Dolar

34,8934

Euro

36,7717

Altın

3.006,65

Bist

10.058,63

İsrail'in nükleer gücü ne durumda?

Erdoğan’ın ABD temasları sırasında İsrail’in elindeki nükleer silahlara dikkat çekmesi, bu ülkenin elinde ne kadar nükleer silah bulunduğu sorusunu akıllara getirdi.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-10-02 08:40:00

İsrail'in nükleer gücü ne durumda?

Sürekli İran’ın nükler silahlarını gündeme getiren İsrail’in elinde 800 kadar nükleer başlıklı füzesi olduğu biliniyor. İsrail'in, bugün nükleer silah gücüne sahip olan dünya ülkeleri arasında ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin'den sonra 6. sırada yer aldığı biliniyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın soykırımcı-işgal devleti İsrail’in elindeki nükleer silahlara işaret etmesi ile dikkatler bu ülkenin elindeki nükleer güce çevrildi. Sürekli İran’ın nükler silahlarını gündeme getiren İsrail’in 100’e yakın nükleer başlıklı füzesi olduğu biliniyor.

NÜKLEER SİLAHLARA KARŞI ANLAŞMA İMZALAMIYOR

ABD yönetimi İslâm ülkelerine Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nı (NPT) imzalamaları için baskı yaparken İsrail her fırsatta bu anlaşmayı imzalamayacağını açıklıyor.

NPT, 1960'lı yıllarda nükleer silahların yayılmaya ve insanlık açısından ciddi bir tehdit oluşturmaya başlamasının ardından gündeme getirilmiş, 1 Temmuz 1968'de imzaya açılmış ve 1970'te de 25 yıllığına yürürlüğe girmişti. İsrail nükleer silahlanma alanındaki araştırmalarını 1968'den çok önce başlattığı halde o tarihten bu yana söz konusu anlaşmaya imza koymamak için direniyor.

İsrail, kuruluşundan dört yıl sonra 13 Haziran 1952 tarihinde savunma bakanlığına bağlı olarak Atom Enerjisi Kurumu'nu kurdu. Bu kurumun kurulmasındaki amaç nükleer araştırmaları hızlandırmak ve kurumsallaştırmaktı. Bu kurum tarafından daha sonra Kudüs'teki İbrani Üniversitesi'nin Waisman Enstitüsü'ne bağlı olarak nükleer araştırma merkezleri kuruldu.

1950'li yıllarda İsrail, nükleer araştırma alanında Fransa'yla işbirliği yapmaya başladı. Bu işbirliği sonucu elde ettiği yardımlarla 1958'de Nakab çölünde ünlü Dimona nükleer reaktörünü kurdu. Bu reaktör sonraki yıllarda modernleştirildi ve geliştirildi. ABD 1961 ve 1962'de İsrail'den aldığı bilgilere dayanarak Dimona'daki tesisin bir nükleer reaktör değil mensucat fabrikası olduğunu açıklamış ve bu konuda Arap ülkelerine güvence vermişti. Bugün İsrail'in en modern nükleer reaktörünün Dimona reaktörü olduğu sanılıyor. Bu reaktörün yeraltı tesisleri de bulunmakta. Nakab çölünde bir diğer yeraltı nükleer reaktörü de 1964 yılında tesis edildi.

NÜKLERDE İSRAİL’İ PEREZ SİLAHLANDIRDI

İsrail'in nükleer silahlanma alanında gerçekleştirdiği ilerlemede en etkin rolü oynayan kişinin eski İşçi Partisi lideri Şimon Perez olduğu bilinmekte. 1994'te İsrail Başbakanı Rabin ve FKÖ lideri Arafat'la birlikte Nobel barış ödülüne lâyık görülen Perez, Savunma bakanlığı müsteşarlığına getirildiği 1950'lerden itibaren ülkesinin nükleer programını geliştirmek için çaba harcamaya başladı.

Fransa'yla İsrail arasında nükleer silahlanma alanında işbirliğine gidilmesini sağlayan görüşmelerde de Perez'in başı çektiğine kaynaklarda işaret ediliyor. İngiltere'de yayınlanan Jane's Intelligence Weekly dergisinde Harold Hough'un imzasıyla yayınlanan makalede İsrail'in son yıllardaki araştırmalarıyla Ortadoğu'da bu alanda süper bir güç haline geldiğine ve nükleer silahlarının çoğunu yeraltında gizlediğine dikkat çekiliyordu.

