Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Netenyahu'nun provakasyonları ve ABD

Arap basını bugün ağırlıklı olarak İsrail'in yerleşim politikasına yer veriyor. Ayrıca Arapların yaşadıkları iç çatışmalarla İsrail'e hizmet etmekte olduğu belirtiliyor.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-09-05 14:10:00

Netenyahu'nun provakasyonları ve ABD
Selda Shosa / Timetürk

İran'ın bölgedeki genişlemeci siyaseti de gündeme oturan konulardan biri.

Arap basını gündeminde bugün İsrail'in yerleşim politikası geniş yer buluyor. Bir yandan Netenyahu'nun Amerikan idaresi tarafından yerleşimin geçici olarak durdurulması dayatılmadan önce yerleşime hız verdiğine dikkat çekilirken öte yandan neden yerleşimin bu kadar ön plana çıkarıldığı sorgulanıyor. Bu bağlamda İsrail'le asıl sorunun yerleşim değil işgal olduğuna yerleşimin değil işgalin sona erdirilmesinin ele alınması gereken konu olduğuna dikkat çekiliyor. İsrail hususunda bugün gündemde yer bulan bir diğer mesele ise Arapların yaşadıkları iç çekişme ve çatışmalarla İsrail'e büyük hizmet sunmakta olduğu. İsrailli bir yazar bu çatışmaların artık İsrail'e hizmet eden bir araç haline dönüştüğünü ifade ediyor. Ayrıca İran'ın bölgede genişleme politikası çerçevesinde Irak'ı kontrol altına almaya çalıştığı, bu nedenle de Irak'a dikkat çekici düzeyde masraf yaptığı ele alınıyor.

Londra'dan yayımlanan El-Kudsu'l Arabi gazetesi bugünkü 'Amerika'nın Netenyahu'nun Provakasyonlarına Talihsiz Yanıtı' başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; 'İsrail başbakanı Bünyamin Netenyahu işgal altındaki Batı Yaka topraklarında şu anda varolan İsrail yerleşimlerde 1000'lerce yeni konut bina etme planını ilan etmeye hazırlanıyor. Bunu, Amerika'nın yeni yönetimiyle yerleşimin geçici olarak durdurulması üzerine bir anlaşmaya varmadan önce emr-i vaki gibi dayatmak için yapıyor.

Netenyahu bu alanda planlarını uygulamak için geçen aylar boyunca zaman kazanmak için oyalandı. Hatta yerleşimin durdurulması hakkında yapılan anlaşmaların hepsi içeriği boş, gerçek kıymeti bulunmayan anlaşmalardı.

Bizler Amerikan idaresinin Netenyahu'nun bu kışkırtıcı planlarına güçlü; Amerika'nın İslam ve Arap dünyasındaki güvenirliğinde yarattığı aşağılanmışlık boyutuna uygun bir karşılık vereceğini tahmin ediyorduk. Ancak beklentilerimiz, Beyaz Saray sözcüsü Robert Jeans bu yerleşim planları karşısında üzüntüsünü belirten; 'uzun zamandır var olan barış planına karşı' ifadeleri kullandığında suya düştü.

SORUNUMUZ YERLEŞİM DEĞİL İŞGALDİR !

Suudi Arabistan'dan yayınlanan El-Cezire gazetesi bugünkü 'İşgalin Sona Erdirilmesi mi Yoksa Yerleşimin Durdurulması mı?' başlıklı yorumunda şu ifadeleri kullanıyor; ' Düşman İsrail'in başbakanı Netenyahu'nun son hileleri... Netenyahu Siyonist varlığın hükümet cephelerinden müttefiği Amerika kendisine, Araplarla normalleştirme karşılığında yerleşimin belli bir süre için dondurulmasını dayatmadan önce yerleşimi hızlandırmalarını istedi.

Bu konum Amerika'nın anlayarak ya da anlamayarak karıştığı stratejinin içinde yer alıyor. Öyle ki Arap bölgesinde barışın gerçekleşmesi için gerekli şey yerleşimin durdurulmasıymış gibi oldu.

