ABD Niçin ''Afganlaşmadan'' Korkuyor?
"Afganlaşma" Karzai ve ekibini kokpite yerleştirmek anlamına gelmektedir. Karışıklık için reçete olacağından co-pilotunun ya da uçuş görevlisinin kimin olacağını söylemeye kalkmayın.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-09-15 14:53:00
M K Bhadrakumar*
Pek çok şey ters gitmesine rağmen Afganistan’daki savaş henüz kaybedilmedi. Neyse ki, Kabil’de yeni bir siyasi oluşumun ortaya çıkma mücadelesi ile bir dönüş noktası ortaya çıktı.
Amerika Birleşik Devletleri’nin Afgan stratejisindeki en zayıf halkası Kabil’deki güçlerin değişkenliğini ele alış biçimi oldu. Prima facie – ilk bakışta görünen – kültürel talihsizlik meselesi olarak görünebilir. Zalmay Khalilzad (Halilzad) Kabil’deki Amerikan büyükelçiliği görevi döneminde vali gibi hareket etti ve Washington genel olarak Hamid Karzai’nin ikinci kişi olduğunun anlaşılması için uğraştı.
Bununla birlikte, Khalilzad’ın 2005 yılında görevinden ayrılmasından sonra ve Karzai ilk seçimleri başkan olarak kazandığında kendisine gelmeye başladı. Fakat sonradan 2006 yılında Afgan durumu kötüleşirken Washington Afganistan’ın yeniden yapılanmasının gelişigüzel takibi, afyon ekiminin ve uyuşturucu kaçakçılığının kontrolü, yaygın yolsuzluk ve Afgan kuruluşlarının kusurlu “kapasite inşaası”na kadar savaşın biriken başarısızlıklarından günah keçisi olarak Karzai’yi sorumlu tuttu. Karzai’ye karşı suçlamalar aşırı boyutlara ulaşmıştı.
Peki, gerçek Karzai nerede? Aslında gerçek Karzai kimdir? O ne kadar “güçlüydü” ki “başarısız” olabildi? Fırtınalı Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında şimdi Karzai’ye ne olacak? Karzai’nin devrilmesi ABD gündeminin bir parçası olarak gerçekten gerekli mi?
Salı günü ABD Dış İşleri Bakanlığı Sözcüsü Ian Kelly verdiği ayrıntılı medya brifinginde üç şey Afgan seçimi sonrası karmaşasına ABD’nin yaklaşımı olarak ortaya çıktı.
Birincisi Washington Kabil’deki Afgan başat Bağımsız Seçim Komisyonu (IEC) tarafından alınan kararları fesheden Batı başat Seçim Şikayetleri Komisyonu’ndan (ECC) doğacak herhangi bir ertelemeden kaçınma konusu olarak değerlendiriyor. Kelly “şimdiye kadar gördüğümüz her şey sürecin işlediğini gösteriyor ... kendi kendine çalışması için bir şans verilmesi gerekiyor” dedi.
İkincisi, “birkaç gün veya haftalarla olacak bir şey değil, tüm bu suçlamalar [seçim yolsuzluğu hakkındaki] ile ilgilenilebilmesi için aylar gerekiyor.”
Üçüncüsü ve en önemlisi bu “kesinlikle”, aynı zamanda ABD’nin Karzai’yi haklı gördüğü bir davadır. Kelly “Biz başkan Karzai ile her gün birlikte çalışıyoruz,” demişti.
Toplamda, Washington bir diğer beş yıl için başkan olarak Karzai ile uğraşmaya hazır olabilir. Fakat ihtarlar olacaktır ve Karzai gerektiği gibi hazır olana kadar, hükümet oluşumu beklemek zorunda kalabilir. Elbette bu aylar alabilir. Diğer taraftan General McChrystal ve Büyükelçi Karl Eikenberry gerçek komutta olurken, geçici bir hükümet devam edecektir.
Objektif olarak bakıldığında savaşı kurtarmaya dair herhangi bir ABD stratejisi Kabil’de merkezi ekseni güçlü ve yetkili bir hükümette olduğu müddetçe başarılı olabilir. “Afganlaşma” Karzai ve ekibini kokpite yerleştirmek anlamına gelmektedir. Karışıklık için reçete olacağından co-pilotunun ya da uçuş görevlisinin kimin olacağını söylemeye kalkmayın. Afgan kültürüne yabancı olduğundan dolayı ikili yönetime yer yoktur. Afganlar tek, tanımlanabilir kaynaklı bir güç beklerler. Fakat Washington kendi adaylarını Karzai’nin bakanlar kuruluna önermek istiyor.
Aynı zamanda, devleti yönetmek birden fazla yerel güç merkezi ile de başa çıkmayı içeriyor. Karzai Gul Agha (ağa) Sherzai, İsmail Khan ya da Rashid Dostum ile bağlantıları ile sıradışı koalisyon oluşturma kapasitesi sergiledi.
Meseleleri doğru açıdan ele almak için, eski ABD ulusal güvenlik danışmanı Zbigniew Brzezinski yakın zamanda Kuzey Atlantik Paktı Örgütü (NATO) savaşın sorumluluğunu hızlı bir şekilde Afgan ellerine vermediği sürece, Taliban’ın direniş hareketi olarak görüleceği ve tüm ABD stratejisi için ezici yenilgi olacağı riskinin büyüyeceğini söyledi.
Emin olmak için, “Afganlaşma”nın en kritik yönü Karzai’ye Taliban’a ulaşması için tam salahiyet verilmesidir. Bir Afgan lideri olarak, geleneksel Afgan siyasi gerçekliklerinden faydalanacak en iyi konumdadır. Etnik ve aşiret toplumunun özellikleri ya da baskılarına cevap olarak çağrılan çeşitli yerel düzenlerin ayrılma noktasını ne zaman yöneteceğini bir tek o bilirdi. Her Taliban oluşumunun El Kaide ile Faust türünde bir anlaşmaya girmekten çok uzak bir durum olduğunu biliyor. Fakat, ABD gerçekten Karzai’nin yeni hükümetinin ilk 100 gününde Taliban’ı ele geçirme planını kararlı bir şekilde sürdürmesini istiyor mu?
Afganistan üzerine güncel ABD tartışmalarında yanıltmaca var. Amerikan yorumcular iç siyasi zorunlulukları ve Afganistan’a daha fazla Amerikan askeri birliklerinin gönderilmesini içeren diyalektikler üzerine sabitlenirken, anlatı savaşın “Afganistan’ını” içerecek şekilde çerçevelenmelidir.
Afgan seçiminin alt çizgisi Karzai’nin Afgan marketinde ilerleyen ABD’den “bağımsızlık” işaretlerini göstermesidir. Fakat bu Washington’un cesaretini kırmaktadır.
Tüm ABD yaklaşımı Karzai’ye korunmasız, güvensiz ve onlara bağımlı olduğuna dair sıkı bir ders vermek üzerinedir. Merkezi konu, böylece ABD gerçekten Washington’un savaştaki gizli gündemini baltalamasın diye, Kabil’de bağımsız olarak hareket edeceği kesin olan güvenilir bir merkezi hükümet istiyor mu?
Kelly Afganistan’da uluslararası bir konferans gerçekleştirmesi için Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne sunulan Alman-İngiliz-Fransız önerisi hakkında kayıtsız kalmıştır. Almanya Başbakanı Angela Merkel, İngiltere Başbakanı Gordon Brown ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’den Salı günü Ban Ki-moon’a gelen bir mektupta “kriterler ve zamanlar konusunda” “Afganistan’daki geçiş aşamamız için ortak bir çerçeve formüle etmek ... mülkiyet beklentilerimizi ve Afganlara adım adım sorumluluğu teslim etme konusunda net yolu düzenlemek” ifadeleri geçiyor.
Öz olarak, Avrupalı liderler belirli bir zaman çizelgesi içinde “Afganlaşma” çağrısında bulundu. Mektupları (Çarşamba günü Sarkozy’nin ofisinde yayınlanan) Afganistan ile ilgili kararların tamamen ABD’ye bırakılmaması gerektiğini öneriyor.
İlginç bir şekilde, mektup ile ilgili soru sorulduğunda, Kelly Washington henüz içeriğini kavramaya çalışıyor diyerek geçiştirdi. Fakat NATO’nun yeni genel sekreteri Anders Fogh Rasmussen Washington’un görüşü hakkında fikir verdi ve şöyle dedi: “Halk söylemi yanlış tarafa doğru gitmeye başladı ... Afganistan’da gerektiği kadar kalmalıyız, ve gerektiği müddetçe kalacağız. Kimseye çıkış kapılarına koşmanın bir seçenek olduğu düşüncesini vermeyelim.”
Eğer Rasmussen - Çarşamba günü Washington’daki ziyaretinde iken konuştuğu gibi – NATO’nun Afganistan’taki devamlığının bir hedef olduğuna inanıyorsa, bu hedefin kendisi “Afganlaşma” ve Taliban üzerine kazanılacak bir zaferden önemli mi? Öyle görünüyor.
Taliban’ın Orta Asya, Kuzey Kafkasya, Çin’in Xinjiang (Doğu Türkistan) bölgesi ve İran’ın doğu bölgelerindeki dengesini bozmak Washington’un önceliğidir. Bölgesel istikrarsızlık savaş tarafından tehdit edilirken karşılığında Afganistan’daki uzun süreli, belirsiz NATO varlığını haklı çıkarmaya hizmet eden kendi kendine hizmet eden bir güvenlik paradigması gelişti.
ABD’nin temel NATO birlikleri paradoksu yakalamaya başlıyorlar, en sonunda, El Kaide’ye ve Taliban’a karşı savaşın riskleri büyürken, Afganlara karşı yabancı savaşın indirgenmesi gerektiği, “Afganlaşma” ABD’nin hedeflerine uymuyor.
Eski Avrupalılar NATO’nun genişlemesi ile ilgili jeopolitik gündeme hizmet etmek için gençlerin Hindu Kush (Hindukuş) dağlarına gitmesi ve orada ölmesi için hiçbir neden göremiyorlar. Rasmussen’in patlaması doğrular saatinin gediğini gösteriyor.
* Büyükelçi M.K. Bhadrakumar Hindistan Dışişleri Bakanlığı’nda çalışan bir diplomat. Görev kapsamı Sovyetler Birliği, Güney Kore, Sri Lanka, Almanya, Afganistan, Pakistan, Özbekistan, Kuveyt ve Türkiye’yi içeriyor.
Bu makale Zeynep Güneş tarafından timeturk.com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara