Dolar

34,9464

Euro

36,7304

Altın

2.990,28

Bist

10.125,46

Okullar ticarete başladı

Eğitim harcamalarına getirilen kısıtlama okul yöneticilerini ticarete yöneltti. Okul bahçeleri otopark, bilgisayar laboratuvarı internet kafe oldu. Halı sahalar da kiralanıyor.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-09-29 17:48:00

Okullar ticarete başladı
Eğitim harcamalarının kısılması ve kriz nedeniyle okul yönetimleri kendilerine gelir yaratacak işlere soyundu. Artık birçok okul bahçesine halı saha inşa ettirip kiralarken, okulların kapalı olduğu saatlerde bahçeler otopark alanına dönüştürülüyor. Bünyesindeki bilgisayar laboratuvarını boş olduğu zamanlarda internet kafe olarak kullandıran okullar bile var. Bu ticari faaliyetleri
yerine getiremeyen okulların ise gelir kaynağı yine veli bağışları oluyor. Kimi para bağışı isterken kimi de projeksiyon makinesi, bilgisayar gibi elektronik cihaz talebinde bulunuyor.

15 milyon öğrenci ve 600 bin öğretmenin ders başı yaptığı yeni öğretim yılında da Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) sınırlı bütçesinin sorun yarattığını anlatan Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk "GSMH 'nin sadece yüzde 2.5 eğitime ayrılıyor. MEB'in toplam 22 milyar TL bütçesi var. Bunun çoğu personel maaşına, 1.9 milyar TL 'si ise 60 bin okulun yatırım harcamalarına gidiyor. Bu da elbette çok yetersiz bir miktar. Birçok okul yöneticisi okulun giderlerini karşılamak için ticari işlere yöneliyor. Zor duruma düşüyor" dedi. İsminin açıklanmasını istemeyen bir tarih öğretmenliği de "Okul yöneticileri bütçe yetersizliği nedeniyle ciddi sıkıntılarla karşı karşıya. Okul yöneticilerine 'Yaratıcı olun gelir elde edin' deniyor. Onlar da para kazanmak için ellerinden geleni yapıyor" diye konuştu.

Kriz bağışları da vurdu

İstanbul'da bir okulda görev yapan bir sosyoloji öğretmeni de okulların tek geçim kaynağı olan velilerden gelen bağışların kriz nedeniyle kesildiğini söyledi. Özellikle kriz döneminde okulların borçlarının katlandığını ifade eden sosyoloji öğretmeni, "Eğitime yeterli bütçe ayrılmadığı için tek kaynak veliler olmaya başladı. Ancak ekonomik kriz velilere de yansıdı. Özellikle gelir seviyesi düşük semtlerdeki okullar velilerden bağış alamadığı için ciddi zor durumda. Yöneticilerimiz ve okul aile birliği giderleri karşılamak için kermes yapıyor. Öğrencileri sinemaya götürüp 1-2 lira kazanmaya çalışıyoruz" dedi. Faturalarının ödemesi geciktiği için Kadıköy'deki bazı okulların elektriğinin ve suyunun kesik olduğunu anlatan sosyoloji öğretmeni, "Bizim okulunda 30 bin TL'nin üzerinde su ve elektrik borcu var. Şimdi yöneticilerimiz kara kara bu borcun nasıl ödeneceğini düşünüyor. Okul müdürleri muhasebeci gibi çalışmaya başladı" açıklamasını yaptı.

Sorunlar giderek büyüyor

Her yurttaşın en temel hakkı olan eğitimin devletin ayırdığı bütçenin yetersiz olması nedeniyle erezyona uğradığına dikkat çeken Eğitim-Sen Başkanı Zübeyde Kılıç ise, 2009-2010 eğitim öğretim yılının yeni sorunlara gebe olduğunu söyledi. Türkiye'de her yıl eğitim amaçlı yatırıma ayrılan payın azaltıldığına işaret eden Kılıç, şunları söyledi: "2009-2010 yılında okullara yine yeterli bütçe ayrılmadı. Bütçe çok düşük, bunun içerisinde eğitime ayrılan pay da oldukça düşük. Okul yöneticileri bu süreçte, otoparklarını, spor salonlarını, kantinlerini kiralıyor. Okulun durumuna göre değişiyor taktikler. Bu arada temel gelir kaynağı da yine veli. MEB kaynaklarına göre velinin eğitim bütçesindeki katkısı her yıl artıyor. Oysa eğitim ticari bir faaliyet olmamalı. Zamanında katkı payını veren ve vermeyen veli yönetici arasındaki diyalog farklı oluyor. Öğrenci-öğretmen ve yönetici ilişkisini bile zedeliyor. Eğitim sorunları ancak yatırım ve kaynakla giderilebilir. Kaynak ayrılmadığı için her okulda farklı eğitime dönüyor. Hatta zengin aile çocuklarına ayrı sınıflar açılıyor. Okulların ihtiyaçları bugün itibariyle artık veliler tarafından karşılanır hale geldi. Birçok okulun elektriği suyu yok, onarılamayan okullar var. İstanbul'un bir çok yerinde taşımalı olarak eğitimini sürdürecek. Bunun ne kadar süre alacağı da belli değil."

KIRTASİYE REKLAMI ALAN VAR

Beyoğlu'nda iki okulun bahçesini otopark yapmak için başvuruda bulunduğunu belirten bir tarih öğretmeni, şunları anlatıyor: "Şişli'de okul bahçeleri yenileniyor. Bu okulların alt katı otopark olarak inşa ediliyor. Buralar yaz tatillerinde ve hafta sonları kiraya veriliyor. Kağıthane'de bir okul geniş okul bahçesinin bir bölümüne halı saha yaptırıyor. Servis ve kantin anlaşmalarından resmi olarak para kazanılıyor. Turistik bölgelerdeki uygulama otelleri tatilcilere kiralanıyor. Bazı okullar formaları yaptırma karşılığı kırtasiyenin reklamını alıyor."

OKUL AİLE BİRLİĞİ OTOPARK İŞLETİYOR

Okul bahçelerinin otopark olarak kullanılması yapılan ihalelerle belirleniyor. Belirlenen şartlara göre ihale yapılması için gerekli kurullar oluşturuluyor. İhale bedeli tespit ediliyor ve buna göre yapılan ihaleyi kazanan firma burayı otopark olarak işletme hakkı kazanıyor. Bunlar sürekli bağımsız okul bahçeleri ve 17.00'den sonra trafiğin yoğun olduğu yerlerde geçerli oluyor. Genelde 1 yıllık yapılan ihaleler sonucunda Maliye Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı anlaşma gereği bazı kantin ve otopark işletmelerini okul aile birliklerine devrediyor.

Ticaret odaları okul yönetecek

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), yönetimi okulların kendisine bırakıp denetlemeyi puanlandırma sistemiyle yapacağı özerk bir yapı üzerine çalışıyor. MEB Projeler Koordinasyon Merkezi Başkanı Mahmut Tüncel, eğitim hizmetlerinin yereldeki il ve ilçe müdürlükleri ile okullara devredilmesi üzerine çalıştıklarını kaydetti. Yönetim kurullarına sosyal tarafların katılabileceğini söyleyen Tüncel, "Okullara daha fazla yetki vermek istiyoruz. Yönetiminde de denetiminde de sosyal sektörlerin olmasını istiyoruz. Mesleki eğitimde bunu çok daha fazla istiyoruz. Bu okullarımızın yönetiminde neden sanayi ve ticaret odaları yer almasın?" dedi. Tüncel, böyle bir yapıda bakanlığın da belli performans kriterleri üzerinden okulları sürekli izleyerek puanlayacağını belirtirken şu an bu kriterlerin neler olabileceğine ilişkin çalıştıklarını bildirdi.

AB destekli proje

Referans'ın sorularını yanıtlayan Tüncel, Avrupa Birliği (AB) desteğiyle bakanlığın yeniden düzenlenmesi amacıyla yürüttükleri "Milli Eğitim Bakanlığı'nın Kapasitesinin Güçlendirilmesi Projesi"nden (MEBGEB) 4 temel çıktı elde etmeyi hedeflediklerini anlattı. Bunlardan ilkinin insan kaynakları ile finansmanın etkili kullanımının sağlanması olduğunu vurgulayan Tüncel, bakanlığın çok büyük bir insan kaynağına sahip olduğuna işaret etti. Finansman boyutunda ise bu kaynakların merkezden yönetiminin çok etkili olmadığını gördüklerini söyleyen Tüncel, bunun olabildiğince yerelden idare edilmesi gerektiğini düşündüklerini söyledi. Tüncel, bu noktada okulların da bir bütçesinin olabileceği üzerinde durduklarını belirtirken, böyle bir yapıda bütçenin daha etkili kullanılabileceğini ifade etti.

Tüncel, projenin bir diğer hedefinin eğitim hizmetlerinin yerel yetkililere devredilmesi olduğunu kaydetti. Tüncel, "Ama bundan kasıt belediyeler değil; il ve ilçe müdürlüklerimiz, okullarımız. Yetkinin merkezden oralara transferini öngörüyoruz. Merkezin daha ziyade stratejik planlama, gözetim, denetim ve düzenleyici işlemlerin yapıldığı yerler olmasını düşünüyoruz" dedi. Okullardaki iç kontrol ile denetim sisteminin sağlanması için de çalıştıklarını belirten Tüncel, "Son olarak yetkileri okullara devrettiğinizde yapabileceğiniz en önemli şey, onların çalışmalarının uygunluğunu izleyip değerlendirmeniz olacak. Burada yeni bir mekanizma getirmeye çalışıyoruz. Temel enstrümanı şu olacak: Okullarımızı çeşitli performans kriterlerine göre sürekli değerlendireceğiz" dedi. Tüncel, bu modeli en son Almanya'da gözlediklerini belirtirken, ülkede okulların bütçelerinin ve geniş yetkilerinin olduğunu söyledi. MEB'nin 3.7 milyon euro bütçeyle yürüttüğü proje, mayısta tamamlanacak.

MESLEK LİSESİ MEZUNU YÜKSEKOKULDA ÜST BASAMAĞA GEÇECEK

Mesleki eğitim konusundaki AB destekli çalışmalar hakkında da bilgi veren Tüncel, bu kapsamda becerilerin sınıflandırılmasını içeren modüler sistemin meslek yüksekokullarında da uygulanmasına çalıştıklarını kaydetti. Tüncel, "Artık meslek lisesi bilgisayar bölümünü bitiren bir genç, meslek yüksekokulunda da aynı seviyede eğitim görmeyecek. Eskiden böyleydi. Oysa bir üst seviyeye geçmek gerek. Yani bu kişilere çıraklık değil uzmanlık eğitimi vermek gerek" dedi. Bu gelişmenin iş piyasası için de önemi üzerinde duran Tüncel, "Sektör kendi ihtiyacı doğrultusunda ihtiyacı daha yüksek düzeydeyse elemanını meslek yüksekokulundan alacak" dedi.

Kaynak: Referans
SON VİDEO HABER

Emlakçılar arasında silahlı çatışma: 2 ölü

Haber Ara