Mübarek Washington'da
Arap basınında bu hafta başında Hüsnü Mübarek'in Washington gezisinden İsrail'in kurnaz oyunlarına ardından Yemen'de yaşanan iç kargaşaya; farklı konular dikkat çekiyor.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-08-17 14:29:00
Bugün Washington'a ziyareti başlayan Mısır cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in bölge meseleleri ve Mısır'da iktidarın viraseti üzerine görüşme yapması bekleniyor. Öte yandan İsrail'in Araplara karşı kurnaz taktikler geliştirdiği, Irak, Mısır'ı Arap-İsrail ilişkilerinde devreden çıkartmaya çalıştığı, İran'ı Araplara büyük bir tehlike olarak göstermeye çalıştığına dikkat çekiliyor. İç çatışmaların durulmak bilmediği Yemen'de reformcu çözüme yanaşmayan Sana'a yönetimi de çözümcü bir iktidar olmak yerine çatışmanın bir tarafı olmakla suçlanarak, iç karışıklıklardan sorumlu tutuluyor.
Londra'dan yayımlanan El-Kudsu'l Arabi gazetesi bugünkü "Mübarek Washington'da" başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor: "Mısır cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, 5 sene kesintinin ardından bugün Amerika'ya resmi bir ziyarete başlıyor. Ziyaretin hedefi ise bölgede barış projeleri, Mısır'ın bölgesel rolü ve gerek direk gerek dolaylı olsun hükmü miras bırakma ihtimalleri üzerine tartışmak.
Mısır'ın rolü son senelerde daha önce görülmemiş şekilde küçülmeye başladı. Hem Arap hem Afrikalı hem de uluslararası boyutta etkisiz kaldı. Çünkü Mısır hükümeti bu uslubu iktidarı korumanın, sürdürmenin ve sorunlardan uzak durmanın en iyi yolu olduğuna inanarak seçti. Sonuçlar tam aksi geldi. Mısır'ın Arap bölgesindeki rolü, İsrailli asker Gilad Shalit'in salınması için aracılık yapmada ve Gazze üzerindeki ambargonun kaldırılması hususunda sınırlı kaldı.
Umut edilen başkan Mübarek'in Arap ümmetinin meselelerini Washington'a ziyaretinde beraberinde taşıması, İsrail'in Filistin halkına karşı saldırısını gerçek görüntüsüyle sunması, yerleşimin durdurulmasına karşılık İsrail hükümeti ile herhangi bir normalleştirmeye gitmeyi kabul etmemesidir. Zira bu taktirde Arap Barış Girişimi alçak görülmüş ve temel bentlerinden soyutlanmış olacaktır".
İSRAİL'İN SİNSİ PLANLARI
Londra'dan yayımlanan Eş-Şarku'l Ewsat gazetesi'nin yazarlarından Besine Şaban bugünkü "İçeride Kuşatma" başlıklı makalesinde şu ifadelere yer veriyor: "Siyonist strateji bugün iki esasa dayanıyor: Arapları İsrail'in gücünden korkutup sindirme ve dünya kamuoyunu Araplara karşı toplamak için uluslararası kampanyalar başlatmak. İsrail'in direnişi ''İslami'' veya ''Şii'' olarak vasfetmeye çalışması sadece kurnaz ve tehlikeli bir şekilde Arap-İsrail çatışmasını dünyaya dini bir çatışma olarak göstermeye çalışmasından kaynaklanmaktadır. Oysa aralarındaki çatışma, açık haklar üzerine siyasi bir çatışmadır.
Bu kaosun ve tehlikenin ortasında Araplar her zaman olduğu gibi düşmanlarına karşı ellerinde olan her imkanla direnerek üretiyor. Bu noktada, İsrail'in şehirlerinde Arap bölgelere İbranice isimler koyulması kararına karşı Selahaddin Eyyübi'nin yanında Hıristiyanlara karşı savaşan İsa El-Avvam'ın heykelini diken, şehrin sokaklarının isimlerini taşlara kazımaya karar veren Aka Şehri ehlini saygıyla selamlamaktan başka birşey yapamıyoruz.
İsrail'in temel olarak Arapların İsrail'e karşı zihinsel konumlarını değiştirmeye, İsrail'i beraber yaşanabilir bir devlet olarak algılattırmaya dayandığı açıkça görülmektedir. Hatta Araplar İsrail ile iyi ilişkilerin kendileri için savaşla elde ettikleri kazanımlardan daha fazla kazançlar getireceğini vurgulayan birliğe itimat ettirilmektedir. Rapor ılımlı olan ve olmayan ülkeler arasında bir ayırım yaptı. Araplar için İran'ın bir tehdit oluşturduğundan, Arap-İsrail çatışmasında Mısır'ın ve Irak'ın dengeden çıkarılmasının uzun uzun konuştu. Böylece de Arapların direniş ve müzakere gücü azaltılmış olmaktadır".
YEMEN'DE İKTİDAR KARGAŞANIN BİR PARÇASI
Londra'dan yayımlanan bir başka Arap gazetesi olan Daru'l Haliç yazarlarından Hüsam İtani bugünkü "Yemen: Üçgen Aslında Dörtgen" başlıklı makalesinde şöyle diyor: "Tüm sorunlar için siyasi reformu reddetme ve güvenlik çözümüne bağlılık sınırları arasında Yemen yavaş yavaş kaosa ve devlet kurumlarının parçalanmasına doğru gidiyor.
Sana'a yetkililerinin kendisinden ve merkezi hükümetin çöküşüne sebep olacak tohumları taşımasından şikayetçi olduğu Şii azınlık, El-Kaide Örgütü ve Güney'deki hareketlilik üçgeni aslında bir dörtgendir. Kenarlar arasına sultanın kendisi de eklenmelidir. Çünkü Yemen'i başarısız bir devlet kılınıp bölgesel ve uluslararası hesaplaşma sahasına dönüştürülmesinin temellerinin atılması yolunda giden olaylardaki tehlikesi küçümsenemeyeceği gibi taşıdığı sorumluluk da görmezden gelinemez.
Sana'a'nın Saade'deki iç savaşın devletin Yemen'in çeşitli bölgelerinde varlık göstermesi düzeyinde sebep olduğu boşluğu El-Kaide Örgütü'nün kullanabileceğini idrak etmesi gerekir. El-Kaide Örgütü, aşiret yapısının karmaşıklığına ve doğal arazi ile diğer verilerin etkinliklerine uyumuna dayanarak Arap Yarımadası'nın güneyinde sabit üsler kurma eski projesini gerçekleştirmek için bu fırsatı değerlendirmeye çalışabilir. Yemen'den gelen haberler, iktidardan bazı tarafların iktidar muhalifleri oluşumlarını birbirlerine vurdurtmayı denediğine işaret etmektedir.
Açıkçası bu tür bir oyun çok büyük risk taşımaktadır. Aynı şekilde ciddi reform çağrılarını reddeden sulta, çatışmacıların saflarında durmayı seçip iktidar rolünden feragat ettiğinde üçgenin dördüncü köşesi olmuş demektir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara