Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Açlık ve savaşlar Afrika'nın kaderi mi?

Bir zamanlar İslam medeniyetinin getirdiği eğitim, saglık, sanat ve ticaret ile büyük imparatorluklara, medeniyetlere ev sahipliği yapan Afrika bugün ağlıyor. İşte Afrika gerçeği...

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-08-19 19:02:00

Açlık ve savaşlar Afrika'nın kaderi mi?

Kemal Güler / TIMETURK

28 Ağustos 2008 yılında İstanbul'dan Habeşistan'ın başkenti Adis Ababa'ya, Osman Nuri Topbaş efendinin yardımlarını ve açılacak olan su kuyuları için gidiyordum.

2008 Ağustos ayında Türkiye-Afrika zirvesi toplanmıştı. Türkiye-Afrika ortaklığı İstanbul deklarasyonu yayınlanmıştı.

20 Ağustos 2008 Yeni Şafak'taki bir haber ise, Nijerya'ya gittiğim ilk yıllar 1981'e götürdü.

Haber şöyleydi; "Rusya Petergorski şehrinde üniversitede okuyan Sudanlı Muhammed Ali Bilal, Türkiye üzerinden ülkesi Sudan'a gitmek isterken vizesinin bitmesinden dolayı 18 gündür Trabzon Limanı'nda bir gemide yaşıyor."

1980'li yıllarda Türkiye ile ticaret yapmak isteyen Batı Afrikalıların en büyük derdi vizeydi ve Bilal gemilerden dışarı çıkamaz ülkesine gidemezken Afrika Zirvesi yapılıyordu.



1980'li yillarda Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in başlattığı Afrika'ya yardım kampanyası, Tv'lede aç insanlari görüp toplanan paralar sadece seyahat masrafı ve lüzumsuz işlere gitmişti.

Devlet Planlama Teşkilatından Prof. Ziya Kavakçı hocaya ziyarete gittim, defalaca görüştük ama fazla birşey yapılamadı. Afrika'nın kaderi boyleymiş demekki dedik.

Yıllardır gidip geldiğim Afrika'yı sizlere yazacağım.
Batılı sömürgecilerin iddia ettiğinin aksine Afrika karanlık, kara kıta degil zamanında İslam medeniyetinin getirdiği eğitim, saglik, sanat ve ticaret ile büyük imparatorluklara, medeniyetlere sahip olmuş bir kıtadır.

Bu karalamalar ise batılı sömürgecileri haklı çıkarmak, sosyo-ekonomik, eğitim ve politik yapısını yıkmak için uydurulmuş yalanlardır.

Habeşistan, Uganda, Tanzanya, Mozambik, Avrupalılardan destek alan Hristiyan azınlık tarafından idare edilmektedir.

Sudan da Darfur her batı medyasınca gündemdeyken, Habeşistan'da Müslümanların susuzluk ve açlıkla yaşadığı Ogedon bölgesinden hiç bir haber alınamaz, medya giremez. Londra'dayken devamlı görüştüğüm kıymetli Yvonne Ridley hanıma bir program yapmasını rica ettim fakat izin almasi mümkün degil.



Afrika'daki rejimlerin çoğu askeri diktadır. Zavallı Afrika ya kendi halkı ile savaşta veya komsu ülkeyle harb halindedir, ihtilaflıdır.

Kongo Brazavilede, Kolelas ve hükümet arasındaki savaşta 2000 sivil ölmüştür.

Eski Cumhurbaşkanı Lissouba destekli iç savaşta 150.000 kişi, Makelekele-Bacogo bölgesinde 2000 sivil olmüş.

Zanzibarda 1964 yılında Müslüman Araplara karşı katliamda BBC raporuna göre 17.000 kişi öldü.

Kenya'da 1952-56 arasında yaşanan Mau-Mau isyanında 13.000 kişi,(bazı rakkamlar 20 bin kişiyi yazmakta), Güney Afrika Cumhuriyeti'nde 1948-1994 arasında siyasi olaylardan 21.000 kişi, Sub-Sahara dediğimiz bölgede 1994-2003 yılları arası 9.210.000 kişi ölmüştür.

Tüm, Londra, New York, Sidney nüfusuna denk gelen insan sayısı, 1994 nisan ile haziran ayında yani 100 gün içinde 800.000 Tutsi katliama uğradı, 2 milyon Hutus Zaire'ye yani KKongo'ya göç etti.

1945'te Setif'te 45.000 kişi öldürülmüştü, 1947 de Madagasgar'da 90.000 kişinin ölümü gazetelerde basit bir yazıydı.



Ölenlerin yüzde 70'i kadın ve çocuktu ama şimdiye kadar hiç bir kimse mahkemeye çıkarılmadı ve yargılanmadı, ne silahları satanlar ne de katlimları yapanlar,
bugünkü sınırlar eski kolonizmin mirasıdır. Avrupa Afrika'nın geniş maden ve ziraat imkanlarını yağmalamaya 19.y.y.'da başlamıştır.

İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, Belçika, Hollanda, Portekiz gibi yırtıcı vahşi Avrupa devletleri arasındaki rekabeti 1884 Berlin Konferansı ile düzenlenmiş ve Afrika sistemli suretle taksim edilmeye başlanmıştır.



Afrika seyahetlerim sırasında dikkatimi çeken aynı dinden (İslam) olan komşu ülkelerin ayrı lisan konuşmaları, Gambia'nın iç kısımlarına 1980'li yıllarda seyahat ettim. Senegal toprakları arasındaki bu devlet İngilizce, Senegal, Fransizca konuşmakta, aynı benzer durumlar Nijerya, Kamerun, Fildişi Sahili, Ghana, Gabon ve Mısır, Libya, Cezayir, Tunus ve Fas gibi Arap ülkelerinde de rastlamak mümkün.

EĞer İslam'ın ve Arapça'nın tesiri olmasaydi, bugün Mısır İngilizce, Libya İtalyanca, Fas, Tunus ve Cezayir Fransızca konuşuyor olacaktı.(Zaten, Fas,Tunus'ta Fransızca genelde resmi lisan)



İslam'ın eşitlik, hak, adalet prensipleriyle 9. yy. hidayet güneşi tevhid akidesinin bu kıtaya gelmesi ile cok çabuk yayılmıştır.

Zamanımızda ise sömürülen Afrikalının Avrupaya eğitime gittiğinde aşağılık duygusu aşılamak "karanlik Afrika" tabiriyle genç nesilleri esas köklerinden koparmak İslam'ı barbar, 2-3 veya 4 kadınlı insanlar olarak göstermek, batılının kendi yağmacılığını sömürgeciliğini haklı göstermek içindir.



Kolonizmin ayrılmasından sonra arkalarında aklen, fikren, Batılaşmış Afrikalıyı iş başına getirdiler ki, binbir tertip ve propaganda ile bunları birer milli kahraman ilan ettiler.(Tunus Habib Burgiba misali en açık ve net olan)
Afrika Birliği organizasyonu 24 üyesi askeri dikta altındadır. Bu dikta idareciler ile halkın arasını soğutmak, güvensizlik sağlamak, otoriteyi bozmak için adeta zaruri vasıtadır.

Rejimlerin devamı için askeri idareye daima ihtiyaç duyulacak şartları onlar hazırlar.

Her Afrika devletinin ayakta kalabilmesi mutlaka süper devletlerin birine bağlanması kabil olmaktadır.

Açlığın ve kuraklığın verdiği zarara rağmen Afrika fakir değildir. Fakirlik ve göçler sırf hükümetlerin idareciligi, rüşvet ve kolonizmin mirasıdır.



Afrika kendini 7 defa beslemeye muktedirdir. Zira Afrika 60-70 yıl evvel tahıl ihraç eden bir kıtaydı.

Madenler bakımından son derece zengindir. Dünyadaki kobaltın yüzde 90'ını, altının yüzde 50'sini, platinin %yüzde 40'ını, uranyumun yüzde 32'si gibi rakamlara varan maden kaynakları mevcuttur.

Buna rağmen Afrikalının dış borcu 1994 yılında 312 milyar dolardı. 1990-1993 arası 13,4 milyar borç ödenmiştir.

Zambia'da kişi başına 4 dolar borç için ödenirken kişi başına 1 dolar sağlık için harcanmaktadiır.

Uganda ise kişi başına 3 dolar eğitime ve sağlığa harcarken, 17 dolar ise kişi başına borç ödemektedir. Bu dış borçların ancak yüzde 8'i ziyarete yatırılmıştır. Bu da ihracatın gelir sağlanan mahsulleri içindir. Mesela Gambia fıstık, Fildişi Sahili, Ghana, kakao, tütün, kahve gibi birçok mahsüller halktan ziyade uluslararasi şirketlere yaramaktadır.

Bunların ihracat geliri de çoğunluğu Yahudi olan silah fabrikalarına gitmektedir.

7 yaşında bile çocuk asker vardır ve silahli çocuk asker sayısı 120.000 civarındadır. Kanlı elmas filminde gerçek payı vardır.

Afrika'nin iç kısımlarına giderseniz beşeri görünüşün bizim Anadolu'dan farkı yoktur; yeterki niyetinizden emin olsunlar, hele ki Müslüman olduğunuzu öğrensinler size nasıl ikramda bulunacaklar bilemezler.

1981 yılında ticaret için gittiğimde Nijerya'nın Lagos şehrinde cami arıyordum. Sultan 2. Abdülhamid Han İngiliz Müslüman Abdullah Guillam vasıtasıyla Nijeryalı Muhammed Shitta'ya yardım ile cami yaptırmış, İstanbul denince "merkezi Hilafet'ten geliyorsun namazi sen kıldır" dediler, ikramlarda bulundular.

Aslinda Batılı 19 y.y. seyahlarının çoğu filmlerde görüldüğü gibi Afrikalıların mızraklı saldırılarından değil hastalıktan ölmüştür. Londra, Tropikal Hastalık Hastanesi açmıştır.

Bugün Afrika açlıkla karşı karşıyadır. Yüzde 75'i Müslümandır. Afrikalı çocukların yüzde 20'si 5 yaşından önce ölmektedir.

2 milyondan fazla çocuk 14 yaşı altında HIV virüsü taşımaktadır.

14 milyon yetim çocuk ise anne veya babası HIV veya AIDS kurbanıdır. 200.000 çocuk köle ticareti için alınıp satılmaktadır.

1979 Tanzanya Arusha'daki mülteci 4 milyon kişiydi,
1981 rakamlarına göre mülteci sayısı 4 milyon göçe zorlananlar ise 3 milyona yakın ve bunlar batılı misyonerlerin eline bırakılmıştır.

Medya ve hükümetler el ele vererek Müslümanları adeta günah çemberinle çevirmişlerdir. Deniz Feneri bahanesi ile diğer yardım kurumlarının durumlarını düşünmek lazım...

Adis Ababa sokaklarında naylon poşetler içinde karton parçaları üzerinde uyuyan insanları görürken lüks otellerde düğünler eğlenceler devam eder, medya patronları ise, çıkan skandalları irtica ile gozardı eder, Somalili mülteci Müslümanların Ogedon Bölgesinde ise hiçbir şey yapamazsınız,
Afrika böyle mazlum böyle gariptir.

Bazı arkadaşlar hep sorarlar çok rakam kulanıyorum diye.
Faşizmi düşününce aklınıza Hitler gelir, Kominizm pos bıyıklı Stalin, Lenin, Marxism ise Karl Marks'ın sakallı resmi, Mao gülümser, Sosyalizm'de ise Küba, Che ve Castro akla gelir.

Kapitalizm denince nasıl bir resim koyacaksınız ki? İşte korkunç rakamlar ürkütücü statistikler kapitalizmin vahşi gölgesidir. Tv altlarında geçen faiz, borsa indexi, hep rakamdır. Kapitalizmin karanlik korkunç yüzünü rakamlarla görürsünüz.

Selamlar.

SON VİDEO HABER

Şam'daki saray yakıldı, eşyalar alındı

Haber Ara