Papa'nın Afrika itirafı ve isyanı
İslam dünyasının yeni bir Afrika açılımına ihtiyacı var. Hem de çok acil. Arap Birliği’nden İKÖ’ye tüm STK'larımız derhal harekete geçmeli...
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-10-08 09:47:00
Katolik Hıristiyan dünyasının lideri papa 16. Benedict, Afrika ile ilgili itiraf düzeyinde bir demeç verdi.
Papa, Avrupa Katolik Kilisesi Piskoposlar Meclisinin açılışında yaptığı konuşmada, Avrupa’nın materyalizmi ve kötü ahlakının dünyanın en fakir kıtasını adeta, zehirli maddelerin çöplüğüne çevirdiğini söyleyerek çok geç kalmış bir itirafda bulundu.
Benedict sözde birinci dünya ülkelerinin kendi manevi çöküşüne yol açan bozulmuş ahlaki değerlerini şimdiye kadar başka kıtalara ihraç ettiğini başta Afrika’yı mahvettiğini ve Afrika’daki aşırı dinsel tutuculuğun arkasında, Afrika’nın çok zengin yer altı kaynaklarını kullanma ekonomik ve politik çıkarlar elde etme amacını güttüğünü söyledi…
Batılı devletlerin 100 milyondan fazla Afrikalıyı köleleştirirken, kıtanın yeraltı ve yerüstü kaynaklarını büyük ölçüde sömürgeleştirdiğini ifade etti.
Son olarak bugün Afrika'nın diktatörlükler, yolsuzluklar, açlık ve AIDS’le birlikte anılmasında batının rolü büyüktür dedi. Evet, bu sözler Katolik dünyasının liderinin ağzından çıkıyor.
Geç kalmış teselli idamdan sonraki affa benzer. Aslında Afrika dünyanın en çok ezilen sömürülen, açlık ve hastalıktan yaşamını yitirenlerin coğrafyasıdır... Afrika’dan ABD ve Avrupa’ya 56 bin gemi seferi ile 100 milyonun üzerinde köle taşınmıştır... Afrika’dan bugün hala, Avrupa ve Amerika’ya petrol, altın, elmas, canlı hayvan, et, çay, gül, karanfil, süt ve tarım ürünleri gitmeye devam ediyor…
Aslında değişen bir şey yok, fakat Papanın bu itirafının altında yatan nedenleri araştırmak gerek. Afrika’yı önce Misyonerler Hıristiyanlaştırdı, sonra iliklerine kadar sömürdüler. Afrika kıtasında 1900 yılında Hıristiyan nüfus yüzde 7’dir. Bugün ise, Hıristiyan nüfus yüzde 50’yi aşmıştır. Direk Vatikan’dan idare edilen her ülkede Afrikalı çocukları İlk Okuldan Üniversite seviyesine kadar Eğitim-Öğretim Hıristiyanlığı özümsemiş bir hale getirecek kadar eğitmişlerdir.
Şehirlerden köylere varıncaya kadar kiliseler açtılar, bu kiliseler insanları dinlerini değiştirmek koşulu ile gıda elbise ve para yardımları ile besleyerek adeta misyoner merkezleri olarak faaliyet gösterdi. Yıllardır, bunun karşılığında, Afrika’nın nerede ise yarısı Hıristiyanlaştı. Fakat, Afrika Hıristiyanlaştıkça, Kabileler arası savaşlarla insanlar bir birlerini katletti, öldürdü, topraklarından sürdü, kardeş kardeşe düşman oldu..
Açlık…
Sefalet…
Hastalıklar...
Ve AIDS Afrika’yı topluca çürümenin eşiğine getirdi.
Her yıl 5 milyona yakın insan, yeterli su, gıda alamadığı için açlıktan kahrolurken, Çocuklar 5 yaşını göremeden sağlıklı beslenemediği ya da ishal ve sıtma hastalığına çare bulamadıkları için hayatını kaybediyor. Afrika’da son 20 yıldır dev şirketlerin savaşı devam ediyor...
Çin, Hindistan, Çok kapsamlı bir şekilde Afrika da yatırımlar ile adından söz ettiriyor. Yıllardır para ve ekmek karşılığında insanların dinlerini değiştiren kiliseler eskisi gibi çok fazla etkili olamıyorlar… Özellikle ateizm hala ülkelerde yüzde 30 oranında etkisi var...
Ve Afrika’daki Hıristiyan nüfus ahlaki yozlaşmadan en çok nasibini alanların arasındadır…
Afrika Hıristiyanlaştıkça daha da insani ve ahlaki özelliklerini kaybediyor ve kaybetti…
Aslında Papa açık ve net olan bir gerçeği itiraf ediyor. Batıya seslenirken, Papa Afrika’nın bugünkü içler acısı durumunun birinci sahibi ve sebebi olarak, siyasileri politikacıları görüyor.
Politikacılar, Afrika’ya girerken insanları para ve Hıristiyanlık ile kandırdılar…
Kiliselere insanları sokmayı başardılar fakat ahlaki yozlaşma, hırsızlıklar, kabile savaşları, tecavüzler, toplu katliamlar, alkol ve uyuşturucu ve AIDS gibi toplumsal çöküntünün önüne geçemediler. Papa bundan sonraki Afrika sürecinde insanların tekrar atalarının dinine dönmesi gerçeğini görebiliyor. Bir şeyler vererek her şeyini elinden alan batıya karşı, bir şeyler vererek hiçbir şeyini istemeyen bir ses ve gücün etkisinden çekinirken, yerinde tespit yaparak aslında, hem kiliseyi, hem de kendi dünyasının politik gücünü uyarmaktadır…
Papanın geç kalan bu isyanı ve itirafı kayda değerdir. Fakat Papanın bu Afrika değerlendirmesinden İslam dünyasının da alacağı çok ders var. İslam dünyası henüz Afrika’yı detaylı plan ve programlı keşfetmiş ve Afrika’nın öncelikli sorununu tespit edebilmiş değil…
Ne yazık ki, güncel kısa vadeli siyasi bir yaklaşımı henüz aşamamış ve sağlıklı tespitleri yapamamış bir İslam dünyası var. Oysa Afrika’da baş aktör ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İsrail, Çin, Hindistan ve Rusya yerini çoktan almış durumda.
Çok güçlü elçilikler düzeyinde ve dev şirketlerle beraber Afrika’nın siyasi ticari ve ekonomik gücünü yeniden dizayn yarışına gireli tam 10 yıl olmuş…
Papanın çağrısını ciddiye almakta fayda var…
İslam dünyasının yeni bir Afrika açılımına ihtiyacı var. Hem de çok acil. Arap Birliği’nden İKÖ’ye, sivil toplum örgütlerinden aydınlarına varıncaya kadar, unuttuğumuz Afrika kıtasına akılcı ve vicdani projelerle yaklaşmak zorundayız.
*Mazlum-Der üyesi ve aktivist.
SON VİDEO HABER
Haber Ara