Kürt sorunu böyle başladı
Atatürk 1935'te İsmet İnönü'ye bir rapor hazırlatarak Kürtleri Türkleştirme planları yapıldığı ortaya çıktı. İşte rapora göre Kürtleri Türkleştirmenin en etkili yolu...
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-08-25 12:40:00
Dönemin Başbakanı İsmet İnönü'nün doğu il ve ilçelerini dolaştıktan sonra hazırladığı “çok gizli” raporda, “Erzincan Kürt merkezi olursa Kürdistan'ın kurulmasından korkarım” denilirken, “Van ve Erzincan'da acele olarak, Muş ovasında tedricen ve Elazığ ovasında kuvvetli Türk kitleleri vücuda getirmek zorundayız” ifadesine yer veriliyor ve Kürtleri Türkleştirmenin etkili bir yolu olarak, Türklerle Kürtlerin aynı okullarda okutulması isteniyor.
DERSİM’E ASKERî İDARE
Diyarbakır hakkında “kuvvetli Türklük merkezi olmak için tedbirlerimizi kolaylıkla işletebileceğimiz olgunluktadır” ifadesi kullanılan raporda, “Dersim vilâyetinin teşkili ile askerî bir idare kurulması ve Dersim ıslahının programa bağlanması lâzımdır” deniliyor. Erzurum'un içeride Kürtlüğe karşı sağlam bir Türk merkezi haline getirilmesi istenen raporda, boşaltılan Ermeni köylerine Kürtlerin yerleştirilmesinin engellenmesi gerektiği belirtiliyor.
HÜKÜMETİN Kürt sorununa çözüm amacıyla başlattığı ‘demokratik açılım’ kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor. Türkiye’de sorunun çözümü için birçok kuruluş onlarca rapor hazırladı. Fakat raflarda kalan raporlar hayata geçirilemedi. Turgut Özal’ın çözmek için yaptığı girişimler sonuçsuz kaldı. Şimdi AKP hükümeti sorunu çözmek için çalışıyor. 2005 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır gezisinde söylediği “Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorunudur. Benim de sorunumdur.” açıklaması önemli çıkış noktası oldu.
Sorunun çözümü için 3 yıldır yapılan çalışma ‘açılıma’ dönüştü. Fakat raporların hazırlandığı dönemlerde yaşanan tartışmalar yeniden başladı. Yıllarca görmezlikten gelinen veya ‘güvenlik meselesi’ olarak bakılan Kürt sorunu, yine ülke gündeminde. Türkiye’de şimdiye kadar çeşitli kuruluşlar tarafından sorunun çözümüne yönelik atılacak adımları içeren 21 rapor hazırlandı.
Umumi Müfettiş Abidin Özmen de 1936’da yine gizli ‘Kürt Raporu’ hazırlamış. Terör örgütü PKK’nın 1984 yılından itibaren silâhlı mücadeleye başlamasıyla birlikte raporlar birbirini izledi. 1990-2002 yılları arasında SHP 2, CHP 4, TÜSİAD 2, TOBB 2, TOSAV, ANAP, Adnan Kahveci, İşadamı Sakıp Sabancı, Türk-İş, Hak-İş, İstanbul Sanayi Odası, İstanbul Ticaret Odası, İktisadi Kalkınma Vakfı birer rapor hazırladı.
Raporlarda, OHAL ve Koruculuk sisteminin kaldırılmasından, Kürtçe radyo ve tv’ye, anadilde eğitimden Kürt kimlik ve kültürünün teslim edilmesine, siyasî genel aftan Bask modeline kadar pek çok öneriye yer veriliyor. Rapor hazırlayanlar kimi zaman bölücülük ve vatan hainliğiyle suçlandı. SHP’nin 1990 yılında hazırladığı rapor ise DGM’lik oldu.
1990 ve 1993 yıllarında SHP, 1993, 1998, 2000 ve 2002 yıllarında da CHP, toplam 7 kez rapor hazırlayarak kamuoyunun dikkatini bu soruna çekmeye çalıştı. Kürt sorununun çözümüne yönelik çalışma yürüten başta Cumhurbaşkanı Turgut Özal olmak üzere Sakıp Sabancı, Andan Kahveci gibi isimler hayata gözlerini yumdu.
RAPORLARDA ÖNE ÇIKAN İSTEKLER
Hazırlanan Kürt raporlarında birçok talebin ortak olması dikkat çekiyor. Geçmişten günümüze kamuoyuna yansıyan raporlardan öne çıkan talepler şöyle: “Anadil yasağı ilkel bir politika, kaldırılmalı, tek parti döneminde bile uygulanmadı. Anadil öğrenimi güvence altına alınacak. Resmi dil Türkçe. Koruculuk sistemi kaldırılmalı, bölge kalkınma planı hazırlanmalı, bölgedeki toprak dağılım adaletsizilği giderilmeli, değişik kültür ve diller için araştırma birimleri ve enstitüler kurulmalı, terör ve demokrasi sorunlarına çözüm getirilmemiş olması Türkiye’yi krize taşıdı, Kürt sorunu etnik duyarlılıklara demokratik çözüm ile çözülür, devletin ırkı olmaz’ anlayışı temelinde tüm yurttaşlar ‘TC yurttaşlığı’ üst kimliğinde buluşmalı, Köye Dönüş Projesi başlatılmalı, anti terör eğitimi görmüş polis ve jandarma sayısı en az PKK’nin iki katına çıkarılmalı, PKK için özel tip cezaevleri inşa edilmeli, terörle mücadelede halka zarar verilmemeli, teröre destek veren ülkelere caydırıcı önlemler alınmalı, Kürt kökenli vatandaşların kendilerini doğrudan ifade edecekleri düzenlemelere gidilmeli, bölge halkının Türkiye’nin bölünmesi yönünde bir arzusu yok, insan hakları iyileştirilsin, AB reformları hızlandırılsın, işkenceyi önlemek için yasal iyileştirmeler yapılsın, seçim sistemi yenilenmeli; siyasi partilerin seçim ittifakına olanak verilmeli, baraj makul bir seviyeye indirilmeli, Ulusal Program’da kültürel hakların iki önemli konusu olan anadilde eğitim ve televizyon-radyo yayını konusunda açıklık yok.”
"Türkler ve Kürtleri ayrı ayrı okutmakta yarar yoktur"
İLK raporu İsmet İnönü hazırladı. 1935 yılında Atatürk’ün emriyle Doğu ve Güneydoğu illerini, ilçelerini adım adım dolaşan dönemin Başbakanı İsmet İnönü’nün hazırladığı ‘çok gizli’ rapor, Türkiye’nin bugün tartıştığı tüm konuların 74 yıl önceki sorunlarla aynı olduğu anlaşılıyor. “Ağrı’da Kürtlerin medenileşip, sükûnet bulmaları bile kardır.” denilen raporda, Karaköse’nin hükümete bağlı bir Kürt şehri olduğu belirtilirken, Erzincan’ın Kürt merkezi olması halinde Kürdistan’ın kurulmasından korkulacağı ifade ediliyor. Rapor, “Diyarbakır, kuvvetli Türklük merkezi olmak için tedbirlerimizi kolaylıkla işletebileceğimiz bir olgunluktadır. Türkler ve Kürtleri ayrı ayrı okutmakta yarar yoktur. İlk tahsili birlikte yapmalılar. Bu, Kürtleri Türkleştirmek için etkili olacaktır.” diye devam ediyor.
Kaynak: Cihan - Yeniasya
SON VİDEO HABER
Haber Ara