VANUNU’NUN ŞOK AÇIKLAMALARI

1986'da Mordechai Vanunu adlı bir Yahudi, Sunday Times gazetesine İsrail'in nükleer gücüyle ilgili bazı açıklamalarda bulunmuştu.

Vanunu bunun üzerine MOSSAD ajanları tarafından İtalya'nın başkenti Roma'da yakalanarak gizlice İsrail'e kaçırıldı ve 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İsrail'deki bir nükleer santralda çalışan Mordechai Vanunu, adı geçen gazeteye yaptığı açıklamada ülkesinin bölgede en büyük nükleer silah gücüne sahip olmak istediğini söylemişti.

Vanunu, adı geçen gazeteye kendisinin çalıştığı ve nükleer silah üretiminde kullanılan plütonyum maddesinin elde edildiği santralın içinden çekilmiş birtakım fotoğraflar da vermişti.

İsrail'in bugün nükleer silah gücüne sahip olan dünya ülkeleri arasında ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin'den sonra altıncı sırada yer aldığı biliniyor. İsrail'in hâlen sahip olduğu nükleer reaktör sayısı yedidir. Nükleer başlıklı füzelerinin sayısının ise iki yüzden fazla olduğu sanılıyor. Birçok kaynakta, Rusya ve Fransa'ya ait uydulardan çekilen fotoğraflara dayanılarak, İsrail'in sahip olduğu nükleer başlıklı füzelerin sayısının 200'den az olmadığı ifade edilmekte. Yukarıda kendisinden söz ettiğimiz Vanunu da, 1986'da yaptığı açıklamada İsrail'in sahip olduğu nükleer başlıklı füze sayısının 200'ü bulduğunu söylemişti. William Burrows ve Robert Windrem adındaki iki Amerikalının yazdığı "Silahlanma'da Tehlikeli Yarış" adını taşıyan kitapta da aynı sayı veriliyor. Ancak bazı kaynaklarda bu sayı 300 olarak veriliyor. Bazı kaynaklarda ise 800'e kadar çıkarılıyor.

Burrows ve Windrem'in kitaplarında ayrıca İsrail'in çok yönlü bir nükleer savaş gücüne, gelişmiş tesislere, nötron ve hidrojen bombalarına sahip olduğuna da dikkat çekiliyor.
İsrail nükleer bombaları belirlenen hedeflere göndermek için Jericho-1 ve Jericho-2 adlı uzun menzilli füzeler geliştirmiş. 1981'de Irak'ın başkenti Bağdat yakınlarındaki Osirak nükleer santralına yönelik saldırı Jericho-2 füzeleriyle gerçekleştirilmişti. Bu saldırıyla hem adı geçen füzelerin bir denemesi yapılmış, hem de bu füzelerin menzilinin Bağdat'a kadar ulaşabildiği tespit edilmişti. İsrail'in F-16 savaş uçakları da nükleer bomba taşıyabilecek nitelikte. Bu uçakların menzili İran'ın başkenti Tahran'a kadar ulaşıyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ABD temasları sırasında İran’ın nükleer silahlarını gündeme getiren Batılılara, İsrail’in nükleer silahlarını işaret etmişti.
İsrail’in elinde 800 kadar nükleer başlıklı füze olduğu belirtiliyor. İsrail, nükleer bombaları belirlenen hedeflere göndermek için Jericho-1 ve Jericho-2 adlı uzun menzilli füzeler geliştirmiş.

1986'da Mordechai Vanunu adlı bir Yahudi Sunday Times gazetesine İsrail'in nükleer gücüyle ilgili bazı açıklamalarda bulunmuştu. Vanunu, MOSSAD ajanları tarafından İtalya'nın başkenti Roma'da yakalanarak gizlice İsrail'e kaçırıldı ve 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

(VAKİT)
SON VİDEO HABER

İHH'dan Suriye'deki fırınlar için un desteği çağrısı

Haber Ara