Dilencilere para vermek caiz mi?
'İnsanların merhamet duygularını kazanca çeviren dilencilere para vermek caiz mi?' sorusuna Hayrettin Karaman ve Mehmet Paksu'nun verdiği cevaplar..
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-08-25 13:37:00
YÜZYILLARDIR DEVAM EDEN HASTALIK: DİLENCİLİK
Tabii ki, dilencilik sadece günümüzün sorunu değildi. Bu yüzyıllardan beri devam eden bir hastalıktı bu durum. Bizde 'Dilencilere para vermek caiz mi?' sorunu İslâm Hukuku Profesörü ve Yeni Şafak gazetesi yazarı Hayrettin Karaman’a, Moral FM programcısı ve Bugün gazetesi yazarı Mehmet Paksu’ya sorduk. ‘Sabah Namazına Nasıl Kalkılır?’ kitabının yazarı Cemil Tokpınar’da başından geçen ilginç bir anısını anlattı.
PEYGAMBER EFENDİMİZ DİLENCİLİĞİ YASAKLADI
İslâm Hukuku Profesörü Hayrettin Karaman Peygamberimiz (SAV)’in dilenciliği yasakladığını söyledi. Hayrettin Karaman, Peygamber Efendimizin insanların ihtiyacı olduğu halde istememeyi alışkanlık haline getirmesi gerektiğini kaydederek ‘Elinin emeği ile yaşamayı tavsiye ettiğini’ belirtti. 'Dilencilere para vermek, Peygamberimizin yasağını da ihlal etmektir’ ifadesini kullanan Karaman, ‘O yüzden para verilmemelidir’ diye konuştu.
HERKES ÖNCE KENDİ ÇEVRESİNE YARDIM ETMELİ
Dilenciliğin özendirilmemesi için insanların üzerine düşen görevleri yerine getrimesi gerektiğini kaydeden Hayrettin Karaman şu örneği verdi: İhtiyacı olan kişiler tespit edilmeli. Hatta ona da hacet bırakılmadan herkes önce kendi akrabalarından, çevresinden ve komşularından ihtiyacı olanları tespit ederek yardımda bulunmalıdır. Herkes bunu yaparsa ‘Ben nereden bileceğim kimin fakir olduğunu!’ gibi bir bahanede ortadan kalkmış olur.
TOPLUMUN ŞİFA BULMAZ YARASI
İlahiyatçı yazar Mehmet Paksu ‘Dilencilik toplumun şifa bulmaz bir yarasıdır.’ ifadesini kullanarak Peygaber Efendimizin hayatından bir örnek verdi :
Bir gün Resulullah‘ın (a.s.m.) huzurunda Ensardan birisi gelerek birşey ister. Efendimiz ona sorar 'Evinde bir şey var mı?'
'Evet, yâ Resulallah, bir çulumuz bir de su kabumız var' Bunun üzerine Efendimiz çul ve su kabını getirmesini ister. O kişi alır ve gitirir. Resul-i Ekrem çulla su kabını eline alır, orada olanlara göstererek, 'Şu iki eşyayı satın alacak kimse var mı?' diye sorar. Sonra sahibe arasında bir kişi bunları satın alınır. Bunun üzerine Resullah o kişiye 'Bu paranın bir dirhemi ile yiyecek al, diğer kısmı ile balta al, bana gel.' der. Gelen kişi tavsiyelere uyar ve Efendimiz in yanına gelir. O’da kendi eliyle o baltaya sap takar ve ‘Al bunu, git odun kes, topla, sat. Seni on beş gün görmeyeceğim' diyerek o kişi çalışmaya sevk eder. O adam gider, odun keser, toplar, satar. Resulullahın huzuruna geldiğinde on beş dirhem kazanmıştır. Bir kısmı ile giyecek, bir kısmı ile de yiyecek almıştır. Resulullah bunun üzerine şöyle buyurmuştur: 'Dilencilik yüzünden siyah bir nokta olarak Kıyamet gününde gelmektense şu hâlin ondan daha hayırlıdır.'
DİLENMEK ÜÇ KİŞİYE CAİZDİR
Mehmet Paksu, Peygamber Efendimizin hadislerinden bir örnek daha verek şunları söyledi: 'Dilenmek ancak şu üç kişiye caizdir: (1) Toprağa yapıştıran fakirliğe uğrayana (son derece fakir düşene), (2) altından kalkamayacak derecede borç altına girene, (3) para bulmak için kan parası yüklenen kimseye.' Başka bir rivâyette ise dördüncü bir şart getirilir: 'Çok acı veren müzmin bir hastalığa kapılan kimse ihtiyacı kadar isteyebilir.'
DUHA SURESİ'NDEKİ AYETİN ANLAMI
Paksu, Duhâ Sûresinde geçen 'Birşey isteyeni geri çevirip azarlama' mealindeki âyetin farklı olduğunu kaydederek 'Buradaki esas murad, ilmî bir mesele soranı, birşey öğrenmek isteyeni geri çevirmemektir. Yoksa her isteyeni boş çevirmemek şeklinde anlaşılmamalıdır. Çünkü bu takdirde dilenciliğe yol açılmış olur.' dedi.
BİR DİLENCİNİN OYUNU
'Sabah Namanına Nasıl Kalkılır' kitabının yazarı Cemil Tokpınar ise başından geçen ilginç bir anısını anlattı: Birgün Vakıf Gureba Hastanesi'nin önünden geçiyordum. Yanında bir erkek çocuğu olan kadın bana yaklaşarak 'Param kalmadı. Bursa'ya gideceğim. Bana yadım eder misiniz?' dedi. Bende 'Üzerimde pazla para yok, şunu alın.' dediğimde parayı beğenmedi. Sonra aynı gün Muratpaşa Camii'sine akşam namazına gidiyordum. Bir de baktım ki (!) aynı kadın bu sefer yanına bir kız çocuğu alıp 'Edirne'ye gidecek param kalmadı. Ne olur bana yardım edin!' diye dileniyor. Yanına gittim Dedim ki; 'Hani Bursa'ya gidecektin. Ne oldu şimdi Edirne'ye gitmek için para topluyorsun?'
O zaman, o da 'Ne yapayım. 5 tane yetimim var. Onun için para topluyorum.' cevabını verdi.
Bende, 'neden yalan söylediğini' sorunca sustu.
SON VİDEO HABER
Haber Ara