Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Bebekleri ayakta sallamayın

ABD'de bulunan Lowa Devlet Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin Türk öğretim üyesi Prof. Dr. Resmiye Oral, annelerin ağlayan çocukları için sıklıkla başvurduğu ayakta sallama veya battaniye içinde sallama yönteminin bebeklerde ciddi beyin hasarı veya sonu ölümle sona erecek gelişmelere neden olabileceğini söyledi.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-10-02 22:32:00

Bebekleri ayakta sallamayın

Kapadokya Dedeman Otel'de Sinir Sistemi Cerrahisi Derneği tarafından gerçekleştirilen 5. Bilimsel Kongre'ye katılan ve burada uzman doktorlara 'Sarsılmış Bebek Sendromu' ile ilgili bir kurs veren Lowa Devlet Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Resmiye Oral, özellikle 2 yaş altındaki bebeklerin, kendilerini ağlayarak ifade ettiklerini ve buna tahammül edemeyen kimi ebeveynlerin bebeklerini sarsarak 'Sarsılmış Bebek Sendromu'na neden olduklarını, bununda bebeklerde ciddi sağlık problemlerine neden olduğunu söyledi.

1 yaş altındaki kafa travmalarının üçte birinin Sarsılmış Bebek Sendromu'na bağlı olarak saptanabildiğini kaydeden Oral, "Çocuk istismarına bağlı travma ölümlerinin yüzde 80'i Sarsılmış Bebek Sendromu sonucunda meydana gelmektedir. Bebek 2 yaş öncesinden konuşması sınırlı olduğu için kendini ağlayarak ifade ediyor. Eğer ebeveyn veya çocuğa bakan kişi ağlamakta olan bir çocuk veya bebek karşısında ne yapacağını bilemiyor ise, bir öfkeye kapılıp yakaladığı gibi bebeği sarsmaya başlıyor ve hatta o sarsma daha da ileri giderek fırlatma ile son bulabiliyor. Dolayısıyla, çok hassas olan beyin o sarsma eylemi sırasında zedeleniyor ve hem de sonundaki fırlatma olayında da aldığı darbe de sarsma nedeniyle oluşan yaralanmayı daha da artırıyor. Bu nedenle ailelerimize, özellikle pediatri de aile hekimliği polikliniklerinde ağlayan bebek ile baş etmenin yöntemlerini anlatmamız son derece önemli" dedi.

“ANNELER AĞLAYAN BEBEKLERİNİ NASIL SAKİNLEŞTİRMELİ?”

Ağlayan bebeklerine müdahale eden annelerin son derece sakin ve sabırlı olmaları gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Resmiye Oral, bebeklerin çeşitli yöntemlerle sakinleştirmelerinin mümkün olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Oral, "Ebeveynler ağlayan bebek karşısında bebeği sakin bir şekilde kucaklarına alıp, çok sık yaptığımız 'şiiiiiiii' tarzında beyaz gürültü denilen bir oyalama tekniği ile oyalamaya çalışmalı, kollarında hafif hafif sağa sola doğru sallamaları, bebek arabaları varsa bebek arabasına koyarak evin içerisinde ileri geri dolaştırmaları, otomobilleri olanların bebeği araba koltuğunda olmak şartı ile biraz dolaştırmaları sıklıkla yapılması gerekli hareketlerdir ve yararlıdır.

Bunların yanı sıra çocuk aç mıdır? Susuz mudur? Altı mı kirli mi? Üşümüş müdür, yoksa sıcaklamış mıdır? Bu tür sorunların da çözümü elbette önemlidir. Eğer bebeğin hasta olmadığına emin isek bütün bunlara karşın halen ağlaması devam ediyorsa, bebeği güvenli bir ortama koyup örneğin düşmeyeceğinden kesinlikle emin olduğumuz beşiğine koyup dışarı çıkıp, ebeveynin azıcık rahatlamasını için bebeğe fırsat vermesi gerekir" diye konuştu.
Ebeveynlerin büyük bir kısmının ağlayan bebekleri karşısında çaresizlikten bebeklerini sarstıklarını ve bunda amaçlarının bebeklerine zarar vermek olmadığını ifade eden Prof. Dr. Resmiye Oral, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bebeklerini sarsan bireylerin hemen hemen çok küçük bir kısmı bebeğe zarar vermek için bebeği sarsıyorlar. Kalan büyük çoğunluğu sadece ağlayan bebek karşısında ne yapacaklarını bilemedikleri ve çok büyük bir öfke bunalıma girdikleri için bir anda kendilerini kayıp edip bebeği sarsıyorlar. Sarsmanın da bebeğe vereceği zararı bilmeden sarsıyorlar. Ben bu uygulamanın şahsen Türkiye genelinde yaygın olduğunu düşünüyorum, ama henüz bunu bilimsel manada kesin olarak saptayamıyoruz. Ben yıllar önce asistan iken, 5-6 aylık bebeklerde beyin kanaması saptadık, hiçbir açıklama bulamazdık. Hocalarımız gecikmiş yeni doğanın K vitamini eksikliği tanısı koyup taburcu ederlerdi.

Halbuki yeni doğanın gecikmiş K vitamini hastalığı bir bilemediniz en fazla iki aya kadar, doğumda K vitamini almamış ve tamamen anne sütü ile beslenen bebeklerde görülürler. Oysa artık bizim hastanelerimizde de ve hatta o dönemde bile 5-6 bütün bebeklere K vitamini yapılıyor zaten. Dolayısıyla 5-6 bebeklerde böyle bir tanı konulması abesle iştigaldi. Ama o dönem ben asistandım, bilemezdim böyle bir durumu. Ne zamanki ben Behçet Uz Hastanesi'nde ilk çocuk istismarını izleme ekibini kurdum, o gözle bakmaya başladığımda acil servisimize her ay gelen bir iki tane sarsılmış bebek tanısını koymaya başladık."

“BEBEĞİNİZİ KESİNLİKLE AYAĞINIZDA SALLAMAYIN”

Sarsılmış Bebek Sendromu'nun bebekte kalıcı beyinsel sorunlar ortaya çıkartabileceği gibi bebekte ani ölümlere de neden olabileceği uyarısında bulunan Prof. Dr. Resmiye Oral, aileleri bebeklerini ayakta sallama veya battaniye içinde sallama yönteminden vazgeçmeleri konusunda uyardı. Prof. Dr. Oral, "Aileler için ülkemiz genelinde benim gençlik yıllarımda bazen ağlayan bir bebeği bir battaniyeye koyar, bir ucundan biri diğer ucundan bir kişi tutar ve bebek sallanmaya başlardı, hatta öyle bir sallama yapılır ki bebek bir öbür uca doğru tepetaklak hale geliyordu. Sarsmanın zararını düşünemezdim de bebeğin battaniyeden yere düşeceği korkusu yaşardım. Bu tür bir sarsma olayı, sarsılmış bebek sendromunun bulgularını ortaya çıkartabilir.

Bir de ayakta sallama pratiğimiz var. Ağlaması durmadığı için canhıraş şekilde sallanan bebekler gördüm. Zaman zaman o canhıraş şekilde ağlayan bebek birden bire susar adeta baygın bir şekilde uykuya dalar. O baygın şekilde uykuya dalmanın hafif bir beyin hasarı olup olmadığı ondan emin değilim. Dolayısıyla canhıraş ayakta sallama ve vahşi şekilde battaniye içerisinde salmama şeklinin ülkemizde bırakılması gerekir. Sarsılmış bebek sendromu bebeklerin kafaları vücutlarına oranla daha büyüktür, dörtte birinin vücudu bir yaş altında kafa yapar. Ama boyun kasları çok zayıftır.

Bebekler baş kontrolünü 3-4 ayda civarında sağlayabilirler. O zamana kadar sürekli bebeği başının arkasından desteklememiz gerekir. Taşırken gibi. Birinin öfkelendiğini düşünün. Bebeği sarsmaya başlıyor, kocaman kütle harekete geçiyor. Ama o kütlenin oturduğu temel çok zayıf ve o temel o kütleyi kontrol edemiyor. Çocuğun başı öne arkaya, sağa sola deli gibi hareket etmeye başlıyor. Bu sırada kafatasının içerisinde birbirinin sıkı sıkıya bağlı olan organlar çeşitli yönlerde hareket etmeye çalışıyorlar, birbirini çekiştiriyorlar, sonunda beynin içerisindeki küçük damarlardan birkaçı yırtılıyor ve beyin etrafında bir beyin kanaması tablosu oluşuyor. Bir başkası da beynin kendi dokusu içerisindeki sinir lifleri ile çekiştiriliyor sağa sola ve sinir lifleri kopmaya başlıyor yavaş yavaş. Ve bu kopmalar özellikle de beyin sapı dediğimiz solunum dolaşım merkezinin bulunduğu bölgede olduğu takdirde, çocuğun solunumu durabiliyor, bazen kalbi durabiliyor veya aniden ölen çocuklar olabiliyor. Solunumu duran çocukta beynin oksijenlenmesi giderek bozulduğu için komaya ilerliyor. Bu tür çocuklarda körlük, sağırlık, beyin felci, havale bozukluğu gibi beyin ile ilgili her türlü kalıcı hastalıklar ortaya çıkıyor. Bu nedenle bu konunun üzerinde gerektiği gibi durulması gerekiyor" şeklinde konuştu.


Haber Ara