"Fitne ateşi sönecek"
Ulusa Seslenen Başbakan Erdoğan, demokratik açılımı değerlendirdi. İhanet suçlamalarına yanıt veren Erdoğan, hayalindeki Türkiye'yi anlattı; "Fitne ateşi sönecek" dedi.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-08-27 17:57:00
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bizim demokratik açılımdan muradımız bütün karanlıklarından arınmış, bütün ağırlıklarını üstünden atmış aydınlık bir Türkiye'dir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasına vatandaşların ramazan ayını kutlayarak başladı.
Ramazan ayının Türk milletine, İslam alemine ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini temenni eden Erdoğan, şunları söyledi:
''Ramazan ayı malumunuz üzere hem İslam alemi hem de milletimiz için güzelliklerle dolu bir rahmet ve bereket mevsimidir. Ama bunun da ötesinde toplumsal hayatımız için son derece zengin sosyal ve kültürel imkânlar barındıran, birlik ve beraberliğimizi güçlendiren bir zamandır.
Her ramazan ayıyla birlikte gündelik hayatımızda gözle görülür bir hareketlenmenin, aile hayatımızda bir kaynaşmanın, toplumsal paylaşma ve yardımlaşma duygularımızda büyük bir canlanmanın yaşandığını memnuniyetle müşahede ederiz. Bu bakımdan her ramazan ayını milletimiz için, ülkemiz için bir tazelenme, bir yenilenme imkânı olarak görüyor, böyle idrak ediyoruz.
İnşallah, bu yıl da ramazan ayı, hangi inançtan, hangi kültürden, hangi kökenden olursak olalım, hepimiz için millet olma bilincimizin, kardeşlik hukukumuzun, birbirimize karşı duyduğumuz sevgi ve muhabbetin daha da güçleneceği bir ay olacaktır.
Bu şuurla umutlarımızı tazeleyecek, el ele, kol kola, gönül gönüle bizi bekleyen o aydınlık geleceğe yürüyeceğiz.''
-''BÜYÜK ZAFER TARİHİ BİR DÖNÜM NOKTASIDIR''-
Konuşmasında, her yıl ağustos ayının son haftasının Zafer Haftası olarak kutlandığını ve bu haftanın 30 Ağustos Zafer Bayramı ile taçlandırıldığını belirten Erdoğan, Türk milletinin İstiklal Mücadelesi'nin adım adım zafere ulaşmasını sembolize eden bu haftanın her yıl olduğu gibi bu yıl da milletçe büyük bir coşku ve gururla kutlandığını ifade etti.
Bundan 87 yıl önce kazanılan bu Büyük Zafer'in, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna imkan veren tarihi bir dönüm noktası olduğunu anlatan Erdoğan, ''kuruluşunun 100. yıl dönümüne doğru adım adım ilerleyen Türkiye Cumhuriyeti'ni her gün daha da ileri bir seviyeye taşımak için, Türk milletinin destansı İstiklal Mücadelesi'nden aldıkları ilhamla gece gündüz çalıştıklarını'' dile getirdi.
Türkiye Cumhuriyeti'ni, her alanda muasır medeniyet seviyesinin ötelerine taşımanın en önemli milli hedefleri olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, Zafer Haftası'nı kutlayarak, tarih boyunca bu vatanı savunmak uğruna canını veren şehitler için de Allah'tan rahmet diledi.
-''ETLE TIRNAK GİBİ BİRBİRİNDEN AYRILAMAZ OLAN TÜRK MİLLETİ''-
''Türkiye'nin yedi yıla yaklaşan büyük değişim döneminin ve çok değerli bu atılım yıllarının en büyük kazancının Türk Milletinin huzuru ve Türkiye Cumhuriyeti'nin istikrarı olduğunu'' vurgulayan Başbakan Erdoğan, bu huzur ve istikrarın teminatı olarak da Türk milletini gösterdi.
Yediden yetmişe Türk insanının bu başarıda ortak bir paya sahip olduğunu belirten Erdoğan, ''Türkiye'nin sahip olduğu her güzelliğin, etle tırnak gibi birbirinden ayrılamaz olan Türk milletine ait olduğunu'' söyledi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Biz asırlar boyunca o millet olma şuuruyla var olduk, var kaldık. Birbirimize inanarak, birbirimize dayanarak, omuz omuza vererek, aynı siperlerde aynı hilal uğruna can vererek millet olduk.
Önümüze çıkan sayısız badireyi bu şuurla, bu beraberlik ruhuyla atlattık. Tarihe nice şanlı sahifeyi bu şaşmaz ve yekpare istiklal aşkıyla yazdık. Nice büyük medeniyet bu hamlelerle bu aşkla, bu feyizle, bu sevgi ve merhametle, tek bir ruh, tek bir vücut olarak gerçekleşti. Bu örnek kardeşliğimizle tarihe izler bıraktık, insanlığa ışık tuttuk. Başka yerlerde bulamadığı huzur, emniyet ve merhameti nice topluluklar bizim bu birlik ve dirliğimizin şemsiyesi altında buldu.
Bu toprakların doğusundan, batısından, kuzeyinden, güneyinden koşup gelen insanlarımızın el birliğiyle yükselttiği sancak, sadece milletimizin büyük istiklal şuurunun değil, insanlığın temel değer ve faziletlerinin de sancağı oldu.
Biz bu meziyetlerimizle, bu medeniyet şiarımızla, bizi biz yapan bu güçlü millet olma şuurumuzla o günlerden bugünlere geldik. İnşallah aynı ruh ve şuurla, geleceğe de hep birlikte yürüyeceğiz; maddi, manevi nice medeniyet hamlelerine yine hep birlikte imza atacağız.
Bu bakımdan iktidarımız hep şunu işledi: Tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek devlet.''
-DEMOKRATİK AÇILIM-
Ulusa Sesleniş konuşmasında, son haftalarda, ''terör sorunu ve demokratik açılım çalışmalarının Türkiye gündeminde önemli bir yer tuttuğunu'' belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
''Şunu herkesin çok iyi bilmesi gerekiyor: Bizim bu açılımdan muradımız, bu ülkede yaşayan herkesin ama herkesin, kendini özgürce ifade edebileceği demokratik ortamı tesis edebilmektir. Önceliğimiz yediden yetmişe bütün insanlarımıza ve bir uçtan bir uca ülkemizin her bir köşesine esenlik getirebilmektir.
Biz demokratik bir açılım gerçekleştirelim derken, sadece doğu demiyoruz, sadece batı demiyoruz, sadece kuzey veya güney demiyoruz; bu ülkeyi topyekun ele alıyor, nerede bir insani sıkıntı varsa devlet orada olsun, o sıkıntıyı gidersin diyoruz.
Nerede adaletsizliğe uğramış bir insanımız varsa hukukun şaşmaz terazisi orada kurulsun diyoruz. Bu ülkenin nimetleri de, külfetleri de hakça paylaşılsın diyoruz. Hakkaniyetin ölçüsü nerede şaşıyorsa hep birlikte bunu düzeltelim diyoruz. Her vatandaşımızın devletinden insanca bir hayatın asgari şartlarını oluşturmasını beklemek gibi bir hakkı vardır diyoruz.
Devletin görevi, kim olduğuna, nerede yaşadığına bakmadan vatandaşına hizmettir diyoruz. Biz milletimize efendi olmaya değil, milletimizin hizmetkarı olmaya geldik. Bizim demokratik açılımdan kastımız, bu genişlik ve bu bütünlük içindedir.
Türkiye, her insanımızın, ay yıldızlı bayrağımız altında, gurur duyacağı, mutlu yaşayacağı, gelecek hedeflerine birlikte yürüyeceği bir ülke olsun istiyoruz. Hepimiz bu ülke için aynı umut ve heyecanla hayaller kuralım, aynı aşk ve şevkle çalışıp çabalayalım istiyoruz.
Bu ülkede artık insanlık ayıpları, faili meçhuller yaşanmasın; masumlar suçlu ilan edilmesin, suçlular cezasız kalmasın istiyoruz. Her insanımız bu bayrağın gölgesinde kendini güvende hissetsin, devletine güvensin istiyoruz.
Milli Birlik Projesi olarak demokrasi milletimizin en büyük güvencesi olsun, millet iradesinin üstüne gölge düşmesin istiyoruz. Bizim demokratik açılımdan muradımız bütün karanlıklarından arınmış, bütün ağırlıklarını üstünden atmış aydınlık bir Türkiye'dir.''
-''TÜRKİYE ÇOK UZUN YILLARDIR TERÖR GERÇEĞİYLE KARŞI KARŞIYADIR''-
Bu bütünlük içinde, ''Türkiye'nin kronik her sıkıntısına ferahlık getirmenin ve yürekler yakan her insanlık dramına çare aramanın elbette olacağını'' anlatan Erdoğan, ''ülke olarak geçmişte yaşanan pek çok sıkıntının temelinde sorumlu konumda bulunanların ülkenin meselelerine serinkanlı, sağduyulu ve samimi mülahazalarla bakamamış olmaları gerçeğinin yattığına inandığını'' dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bu ülkede geçmişte yaşanan ekonomik sıkıntıların, krizlerin, bunalımların ortaya çıkmasında nasıl bir yönetim zafiyeti, nasıl bir acziyet varsa toplumsal meselelerin vahim kangrenlere dönüşmesinde de aynı zafiyet ve acziyet vardır. Bu gerçeği kabul etmek, toplum olarak uzun yıllar boyunca yaşadığımız büyük acıların, ödediğimiz ağır bedellerin olduğu gibi büyük devlet olmanın da kaçınılmaz bir gereğidir.
Türkiye çok uzun yıllardır terör gerçeğiyle karşı karşıyadır. Türkiye yine çok uzun yıllardır terörle mücadele halindedir. Bu ağır tecrübe canımızdan binlerce gencecik can koparıp almıştır. Evlerin önlerine ay yıldızlı bayraklara sarılı şehit cenazeleri getirildikçe, Türkiye her ölüm haberiyle sarsıldıkça, yediğimiz lokmalar boğazımıza dizilir olmuştur.
Türkiye bu yılları acıyla, gözyaşıyla geçirmiştir. Ekmeğe uzanması gereken eller silaha uzanmıştır. Refaha doğru atılması gereken adımlar maalesef yoksulluğa, yoksunluğa, işsizliğe, çaresizliğe doğru atılmıştır.
Ülke olarak bu süreçte refaha doğru yürüyeceğimiz, büyüyeceğimiz, kalkınacağımız altın yıllarımızı kaybettik. Millet olarak bu ülkeye güç verecek, kalkınmamıza omuz verecek, hayallerimizi gerçeğe dönüştürecek nice nesillerimizi kaybettik. Anaların gözbebeği, milletimizin umudu, ülkemizin geleceği olan gencecik, pırıl pırıl canlarımızı kaybettik.
''BU MESELE SADECE ASKERİ TEDBİRLERLE ÇÖZÜLEBİLECEK BİR MESELE DEĞİLDİR. BUNUN İÇİN FERT FERT, İNSAN İNSAN, EV EV BU MESELEYİ YENİDEN DÜŞÜNMELİ, TARİH BOYUNCA OLDUĞU GİBİ BU BADİRENİN ÜSTÜNE KARARLI BİR MİLLET GİBİ GİTMEYİ BİLMELİYİZ''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''En ağır şartlarda, binlerce şehit vermek pahasına yürütülen bu zorlu mücadelede güvenlik güçlerimiz üstüne düşeni yapmaktadır. Ancak, yıllardır söylenegeldiği üzere, bu mesele sadece askeri tedbirlerle çözülebilecek bir mesele değildir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasında, demokratik açılım konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan, şunları kaydetti:
''İnsanlarımızın arasına tarih boyunca ekilememiş bu fesat tohumlarını ekenlere, daha ilk günden, en gür sesimizle 'dur' demeliydik ama diyemedik. 25 yıl önce bu denilmeliydi. Hiç değilse bugün yaşadığımız onca acının, ödediğimiz onca bedelin ardından hiç değilse bugün bu gidişata artık 'dur' demeliyiz. İşte 7 yıldır bunun hazırlığı içinde olduk.
Geleceğimizi karartmak, umutlarımızı köreltmek isteyenlerin de bir ucundan körükledikleri bu fitne ateşini milletçe, el birliğiyle söndürmeliyiz. Nesiller boyudur kanayan bu yarayı artık iyileştirmeliyiz. Bunun için fert fert, insan insan, ev ev bu meseleyi yeniden düşünmeli, tarih boyunca olduğu gibi bu badirenin üstüne kararlı bir millet gibi gitmeyi bilmeliyiz.
Üzülerek ifade edeyim ki, toplum olarak bugüne kadar bu konuyu bütün boyutlarıyla değerlendirmeyi, çözümü soğukkanlılıkla, aklıselimle tartışmayı pek başaramadık. Bize dayatılan ön yargıları, bizi birbirimize düşürmek için tezgâhlanmış korku ve fesat tuzaklarını hakkıyla aşamadık.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen, bugün, bu sorunlarımızı bir güvenlik sorunu olarak değil, topyekun demokrasi sorunumuzun bir parçası olarak konuşabilme noktasına gelmişsek bunda güvenlik güçlerimizin on yıllardır büyük fedakarlıklarla ve dirayetle verdikleri mücadelenin payını asla unutamayız.
En ağır şartlarda, binlerce şehit vermek pahasına yürütülen bu zorlu mücadelede güvenlik güçlerimiz üstüne düşeni yapmaktadır. Ancak, yıllardır söylenegeldiği üzere bu mesele sadece askeri tedbirlerle çözülebilecek bir mesele değildir. Bu mesele çok boyutlu bir meseledir, toplumsal bir meseledir, sosyal bir meseledir ekonomik bir meseledir, kültürel bir meseledir. İşin psikolojik boyutu vardır. Hepsinin ötesinde bunun siyasi, diplomatik boyutu vardır, bu bir insanlık meselesidir, bir demokrasi meselesidir.
Sorumluluğunu hakkıyla taşımayan, her şeyi güvenlik güçlerine havale eden yönetim anlayışları, yaşanan siyasi ve ekonomik krizler, demokrasinin zaafa uğratılması gibi nedenlerle, bu aklıselim noktasına bir türlü gelinememiştir.
Bugün gelinen nokta işte bu muhasebe noktasıdır. Bu noktada meseleyi yeniden düşünerek, milletimizin acılarına son verecek ve kardeşleri birbirine düşüren bu fitneyi bitirecek aklıselimi yine birlik ve beraberlik içinde tesis etmeyi umut ediyoruz ve diyoruz ki, hep birlikte ama hep birlikte kim olursa olsun gelin taşın altına elimizi sokalım.''
''TÜRKİYE'NİN MENFAATLERİNE HALEL GETİRECEK EN KÜÇÜK BİR ADIMI BİLE ASLA VE ASLA ATMAYIZ''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokratik açılımla ilgili, ''Bugün geldiğimiz nokta, bu tarihi aklıselim noktası, devletimizin ve milletimizin ortak iradesinin ve beklentilerinin bir neticesidir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayımlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında, demokratik açılım konusunda değerlendirmelerde bulundu.
''Yaşanan bunca tecrübeden sonra, teşhisleri en doğru, en gerçekçi, en serinkanlı biçimde koymak, bu teşhislerin gereği olan tedavileri en kısa zamanda hayata geçirecek adımları atmak durumunda olunduğunu'' vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bugün geldiğimiz nokta, bu tarihi aklıselim noktası, devletimizin ve milletimizin ortak iradesinin ve beklentilerinin bir neticesidir.
Şundan hiçbir insanımız şüpheye düşmesin: Bu silkiniş, asırlar boyunca bir ve beraber yaşamış olan milletimizin yeniden tarihe yön verecek bir haşmet ve azamete ulaşmak üzere birbirine kenetlenmesi, milli birlik-bütünlük projesini, sürecini hayata geçirmesidir.
Kim bu kardeşlik projesinden bir ihanet planı çıkarmaya çalışıyorsa Türkiye'ye büyük kötülük ediyor. Anayasamızın belirlediği ölçüler ortadadır. Türkiye'yi bölmeye, bütünlüğümüzü bozmaya, üniter devlet yapımızı ortadan kaldırmaya yönelik hiçbir niyet ve girişime asla ve asla izin vermeyiz. Türkiye'nin menfaatlerine halel getirecek en küçük bir adımı bile asla ve asla atmayız.
Ne yapıyorsak Türkiye'nin menfaatleri içindir, 71 buçuk milyon vatandaşımızın tamamının ortak menfaati içindir. Bizim gözden çıkarılacak bir tek evladımız yoktur. Biz bütün çocuklarımızın bu topraklarda tarih boyunca olduğu gibi kardeşçe yaşamalarını istiyoruz. Bu açılım, demokratik bir açılımdır. Bu açılım, sevgi ve kardeşlik açılımıdır. Bu açılım, ortak bir duyguda buluşma açılımıdır. Bu açılım, ortak aklın tecellisidir.
Atılan bu adım, anaların gözyaşları daha fazla akmasın, acılar daha fazla yüreklere çökmesin, gönüller mahzun olmasın, kardeş kardeşe düşman olmasın diye atılıyor, bu amaçlara nasıl karşı çıkılabilir?''
-''BUNUN NERESİ KÖTÜ?''-
Başbakan Erdoğan, ''Çanakkale'nin gezilip ziyaret edilmesi durumunda, şehitliklerde Anadolu topraklarının değişik yerlerinden, Balkanlar ve Kafkaslar'dan gelen gençlerin nasıl gönül gönüle yattığının görülmesi durumunda Türk milletinin nasıl bir ruh kökünden geldiğinin çok daha iyi anlaşılacağını'' ifade etti.
Erdoğan, şunları söyledi:
''Bu ülkenin doğusu da batısı da kuzeyi de güneyi de aynı coşkuyu kuşansın, aynı atılım heyecanını yaşasın, her insanımız ülkesine, devletine, bayrağına aynı gurur ve mutlulukla sahip çıksın istiyoruz, bunun neresi kötü? Asıl kötü olan, bu yaranın çeyrek asırdır kanamaya devam etmesidir.
Bu millete asıl kötülüğü, bu acıya seyirci kalanlar, bu yarayı bir an önce iyileştirmek için gününü gecesine katmayanlar yapmıştır. Asıl büyük yanlışı, yetki ve sorumluluğu elinde bulundurduğu halde, yıllar yılı hamasetle idare edip, sorunu görmezlikten gelen makam sahipleri yapmıştır. Bu ülkeye en büyük kötülüğü, milletin kardeşlik duygularını zayıflatmak için türlü türlü fesat oyunları tezgahlayanlar, bu milletin beraberliğini zayıflatmaya çalışanlar yapmıştır.
Asıl sorgulamamız gerekenler, vatandaşına en temel hakları fazla gören, bu ülkeye tarih boyunca bağlı kalmış gönülleri kıran, küstüren zihniyetlerdir. Bu ülkenin yalnız doğusunda değil, batısında da kuzeyinde de güneyinde de mahrumiyet bölgeleri oluşmasına göz yuman, buralara götürülmesi gereken hizmetlerin parasını hırsıza, arsıza peşkeş çekenlerdir.
Asıl sorgulamamız gerekenler, insanlarımızın birlik ve beraberliğine kasteden kirli çeteleşmeler, karanlık örgütlenmeler, iftira tezgahlarıdır; adalete güveni zedeleyen, otoritesini saygıyla değil korkuyla kabul ettirmeye çalışan yönetim anlayışlarıdır. Gelin bunları sorgulayalım, bu hatalara, bu yanlışlara bir daha düşmeyelim diyoruz, bunda ne kötülük var?
Türkiye'nin acıları sona ersin, geleceğimiz aydınlık olsun ve bu aydınlık, bu ülkenin bütün insanlarının yüzlerini ve gönüllerini aydınlatsın istiyoruz, bunda ne gariplik var?''
-''BURADA SİYASİ İSTİSMAR YAPILMAZ, BURADA SİYASİRANT HESABINA GİRİLMEZ. HERKESİ ÇÖZÜMÜN BİR PARÇASI OLMAYA ÇAĞIRIYORUZ''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokratik açılımla ilgili olarak, ''Bizim kimseye, 'her şeyi biz yapalım', 'kuralı biz koyalım', 'çerçeveyi biz çizelim' gibi bir dayatmamız yok. Çünkü biz Türkiye'nin tamamı değiliz'' dedi. Erdoğan, ''Burada siyasi istismar yapılmaz, burada siyasi rant hesabına girilmez. Herkesi çözümün bir parçası olmaya çağırıyoruz'' değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasında, ''Demokratik açılım konusunu her türlü polemikten uzak ele almanın ve çare arayışlarına samimiyetle, hassasiyetle katkıda bulunmanın herkesin ortak görevi olduğunu'' söyledi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bizim kimseye, 'her şeyi biz yapalım', 'kuralı biz koyalım', 'çerçeveyi biz çizelim' gibi bir dayatmamız yok. Çünkü biz Türkiye'nin tamamı değiliz. Biz herkese bir çağrıda bulunuyoruz. Gelin bu ülkenin kanayan bütün yaralarına, evet, tekrar söylüyorum, bütün yaralarına merhemi hep birlikte bulalım diyoruz. Burada siyasi istismar yapılmaz, burada siyasi rant hesabına girilmez. Herkesi çözümün bir parçası olmaya çağırıyoruz. Geçmişteki klişeler bir işe yaramadı, gelin yeni bir açılım gerçekleştirelim, bu yakıcı meseleye aklıselimi getirelim diyoruz. Neden olmayacağını yıllarca konuştuk, gelin bugün de nasıl olacağını konuşalım diyoruz.
Bu mesele bu milletin meselesidir, bu ülkenin meselesidir, gelin bir ucundan tutun da bu ağırlığı bu ülkenin üstünden kaldıralım diyoruz. Tarih boyunca diz kırıp aynı sofraya oturmuş, aynı türküyü beraberce söylemiş, vatanı savunmak için aynı cephede saf tutmuş bu insanların gönül ahengini bozan nedir, gelin birlikte bulalım diyoruz. Bu mesele demokrasi meselesidir diyoruz, çözümü arayıp bulmak görevi herkesten çok milletten vekalet alanlara düşer diyoruz. Bu meseleyi her türlü önyargıdan, her türlü polemikten, her türlü asabiyetten, her türlü istismarlardan uzak biçimde gelin milletin huzuruna getirelim diyoruz. Üniversitelerimiz konuyu tartışsın, aydınlarımız, sanatçılarımız, sivil toplum kuruluşlarımız, medyamız, yediden yetmişe bütün insanlarımız bu konuyu hakkını vererek bir daha düşünsün diyoruz.
Vatan toprağının bir köşesindeki bir yara gün gelir bütün vücudu sarar, kangrene çevirir, gelin daha fazla geç kalmadan o yarayı hep birlikte saralım diyoruz. Gelin yanlış neyse, hata neyse, kusur neyse, çok geç olmadan bütün bu yanlışlıkları düzeltelim diyoruz. Gelin bu ülkeyi demokrasisiyle, adaletiyle, özgürlüğüyle, refah ve istikrarıyla, barış ve kardeşliğiyle dünyaya örnek bir ülke haline getirelim diyoruz.''
-''BİRLİĞİ, DİRLİĞİ, BÜTÜNLÜĞÜNÜ HER ŞEYİN ÜSTÜNDE TUTTUK''-
''Olumsuzluklar ve yanlışlar üzerine çözüm bina edilemeyeceğini'' vurgulayan Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin çeyrek asrı aşkın bir zamandır terör meselesiyle uğraştığını dile getirdi.
Ödenilen bedelin de çekilen acıların da çok büyük olduğunu belirten Erdoğan, gencecik fidanların gözyaşlarıyla toprağa verildiğini, ülkenin umudu olan nesillerin kaybedildiğini ifade etti.
Türkiye'nin büyümesine, kalkınmasına ve ilerlemesine harcanılması gereken zamanın, enerjinin ve maddi kaynakların heba edildiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, ''Bu çeyrek asrı bütün bu acıları yaşamadan, bu bedelleri ödemeden huzur ve istikrar içinde geçirsek bugün nerede olurduk, düşünebiliyor musunuz?'' diye sordu.
Erdoğan, ''Türkiye'nin kendi potansiyelini harekete geçirerek başlattığı atılıma, millet olarak son yedi yılda başardıklarına bakılması durumunda'' ne kaybedildiğinin çok açık bir biçimde görüleceğini söyledi.
Bu kayıp tablosunun herkesin içini sızlatan bir tablo olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Neden bu kayıp yıllara yenilerini ekleyelim? Neden bu kayıp nesillere yeni nesillerimizi, bu ülkenin genç fidanlarını eklemeye devam edelim? Neden bu ülkenin geleceğini böyle karanlık niyetlere kurban edelim? Edemeyiz, etmeyeceğiz. Artık açık yüreklilikle, yanlışlıkları teşhis etmenin, birbirimize inanıp güvenerek, milletimize yakışan, geçmişimize yakışan mutlu ve müreffeh bir geleceği hep birlikte inşa etmenin yolunu açacağız.
Terörü bir yol olarak seçenleri her zaman telin ettik, şimdi de ediyoruz. Terör örgütünü bir düşman ilan ettik, şimdi de ilan ediyoruz Türkiye'nin birliğini, dirliğini, bütünlüğünü her şeyin üstünde tuttuk, bugün de bu hassasiyetimizi aynı kararlılıkla koruyoruz. Bu demokratik arayışlarımız da aslında bu hassasiyetimizin eseridir. İnanıyoruz ki bu demokratik açılımlar sonuç verdikçe, fesat odakları zeminini kaybedecek, terörün bir yol, bir yöntem gibi gösterilmesine de imkan kalmayacaktır.''
-''MİLLİ AHENGİ EN GÜZEL BİÇİMDE YAŞAYAN VE YAŞATAN BİR MİLLET...''-
''Demokrasi içinde her derdin bir çaresi bulunduğunu'' anlatan Başbakan Erdoğan, bunun için başta demokrasi olmak üzere her konuda samimiyetin elden bırakılmaması gerektiğini dile getirdi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
''Demokrasiyi bütün unsurlarıyla birlikte işler hale getirirsek, diğer bütün sıkıntıların da peş peşe çözüm yoluna gireceğini rahatlıkla görebiliriz. Bu ülkenin doğusuyla batısını birbirine yaklaştırdıkça, terörün ayaklarının altındaki zeminin ortadan kalkacağını da göreceğiz. İnsanların fikirlerini, inançlarını, kültürlerini yaşamakta alabildiğine özgür oldukları bir ülke haline gelebilirsek, bütün bu farklılıkların bu ülke için bir zenginlik olduğunu fark edeceğiz. Türkiye, kelimelerden, kavramlardan, fikirlerden korkulan bir ülke olmanın utancını daha fazla taşıyamaz.
Bu ülkede hepimizin, Türkmen'in de Tatar'ın da Kürt'ün de Çerkez'in de Laz'ın da kendini özgür hissederek, kendi kültürüne, geleneğine-göreneğine sahip çıkarak, komşusunun farklılıklarına saygı göstererek geleceğe umutla bakarak yaşamaya hakkı var. Nitekim binlerce yıllık tarihi medeniyet tecrübemiz de bu milli ahengi en güzel biçimde yaşayan ve yaşatan bir millet olduğumuzu görmüyor muyuz, bunu göstermiyor mu?
Ancak böyle bir Türkiye güçlü bir Türkiye olarak yoluna devam edebilir. Bizim hedefimiz herkesin devlet ve kanunlar karşısında eşit olduğu, külfetin ve nimetin adaletle paylaşıldığı, tek bir vatandaşımızın bile mahzun olmadığı bir Türkiye'dir. Türkiye'yi seven herkesin, her insanımızın, her kurum ve kuruluşumuzun, bu meseleye bu genişlikte, bu derinlikte bakması, tahriklere kapılmadan meseleyi aklıselimle, hassasiyetle, sağduyuyla değerlendirmesi en büyük temennimiz ve beklentimizdir.
Milletimiz bu meselenin de üstesinden gelebilecek hakkaniyete ve demokratik olgunluğa fazlasıyla sahiptir; inşallah önümüzdeki süreçte, bunu da dost-düşman herkes görecektir.''
-''TÜRKİYE'NİN ÖNÜ AÇIKTIR''-
Başbakan Erdoğan, Ulusa Sesleniş konuşmasında ekonomik gelişmelere de değindi.
Türkiye'yi daha güzel yarınlara taşımak üzere tespit edilen ekonomik hedeflere de büyük bir kararlılıkla yürümeye devam ettiklerini vurgulayan Erdoğan, ''Dünyada yaşanan olumsuz şartlara rağmen AK Parti hükümetinin başlattığı sosyoekonomik değişimi her alanda aynı hız ve yoğunlukta sürdürme gayreti içinde olduklarını'' söyledi.
Bu çalışmalar neticesinde Türkiye'nin hem bölgesinde, hem dünyada ağırlığını giderek daha fazla hissettiren bir ülke konumuna geldiğini vurgulayan Erdoğan, ''Huzur ve istikrarını koruyan, sorunlarının üstüne kararlılıkla giden, hedeflerini kaybetmeyen ve adımlarını her gün biraz daha ileriye atan bir Türkiye'nin önü açıktır. Yeter ki ülkemize ve birbirimize inancımızı kaybetmeden yürümeye devam edelim. Ben o mutlu ve müreffeh Türkiye idealine bütün kalbimle inanıyorum. Sizlerden de ricam o aydınlık Türkiye idealine aynı samimiyetle inanmanızdır'' diye konuştu.
Sözlerinin sonunda vatandaşların Ramazan ayını ve 30 Ağustos Zafer Bayramını kutlayan Başbakan Erdoğan, ''Hepinize sevgi ve saygılar sunarken, barış bizler için çok daha yakın olsun istiyorum, kardeşlik tacımız olsun istiyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun'' ifadelerini kullandı.
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara