İstanbul da 'Başörtüsüne Özgürlük' dedi
Ülke çapında bazı illerde her hafta, bazı illerde her ay yapılan 'Başörtüsüne Özgürlük' eylemlerine Ramazan boyunca Özgür-Der de omuz veriyor.İşte bu haftaki eylemler...
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-08-23 17:10:00
Ramazan boyunca başörtüsüne özgürlük talebini dillendirmek ve ülke çapındaki İnanç Özgürlüğü Platformları’na destek vermek için her Cumartesi Fatih Saraçhane Parkı’nda toplanma çağrısında bulunan Özgür-Der, bu Ramazan’ın ilk eyleminde Kürt sorununun çözümü noktasında hak, adalet ve kardeşlik temelli adımlara destek vereceğini ifade etti.
Ramazan ayının başlamasıyla her hafta Özgür-Der tarafından Fatih Saraçhane Parkı'nda başörtüsü için yapılan eylemler de başladı. Dün 13.30'da toplanan Özgür-Der mensuplarına Vakit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak ve Mazlumder Genel Başkan Yardımcısı Cüneyt Sarıyaşar da destek verdi.
"Herkes İçin Adalet Başörtüsüne Özgürlük!" yazılı pankartın yanı sıra gündemdeki "Kürt açılımı"na ilişkin "Irkçı, İnkarcı Dayatmaya Hayır! Hak ve Adalet Temelli Çözüme Evet!" yazılı pankart açan Özgür-Der üyeleri, ellerinde taşıdıkları "Yasakçılar Silivri'de Yasakları Yürürlükte!" yazılı dövizle de darbe ve Ergenekon ruhunun yaşadığına dikkat çektiler. "Hak ve Adalet Temelli Çözüme Evet!" yazılı bir dövizin Kürtçesinin de taşındığı eylemde Kürt sorununun çözümü noktasında atılması gereken adımların hak, adalet, kardeşlik ve özgürlük çerçevesinde olması gerektiği vurgulandı ve bu adımların destekleneceği ifade edildi. Ancak eylemde "demokratik açılım"ın başta başörtüsü olmak üzere diğer tüm hak ihlallerini de kapsaması gerektiği ifade edilerek herkes için adalet çağrısında bulunuldu. Özgür-Der adına hazırlanan ve aşağıda tam metni yer alan basın metninde de Kürt sorununun çözümüne ilişkin atılması gereken adımlara yer verildi.
Eylemin sunumunu yapan Ahmet Murat Kaya, Ramazanın Müslümanlar için taşıdığı öneme dikkat çekerek, başörtüsünün de oruç gibi namaz gibi Allah'ın emri olduğuna vurgu yaptı. Tüm dünya Müslümanlarının verdiği mücadeleyle başörtüsü mücadelesinin birbirinden ayrılamayacağını ifade eden Kaya, Ramazan ayının Müslümanlar için hayırlar getirmesini niyaz etti.
Vakit yazarı Abdurrahman Dilipak 'a Org. Güven Erkaya'nın ölümünün ardında kaleme aldığı yazısından dolayı mahkeme kararı ile evinin haczedilip satılması kararının da kınandığı eyleme destek veren Abdurrahman Dilipak, "demokratik açılım"ın öncelikle darbe anayasalarının tasfiyesiyle başlaması gerektiğine dikkat çekerek, inanca saygı ve düşünceye özgürlük çerçevesinde atılması gereken çok sayıda adım olduğuna işaret etti. Dilipak, açılımın mümkün olabilmesi için Hükümetin öncelikle darbeyi mümkün kılan EMASYA protokolü ve TSK İç Hizmet Kanunu 135. Maddesini kaldırması gerektiğini ifade etti.
Mazlumder Genel Başkan Yardımcısı Cüneyt Sarıyaşar ise ülkede ciddi bir Türk sorunu olduğunu, mevcut sorunun kaynağını Türkleştirme baskısının oluşturduğunu söyledi. Hak ihlallerinin külliyen tasfiye edilmesi gerektiğini belirten Sarıyaşar, Mazlumder'in bu konulardaki çalışmalarına değinerek çalışanların Cuma namazı kılma hakkıyla çocuklara din eğitimi hakkı konusunu misal olarak verdi. Sarıyaşar, sözlerini, adaletin herkes için olması gerektiği vurgusuyla tamamladı.
Son olarak Özgür-Der adına söz alan Özgür-Der Yönetim Kurulu üyesi Kenan Alpay da başörtüsü yasakçıları ile darbeciler arasındaki paralelliğe dikkat çekti.
Konuşmasında 28 Şubat darbecilerinin, başörtüsü yasakçılarının bugünün Ergenekoncuları olduğunun altını çizen Alpay, darbeci yasakçıların bir kısmının Silivri'de olmakla birlikte bulundukları muhtelif görevler döneminde onların etkisiyle alınan yasakçı ve otoriter kararların hâlâ yürürlükte olduğunu kaydetti. Sonuç olarak darbeci zihniyete karşı çıkmanın darbecilerin en somut icraatı olan başörtüsü despotizmine karşı çıkmayı gerektirdiğini belirten Alpay, militarist-darbeci zihniyetle köklü bir hesaplaşmanın yolunun da başörtüsü yasağına son vermekten, gasp edilmiş hakları iade etmekten geçtiğini kaydederek konuşmasını tamamladı.
Eylem boyunca "Irkçı Dayatmaya Son; Halklara Özgürlük!, "Kardeşliğe Giden Yol: Hak, Adalet, Özgürlük!", "Yasakçılar Silivri'de Yasakları Yürürlükte!", "Herkes İçin Adalet, Başörtüye Özgürlük!", "İnancına Örtüne Kimliğine Sahip Çık!", "Yasakçılar Yenilecek Direnenler Kazanacak!", "Yaşasın İslami Mücadelemiz!" şeklinde sloganların atıldı. Eylem bir sonraki Cumartesi yine 13.30'da toplanılmak üzere alkışlı protestoyla sona erdi.
Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu 'nun 227.hafta basın açıklaması, İzmit Sabri Yalım İnsan Hakları Parkı’nda yapıldı. Basın açıklamasını Sağlık-Sen Yönetim Kurulu üyesi Selahattin Mengü yaptı. Basın açıklamasının konusu ramazan ve ramazan rantçılarıydı.
Basın açıklamasının tam metni:
Değerli halkımız ve basın mensupları
227.hafta basın açıklamamıza hoş geldiniz.
Bir Ramazan ayına daha girmiş bulunuyoruz, tüm halkımızın Ramazan ayı mübarek olsun, oruçlarını Allah kabul etsin diyor, kurtuluşlarına vesile olmasını diliyoruz.
11 ay boyunca halkın inancına dinine sövenlerin, gençliğimizin içine düştüğü alkol ve uyuşturucu müptelasını görmezden gelip, 3-4 öğrenci okulda namaz kıldı diye, bunu haber yapıp, “okulda namaz skandalı” diye verenlerin, hastanede başörtülü görev yaptığı için başörtülü hemşireyi, “hastanede türban skandalı” olarak sunanların, bu gün mübarek Ramazan ayı gelmesiyle, din istismarcılığına soyunduğunu görüyoruz. Halkımızı bu ikilemi görmeye davet ediyoruz.
Ramazan geldi diye, dağıttığınız kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de yazmıyor mu başörtüsünün Allah’ın emri olduğu, namazın Allah’ın emri olduğu? Sen bunları, Allah’a kul olmayı gazetenin manşetlerinde suç olarak göstereceksin, sonra da Ramazan geldi diye Müslüman halkın parasını çarpmak için Kur’an-ı Kerim dağıtacaksın, Ramazan sayfası hazırlayacaksın. İşte bu dini çıkarlara alet etmek, halkın inancı üzerinden rant elde etmektir.Gelirinin bir kısmını İsrail’e yardım olarak gönderdiğini söyleyen Kola firmaları da, halkı iftarını kola ile açmaya davet ediyor.Sen Müslüman kanı döken İsrail’i besleyeceksin, sonrada Müslüman halkı İftarını kola ile açmaya davet edeceksin!. Tüm halkımızı uyarıyoruz, Gazze’de soykırım yapan İsrail’e boykot için lütfen gelirin bir kısmını İsrail’e gönderen markalardan kola içmeyiniz. İsrail’e destek veren firmalardan mal satın almayınız.
Türkiye düşünce özgürlüğü sayfasına, kara bir leke daha eklenmiş ve sadece “hakkımı helal etmiyorum” dediği için, Abdurrahman Dilipak’ın evi elinden alınmıştır. Bu konuda “tazminat davaları, bu davayı açanın zenginleşmesine vesile olamaz” içtihadına rağmen, düşünceler artık bu yolla susturulmaya çalışılmakta ve bu halkın gözünün içine baka baka yapılmaktadır. Milyar dolarlık hortumcusu, hırsızı, katili ufak cezalara mahkum olurken, bir düşünce adamının, küfür ve hakaret ifade etmeyen sözlerine verilen bu cezayı adaletsiz buluyor ve kınıyoruz. Bizi dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyoruz.
Kocaeli İnanç Özgürlükleri Platformu
Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu ise adalet ve özgürlük için yürüttüğü mücadelesinde 206. hafta eylemini yaptı.
Ramazan ayının herkes için arınma, dirilme ve direniş ayı olması temennisiyle başlayan eylemde, üniversite kayıtlarının başlamak üzere olduğuna dikkat çekilerek, bir yandan oruç tutan başörtülü öğrencilerin diğer yandan da başlarını açmaya mecbur bırakılacağı hatırlatıldı ve bu baskıcı, yasakçı ve çarpık zihniyetten kurtulmak için sorumluluk ve direniş çağrısı yapıldı.
Bulvar AKM önünde, saat 12.30′da yapılan başörtüsüne özgürlük eylemine katılan platform mensupları da “28 Şubat darbecilerine hakkımızı biz de helal etmiyoruz!” yazılı dövizlerle Dilipak’a destek mesajı verdi. “Varlığını kimseye borçlu olmayan özgün ve özgür insanlar olarak mücadelemize devam ediyoruz” denilen basın açıklamasında, yasağın her geçen gün yeni sorunlara yol açtığı vurgulandı. Eylemde “Ey örtüsüne bürünen! Kalk ve uyar!” , “Askeri vesayete son!” , “Resmi ideolojiye kul, köle olmayacağız!” , “Zulüm devam ediyor, sessiz kalmayın!” yazılı dövizlerle, “Başörtüsü İslam’ın emri, Müslüman kadının kimliğidir” ve “Zulüm 1000 yıl sürse, inan; 1000 yıl yılmayız! Direniş bir mekteptir, biz de Sakaryalıyız!” yazılı pankartlar taşındı. Eylem, önümüzdeki Cumartesi, saat 12.30′da aynı yerde buluşma çağrısıyla son buldu.
Basın açıklamasının tam metni:
Değerli Sakaryalılar, sayın basın mensupları,
Öncelikle, bir arınma ve diriliş iklimi oluşturan Ramazan ayının sağlık, güven ve adalet vesilesi olmasını yüce rabbimizden niyaz ediyoruz.
Başörtüsü platformu olarak, Eylül ayında Sakarya Üniversitesi'nde başlayacak olan öğrenci kayıtlarında her yıl olduğu gibi bu yıl da kurumun kılık kıyafet dayatmasından endişe ediyoruz. Acaba kayıt döneminin Ramazan ayına denk düşmesi münasebetiyle öğrencilerin oruç tutup tutmadıkları da kontrol edilecek midir? Bu baskı endişesiyle okula perukla girme zorunda bırakılan öğrencilerimiz kayıt günü, oruca niyetlenmeme gibi bir çözüm mü düşünüyorlar? Yahut üniversitelerimiz, öğrencilerin orucu siyasi bir gerekçeyle mi tutup tutmadıklarını çözümleyecek bilimsel bir yöntem geliştirdiler mi? Hala bunları konuşuyor olmak kadar, özgür düşünce ve açılımın merkezi olması gereken, üniversite gibi yüksek öğretim kurumlarının baskı ve dayatma örnekleriyle anılıyor olması kadar utanç verici bir şey olamaz.
Tam da; mutlak demokrasiden, açılımdan bolca bahsedilen şu günlerin; özgürlükten, hak ve adaletten yana tavır koyarak üzerlerindeki bu kara lekeyi temizlemeleri açısından üniversiteler için büyük bir fırsat olduğunu hatırlatıyoruz. Bu ayrımcılığa son vermeyerek bir takım şeytani gerekçelerle zulümden yana tavır alanlar, inisiyatif kullanmaktan korkanlar hep bu kara lekeyle anılacaklardır.
Değerli Sakaryalılar, tarih boyunca adaletin şahitliğini yapan Müslümanların haksızlık karşısındaki dirençlerini kontrol altına almak amacıyla uluslar arası hassas ayarlı tezgahların, makro tuzakların sahnelendiğine sıkça şahit oluyoruz. Bunların üstesinden yine bu ülkenin özgün ve özgür bireylerinin gelebileceği gerçeği ile bu yönde sorunların çözümüne yönelik, iç dinamiklerden beslenen aklıselim her düşünceyi, her eylemi desteklediğimizi bir kez daha açıklıyoruz.
Bununla beraber demokratik açılım adı altında planlanan değişimin lokal düzenlemelerle sınırlı kalması, Kürt sorunu, alevi meselesi gibi bir kaç özel alana sıkıştırılmasından da endişe ediyoruz. Ülkenin bütün mağdurlarının ihtiyaçlarını karşılamayacak bir düzenlemenin çok ciddi mahsurlar oluşturacağını hatırlatıyoruz. Bugüne kadar kısmi benzer iyileştirme teşebbüsleriyle aldatılan kesimlerin beklentilerinin mutlaka teminat altına alınmasını bekliyoruz.
İstiyoruz ki, Ergenekonvari yapılanmalarla bu ülkenin on yıllardır enerjisini heba edenlere, etnik ayrımcılıkla oluşturdukları zaaf alanlarını uluslar arası konjonktüre pazarlayanlara, Müslümanların en doğal talepleri üzerinden yeni bir pazarlık malzemesi, yeni bir pazar alanı sunulmasın. Bunun en önemli teminatı herkesin düşüncelerini, görüşlerini özgürce ifade edebileceği özgür bir alanın oluşturulmasıdır. Bu aynı zamanda çokça şikayet edilen politik kirliliğin sebeplerini de ortadan kaldırmaya katkı sağlayacaktır.
İkiyüzlü, dalkavuk, özgül ağırlığı olmayan edilgen bireylerin piyasa değerini düşürecek, kendini olduğu gibi ifade eden, varlığını bir başkasına borçlu olmayan, özgür bireylerin sosyal ve siyasi alanlarda önünü açacaktır.
Bu açılım sürecinin bir yaman çelişkisi ise Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Oramiral Güven Erkaya’nın ölümünün ardından makalesinde “hakkımı helal etmiyorum” ifadesine yer verdiği için tazminat ödemeye mahkûm edilen ve 30 yıllık birikimi ile aldığı evi satılan Vakit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak’a reva görülen zulümdür.. Yargı bu kararıyla militarist geleneği koruma bağnazlığına sıkı sıkıya bağlı olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Hukuk dışı örgütlenmelerle ülkenin geleceğini karartmaya çalışanlara, halkın iradesiyle işbaşına gelen hükümetleri devirmek için kanlı tezgahlar kuranlara, yıllardır darbelerle canlarından edilen, hakları çiğnenen, aşağılanan, işlerinden atılan, sağlık hizmetlerinden faydalandırılmayan, eğitim hakları engellenen tüm yurttaşlarımız adına biz de hakkımızı helal etmiyoruz. Adaletin şahitleri olarak ahiret de bile peşlerini bırakmayacağız. Aynı ülkenin çocuklarının, kanları, gözyaşları, acıları, çalınan alın terleri üzerine; kendilerine iktidar ve servet, mutluluk üretmeye çalışanların tehditlerine aldırmayacağız.
Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu adına
İlim ve Hikmet Vakfı
Bir ramazan günü inançlara özgürlük talebiyle direniş başlatan Konya İnanç Özgürlükleri Platformu üyeleri de 102.kez toplanarak, bu yolda büyük bir istikrar örneği sergilediler.
Gündemine haksızlıkları alan ve onları eleştiren platform adına bu hafta basın açıklamasını Yaşar Turgut yaptı. Turgut şunları söyledi:
Rahman, Rahim Allah’ın adıyla
O Ramazan ayı ki, insanları doğru yola ileten, apaçık hidayet delillerini içeren ve doğru ile yanlışı ayırt eden Kur-an onda indirildi. Bu aya erişenleriniz orucunu tutsun…
(Bakara Suresi 185. Ayet)
Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;
Ramazan-ı Şerif içerisinde Kur-an’ın indirilmesiyle bir arınma ve kötülüklerden uzaklaşma ayı kılınmıştır.
Kendisinde indirilen Kur-an, insanları karanlıklardan aydınlığa çıkartmak için gönderilmiştir. Zulmün ve haksızlığın giderilip, adaletin ve barışın tesisi için gönderilen Kur-an, dinin adının da İslam, yani adalet üzerine bir barış anlamına olduğunu bildirir. Dinin kendisi, hakların, özgürlüklerin, adaletin ve barışın kaynağıdır. Barışa ve adalete yönelik tüm girişimler, barışın kaynağı İslam’dan kaynaklanmıyor ve onun referansıyla yapılmıyorsa akamete uğramak mecburiyetindedir. İnsanlığın barışına yönelik tüm çabaları destekliyor, fakat referansının da barışın kaynağı Kur-an olmasını ısrarla talep ediyoruz. Aksi takdirde hakkın sahibi olan Kur-an’a da zulmedilmiş olacaktır ve Ramazan, arınmışlığın ayı olarak, kirlenmiş, kirletilmiş olana karşı bir direniş bir diriliş ayıdır. Ruhlarımızı, bedenlerimizi temizlediğimiz gibi toplumsal kirliliği de temizleme ayıdır. Bugün üçüncü Ramazan oldu; direnişimiz başlayalı. Ve Ramazan’la başlayan direnişimiz, Ramazan’ın safiyetinde, orucun berraklığında devam etmekte. Öğrendiğimiz sabır ve açlığa karşı verdiğimiz sınav, toplumsal direnişimizin de öğretmeni oldu. Oruçtan öğrendiğimiz kararlılık ve direniş azmi, zulüm sona erinceye ve fitnenin yok olup tüm haklar sahiplerine iade edilinceye kadar, direnişimizin de iftarı olmayacaktır.
Ramazan kadar özel, oruç kadar berrak ve saf ilk kıblegahımız Mescid-i Aksamız, bundan kırk yıl önce, 21 ağustos günü; Mescid-i Aksa ne kadar safsa, onun zıddında o kadar kirli, Mescid-i Aksa ne kadar berraksa, karşısında o kadar karanlık Siyonist Yahudi tabiatının, lanetli elleriyle yakılmıştı. Bugün bir adım daha ileri gidip, onu yıkmak istiyorlar. Gözlerden ve gönüllerden silmek istiyorlar. Müslümanları uyanık olmaya ve teyakkuzda bulunmaya davet ediyoruz. Ramazan’ın bereketinden, Mescid-i Aksa’nın hürriyeti için bir yol bulmaya çağırıyoruz.
Ülkemizde gerçekleştirilen zulümlerin, sembolü haline gelen başörtüsü zulmünün de özgürlüklere açılan önemli bir kapı olduğunu görüyor ve bu kapının anlaşılmayan gerekçelerle sürekli kapalı tutulmasının özgürlükleri engellediğini ifade ediyoruz. Başörtüsü zulmünün sembolize ettiği zulümlerin, başta başörtüsü yasağı olmak üzere sona erdirilmesi ile başlamayan her açılım, Müslüman halkımız tarafından kabul görmeyecek ve içselleştirilmeyecektir. Zulmün kaynağı kurutulmadan yapılan her çalışma palyatif ve geçici olacaktır. Hakların sahiplerine iadesi, yaratan ve yoktan var eden Allah’ın kulları üzerindeki haklarının iadesiyle başlamalıdır. Onun emirlerine karşı getirilen yasaklar, yapılan zulümlerin de en zirvesi olmuştur. Özgürlüklerin ve hakların iadesi, buradan başlamalıdır. Ülkemizde ve dünyanın değişik yerlerinde yıllardır sürdürülen baskılara ve dayatmalara karşı, seçici davranan Uluslararası Af Örgütü, yine bunca zulme ve tuğyana rağmen sessizliğini korurken, başörtüsü zulmüne karşı tepkisizliğini devam ettirirken; Malezya’daki bir bayanın içki içmesinden dolayı cezalandırılması olayında kendini taraf ilan etmesi bir çifte standarttır. Düşünce özgürlüğü savunucularının Abdurrahman Dilipak’ın, ‘’Hakkını helal etmeme” davasındaki suskunlukları da aynı çifte standardın bir başka görüntüsüdür.
Vahyin gölgesinde, Silm’e giden yolda, Ramazan’ın saflığı ve orucun berraklığında, hak ve özgürlüklerin ihlal edilmediği, hakkın sahibine iade olunduğu bir dünyada yaşamak umudu ile hepinizi 103. haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.
Konya İnanç Özgürlükleri Platformu
Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu ise bu hafta 133. başörtüsüne özgürlük eylemini yaptı. Basın açıklamasını platform adına Burhan Çimşit okudu.
Basın açıklamasının tam metni:
Ramazan’ı Şerifin beldemize, ülkemize ve tüm İslam alemine hayırlara vesile olmasını Allah (CC)’den niyaz ederiz.
Filistin’de, Irak’ta, Afganistan’da, Çeçenistan’da ve diğer ülkelerde kan gözyaşı ve zulüm altında tutulan Müslümanların Siyonist uşaklarına karşı zafere ulaşmalarını Ramazan’ı Şerif hürmetine yüce Allah’tan diliyoruz.
Bir yazısından dolayı açılan dava sonucu icra yoluyla evi satılan Yazar Abdurrahman DİLİPAK’a uygulanan yöntemin hak ihlali olduğu ve bu cezanın haksız olduğu görüşündeyiz.
Son dönemde ülkemizin en önemli sorunlarından biri olan Kürt meselesinde hükümet tarafından başlatılan demokratik açılım çalışmalarını kamuoyu dikkatle izlemektedir. Temennimiz, yaklaşık 30 yıldır devam eden acıların sona ermesi, akan kanın durması, barış ve huzur ortamının sağlanmasıdır.
Bununla birlikte Müslüman toplumun inanç özgürlüğüne yönelik ihlallerin en önemli boyutunu oluşturan başörtüsü yasağı, en az Kürt sorunu kadar ciddi ve yaygın bir sorundur. Üstelik başörtüsü yasağı, Kürt-Türk ayırt etmeksizin sadece inancı doğrultusunda örtünen tüm öğrencileri ve kamu çalışanlarını etkileyen özelliği ile çok daha yakıcı ve yaygın bir sorundur.
Nitekim daha geçen hafta basına yansıyan haberlere göre bu kez Karadeniz Teknik Üniversitesinde görev yapan öğretim üyelerinin oturdukları lojmanlardaki ailelerine yönelik yasaklama çabaları gündeme gelmiştir. Lojmanlarda oturan başörtülü aile fertlerinin alışveriş yapmalarına, sosyal tesislerden yararlanmalarına engel olunduğu hatta gelen başörtülü misafirlerin özel güvenlik elemanlarınca engellenmeye çalışıldığı iddia edilmektedir.
Eğitim kurumlarında ve kamuda zaten acımasızca uygulanan yasağın kapsamının işgüzar birtakım görevliler tarafından genişletilmek istenmesi tam anlamıyla keyfilik ve hukuksuzluktur. Bu ve benzeri olaylara neden olan görevliler hakkında yasal işlem yapılmalıdır.
Hükümetin demokratik açılım politikaları arasında başörtüsü yasağının kaldırılması ve insan onurunu ayaklar altına alan bu ilkel uygulamanın sona erdirilmesi var mı bilemiyoruz. Ancak bildiğimiz bir şey var ki, Müslüman kamuoyu daha fazla bu yasakla yaşamak istememekte ve biran önce inanç özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılmasını talep etmektedir.
Elbette ülkemizin çözüm bekleyen birçok sorunu bulunmaktadır. Fakat bazı sorunların artık tahammül sınırlarını çoktan aşarak vahim boyutlara ulaşan ve toplumun genelini etkileyen öncelikli sorunlar olduğunu görmek gerekmektedir. Başörtüsü ve inanç özgürlüğü sorunu kanaatimizce öncelikli çözüm bekleyen sorunlar arasındadır.
İnanç Özgürlüğü Platformu olarak Karadeniz Teknik Üniversitesi çalışanlarının ailelerine yönelik saygısız, keyfi ve aşağılayıcı hukuk dışı baskıları kınıyoruz. Umarız bu tür barbarlıklarla bir daha karşılaşmayız.
Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu da özgürlük mücadelesinde 187. haftayı geride bıraktı. Platform adına basın açıklamasını İlk-der üyesi Tuğba Nur Sönmez okudu.
Basın açıklamasının tam metni:
Öncelikle Yüce Allah’tan dün başlayan Ramazan ayının ülkemize ve tüm İslam âlemine zulümden uzak, adil, huzurlu, yasaksız günler getirmesini diliyoruz. Yine bu ay içinde, son günlerde birçok alanda başlatılan ve yıllardır ihtiyaç duyulan değişim süreçleri ile özlemini çektiğimiz, rüyalarımızın gerçekleşeceği bir ülkede yaşamak istiyoruz.
Bu güzel dileklerimizin yanında 187. basın açıklamamızda değinecek yasak uygulaması, mağduriyet, adaletsizlik vs. bulmakta zorluk çekmediğimizi yine belirtmemiz gerekir.
Geçtiğimiz hafta yazar Abdurrahman Dilipak’ın evi, 28 Şubat döneminin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya’nın ölümünden sonra yazdığı “Hakkımı Helal Etmiyorum” başlıklı yazı yüzünden icra yoluyla satıldı. Dilipak yazısında, Erkaya’ya tamamen kendi tasarrufunda olan “hakkını” hiçbir hakaret, aşağılama, suç unsuru içermeyecek şekilde helal etmeyeceğini dile getirmişti. Yazar kendisine tebliğ edilmeyen bir icra kararının ardından evinin değeri olduğundan çok düşük gösterilerek satılması yoluyla mağdur edilmiştir. Bu arada Sayın Abdurrahman Dilipak’a destek olmak isteyen, düşünce ve inanç özgürlüğüne sahip çıkan herkesi MAZLUMDER Ankara Şubesinin açtığı imza kampanyasına http://bizdehakkimizihelaletmiyoruz.blogspot.com/ adresinden katılmaya davet ediyoruz.
Açıklamamızın başında açılımlardan bahsetmiştik. Bu vesileyle son günlerde birtakım hak ve özgürlüklerin genişletilmesi yönünde yapılan girişimleri İnanç Özgürlüğü Platformu olarak olumlu bulduğumuzu da dile getirmek istiyoruz. Özgür, demokratik, adil bir ülke olma yolunda hepimizin yıllardır atılmasını beklediği bu adımların önüne taş koymak isteyen çevreleri de kınıyoruz. Önerilen çözümlere karşı çıkanların, çözüm arayanları vatan hainliğiyle suçlayanların neyin paniğine kapıldıklarını merak ediyoruz. Bu arada bir an önce somut sonuçlara ulaşmasını dilediğimiz süreçte, her yönüyle başörtüsü yasağının da çözülecek sorunlar arasında yer almasını umuyoruz.
Öte yandan geçen hafta merdiven altı kot kumlama atölyelerinde soludukları kumdaki silikozis maddesi yüzünden genç yaşta ölümcül silikozis hastalığına yakalanan işçilerden biri daha vefat etti. 30 yaşında söz konusu ölümcül hastalık yüzünden ölen İbrahim Güloğlu’nun ölümü bu sorunun hala çözüm beklediğini bir kez daha acı bir şekilde hatırlattı. Çalışma Bakanlığından çoğu genç yaşta aramızdan ayrılan bu işçilerin kalan hayatlarını huzurlu geçirebilmelerini sağlamak amacıyla gereken düzenlemeleri yapmasını ve bu düzenlemelerin ailelerini de kapsayacak şekilde kalıcı hale getirmesini bekliyoruz.
İLK-DER ve İnanç Özgürlüğü Platformu adına hepinize tekrar hayırlı ramazanlar diliyoruz. Haftaya bugün, bu saatte buluşmak üzere Allah’a emanet olun.
SON VİDEO HABER
Haber Ara