“Türkiye Ortadoğu’nun gıda pazarı olabilir”
Çözüm için Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ekonomik kalkınma şart. Ama nasıl?
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-09-16 18:54:00
Hükümet’in başlattığı “demokratik açılım süreci”nin en önemli boyutunu ekonomi oluşturuyor. Türkiye’nin 1964’ten beri bitirmeye çabaladığı Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ise artık biraz banal ama bölge ekonomisini kalkındırmakta yine umut ışığı. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker bölgede nasıl bir kalkınma stratejisi izleneceği ve bunda tarımın üstleneceği rolle ilgili Newsweek Türkiye’den Metin Under’in sorularını yanıtladı. Bazı bölümler.
Hükümet’in düşündüğü yol haritasının ana hatları neler olacak?
Biz bu problemin Türkiye’nin sisteminden kaynaklandığını ve sistemin demokratikleştirilmesi yoluyla çözülebileceğini düşünüyoruz. Burada amaç Türkiye’nin üniter yapısını güçlendirmek ve Türkiye’de birlik ve beraberliği tahkim etmek. Madem ki bu bir ulusal sorundur, madem ki sadece Kürtler’in değil Türkler’in de sorunudur; bunun sonuçlarından etkilenen bütün kesimlerin görüşlerini ortaya koyalım ki yeni düzenlemeleri toplumsal bir konsensüsle yapalım. Onun için Hükümetimiz buna bir süreç diyor. Türkiye bu sorunu çözdüğü takdirde bölgesinde çok daha itibarlı ve büyük bir güç haline gelecek. Bu da Türkiye’nin küresel bir aktör haline gelmesine yardımcı olacak.
Yeni tedbirler var mı?
Biz bir paket tartışmıyoruz. Hangi safhada hangi adımların atılacağını yaşayarak öğreneceğiz. Bu konu, bugün şu kanunu çıkaracağız, yarın şunu yapacağız diyebileceğimiz bir mesele değil.
Meselenin önemli bir ayağı, ekonomik çerçevesi. GAP’ın nasıl bir rolü olacak?
GAP’la ilgili 20 yıldır ilk defa bu kadar kapsamlı bir eylem planı hazırlandı. Eylem planında 73 tedbir öngörülüyor. 2012’ye kadar 1 milyon hektar alan sulamaya açılacak. Bunun için geçen bir yıl içerisinde Suruç, Diyarbakır, Dicle - Kralkızı sulamaları, Batman, Şanlıurfa, Mardin, Ceylanpınar, Viranşehir ovalarının sulamalarının hepsinin ihaleleri yapıldı, bazılarının temeli atıldı. 1 milyon 178 bin hektar alanda toplulaştırmayla ilgili ihale yapıldı. Şu anda çalışmaları yürüyor. 2012 sonunda bunlar bitecek. Bunlar yapıldığında o bölge modern, verimli bir tarımsal üretim alanı haline gelmiş olacak. Planda Tarım Bakanlığı ile ilgili üç tane eylem var. Bunlar, üretimde verimliliğin arttırılarak tarıma dayalı sanayi yapısının geliştirilmesi, Tarım Bakanlığı’nın GAP Bölgesi’ndeki kurumsal kapasitesiyle etkinliğinin arttırılması ve altyapının geliştirilmesi. Bunların altında yer alan dokuz faaliyet var. Mesela, verimliliğin yükseltilmesi amacıyla eğitim ve yayın faaliyetlerinin arttırılması: Bölgede ürün deseni değişeceği için çiftçilerin eğitilmesi gerekiyor ve bu amaçla Toprak Su Kaynakları ve Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nün kurumsal kapasitesi güçlendiriliyor. Organik ürün işlenmesini teşvik amacıyla uygun alanların tespitini yapıyoruz. Kırsal kalkınma yatırımlarını yapıyoruz. Küçük ve orta ölçekli işletmelere hibe destekler sağlıyoruz. Şanlıurfa’da bir uluslararası Sulu Tarım Araştırma ve Eğitim Merkezi kuruyoruz. 2007’den itibaren köylerde istihdam ettiğimiz tarım danışmanlarının sayılarını arttırmayı düşünüyoruz. Tarım Bakanlığı’nın bu üç bölümdeki işlerle ilgili toplam 1 milyon 300 bin lira bütçesi var. Bunlar hayata geçtiğinde birçok yeni ürün devreye girecek. Şu anda yılda bir ürün alıyorsak, o zaman iki yılda üç ürün alma imkânı var. Ayrıca o bölgede kalkınma ajansları kurduk. Bu kalkınma ajansları bölgede hangi yatırımları yapabileceklerine dair özel sektörü yönlendirecek.
Sizce GAP yetiyor mu?
