Ali Atıf Bir'den 'Başörtüsü Açılımı'
Bugün Gazetesi yazarı Ali Atıf Bir, köşesinde Kürt Açılımı ile Türban Açılımını karşılaştırdı ve sordu:Türban açılımı için kaç kişi ölmeli?
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-08-26 11:30:00
Ali Atıf BİR yazdı…
Türban açılımı için kaç kişi ölmeli?
Dün kaldığımız yerden devam edelim bakalım... Dünkü yazımda "Önce Kürtler: 'Türkiye'de yaşıyoruz. Türkiye'de yaşayanlara Türk deniyor, Kürt asıllı Kürt-Türk, Türk asıllı Türk-Türk, Çerkez asıllı Çerkez-Türk, Laz asıllı Laz-Türk, Gürcü asıllı da Gürcü-Türk olarak adlandırılıyor' konseptini kabul edecekler, sonrası kolay" demiştim.
Kolay işlere gelelim şimdi. Öncelikle Kürtçe'nin rahatça yazılması, çizilmesi, basılması, gazete haline gelmesi, özel televizyonlaşması, yerel televizyonlaşması, tematik televizyonlaşması, internet siteleşmesi sağlanacak. Yani Kürtçe özgürleştirilecek.
İki... Türkçeleştirilen yer ve insan isimleri acilen Kürtçe eski hallerine getirilecek.
Üç... Kürtçe ilk ve orta öğretimde seçmeli ders olarak okutulacak, isterse öğrenciler belirli sayıda dersi Kürtçe olarak alabilecekler.
Dört... Acilen genel seçimlerde %10 ülke barajı %5'e indirilecek.
Beş... Bir "ayrımcılık yasası" çıkarılacak ve insanlara; devlette ya da özelde işe alınırken, burs gibi fırsatlardan yararlandırılırken dinlerine, dillerine, ırklarına ve cinsiyetlerine bakılmaksızın muamele yapılacak.
Hepsi bu.
Gördüğünüz üzere benim çözümlerimde ne Abdullah Öcalan'la pazarlık ne PKK'lılara af ne de federasyonvari yerel yönetim uygulaması var.
Kürt sorununu, tamamen PKK'dan ayırıyorum.
Ayırmak da zorundayız. Kürt sorunu PKK'dan bağımsız olarak çözülmek zorunda!
Eğer çözersek başta PKK kendi varlığını sorgular. O sorgulamazsa zaten sağduyulu ve sayıları çok daha fazla olan Kürt-Türkler "Bu şimdi neyin terörü" demeye başlarlar.
Kürt sorununu PKK sorunundan ayırmaz isek "üniversitede türban sorununu" çözmek için de bazıları dağa çıkıp 30 bin kişiyi öldürmekle tehdit ederlerse ne yapacağız?
Ya da sizce de 30 bin kişi öldürülmeden türban sorunu çözülemez mi? Türban sorununu demokratik yollardan çözmeye çalışanlar akılsız mı?
Demokratik haklar ve özgürlükler silahla, kanla, terörle elde edilmemeli... Bu yol meşru sayılmamalı...
Bu işin ilke boyutu.
Bir de insani ya da psikolojik boyutu var.
Öyle ya da böyle Türkiye Cumhuriyeti son otuz yılında vatandaşına kan kusturan bir örgütle masaya oturmaya kalkar ya da onun üyelerine af çıkarmaya çalışır ya da lideriyle onu kahramanlık koltuğuna oturtacak bir pazarlığa girişmeye çalışırsa işte o zaman "Kürt açılımı", "Türk kapanımına" dönüşür.
Türkiye'nin psikolojisi bu kadar açılımı içine sindiremez. Oksijen zehirlenmesinden sizlere ömür.
Yani hem demokratik bir devleti devlet yapan ilkeler hem de psikoloji diyor ki: Kürt sorununu PKK'ya rağmen çöz.
Kürt-Türkler'in Türkiye'de Türk vatandaşı olarak onurlarıyla ve gururlarıyla yaşamalarını sağla...
Sonra bırak PKK kendi sorununu çözsün!
Sürekli bu köşede yazdığım bir söz var. Yine tekrar edeceğim. Kimse zamanı gelen bir düşüncenin önünde duramaz. Türkiye'de Kürt açılımının ve diğer demokratik açılımların zamanı bir gün gelecekti, geldi.
Önünde kimse duramaz.
MHP bile!
CHP bile!
PKK bile!
Hatta tutucu merkez medya bile!
Hatta Bekir Coşkun bile!
SON VİDEO HABER
Haber Ara