Arşivlerdeki kardeşlik belgeleri
Tarihi belgeler, bugün ayrı düşürülmeye çalışılan iki milletin birbirine nasıl bağlı olduklarını çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. İşte arşivlerdeki kardeşlik belgeleri...
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-09-20 21:36:00
Prof. Dr. Yaşar Akbıyık / Yenişafak
1.Dünya Savaşı'nda Doğu Anadolu'dan çekilen Rusların yerini alan Ermeniler, sınırları Erivan'dan İskenderun Körfezi'ne kadar uzanan büyük Ermenistan hayalindeydiler. İngiltere ise Güneydoğu Anadolu'da bağımsız Kürdistan kurma peşindeydi. İngiltere projesini gerçekleştirmek için Ermeni-Kürt işbirliğini teşvik ediyor, bağımsızlık vaadi ile vatandaşlarımızı bölüp, Osmanlı Devletine son darbeyi vurmak istiyordu. Ne ilk ne de son olan bu düşünceler ve planları, dönemin boşluğu nedeniyle yürürlüğe koyma çabasına girişmişlerdi.
İKİNCİ LAWRENS PLANI
İngiltere, Arabistan'a Lawrens'i gönderdiği gibi, Güneydoğu Anadolu'ya da Binbaşı Edward Noel'i gönderdi. Binbaşı Noel, 7 Nisan 1919'da Musul'dan hareket ederek, 12 Nisan'da Mardin bölgesine geldi. Noel'in görüştüğü aşiret reisleri kanlarının son damlasına kadar işgalcilere karşı koyacaklarını belirtmişlerdi. Malatya'ya kadar giden Noel, halkı etkileyemeyeceğini anlamış, Suriye'ye kaçarak canını zor kurtarmıştı. İngilizlerin bu Ermeni yanlısı tutumu halkın bilincini güçlendirmişti. Batı Anadolu'yu Yunanlıların işgali ettiği gibi, Doğu ve Güneydoğunun da Ermenilere verileceği düşüncesi halkımızda Osmanlıyı devam ettirme fikrini güçlendirmişti. Paris Barış Konferansında Kürt delegesi rolüne bürünen Şerif Paşa, hayaller kuruyor, Erzurum, Erzincan, Urfa, Erbil ve Kerkük'ten Ağrı'ya uzanan çizgiyi Kürdistan sınırları olarak düşünüyordu.
ŞERİF PAŞA KÜRTLERİ TEMSİL EDEMEZ
Eski bir Osmanlı diplomatı olan ve Fransa'da sürgünde bulunan Şerif Paşa'nın Ermenilerin temsilcisi Bogos Nubar Paşa ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu paylaşma hususundaki anlaşması bardağı taşıran son damla oldu. Halkımız ayrılığı reddedip, ülkesini savunmak için, Hükümetten silah ve yardım talebinde bulundu. Osmanlı Devleti, halkın isteğini, bütçe imkansızlığından yerine getiremedi. Ancak, Noel'in faaliyetlerini İngiliz yetkililerine bildirerek, önlenmesini istedi. Propagandalara kapılan aşiretleri kazanmak için, unvan ve madalya verilebileceğini, bu da kafi gelmezse bölgeye sözü geçen nasihatçi göndermeyi önerdi. Mustafa Kemal Paşa, valiliklere bir yazı göndererek İngilizlerin Kürdistan kurma yönünde faaliyetlerde bulunduğunu belirtip, ülkenin birliği ve halkın selameti için, Kürt ağa ve eşrafının yabancı elçiliklere protesto telgrafı çekmesini istedi.
AYRILIKÇILARA DERSİNİ HALK VERDİ
Şerif Paşa'nın Ermeni temsilci Bogos Nubar ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu paylaşma yönündeki anlaşması halkımızda büyük bir tepki uyandırdı. Bir çok il ve ilçelerle, aşiretler protesto yayınladılar. Protesto telgraflarının Meclis-i Mebusan'da okunmasından sonra Türklerle Kürtlerin kardeş olduğu, Kürtlerin Osmanlı camiasından ayrılmak istemedikleri dile getirildi. Söz alan milletvekilleri de halkımızın bin yıldır beraber yaşadığını, hısımlık, akrabalık ve din bağları ile birbiriyle kaynaşmış olduğunu ifade etmişlerdi. Kazım Karabekir Paşa, Meclise bir telgraf çekerek, Şerif Paşa'nın Paris'te Kürtçülük davası güden heyetin başkanlığından ayrıldığını, hamiyetli kardeşlerimizin yurtseverliği karşısında bunun büyük bir yenilgi olduğunu, halkımızın vefalı tutumunun Meclis tarafından kamuoyuna duyurulmasının yerinde olacağını belirtmişti. İşte il il yayınlanan protestolar.
Mardin: ”KÜRTLER KİMSEYE VEKALET VERMEDİ”
“Kürtlerin Osmanlı idaresinden ayrılması ve bağımsızlığı yönünde Şerif Paşa'nın Bogos Nubar ile Paris Barış Konferansında isteklerde bulunduğunu haber aldık. Şerif Paşa hiçbir Kürt'ün ve aşiretin vekaletine sahip değildir. Kürtler dört yüz seneden beri bağlı olduğu Osmanlı camiasından ayrılmayacaktır. Şerif Paşa'nın Barış konferansındaki isteklerini reddeder, Kürtlerin, Osmanlı Devletinden ayrılma kabul etmez bir bütün olduğunun Barış Konferansına iletilmesini istirham ederiz.”
Silvan: ”ÖNCE İSLAM, SONRA OSMANLI, EN SON KÜRTÜZ”
“Osmanlı Devletinin sarsılmaz bir kalesi olan Kürtler, her şeyden evvel İslam'dır, saniyen Osmanlıdır ve en sonra Kürt'tür. Osmanlı ailesinin ve İslam'ın itaatkâr üyesi olan Kürtlerin ayrılma düşüncesi yoktur. Kürtler, Osmanlı yönetimine girdiği günden beri, hiçbir ihanet göstermemiş ve ebediyen de göstermeyecektir. Osmanlı Devletinin bu zor anında Hükümete sarsılmaz bir inançla bağlıdır. Hiç bir kuvvet, Kürtlerle Osmanlı arasındaki tarihi işbirliğini yok edemez. Osmanlılık Kürtlüğü, Kürtlük de Osmanlılığı nefsinde birleştirmiştir. Bütün Kürtler iman etmiştir ki Osmanlının istiklali elden giderse, Kürtlük de yok olur. Kürtlüğün yok olması Osmanlıyı müteessir eder. Şerif Paşa hiçbir ferdin vekaletine sahip değildir. Hareketinin etkisini anlamak için bu havaliye gelsin. Alacağı armağanın bir kurşundan başka şey olmayacağını görecektir. Hükümet-i İslamiyeden ayrılmanın Kürtlerin idamı demek olacağından, bu yöndeki teşebbüsleri kınadığımızı arz ederiz”.
Diyarbakır: “ADIMIZA SÖZ SÖYLEME CÜRETİNDE BULUNAN…”
Diyarbakır ileri gelenleri de Meclis-i Ayan Başkanlığına şu telgrafı çekmişti: “…Kendini Kürtlerin vekili göstererek, söz söylemek cüretinde bulunan Şerif Paşayı şiddetle ret ve protesto ederiz. Osmanlı Hilafeti ve Saltanatı altında doğmuş ve büyümüş olan vilayetimiz halkı ilelebet bu mukaddes idare altında yaşayacak ve ölecektir. Bogos ve Şerif Paşalara son sözümüz budur. İsteklerimizin Barış Konferansının üyelerine ulaştırılmasını rica ederiz”.
Urfa: “BURASI OSMANLI MEMLEKETİ”
“Tarihen malumdur ki Urfa, Selçuklulardan beri Türklerin ve Eyyübiler zamanından bu yana Kürtlerin eski vatanıdır.Yüzde beşi geçmeyen gayrimüslim unsurlara rağmen Türklerden ve Kürtlerden ezici bir çoğunluk oluşturan vilayetimiz, mektepleri, medreseleri, camileri ve bütün eser ve müesseseleri ile Osmanlı memleketidir.İtilaf Devletleri yüksen meclisince, istişare edilen Osmanlı Devletinden ayrılma konusunda Berazi Aşireti'nin Türklerle birlikte oluşturduğu çoğunluk dikkate alınarak, Osmanlı camiasında kalacağımızın, Barış Konferansına sunulmasını arz eyleriz”.
Erzincan: “VATAN HAİNİ VE DİN DÜŞMANI ŞERİF PAŞA”
“Vatanı haini ve din düşmanı Şerif Paşanın, Bogos Nubar ile işbirliği yaparak, Kürtlerin geleceği hakkında açıklamalarda bulunduğunu duyduk. Türklük ve Kürtlük bir bütündür. Birbirinin öz kardeşi ve din kardeşler olup, vatan birdir. Kürtler vatanlarının kurtuluşu uğrunda şimdiye kadar Türklerle savaş saflarında kanlarını akıtmışlardı. Bundan böyle de aynı şekilde davranacaklardır. Osmanlı ve İslam topluluğundan ayrılmak hayallerinden geçmez. Dünyanın sonuna kadar bu topluluk içinde yaşamak kararındadırlar. Şerif Paşa'nın çabalarını reddettiğimizi ve kaderimizi hükümetimize bağladığımızı dünyaya ilan ederiz”.
Van-Hakkari Protestosu:
“…Van ahalisi Türk veya Kürt sayılsın, onüç yüzyıllık bir tarih, din, soy ve gelenekle birbirine bağlı olup, ayrılması imkansız birliğe sahiptir. Bununla övünüyoruz ve mutluyuz. Böyle boş ve aşağılık düşüncelere kapılan Şerif Paşa ve benzerleri bağımsızlık ile uğraşacaklarına gelişmeyi sağlayacak bir idare kurmaya çalışsalar iyi bir iş yapmış olurlar. Osmanlı Devletinden daha adil bir hükümete, İslam Halifeliğinden daha güçlü bir dayanağa, Türklerden daha cana yakın ve iyi kalpli vatandaşa rastlanamayacağına tarihi ve büyük savaşı delil gösteren halkımız, bağımsız Kürdistan diye boş sözler söyleyen Şerif Paşa'yı protesto eder”.
Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Öğr.Üyesi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara