaşadı. Tarihe Kudüs katliamı olarak geçen 30 Filistinlinin katledildiği, 800 kadarının yaralandığı kanlı olayların başlangıç sebebi, fanatik bir grup yahudinin Mescid'i işgale girişmesiydi. Siyonist İsrail asker ve polisi bu fanatik Yahudilere destek vererek, mübarek mescidi savunan kardeşlerimizi katletmiştir.

Yukarıda belirttiğimiz gibi, bu filmi tekrar izlemekteyiz. Bu lanetli topluluğun haddi bildirilmez ise bu filmi izlemeye daha çok devam ederiz. Onlar bu hain ve sinsi tavırlarını bırakmaya niyetli değiller. Çünkü onların asıl amacı: Mescidi istila edip, onu bir şekilde yıkmak. Ve altında olduğunu iddia ettikleri Süleyman mabedini yeniden inşa etmek. Bunun için askerleriyle, polisleriyle, siyasetçileriyle, bürokratlarıyla ne gerekiyorsa yapacaklar.

Dünya, yaşanan bu duruma müdahale etmezse, 1990'daki katliamın bir benzeri daha yaşanacak. Çünkü Siyonist güvenlik birimleri olayların yatışması için hiçbir önlem almıyor. Dahası olayları başlatan ve bu raddeye getiren fanatik Yahudilerin sırtını kollamakta, Müslümanların Mescide girişine engel olarak mescidin içindeki direniş hattını zayıflatma çabası içerisinde.

İ.K.Ö'den ve Müslüman ülkelerden beklenen, bu olayda inisiyatif almasıdır. Amerika'nın ve Avrupa'nın işaretine ihtiyaç yoktur. Bilakis Filistin'in kanlı tarihini onlar yazmışlardır. Nobel barış ödülünün adaylarından birinin de Şimon Peres olması, onların barıştan ne anladıklarını göstermektedir. Askerleri Pakistan'da, Afganistan'da, Irak'ta ve Filipinler'de katliam yapan Obama'nın bu ödülü almış olması, Onların barış anlayışlarının ne olduğunu daha da güzel ifade etmektedir. Müslüman topluma düşen görev, dost ve düşmanlarını iyi tanımasıdır. Hatta düşmanlarının dostlarını da iyi bilmelidir. Tarih tekerrürden ibaret değildir. Geçmiş olaylardan ibret alınmak suretiyle, bugün yaşanan drama bir son verilebilir.



Mescid-i Aksa'nın işgali tamir edilemez ve telafi edilemez sonuçlar doğuracaktır. Müslümanlar olası bir işgalin akabinde kendilerine ağlama duvarları edinmek zorunda kalacaklardır. ''Eyvah!'' demeden ''Biz ne yaptık?'' pişmanlığında bulunmadan bir an önce bu gafletten uyanmalı, kıblemize sahip çıkmalıyız. Unutmayalım ki kıblesi işgal edilmiş bir ümmetin üzerinden zillet eksik olmayacaktır. Kudüs izzetimiz, Mescid-i Aksa şerefimizdir. Direniş ve direnişin önderleri yolumuzun kutup yıldızlarıdır.

BUGÜN GÜNLERDEN KUDÜS VE EVLERİMİZDİR MESCİD-İ AKSA

HAYKIRIYORUZ / SELAHADDİNİN GELİŞİ YAKINDIR!


Esaretin ve zulmün olmadığı, anne feryatlarının duyulmadığı, gözyaşlarının akmadığı bir dünyada yaşama ve Özgür Kudüs'e kavuşma dileği ile hepinizi 110. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz.

Akyazı

Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu’nun düzenlemiş olduğu başörtüsüne özgürlük eylemi 140. haftasına girdi. Basın açıklamasını platform adına Burhan Çimşit okudu.



Basın açıklamasının tam metni:

Anayasal hiçbir dayanağı bulunmayan başörtüsü yasağı son günlerde akıl almaz uygulamalarla işkenceye dönüştü.

Başı zorbalıkla açtırılan ödüllü mimar Sinem GÜRÇOLAK, Denizli'de Başörtülü fotoğrafı olduğu için belediye tarafından nikahı kıyılmayan Cennet GÜNGÖR, Eskişehir'de 69 yaşındaki Fatma ARDUŞ adlı hasta teyzenin başı örtülü olduğu için muayene edilmeyerek acı çekmeye terk edilmesi son günlerdeki işkencelerin akıl almaz boyutlara ulaştığının göstergesidir.

Milletin değerlerini hiçe sayarak, onları en temel haklardan mahrum bırakarak barışı sağlayamazsınız. Millet inançlarını özgürce yaşamaktan başka sizden bir şey istemiyor.

Kuran Kurslarının önündeki yaş sınırı engeli kaldırılmamıştır, yasak devam etmektedir. Kuran eğitimi almak 12 yaşını bitirenlere uygun görülmektedir. Biz isteyen ailelerin çocuklarına istediği yaşta Kuran eğitimini verme hakları olduğunu söylüyoruz. Devlet Bakan'ının "Kuran eğitiminin önündeki engel kaldırılacak" açıklamasının arkasında durmasını bekliyoruz.

Camilerdeki mahyaların ideolojik amaçlarla kullanılmasını uygun bulmuyoruz.

28 Eylül 2009 tarihinde Diyarbakır'ın Lice ilçesinin Şerlik köyünde hayvanlarını otlatan 14 yaşındaki Ceylan ÖNKOL öldürüldü. Kim, kimler niçin bu çocuğu katlettiler. Sorumlular derhal bulunup hak ettikleri cezaya çarptırılmalıdır.

Fanatik Yahudiler 3-9 Ekim'de Kisakot bayramını bahane ederek Mescid-i Aksa'yı işgal için düzenledikleri baskına karşı 700 Filistinli mücahit genç direnerek Siyonistlerin oyununu boşa çıkardılar. Hiçbir insaf sahibi insan, hiçbir Müslüman bu zulüme seyirci kalmayacaktır. Filistinli gençler sahipsiz değildir. Mescidi Aksa sahipsiz değildir. Biz Türkiye deki Müslümanlar Mescidi Aksanın savunmasına varız. Siyonistler emellerine hiçbir zaman ulaşamayacaklardır.

Dünyadaki ve ülkemizdeki baskılar, zulümler, engeller tamamen son buluncaya kadar mücadelemiz devam edecektir.

Gelecek hafta Cumartesi Saat 12.30'da buluşmak üzere Allaha emanet olun.

Haber Ara