Abbas-Netenyahu görüşme hazırlıkları
Arap basınında bugün Abbas-Netenyahu arasında yapılacak görüşmeler, Yemen'de yaşanan iç karışıklıklar ve İsrailli esir asker karşılığında binlerce Filistinli esirin görmezden gelinip, ihmal edilmesi ve bu hususta uygulanan çifte standart gündeme oturuyor.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-09-03 13:50:00
Leyla Ebumellal / TIMETURK
Arap basını bugün Filistin devlet başkanı Mahmut Abbas'ın İsrail başbakanı Bünyamin Netenyahu ile yapacağı görüşmelere dikkat çekiyor. Abbas'ın görüşme masasına oturması Arapların genel tavırlarıyla bağdaştırılarak önce kahramanca karşı koydukları sonra yavaş yavaş tavizler vermeye başladıkları belirtiliyor. Aynı şekilde İsrailli esir Şalit'in kurtarılması için Arap çevrelerce harcanan çaba kınanarak Filistinli esirlerin görmezden gelindiği, ihmal edildiği ifade ediliyor. Yaşadığı iç çatışmalarla gündemden düşmeyen Yemen'deki karışıklıklar da Yemen yönetiminin acizliğine bağlanıyor. Yemen rejimi, aşiret bölgelerine hüküm geçirememekle suçlanırken, Şii Husiler de dış güçlerin asıl büyük hedeflerine ulaşmak için kullandıkları bir araç olarak görülüyor.
ABBAS YİNE TAVİZ YOLUNUN YOLCUSU
Londra'dan yayımlanan El-Kudsu'l Arabi gazetesi bugünkü ''Abbas-Netenyahu Görüşmesinin Hazırlıkları Başladı'' başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; ''İsrail başbakanı Bünyamin Netenyahu ile yerleşim tamamen durdurulmadan herhangi bir görüşmeyi reddeden Filistin devlet başkanı Mahmut Abbas tutumunda fazla ısrarcı olamadı. Eveligün işgal altındaki Kudüs şehrinde Selam Feyyad hükümetinde ekonomi bakanı olan Basim Huri ile İsrailli meslektaşı Silvan Şalom arasında ''ekonomik projeler ve Filistinlilerin şu anki durumlarını iyileştirme arayışları'' adı altında geçen resmi görüşmeden sonra bu konumundan sakin ve derece derece geri adım atmaya başladı.
Bu görüşme, Netenyahu'nun Avrupa Birliği ve İngiltere eski başbakanı Tony Blair'in desteğiyle teşvik edip sayın Feyyad'ın ve hükümetinin topraklarında uyguladığı ekonomik barış teorisinin hayata geçirilmesidir.
Bildrilmeyen gizli gündem; Batı Yaka evlatlarına Filistinlilik ve temel sabitleri unutturulmaya ve direnişin ''terör'' olduğu ve hayati çıkarlarına direk zarar verdiği kanaatine vardırılmalarına çalışılmaktadır. Bunun en güzel örneği olarak da şu anda Gazze'de yaşanan açlık, yoksunluk ve ambargo gösterilmektedir.
Yakın geçmişteki tecrübeler tekrar ediyor. İsrailliler karar veriyor. Araplar başta kahramanca reddediyor sonra da alçalmış olarak kabul ediyor. Gelecek haftaların ve Birleşmiş Milletlerin koridorlarında yapılacak görüşmelerin başlığı işte bu. Sonra Netenyahu bütün hedeflerini ya da büyük çoğunluğunu gerçekleştirmiş olarak işgal edilmiş Kudüs'e dönecek. Bu da iktidardaki sağcı ittifakını güçlendirecek.
HUSİLER SİYASET BOŞLUĞUNDAN DOĞDU
Londra'dan yayımlanan El-Şarku'l Ewsat gazetesi yazarlarından Abdurrahmah El-Raşid bugünkü ''Husiler Zayıf Yemen'in Neticesidir'' başlıklı makalesinde şu ifadeler kullanıyor; ''güç her zaman Sana'a'da idi. Bugün de hala öyle. Başkentten ayrılmasıyla hükümetin varlığı zayıf düşer ve aşiretlere tabi kendisine has düzenlemeleri, yöneticileri ve milisleri olan devletçikler düzeni altına girer. Şu günlerde dünyayı doldurup meşgul eden Husiler bu kronik siyasi ve güvenlik boşluğundan doğmuştur. Biliyorum ki Yemenli yetkiliker güçlerinin zayıflığı söylentilerini inkar edecek. Ancak çok yazık ki Osmanlılar'ın mirası olması yanında dünyanın en büyük petrol ülkesinin güneyinde yer alması ve Kızıl Deniz'e açılan Babu'l Mendeb darboğazına bakması nedeniyle siyasi-coğrafik önem taşımaktadır. Bununla beraber karışık Afrika Boynuzu'nun karşısında yer almaktadır. İşte bu yüzden de Yemen ülkeyi bu önemli yönlerden birine geçiş yolu olarak kullanmak isteyen düşman tarafların hedefi olmuştur.
Ne yazık ki Yemen'de bazıları bu stratejik değeri nüfuzun, paranın ve siyasi pazarlıkların kaynağı olarak görerek yanlış değerlendirdi. Ancak bu, bugün Husiler meselesinde görüldüğü gibi Yemen'in kendisinden büyük, bedeli de hem rejime hem de Yemen halkına ağır bir oyun oldu. Husiler bazı tarafların kullandığı bir araçtan ibaret. Bu tarafların arasında İran da yer almaktadır. Öyle ki başka kamplara tabi olduğuna inandığı Yemen rejimine saldırıyı komşusu Suudi Arabistan'a karşı tehdit olarak kullanmak istemektedir.
Sana'a'daki merkezi yönetim, dağlık aşiret bölgelerine otoritesini geçirebilmekten aciz kaldığı bir zaman yaşadı. Bu geçerli bir maziret ancak bunun sebebi yeni Yemen için yönetimin hem ülkenin hem de bölgenin istikrarını güvence altına almasını gerekli kılacak bir tasarı koymamış olmasıdır. Orada Batılı destekçilerden gelen şiakyetler bulunmaktadır. Onlar Sana'a'nın, aşiret bölgelerinin gelişmesini istemediğini ya da nasıl geliştiğini bilmediğini ya da birçok Arap ve Batı ülkesinden gelen yardımları bu yolda harcamadığını sanıyor. Yemen rejiminin ilk önem vermesi gereken nokta kolunun uzun olması, Sana'a'da aldığı kararın El-Cevf'de uygulanmasıdır. Ancak Yemen'in şu anki kalıntı sıygası komşuya eziyet vermekten çok rejimi ortadan kaldıracaktır.
Daru'l Haliç gazetesi bugünkü ''Şalit ve 11 Bin'' başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; ''bir İsrailli askere meylettiğini ortaya koyup da binlerce Filistinliyi görmezden gelmek açıkça çifte standarda, iki ölçekle tartmaya, Siyonist varlığı pohpohlamaya ve Arapların ihmaline işarettir ki burada ihmal kelimesi çok yumuşak kalmaktadır. Çünkü başta Filistin meselesi olmak üzere çoğunluğu Arap meseleleriyle ilgili Batı'ya dayalı standartlar nedeniyle gerçek durum çok daha kötü.
İsrailli asker bir kati ve vatanında değil. Oysa binlerce Filistinli gaspedilmiş vatanlarında özgür hayat haklarını savunuyor ve vatanını özgürleştirmek için çalışıyor. yani yaptıkları tüm kanun ve yasaların izin verdiği nefs-i müdafadır.
Bu esirlerin özel bir yolu olmalıdır. Arapların, kendilerinin salınması meselesini vacip, ilerki adımlarda atlanmayacak ilk bent yapması gerekir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara