Özgür-Der'den Ceylan tepkisi
Diyarbakır Özgür-Der, Ceylan cinayetiyle ilgili alınan gizlilik kararını kınadı.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-10-11 20:16:00
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi, Ceylan Önkol'un katledilmesine yönelik hükümet ve TSK’nın devam eden suskunluğunu kınadı. Cinayetle ilgili birçok delilin karartılma ihtimaline neden olabilecek gizlilik kararı nedeniyle de yargı sistemini protesto etti.
Lice'de Ceylan Önkol'un katledilmesinin üzerinden on gün geçti. Cinayetle ilgili olarak hükümet ve TSK'nın suskunluğu ise sürüyor. Görevini yapmayarak, cinayetle ilgili birçok delilin karartılma ihtimaline neden olan ve soruşturmanın selametine halel getiren savcılık ise, soruşturmaya gizlilik kararı aldırdı. Özgür-Der Diyarbakır Şubesi bir basın açıklaması ile bu suskunluğu protesto etti.
Basın açıklamasının tam metni:
HÜKÜMETİN SUSKUNLUĞU VE YARGININ GİZLİLİK KARARI KABUL EDİLEMEZ!
Diyarbakır'ın Lice İlçesine bağlı Şenlik (Sıpéni) Köyü Xambaz Mezrasında meydana gelen patlamada hayatını kaybeden 14 yaşındaki Ceylan Önkol adlı kız çocuğunun ölümünün ardından yaklaşık on gün geçmesine rağmen, olay henüz aydınlatılmamış ve kamuoyuna herhangi bir tatmin edici açıklama yapılmamıştır. Aksine cinayetle ilgili soruşturmayı yürüten Lice Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kamil Çolak'ın, dosyadaki bilgi ve belgelerin "kamu güvenliği açısından sakıncalı" olduğu gerekçesiyle "gizlilik" kararı aldırması, kafalarda oluşan soru işaretlerinin artmasına yol açmıştır.
Olayın gerçekleşmesinden hemen sonra yetkili karakola haber verilmesine rağmen, "can güvenliği" olmadığı bahanesiyle olay yerine zamanında gitmeyerek görevini ihmal eden ve bu ihmaliyle delillerin karartılma ihtimaline neden olan Lice Cumhuriyet Savcılığı; söz konusu cinayetle ilgili somut bir araştırma ve soruşturma yapmadığı gibi, aldırdığı bu gizlilik kararıyla olayın örtbas edilmesi şüphelerini güçlendirmektedir.
2004 yılında polisler tarafından sırtından dokuz kurşunla vurularak öldürülen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz'ın faillerinin yargılandığı davanın beraatla sonuçlanması, yargının devlet eliyle işlenen cinayetleri örtbas etme kaygısını açıkça gözler önüne sermişti. Yargı bürokrasisi yıllardır sürdürdüğü bu "kollayıcı" tavrıyla bu güne kadar bölgede işlenen kirli cinayetlerin ve katliamların suç ortağı olmuştur. Adaletin "postal gölgesinde" kaybolduğu, bölge milletvekillerinin yıllardır süren bu ölümleri "göze batmamak" için görmezden geldiği, medyanın devlet eliyle işlenen cinayetleri gizlemeyi kendi çıkarına gördüğü bir ülkede "insanca yaşamak" talebi hiçbir zaman bir temenni olmanın ötesine geçemeyecektir.
Bölgede yaşanan acıların son bulacağı vaadiyle gündemleştirilen ve Kürt Sorununun çözümüne katkı sunacağı düşünülen "Kürt Açılımı"nın konuşulduğu bir süreçte, hükümet yetkililerinin ve özellikle İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın bu vahşi cinayetle ilgili suskun tavrı sürdürmeleri manidardır. İçişleri Bakanlığının olay hakkında ayrıntılı bir soruşturma başlatması, Adalet Bakanlığının da görevini ihmal ederek olayın karartılmasına neden olan savcıyla ilgili gerekli işlemleri yapması beklenirken, sürdürülen bu sükunet ve kayıtsız tavır, "vesayetçi" siyaset anlayışının hala egemen olduğunu bir kez daha belgelemiştir.
TSK adına yapılan haftalık basını bilgilendirme toplantısında, Ceylan Önkol cinayetiyle ilgili sorulan soru üzerine Tuğgeneral Metin Güralp tarafından verilen cevap, Özgür-Der olarak daha evvel sormuş olduğumuz hiç bir soruyu aydınlatmadığı gibi, soruşturma tamamlanmadan olan biteni inkar etme amacını güden bir açıklama olmuştur. Bu nedenle TSK'ya sorduğumuz sorular hala cevap beklemektedir.
Cevaplanmayı bekleyen sorularımıza ilaveten, bu olayın bile bile üzerine gitmeyen ve susmayı yeğleyen hükümete ve TSK'ya şu soruları soruyoruz:
Ceylan Önkol'un yaşamını yitirdiği gün Tapantepe Taburu'ndan herhangi bir atış yapılmış mıdır?
Ceylan Önkol öldürüldükten hemen sonra savcıya, her hangi bir makamdan, olay yerine gitmemesi için bir telkinde bulunulmuş mudur?
Görevini yapmayarak, cinayetle ilgili birçok delilin karartılma ihtimaline neden olan ve soruşturmanın selametine halel getiren savcı hakkında herhangi bir yasal işlem yapılacak mıdır?
Hükümet olarak bu cinayetin faillerinin bulunması için ne gibi çalışmalar yapılmaktadır?
Bir gündüz vakti havan atışıyla işlendiği düşünülen bu cinayet hakkında hükümet neden tatmin edici bir açıklama yapmamaktadır?
Kamuoyunda bu cinayetin aydınlatılması için ciddi bir beklenti oluşmuşken ve acilen cevaplandırılması gereken sorular dururken, soruşturmanın gizli kılınmasının amacı nedir?
Ve son olarak PKK ile mücadele adı altında bölgemizde yürütülen bu kirli savaşa bugüne kadar kaç çocuk kurban verilmiştir?
SON VİDEO HABER
Haber Ara