İsrail'in suçları ve 11 Eylül Çağı'nın sonu
Arap basınında bugün İsrail'in Filistinli ve Araplara karşı işlediği savaş suçlarına karşı etkin cezaların verilmesi gerektiği, 11 Eylül Çağı'nın Obama'nın gelmesiyle kapandığı konuları öne çıkıyor.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-09-16 14:06:00
Arap basınında bugün işlediği savaş suçlarının açıkça bilinmesine karşın cezalandırılmayan İsrail gündeme oturuyor. İsrail'in durdurulması için rapor ve basit kınamaların yetersiz olacağı, etkin cezaların uygulanması gerektiği belirtilerek Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın bu yönde hareket etmeye gücünün olduğuna dikkat çekildi. Diğer yandan 8.yıldönümünün geçmesi münasebetiyle dünyanın gidişatını değiştiren 11 Eylül olaylarının bir çağ açtığı ancak bu çağın da Obama'nın ABD yönetimine gelmesiyle kapandığı yorumları yapılıyor.
Birleşik Arap Emirlikleri'nden yayımlanan Daru'l Haliç gazetesi bugünkü 'İsrail ve Nükleer Terör' başlıklı sürmanşetinde şu ifadelere yer veriyor; 'nükleer hayaletlerin ve felaketlerinin temsilcilerin üzerinde daireler çizdiği vakit düzenlenen Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın Viyana'daki 53. genel konferansında yeni genel müdür Yukiya Amano'nun nükleer terörün artış göstereceği riski uyarıları geldi. Amano bu uyarısını dünyanın yayılan imha ve öldürme silahlarından temizlenmesi için yapılan çağrılara daha büyük önem verilmesi için yaptı.
Bu ajans, nükleer dişlerin, kimyasal pençelerin Siyonist işgalci canavarından sökülmesi yönünde ciddi ve sorumluluk bilinciyle hareket edip insanlığa bir hizmet sunabilirdi. Bunu özellikle Filistinlilere genel olarak da Araplara karşı işlediği savaş suçları nedeniyle ve daha da fazlasını işleyebilir anlayışıyla yapabilirdi. Gazze soykırımında olanlar bunun delilidir. Dünyanın önünde fosfor silahları ve daha başka uluslararası yasaklanmış silahları kullandı.
Ajans ve konferans eğer elini bu yara üzerine koyabilirse faydalı olabilir. Amerika'nın Hiroşima ve Nagazaki'ye attığı nükleer bombalardan sonra Japonya'dan gelen yeni müdür Yukiya Amano'dan istenen tehlikenin nerede saklı olduğu hususunda başlangıcının doğru olmasıdır. Zira 'nükleer terör' ismi altında uyarısını yaptığı Siyonist varlıktır.
11 EYLÜL ÇAĞININ NİHAYETİ OBAMA'NIN SEÇİLMESİ
Londra'dan yayımlanan El-Şarku'l Ewsat gazetesi yazarlarından Mısırlı Abdulmunim El-Said '11 Eylül Çağının Sonu' başlıklı makalesinde şu ifadeleri kullanıyor; '11 Eylül olayları geldi ve dünyayı daha önceden hiçbir olayın sarsmadığı gibi sarstı. O kadar ki Nato'yu bile Avrupa'daki yurdundan çıkarıp Orta Asya'ya ulaştırdı. Bu esnada Amerika da tehditlerle, askeri güçle ve rejimlerin, devletlerin değiştirilmesi üzerine karar vererek dünyayı sarsmaya başladı. Ardından gelen 8 yıl boyunca dünya eski haline dönmedi. Küreselleşmenin Arap ve İslam ülkelerine bir tür sessiz kuşatma dayatan ya da gizli taş koyan bir güvenlik boyutu oldu. Bununla beraber küreselleşme insanlığın birliğine dayanan çıkış noktaları ile birliğin, kimliklerin, uygarlıkların ve fikirlerin çatışma listesinden ibaret olmadığını söyleyen gerçeği arasında korkunç bir çelişkiye düştü.
Zaman tam dönüş yaptı ve bu daha önce olmamış bir şekilde hızla oldu. Düzen, 19. ve 20. yüzyılların arasında 20.yüzyılın sonuna kadar; yaklaşık birbuçuk yüzyıl boyunca kutupların çokluğuna dayanan güç dengesine ihtiyaç duydu. Amerika merkezli tek kutuplu dünya düzeni ise 20 yıl süremedi. Amerikan kongresinin ara dönem seçimleri ile bu düzenin sonu için bir tarih koymak mümkündür. Artık oğul George W. Bush'un dünyayı yönetmedeki teorisinin ve yönteminin başarısız olduğu, yeniden gözden geçirilmesi gerektiği açıkça görülmüştür. Bu yeniden gözden geçirmenin başlangıcı Amerikan yönetiminden yeni muhafazakarların devrilmesi olmuştur. Ancak büyük olasılıkla tarihçiler Barack Obama'nın seçilmesini geçen düzenin son noktası, yeni düzenin başlangıç noktası olarak kabul etmesi tercih edecek. Belki tüm detaylarını henüz bilmiyoruz ancak bazıları açıkça göründü bile.
İSRAİL'İ KINAMAK ADİL BİR ÇÖZÜM DEĞİL
Londra'dan yayımlanan El-Kudsu'l Arabi gazetesi bugünkü 'Gazze'nin Evlatlarının İntikamını Kim Alacak?' başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; 'Birleşmiş Milletler'in dün yayımlanan raporunda İsrail'in Gazze'ye saldırısı sırasında aşırı güç kullandığının, savaş suçları işlediğinin ve buna ek olarak insanlık suçları da işlemiş olabileceği ihtimalinin tekit edilmesi aralarında biz de olmak üzere birçokları için sürpriz olmadı.
İsrail hükümeti uluslararası tahkik komisyonuyla yardımlaşmayı, bu komisyonun taraflı olduğu ve hedeflerinin önceden bilindiği gerekçesiyle reddetti. Bu durum Güney Afrika Yahudilerinden olan komisyon başkanı Richard Goldsmith'i Refah sınır geçidi üzerinden Gazze'ye girmeye itti. Reddetmenin gerçek sebebi ise bu hükümetin işlediği suçları bizzat bilmesine dönmektedir. Zira bu savaşta çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere 1400 masum insan ölmüştür.
Bu noktada şusoru ortaya çıkmaktadır; 'İsrail'in bu kıyımlarına karşı atılacak adımlar ne olmalıdır?'. Çünkü bu tür raporların yayınlanması ve bu şekilde hafif bir dille kınanması bu kıyımlarda kurban gidenler ve aileleri için hiç de adil bir yöntem değildir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara