Dolar

34,9524

Euro

36,6046

Altın

3.019,08

Bist

10.058,63

İzmir'in 'Kandilli'si hedef büyüttü

İzmir'in ''Kandilli'si'' olarak anılan Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM), Batı Anadolu ve İzmir metropolde yürüttüğü projelere bir yenisini ekleyerek, deprem istasyonu sayısını 16'dan 55 çıkaracak ülkenin ilk canlı deprem bilgilendirme müzesini de içeren 5.5 milyon TL maliyetli proje için Devlet Planlama Teşkilatına (DPT) başvurdu.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-08-18 11:51:00

İzmir'in 'Kandilli'si hedef büyüttü

Birinci derece deprem kuşağında bulunan Ege'de DEÜ bünyesinde faaliyetlerini sürdüren DAUM, Türkiye'nin Deprem Riski Yüksek Jeo-Stratejik 'Ancak Tektonik Rejimleri Farklı' Bölgelerinde Deprem Davranışının Çok Disiplinli Yaklaşımlarla Araştırılması (TÜRDEP) Projesi kapsamında Batı Anadolu'daki hareketliliği izliyor.

TÜBİTAK koordinatörlüğünde Marmara Araştırma Merkezince ülkedeki 17 üniversitenin katılımıyla sürdürülen bu projenin yanında DAUM, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile İzmir Büyükşehir Belediyesinin de yürütücü kuruluş olduğu İzmir Metropolü ile Aliağa ve Menemen İlçelerinde Güvenli Yapı Tasarımı için Zeminin Sismik Davranışlarının Modellenmesi konulu 4 milyon TL'lik TÜBİTAK destekli projeyle İzmir metropolü baştan sona tarıyor.

DEÜ DAUM Müdürü Prof. Dr. Zafer Akçığ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, TÜRDEP ile kurdukları 61 istasyonla Batı Anadolu'ya kumanda ettiklerini, sadece deprem şebekesinin kurulmadığını, kaynak sularının anında analiz edildiğini, radon gazı değişimlerine bakıldığını, hareketliliğin ölçüldüğünü söyledi.

Dünyadaki son yaklaşıma göre, depremi önceden anlama çalışmaları sürerken binaları yıkımdan kurtarma mantığının daha öne geçtiğini bildiren Prof. Dr. Akçığ, bunun doğru bir mantık olduğunu kaydetti.

Çalışma kapsamında hareketli bölgeleri belirlediklerini ifade eden Prof. Dr. Akçığ, ''Bir bölgede hareket varsa burası aktiftir, bir depremin beklenmesi gerekir, o bölgelerde yoğunlaşılması gerekir. 4.5, 5, 5.5 gibi depremlerde diğer parametreleri inceleyip kimyasal analizler yapıyoruz. Hepsini birleştirince aşağı yukarı Batı Anadolu'nun aktif bölgesi meydana çıkacak'' dedi.

Prof. Dr. Akçığ, bu projenin ekim ayında noktalanacağını, kaynak bulunması halinde devamının sağlanacağını, araştırmaların sonunda ortaya çıkacak kesin raporun devlet kademelerine sunulacağını belirtti.

-''NOKTA ATIŞLA HASAR TESPİTİ''-

Prof. Dr. Akçığ, diğer proje olan İzmir Metropolü ile Aliağa ve Menemen İlçelerinde Güvenli Yapı Tasarımı için Zeminin Sismik Davranışlarının Modellenmesi çalışması tamamlandığında ise bu bölgenin zeminle ilgili her türlü özelliğinin noktasal olarak ortaya çıkacağını, İzmir Büyükşehir Belediyesinin de taraf olduğu bu projede elde edilecek sonuçlara göre yapılaşmanın gerçekleştirileceğini kaydetti.

Metropolü 16 istasyon ile izlediklerini, 4 bin metrelik sondaj yaptıklarını, suni depremler üreterek yerin doğal titreşimlerini ölçtüklerini ifade eden Akçığ, şunları söyledi:

''İstasyonlarımızda ivmeyi ölçüyoruz. Yani bir depremde meydana gelecek yatay hareketin büyüklüğünü de aynı zamanda ölçebiliyoruz. Bu bizi birçok yere götürecek. Çünkü bir depremde en önemli etken, zemin kadar, oluşan yatay ivmedir, binanın aldığı kuvvettir. Sistem şunu söylüyor, nerede yatay bileşen güçlüyse yaklaşık en büyük hasar merkezi orasıdır. Bu erken hasar tahminidir. Depremden en fazla 10-15 dakika sonra afet yönetimine, belediyelere en büyük hasarın nerede olduğunu söyleme şansına sahibim. Kocaeli depreminde ne oldu, 4 saat sonra ilk müdahale yapılabildi. O da kelle koltukta, nerede hasar var diye. Bu sistemler yaygınlaştığı sürece bir şehir veya yörede en büyük hasarın nerede olduğunu nokta atışıyla bulursunuz. Kurtarma en büyük hasardan başlar. Bu, ilksel bir çalışmadır. Benzeri sadece yabancı krediyle Boğaziçi Üniversitesi istasyon grubu tarafından kuruldu.''

-''EGE BÖLGESİ'Nİ DONATACAĞIZ''-

Prof. Dr. Akçığ, geliştirdikleri ve DPT'ye sundukları yeni projeyle istasyon sayısını 55'e çıkarmayı planladıklarını, binanın yerinin hazır olduğunu belirterek, DPT'nin yeni uygulamasında, proje için kaynak oluşturulması halinde bir mükemmeliyet merkezi istendiğini söyledi.

Bunun için DAUM'u enstitüye dönüştüreceklerini ve Türkiye'de ilk örneği oluşturacak Deprem Bilgilendirme Müzesi'ni kuracaklarını belirten Akçığ, ''Bu projeyi hayata geçirebilirsek Ege Bölgesi'ni donatacağız. O zaman Türkiye'nin her yerinden bilim adamları gelip burada çalışabilecek ve oturduğu yerden her bölgeyi noktasal olarak izleyebilecek'' dedi.

Deprem Bilgilendirme Müzesi'nin canlı bir müze olarak dizayn edileceğini bildiren Akçığ, şunları kaydetti:

''Bu kapsamda Milli Eğitim Müdürlüğüyle de ortak projemiz var. Çalışmamız, ilk ve ortaöğretim çağındaki çocuklara da dayalı olacak. Bir örneği Almanya'da var, çocuk önce konferans salonuna girecek, depremlere ilişkin bilgilere on-line bağlanacak, nasıl incelendiğini göstereceğiz. Bir oda yapacağız ve orada depremleri yaşayacak, bir benzeri British Museum'da var. O sırada yere mi düşecek, sandalye mi devrilecek, onu görecek. Sonra deney setlerine geçecek. Kendi deneylerini yapacak. Örneğin, bir depremde manyetik alanın nasıl değiştiğini görecek. Buraya evden de bağlanabilecekler. Bir de açık hava müzemiz olacak, orası yapılara yönelik. Hatalı mermer, demirler görülecek. Bunları çocukların anlayacağı sistemle yapacağız.''

Prof. Dr. Akçığ, DPT'nin projeyi incelemeye aldığını ifade ederek, ''Diğer kentlere göre daha öndeyiz. Rahmetli Ahmet Piriştina zamanında başlayan Türkiye'nin en güçlü arama kurtarma sistemine sahibiz, ayrıca devreye giren projelerimiz var, İzmir şanslı'' dedi.

SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara