Merkezi ezan kalkıyor
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu açıkladı: "Merkezi ezan ve merkezi vaaz uygulamasını köylerden başlayarak kaldırıyoruz." İşte ayrıntılar;
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-09-08 02:46:00
Vakit’i makamında kabul eden Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, pek çok camide hizmetlerin aksamasına, cemaatle cami görevlileri arasındaki temasın azalmasına, vatandaşların camilerden uzaklaşmasına sebep olan merkezi ezan ve merkezi vaaz uygulamasının merkezi sisteme bağlı köylerden başlanarak kaldırılacağını açıkladı.
- Efendim; öncelikle kısa bir Ramazan mesajıyla başlayalım müsaade buyurursanız...
- Bütün İslâm Alemi’nin Ramazan’ını tebrik ediyorum. Ramazan’ın, rahmet, mağfiret ve kurtuluş bereketini peşpeşe yaşamamıza vesile olmasını temenni ediyorum.
- Sayın Başkan, sizden bu söyleşiyi talep etmemizin en önemli sebebi, “merkezi vaaz” “merkezi ezan” konularındaki şikâyetlerin gittikçe yoğunlaşması... Bize bu konuda çok şikâyet geliyor.
- Öncelikle bu konudaki hassasiyetinizden dolayı teşekkür ediyorum. Merkezi ezan ve vaazların hem olumlu, hem de olumsuz tarafları var. Merkezi vaazdan başlayalım. Gönül ister ki; her bir din görevlimiz cemaatiyle yüzyüze konuşsun, gözgöze gelsin ve dinî konularda cemaatini aydınlatsın, vaazı nasihatte bulunsun. Doğrusu budur. Çünkü hoparlörden yapılan vaazın yeterli iletişimi sağlayamadığı, hocaya ilgiyi çekemediği yüzyüze vaaz gibi netice vermediği ortadadır. Ancak din görevlilerimizin yarıdan fazlası İmam Hatip mezunudur. İlahiyat Fakültesi mezunları çok az olduğu, olanlar da öğretmenliği tercih ettiği için, İlahiyat Fakültesi mezunları çok amaçlı yetiştirildiği ve bazıları cami içi vaaz ve irşad hizmetlerine yeterince yatkın olmayabilecekleri için, her din görevlisinin camide vaazını sağlayamıyoruz. Din görevlileri içinde İlahiyat mezunlarının oranı yüzde 10 civarındadır. Bu oran tüm İmam Hatipliler arasında ise yüzde 6-7’dir. Vaaz edebilecek din görevlilerimizin sayısı fazla değildir. Ancak, biz eksiklerimizin üzerine yatmıyoruz. Gidermeye çalışıyoruz.
80 BİN CAMİ, 1500 VAİZ
-Mesela, neler yaptınız bugüne kadar?..
- Neler yaptık?.. Din görevlilerimize kampanya ile Kur’an-ı Kerim tefsiri, hadis kitapları, ilmihal başta olmak üzere çok ucuz fiyatlarla kitap verdik. Okuma seferberliği oldu adeta. Din görevlilerimizin kitaplıklarını kurmuş olduk. Yine, camide din görevlisinin takip edeceği cami tefsir dersleri, cami hadis dersleri, cami siyer dersleri şeklinde kitaplar hazırlatıyoruz. Onlarla din görevlilerimizin temasa geçmesini sağlayacağız. Bugün 80 bini aşkın camimiz var. Görevli vaiz sayımız ise sözleşmeliler dahil 1500 civarında. Yani, bırakın küçük camileri, orta boy, büyük camilerimizin hepsinde bile canlı vaaz verme imkânımız şu an için yok. En fazla 1500 camimizde canlı vaaz söz konusu olabiliyor. Peki bu durumda ne yapmak lazım? Ya imamları, din görevlilerini devreye katacağız, ya da merkezi vaaz uygulamasını yürüteceğiz. Şu anda bir çırpıda merkezi vaazı kaldırmamız, irşad faaliyetlerine boşluk meydana getirebilir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın orta vadeli projesi, hoparlörden vaaz sistemi yerine, cemaati ile birebir muhatap olan, cemaatinin gözünün içine baka baka konuşan, bilgili ehliyetli din görevlilerini işin içine katmaktır. Sadece Kur’an okuyan değil, aynı zamanda cemaatini Kur’an, Hadis, Siyer, Fıkıh konularında bilgilendiren kişi olması lazım. Bunun için gerekli materyalleri veriyoruz, din görevlilerimizi de o konuda cesaretlendiriyoruz. Anadolu’da din görevlilerimizle yaptığım konuşmalarda -ki bütün illere gittim, bu Diyanet tarihinde bir ilk- önümüzdeki birkaç yıl içinde her bir din görevlimizin, kendi hutbesini yazabilen, kendi vaazını yapabilen ve cemaatiyle bizzat ilgilenip cemaatini ve çevresini irşat faaliyetine aktif bir şekilde katılan kişi olması gerektiğini söyledim. Tabiî ilahiyatların kontenjanının artmış olması bir avantaj. İlahiyatlarda meslekî uygulamaya ve eğitim esnasında din hizmeti uygulamalarına ve staja ihtiyaç var. İlahiyat okuyanlar sadece teorik bilgilerle yetinmemeli. Kürsüde vaaz vererek tecrübe de kazanmalı.
ARTILARI VE EKSİLERİ
- Merkezi ezan?..
- Bu işin artıları da var, eksileri de. Önce artılara bakarsak; frekans bulunduğu vakit, müftülükler o ilçede güzel ezan okuyanları sıraya koyup, o ilin ilçenin aynı anda makamıyla, edasıyla, sadâsıyla bir ezan dinlemesi imkânı ortaya çıkıyor. Bu işin artı yönü. Her camide, her minarede böyle güzelce ezan okunmasını talep etsek bile bunun iki engeli var:
1) Artık müezzin kadrolarımızın çoğunu camilerdeki kadro boşluğundan dolayı diğer camilere kullandık. Eskiden camilerde 1 imam 1 müezzin vardı. Uzun yıllardan beri kadro verilmediği için, cami sayıları da her yıl 500, 600 arttığı için bu kadroları dağıttık. Şimdi her camimizde bir din görevlimiz var.
2) Her din görevlimizin de makamlı, edâ ve sadâsı yerinde ezan okumasının imkânı yok. Bunu beklemek de gerçekçi olmaz.
Merkezi ezanın bir de mahzurları var. İlk mahzur, din görevlilerimizin ezan okuma kabiliyetleri dumura uğruyor. Belli şahıslar okuduğu için, din görevlilerimizin ezan okuma becerileri zayıflıyor. Daha önemlisi, merkezi ezana bağlanan civar köylerde, din görevlilerimiz görevi ihmal edebiliyorlar, merkezi ezan okunduğu için de orada din hizmetlerinin yürüdüğü zannediliyor. Merkezi ezanın okunmuş olması, din görevlilerimizin hizmeti aksatmasına yol açabiliyor. Bir başka mahsur, bazen de frekanslar karışıyor, olmadık anlarda araya radyo vesaire giriyor, olumsuz durumlar ortaya çıkabiliyor.
- Yol haritanız ne?..
- Yol haritamız... Din görevlilerini kapsayacak şekilde Tashih-i Hurûf kursları başlattık. Bundan bir yıl içinde bin civarında öğrencimiz mezun oldu. Bunun amacı her bir din görevlimizin mahrece uygun (Arap harflerinin çıkışı); makama, tecvide, okuma kuralları uygun okumasını sağlamak. Biz din görevlimizi KPSS sınavı ile alıyoruz. Testte en iyi sonuçları elde edenleri, merkezi sistemle alıyoruz. En yüksek puandan başlıyoruz ve ona göre alıyoruz. Mülâkatla alma imkânımız olmadığı için o şahsın edâsının, sadâsının, mahrecinin, tecvidinin ne kadar iyi olduğunu ölçme imkânımız olmuyor. KPSS sistemi, torpili, referansı, subjektifliği önlüyor. Ama gariplik yok mu dostum bunda? Din görevliliği özel beceriler isteyen, mutlaka mülâkatla alınması gereken alanlardır. Umumi mevzuattan dolayı KPSS ile aldıklarımızdan önemli bir bölümüne kurs açmak ve onları mesleğe daha ehliyetli duruma getirmek için uğraşıyoruz.
HER BİR MİNAREDE EZAN OKUNACAK
- Bu yolu kısaltamazlar mı, mülâkat olmaz mı?..
- Yeni çıkacak olan teşkilât kanunumuzda, KPSS artı mülâkat sistemi geliyor. Yani şimdi, güzel okumaktan vazgeçtik, önce görevlimizin kıraatı, ezberi, mesleğe yatkınlığı, mihrap, minber hizmeti için kurslar açmak durumunda kalıyoruz. İşte, Tashih-i Hurûf’un ilk amacı Kur’an-ı minberde güzel okumaktır. Bunun ezan okumaya da katkısı olacaktır. Bunun yanısıra, ezanı güzel okuma kursları açtık. Ama tabiî burada ehil hocalar, iyi eğiticiler bulma meselesi oldu. Bunları her yerde açamadık. Ehil hoca sayısı arttıkça eksikleri gidereceğiz. Kademeli şekilde merkezi ezan yerine, her bir minarede ehil arkadaşlarımızın ezan okumasını hedefliyoruz. Bir defa, merkeze bağlı köylerdeki merkezi ezan uygulamasını kaldıracağız. Çünkü köy kendi imamının sesini duymak istiyor. Ve bizde, arkadaşların büyük bir kısmı görevine bağlı ama bir kısmı için söylüyorum; merkezi ezan uygulaması göreve devamsızlık açısından bir gölgeleme olmamalı.
Birincisi bu, ikincisi: Bu konuda il müftülerimize takdir hakkı verdik. Katı bir merkezi ezan uygulaması yerine; güzel ezan okuyabilen, makâmı, edâsı, sadâsı iyi camilerde merkezi ezan uygulamasının sona erdirilip din görevlisinin bizzat ezan okumasını istiyoruz. Şimdi, işin bir başka kısmı da kişisel tavrım: Küçük ilçelerde, tek bir celsede ezan okunup bitmesinin yerine farklı seslerde, farklı makamlarda bir ezan, coşkunun minarelerden yükselmesini daha estetik buluyorum. Seslerin birbirine karışarak bir ahenk oluşturduğu ezan coşkusunu daha estetik buluyorum.
“HACC’A GÜVENLİ GİDİN” MESAJINA DESTEK
- Suudi Arabistan’ın Ankara Büyükelçisi Dr. Muhammed Al Hussaini Vakit’e önemli açıklamalarda bulundu, biliyorsunuz. “Kimse endişe etmesin, Hacc’a güvenle gidin” mesajı, “Domuz gribi” tartışmalarının gündemde olduğu bir dönemde önemliydi...
- Evet, haklılar; Hac konusunda hiçbir endişeye gerek yok. Ben Suud makamlarına ve Suudi Arabistan Büyükelçiliği ile Suudi Arabistan Büyükelçisi’ne çok teşekkür ederim. Büyükelçi, çok entelektüel ve dirayetli bir insan. Bize gerekli kolaylığı sağlıyor. Hac konusunda bir sorun yok. Ek kontenjan bekliyoruz. Domuz gribiyle ilgili olarak çok ciddi sağlık problemleri gündeme gelirse, gerek bizim bakanlığımız, gerekse Suudi Arabistan gerekli bütün önlemleri alacaktır. Endişe edecek bir konu yoktur. Bizim için en önemli konu, ek kontenjandır. Çünkü 750 bin kişiden ancak 74 binini götürebileceğiz. Bu arada Umre talebi arttı. Umre hizmetlerindeki kalite de yükseldi. Ne yapalım, Hacc’a gidemeyenlerin de Umreye gitmelerini tavsiye ediyoruz.
Kaynak: SERDAR ARSEVEN / VAKİT
Haber Ara