GAP, Kürt sorununun çözülmesi sürecinin bir parçası değil, bir kalkınma planı. Cazibe merkezlerinin kurulması, yeni teşvik politikaları, KOBİ destekleme ve kümelenme, teknoparklar, kültür, turizm, doğal kaynaklar ve yenilenebilir enerji, ekonomik kalkınma başlığı altındaki alt faaliyetler. Sosyal gelişmenin sağlanmasıyla ilgili eğitim, istihdam, sağlık, sosyal hizmet ve yardımlar, kültür, sanat ve spor var. Altyapıyla ilgili sulama, enerji, ulaştırma, yerel idare ve bölgesel kuruluşların güçlendirilmesi var. Bunlar hayata geçirildiği zaman Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin her bakımdan çehresi değişecek. Ama demokratik açılım süreciyle ilgili yapılan çalışmalar bununla paralel gittiği zaman, barış ve güven ortamının geliştirilmesiyle birlikte şu anda Batı’da yatırım yapan birçok müteşebbis oraya yatırım yapacak. Bölgenin esas kalkınması ve Türkiye’nin de kalkınmasına daha çok katkı sağlaması o zaman gerçekleşecek. Bütün bunlar aslında bir topyekûn Türkiye kalkınması.
Bölgede tarımın istenen seviyeye ulaştırılması durumunda ürüne pazar bulmak gerekecek.
Burnumuzun dibindeki Ortadoğu ülkelerinin yıllık gıda maddeleri ithalatı yaklaşık 25 milyar dolar. Ortadoğu’da meyve sebzenin bir kısmını Latin Amerika’dan alan ülkeler var. Biz sanayi ve tarımın entegrasyonunu sağladığımızda ve o bölgeyi bir gıda üssü haline getirdiğimizde, güven ve barış ortamıyla birlikte Ortadoğu’ya çok daha büyük miktarda ihracat gerçekleştirebiliriz. Ama bunun için bölgede modern, rekabet gücü yüksek, sağlıklı, kaliteli, yüksek standartta hijyenik ürün üretip bunu depolayabilme, işleyebilme ve nakledebilme potansiyeline sahip olmamız lazım. GAP bittiği zaman sebze ve tarla ürünlerinin üretimi birkaç katına çıkacak. Şu anda bir dekar alanda susuz şartlarda 250 kilo buğday üretiyorsun. Buğdayı sularsan dekara 700 kilo, hektar başına 6 ton buğday alırsın. Bir milyon hektar alan sulamaya açıldığında 6 milyon ton buğday eder ki birçok ülkenin toplam üretiminden daha fazla. Mısır ekersen, 16 milyon ton mısır demek. Türkiye’nin toplam mısır üretimi 4 milyon 200 bin ton. Yem bitkilerini ektiğimizde sütçülük ve hayvancılık gelişir. Körfez ülkelerinin tamamı et ihtiyacının çoğunu Yeni Zelanda’dan temin ediyor. Sulamayla birlikte gelecek yem artışı lojistik kolaylığıyla birlikte hayvancılıkta ciddi bir rekabet ve ihracat şansını bölgeye getirecek.
Bölge kalkınması tamamlandığında bölgenin ekonomik karakteristiğini tarım mı, sanayi mi oluşturur?
Tek başına tarım olmayacak. Tarım ve hayvancılık orada size büyük bir hammadde imkânı sağlamış olacak. Kaliteli, bol ve sürekli hammadde olduğunda sanayici oraya gidecek. Tarıma dayalı sanayi olacağı gibi, yeni sanayi alanları da gelişecek. Gıda sanayii gelişecek. Gıda sanayii ileride bölgenin lokomotif sektörü olacak.
GAP’ta 26,7 milyar TL kaynak ihtiyacı var. Bu kaynak nereden temin edilecek?
Finansman ihtiyacının bütçe dışı kısımları İşsizlik Sigortası Fonu gibi yerlerden temin edilecek.
İşsizlik Sigortası Fonu’ndan 3 milyar TL aktarma kararı işçi temsilcilerinin tepkisini çekti ve CHP Anayasa Mahkemesi’ne götürüyor…
Götürsün. CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne götürmediği bir şey yok.
İptal kararı çıkarsa finansman için alternatifler var mı?
Alternatif bulunur. Bu işleri yapan Hükümet ve irade onu da bulur.
Sanayi alanında doğrudan devlet yatırımı düşünülüyor mu?
Devlet altyapı yatırımları yapıyor. Sanayi alanında devlet ne yapacak? O bölgede özelleştirme kapsamındaki Et ve Balık Kurumu kombinalarını özelleştirme kapsamından çıkardık. Onlar aktif bir şekilde devam ediyor. Diyarbakır’da bir, Doğu Anadolu’da beş kombinamız var. Bunlar devletin yatırımları. Ceylanpınar’da tarım işletmemiz var. Şimdi onu rehabilite ediyoruz.
Bölge için yıllardır tartışılan konulardan biri de toprak reformu.
O sosyalist model. O model çoktan iflas etti. Öyle bir şey ne akıllıcadır, ne doğrudur. Biz öyle bir şey düşünmüyoruz, biz tarımda reform yapmayı düşünüyoruz. Zaten yaptığımız da tarım alanında büyük devrimlerdir. Mesela Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli’ni çıkardık. Türkiye’nin bütün tarımsal arazilerinin tamamının MR’ını çektik. Türkiye’de her iki buçuk dönümde hangi verimlilikte, hangi ürünlerin yetişeceğini biliyoruz artık. Arazileri toplulaştırmaya çalışıyoruz daha verimli hale gelmesi için. Bizde bütün köylüler çiftçi kabul edilir. Köyde yaşayan herkes çiftçi değildir. Çiftçilik bir sanattır. Her köyde yaşayana gel ben sana 50 dönüm arazi vereyim sen de çiftçi ol demekle o adam çiftçi olmaz.
SON VİDEO HABER
Haber Ara