Dolar

34,9500

Euro

36,7054

Altın

2.995,67

Bist

10.066,64

Ürdünlü parlamenterlerden İsrail'e savaş resti

Arap basınında bugün Ürdünlü parlamento üyelerinin İsraille barış sözleşmesinin iptali istemi, İran'ın nükleer çalışmaları ve İsrail'in attığı anormal adımları gündeme oturuyor.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-09-30 12:33:00

Ürdünlü parlamenterlerden İsrail'e savaş resti

Arap basını bugün Ürdünlü parlamenterlerin Arap dünyası için oldukça ilginç sayılacak türden adımını gündeme taşıyor. Ürdünlü 21 parlamento üyesi İsraille Ürdün arasındaki barış sözleşmesinin iptal edilmesini, İsrail büyükelçiğinin kapatılıp büyükelçinin de kovulmasını talep etti. Arap dünyasının örnek alması gereken bir davranış olarak gösterilen bu adımın genel bir uyanışı sağlayabilecek noktaya ulaşana kadar sürdürülmesi talep ediliyor. Diğer yandan İran'ın nükleer dosyası hususunda geri adım atmadığına ancak bu konuda dünyanın İran'a odaklanırken İsrail gibi gerginlikte önemli bir unsur olan İsrail'i göz ardı ettiğine dikkat çekiliyor. Son olarak Netenyahu ve hükümetinin istediği karşılıksız normalleşmeye değiniliyor. Bu bağlamda normalleşmenin bedelinin ne olduğu sorgulanıyor.

Hamza Muhammed / Timetürk

Londra'dan yayımlanan El-Kudsu'l Arabi gazetesi bugünkü ''Arap Barış Sözleşmelerinin İptali'' başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; ''Ürdün hükümetinin parlamentodaki 21 vekilin İsrail'le barış antlaşmasının iptal edilmesini, İsrail büyükelçiliğinin kapatılmasını ve İsrail büyükelçisinin kovulmasını öngören yasa tasarısı doğrultusunda etkileşim gösterir. Ancak bu talep aynı zamanda İsrail'in Araplar, Müslümanlar ve işgal altındaki topraklarındaki mukaddeslerine karşı vahşeti giderek artan uygulamaları karşısında Ürdün sokaklarını ve seçilmiş siyasilerini kapsayan hayal kırıklığının derecesini de ortaya koymaktadır.

İsrailliler iddia edilen tapınağı aramak bahanesiyle Aksa Mescidi'nin altında tünel ağı kazdı. Bu tüneller mescidi her an yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya bırakmaktadır. İşte şimdi de günün ortasında gelip aynen Halil kentinde bulunan Harem-i İbrahimi'de yaptıkları gibi Yahudi sinagogu inşasına hazırlık için bahçesini yıkıyorlar.

Üzücü olan nokta Arap hükümetlerinin hiçbirinin İsrail'in bu ihlalleri ve tehlikesi boyutuna ulaşacak türden protesto hareketine girişmemiş olmasıdır. Büyük ksımı suskun kaldı. Ya da rutin-geleneksel; muhtevasında daha önceden tekrarlanan ve çok kullanılmaktan etkinliğini kaybetmiş ibarelerin yer aldığı bildiriler yayınladı.

Ürdünlü parlamenterler kardeşleriyle dayanışma içinde olduklarını gösterdiler ve mukaddesatlarının yanında ve sürekli Yahudileştirilmesi girişimlerinin karşısında durdular. Bu parlamenterler diğer Arap ülkelerindeki meslektaşları için örnek teşkil etmeli, Arap ve İslam dünyasında şu anda içinde bulundukları suskunluk ve hareketsizlik halinden sıyrılmaları için hükümetlerine baskı yapacak türden genel görüş oluşana kadar bu yöndeki hareketliliklerini devam ettirmelidir.

NÜKLEER DOSYA KONUSUNDA İRAN-İSRAİL GERGİNLİĞİ

Londra'dan yayımlanan El-Şarku'l Ewsat gazetesi yazarlarından Tarık El-Hamid bugünkü ''İran Krizinin Bir Çıkış Yolu Var mı?'' başlıklı makalesinde şu ifadelere yer veriyor; ''görünen o ki Tahran nükleer programını yürütmeye ve Batı ile gerginliği artırmaya karar vermiş. Aynen Winston Churchill'in meşhur sözünde dediği gibi; ''eğer kendini ateş içinden geçiyor bulmuşsan devam et''. Buna delil de İran'ın eveligün menzili İsrail'e kadar varan uzun menzilli füzeler fırlatmış olmasıdır.

Bu demek oluyor ki durum tırmanışta. Bunun için de önümüzdeki günleri değerlendirmemiz daha kapsamlı olmalıdır. Bu krizde önemli bir faktör olan İsrail'i de göz ardı etmemeliyiz. Okuduğumuz birçok analiz İran'a karşı uluslararası alınan konuma ve Batı için mevcut seçeneklere odaklanmakta, bu arada da daha önemli olan İsrail faktörü unutulmaktadır. İsrail İran'ın nükleer ilerlemesini ya da Batı'nın Tahran'la nihai olmayan çözüm üretmesini güvenliği için bir tehdit olarak algılıyor. İsrail İran'ın tüm açıklamalarını bazı Batılıların hatta bölgemizdeki bazılarının aksine ciddiye alıyor. Özellikle de Ahmedinejat'tan sadır olan tüm açıklamaları. Bu nedenle Kum'da İran'ın yeni nükleer tesisi keşfedilir keşfedilmez hemen harekete geçti ve Netenyahu, Amerikalıların ve Batı'nın hemen İran karşıtı harekete geçmesini istedi.

İsrail'in bu sert konumuna karşılık İran da aynı şekilde sert bir konum alıyor. Zira İran'ın mürşidi Ramazan ayının sonlarında verdiği Cuma hutbesinde bu konumu açıkça dile getirmişti. Bu açıklamalar birçok gözlemcinin dikkatinden kaçmıştı. Hamenei bu sert ve önemli konumu şu sözlerle ortaya koymuştu; ''nükleer hususunda haklarımızı korumakta kararlı olmalıyız. İster nükleer konusunda olsun ister başka bir konuda; haklardan vazgeçmek, rejimin yıkılması demektir''.

NORMALLEŞME MÜZAKERELERE İNDİRGENDİ

Birleşik Arap Emirlikleri'nden yayımlanan Daru'l Haliç gazetesinin yorum ve incelemeler sayfasında Hayri Mansur ''Normalleşmenin Bedeli Ne Kadar?'' başlıklı makalesinde şu ifadelere yer veriyor; ''Siyonist varlıkla bedava normalleşme ibaresi her gündeme geldiğinde akla şu mantıklı soru geliyor; normalleşmenin bedeli ne kadar? Normalleşmenin bedavaya olmaması için Arapların elde etmesi gereken nedir? Netenyahu'nun Kudüs'ün Yahudileştirilmesi, mültecilerin geri dönme hakkının tanınması ve yerleşimin devam ettirilmesi hususlarındaki ''hayır''larına ek olarak Filistinlilerin devletin Yahudiliğini tartışmasız kabul etmesi normalleşmesi dördüncü imkansız haline getirir. Netenyahu'nun bugün yapmaya çalıştığı, Gurion'dan itibaren kendisinden öncekilerin yapmaya çalıştığının bir uzantısıdır. Zira dengesiz bir barışın ve bedelsiz tanımanın hayalini kurdular. Netenyahu ve hükümetinin acilen varmaya çalıştığı bedava normalleşme ise, bu sonuca Filistin davasının Filistin coğrafi sahasına ve müzakerelerin ondalık basamaklarına indirgenmesinden sonra varılmıştır.

Bedava normalleşme özetle boş kağıda imza atmak ya da 60 yıllık hırsızlığa parmak basmak, çalınmışın hakka dönüştürülmesidir. Golda Meir bedavaya normalleşmenin yollları üzerinde olduğu bilinen bir gün barış ve toprağın çantasında olması gereken ayna ve tarak gibi birbirinden ayrılmaz ikili olduğunu söylemişti. Bu, barış karşılığında barış. Bundan önceki tüm çatışmaların, kanın, göçün ve ambargonun silinmesi. Normalleştirme de siyasi ve kültürel olarak kaybeden, hakkı çalınanın, kalanları savunma bahanesiyle olanları kabul etmesi için sakinleştirilmesi. Şu anda çocukların etlerinden kopuk kriş üzerine oynanan oyun zirvesindedir.
SON VİDEO HABER

Şam'daki tarihi Emevi Camii'nde ilk Cuma namazı

Haber Ara