Dinler 2012'ye mi hazırlanıyor?
Dan Brown güç ibresini Hristiyanlık'tan yana çevirmeye çalışmış. İslam alemi acilen kendi Dan Brown'unu yaratmalı. Peki bu ülke Türkiye olabilir mi? Serdar Turgut yazdı...
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-10-07 18:05:00
Serdar Turgut bugünkü yazısında Dan Brown'un 'The Lost Symbol' kitabıyla ilgili ilginç değerlendirmelerde bulundu. Kitabın çok yakında inanç ve dinler üzerinde bir tartışmayı başlatacağını savunan Turgut, kitabın zamanlamasına dikkat çekiyor. Turgut'a göre kitapta bahsedilen 'Son'un Maya Takvimi'ne göre 2012'yi işaret ettiğini belirtmesi, çeşitli tabiat felaketlerinin bir anda artmasıda bu iddiayı güçlendiriyor. Yazarın kitapta dikkat çektiği başka nokta 'Son'un gerçek bir son olmadığı aynı zamanda yeni bir başka başlangıcın günü olacağı ve o tarihe yaklaşılırken tüm dünyada maneviyatın ve inancın çok güçleneceği, insanlığın yeni ve aydınlık bir geleceğe yürüyeceği de anlatılması. Bu yorumun ardından da Dan Brown şu iddia da bulunuyor: Bu süreç ve yeni yaklaşan dönem, masonların güçleneceği dönem...
Bu ortamda dinamiği ele geçirmek için İslam aleminin bir an önce kendi içinden kendi hassasiyetlerini bilip tanıyan kendi Dan Brown'unu "yaratması" gerektiğini savunan Turgut, "Türkiye bu İslam alemi içinde kendi Dan Brown'unu çıkaracak ülke neden olmasın ki?.. Hayal mi? Çok abartılı bir hayal değil. Yakında olabilir mi?" diye soruyor...
İşte o yazı...
DİNLER 2012'YE HAZIRLANIYOR...
Dünyada bir fırtına gibi esen 'The Lost Symbol' kitabı sadece krizin eşiğinde olan yayıncılık sektörünü tek başına kurtarmakla kalmadı, aynı zamanda çok yakında inanç ve dinler üzerine bir tartışmayı da başlatacak gibi gözüküyor.
'Da Vinci Şifresi'nden sonraki kitap' diye bilinen bu kitabın zamanlaması da çok iyi. Zaten yazar Dan Brown zamanın trendine, gidişatına göre konular bulmakta artık uzmanlaştı.
2010'lu yıllarda tüm dünya ölçeğinde dinler arası çekişmelerin bir yana bırakılıp herkesi kapayan daha büyük bir inanç patlaması olacağı tespiti uzun zamandır yapılıyordu. Bu tür düşünceler Maya takviminin 2012 yılında bir 'Son'u işaret etmesinden ve çeşitli tabiat felaketlerinin bir anda artmasıyla birlikte 'Son'un geleceği beklentisinin güçlenmesiyle yakından bağlantılıdır.
Fakat yaklaşanın gerçekte bir 'Son' olmadığı, yeni ve çok parlak bir başlangıç olacağı yorumu da vardır. O yeni başlangıç tarihine yaklaşılırken tüm dünyada maneviyatın ve inancın çok güçleneceği, insanlığın yeni ve aydınlık bir geleceğe yürüyeceği de anlatılmaktadır.
Bu süreç ve yeni yaklaşan dönem, masonların güçleneceği dönemdir. Çünkü uzmanlara göre sanılanın aksine mason örgütü inançsız değil aksine inanç olgusu hakkında en ciddi düşünen ve ritüelleri de bulunan bir kuruluştur.
Maya takvimi bir 'Son'u işaret etmektedir ama bir gün sonrasının yeni bir başlangıç günü olacağını da anlatmaktadır. Hıristiyan dinindeki 'Son'u, kıyameti anlatan 'Apocalypse' kelimesi, Dan Brown'un da kitabında uzun uzun anlatıldığı gibi 'Yok olma' ve 'Kıyamet' anlamlarının yanı sıra büyük gerçeğin görülmesi ve ifşa edilmesi anlamına da geliyor.
Yok olmalarla, sonlarla uzunca bir süre uğraşmış, onlarca kitap yazmış bulunan insanların, 'Son' için verilen tarihin yaklaşmasıyla birlikte daha önce anlatılanların içinde daima var olan ikinci ve daha pozitif anlama sahip çıkmaya başlamaları da ayrıca ilginç tabii ki.
Kendi bünyesinde birtakım gizemleri barındırdığını ve üyelerini kademe kademe bu gizemlere yaklaştırdığını iddia eden mason örgütleri, önümüzdeki dönemde dünyada kendi önemlerini artıran uygun ortamı bulacaklar gibi gözüküyor.
Dan Brown bu trendleri çok iyi kavrayıp kitabına kurduğu çerçeve ile kendisini dalganın önüne bıraktı ve o dalga da şimdi onu tekrar milyarder yapıyor.
Şurası artık biliniyor. Bir 'Son' da gelse yeni bir başlangıç da olsa ne olursa olsun Dan Brown mutlaka her iki duruma da milyarder olarak hazır.
Bazılarında hayli iddialı bir tespit var: Yakın gelecekte spesifik dinlerin önemı azalırken inancın önemi daha da artacak.
Bunu söyleyenlerin dayandıkları nokta şu: Önümüzdeki yıllarda pek çok tabiat felaketi yaşanacak, gökten gelecek belalar ve salgınlar olacak. (Seller ve çeşitli virütik salgınlar başladı bile. Bu trendi iyi görüp konuya girmiş olan Margareth Atwood 'The Year of the Flood' adlı son derece mistik unsurlarla dolu olan bir başka best seller kitabını da yazdı. Bu kitabı best seller listelerinde Dan Brown kitabından sona ikinci sırada görürseniz hiç şaşırmayın. İkisi de yeni dönemin hissiyatına ve manevi ortamına son derece uygun kitaplar).
Okumalarımdan bildiğim kadarıyla kendi bünyelerinde her inaçtan her ırktan üye bulunduran masonlar inanç üzerine söylemlerinde bir dini ötekine kıyasla daha ön plana çıkarmıyor. Ancak Dan Brown kitabında kurduğu çerçevede masonları Hıristiyanlığa açıkça bağlıyor. Kitapta, ABD'nin başkenti Washington DC'nin göbeğinde dikili Washington anıtının dibinde çok eski bir İncil'in gömülü olduğu iddia ediliyor. Bu anıt son derece net bir biçimde eski Mısır'a ait bir anıt ve Amerika'nın kurucuları olan üst düzey masonlar (Bu tarihi gerçek, edebiyat değil) tarafndan diktirildi başkentin göbeğine. Zaten Amerika kendi kuruluşunun masonlarla bağlantısını dünyaya yıllardır parası doların üstüne koyduğu sembollerle açıkça anlatıp duruyor. Dolarda masonların sembolleri, sloganları net biçimde bulunuyor.
Bunun önemi ne, bizi neden alakadar ediyor diyorsanız; şöyle ediyor: Dünyanın içine gireceği koşullarda, manevi ortamda önümüzdeki dönemde tüm insanlığın birbirine yaklaşacağı ve aralarındaki farkları değil inançlı olma ortak özelliğini ortaya çıkaracakları belki doğru olabilir. Bu soyut inancın kendisine özgü bir söylemi gayet tabii ki vardır. Ama hiçbir büyük din o söylemin kendi başına kalıp kendi kurallarını koymasına izin vermek istemeyebilir. Dan Brown çok etkili olan ve dünya ölçüsünde okunan kitabıyla (Türkiye'de dünyayla aynı gün piyasaya çıktı kitap) yükselen inanç ortamında güç ibresini Hıristiyanlık'tan yana çevirmeye çalışmıştır.
Bunda kınanacak, kızacak bir şey yok tabii ki. Adam kendi dininden yana tavır koyuyor sadece ama bu örtülü rekabet dünyanın geleceğini belirleme açısından çok önemli ve önümüzdeki yıllarda daha da önem kazanacak. Sadece biz haklıyız bizim inancımız daha üstün demek yetmeyebilir.
Bu ortamda dinamiği ele geçirmek için İslam aleminin bir an önce kendi içinden kendi hassasiyetlerini bilip tanıyan kendi Dan Brown'unu yaratması gerekiyor. Hem de acilen.
Dediklerimin abartılı ve çok soyut olduğunu düşünenlere sadece bu sonuca varmak için yıllardır bu tür konular üzerinde düşündüğümü ve çeşitli kitaplardaki trendleri, alt metinleri iyi okuduğumu söylemek istiyorum.
Türkiye bu İslam alemi içinde kendi Dan Brown'unu çıkaracak ülke neden olmasın ki?.. Hayal mi? Çok abartılı bir hayal değil. Yakında olabilir mi? Kafaya takılırsa tabii ki olabilir. Sadece kurgu gücü iyi olan, Kuran'daki şifreleri ve gizemleri iyi okuyup bunları romanına uyarlayabilecek iyi yazara ihtiyaç var.
Kitabın Türkçe çevirisi yakında piyasaya çıktıktan ve kitabı dikkatle okuduktan sonra tekrar hatırlarsanız çok sevinirim.
Serdar Turgut
SON VİDEO HABER
Haber Ara