Yerleşim ya da kolonileşmek Araplar ve İsrail arasında barışın sağlanması için ana konu, en büyük tasa gibi yapıldı. Araplara yerleşimin kısmen durdurulması için normalleştirilmenin dayatılması ise Arap konumunun zayıflatılması, Arap ve Filistinlilerin esas hedeflerinden uzaklaştırılmasıdır. Oysa konuşmanın sadece toprakların özgürleştirilmesi, İsrail'in 1967 yılının 5 Haziran günü istila ettiği Arap topraklarında işgalin sona erdirilmesi ile sınırlı olması gerekir. bunun dışında hepsi değersizdir, Arapların İsrail ve hatta Amerika tarafından oyalanması ve soyulmasıdır.

İÇ ÇATIŞMALAR İSRAİL'E YARIYOR

Daru'l Haliç gazetesi bugünkü sürmanşetinde 'Anlaşmazlıklar Hastalığı ve Düşmana Hizmet' başlığı altında şu ifadelere yer veriyor; 'İsrailli bir yazar hayret içinde daha önce hiç hasıl olmamış garip bir şey hakkında yazıyor. Yazar, Arap bölgesinde görülen fitnenin İsrail'e hizmet eden araçlardan biri olduğunu açıklıyor. Sonra İsrail'in düşmanlarının aralarındaki çatışmalarla meşgul olduklarını ve bu şekilde İsrail için koruyucu faktöre dönüştüklerini ekliyor. Son olarak yazar makalesinin sonuç kısmında Arap iç anlaşmazlıklarının İsrail'i bir kere basamak olarak kullandığını ancak şu anda İsrail'in Arap iç anlaşmazlıklarını çıkarları için kullanıyor olduğunu ifade ediyor.

Bu terörist varlığa en çok fayda veren Arapların bu katillerle varlıksal savaşa sırt çevirmeye ve Arap çekişmeleri ile hasasiyetleri komedisinin devam ediyor olmasıdır. Bu da ya anlaşmazlıkların büyümesi ya da düşman ile hegemonya, yeni sömürü projeleri sahibi koruyucularının kullandığı 'böl-yönet' siyasetinin bir sonucudur.

Araplar arasındaki anlaşmazlıklar ümmeti bitkin düşüren bir hastalıktır. Acaba Araplar bu parçalanma halini ve aynı vakitte düşmana hizmet etmeyi kabul ediyor mu?

İRAN'IN ŞU ANKİ HEDEFİ IRAK'I KONTROL ALTINA ALMAK

Londra'dan yayımlanan El-Şarku'l Ewsat gazetesi yazarlarından Tarık El-Hamid bugünkü 'İran ve Önceliklerin Yeniden Düzenlenmesi' başlıklı makalesinde şöyle diyor; 'İran'ın şu anki ilk önceliği Irak'ı tamamen kontrol altına alabilmek. Mali göstergeler bunu söylemektedir. Şu an maddi olarak daha iyi durumda olmayan Hizbullah, Lübnan'daki bazı Sünni ve Hıristiyan cephelere para harcıyordu. Aynı şekilde Hamas'a mali destek de azaldı. Evet İran şu an bir iç krizden geçiyor ancak Irak'a harcamaları dikkat çekici düzeyde. Özellikle Amerika'nın çekilmesinden sonra da artan bir hızla ilerlemektedir.

Tahran, Hizbullah'ın gücüne bakarak Lübnan hususunda endişe duymuyor. Bu da Hizbullah'ın düşmanlarına karşı sakinliğini ve açılımını açıklamaktadır. Hizbullah Suriyelilere göre daha sakin oldu. İran Suriye'ye Hizbullah'a güvendiği kadar güvenmiyor. Öte yandan Irak'ın tamamen kontrol altına alınması karşılığında Şam'ın kaybetmesi ya da bazı Iraklıların dediği gibi İran'ın sömürgesi haline gelmesi İranlılar için daha faydalı ve mantıklıdır.

İran'a dönersek Irak'ı kontrolü altına alması sonucu Arap Körfez'ine sızma ve caydırma gücüne sahip olacaktır. Ayrıca Tahran'ın Afganistan'da nüfuz sahibi olması bir yana İran'ın Suriye ve İsrail'e karşı Hizbullah aracılığıyla askeri bir cephesi doğacaktır. Bu şekilde de İran bölgedeki genişlemeci hedeflerini gerçekleştirmeye ve Amerika ile müzakere hedefine daha da yaklaşmış olacaktır. Ayrıca Suriye'nin gerek Suudi Arabistan ve Mısır'la gerek de Amerika ile ittifak yönündeki dönüşümlerine kayıtsız kalmayacaktır.
SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara