İsrail'in suç sicili kabarıyor

Hamza Muhammed / TIMETURK

İşlediği savaş suçlarına dün Human Rights'in son raporuyla bir yenisinin eklenmesi İsrail'in yine gündemdeki yerini korumasına yol açtı. Son Gazze saldırısında beyaz bayrak kaldıran silahsız sivilleri dahi öldürdüğü ortaya çıkan İsrail'in yerleşimleri durdurmaması da hem bağımsız bir Filistin devleti kurulması hem de barış süreci önünde büyük bir engel olarak görülüyor. Şii azınlığın ayaklanmaları nedeniyle bir türlü durulmayan Yemen de gündem konuları arasında yer alıyor. Yemen'de karışıklıkların Irak'ta yaşanan çatışmaların boyutuna ulaşılmasından ve dış müdahaleden korkuluyor.

Birleşik Arap Emirlikleri'nden yayımlanan El-Beyan gazetesi bugün "İsrail'in Suç Sicili Kabarıyor" başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor: "İsrail'in işlediği savaş suçlarının sonu olmadığı gibi modern dünyamızda benzeri de görülmemiştir. Ne yazık ki bu suçlar, başlarında Birleşmiş Milletler'in vicdanını yansıtan Uluslararası Af Örgütü olmak üzere uluslararası insan hakları savunucusu örgütler tarafından da ortaya konup belgelenmiştir. Human Rights Watch (İnsan Hakları İzleme Örgütü) dün İsrail Ordusu'nun Gazze halkına karşı işlediği savaş suçları kara sayfalarına yenilerini ekledi. Örgüt 63 sayfalık raporunda İsrail Ordusu askerlerinin geçen Aralık ayında Gazze'ye düzenlediği saldırıda meydana gelen 7 farklı hadisede aralarında 5 kadın ve 4 çocuk olmak üzere 11 sivil Filistinliyi öldürdüğünü ortaya koydu.

En az sekizini de yaraladı. Bunların hepsi de silahsızdı ve beyaz bayrak kaldırıyordu. Ayrıca İsrail askerleri sivilleri savaşçılardan ayıracak icraatlere de kalkışmadı. Oysa bu, savaş kanunlarının gerekli kıldığı bir durumdur. Rapor, özetle İsraillilerin sivillere kasıtlı saldırdığını ve savaş suçlarından sorumlu olduklarını söyledi.

Human Rights'ın raporu Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon'un 1949'da yapılan ve savaş, silahlı çatışma sahalarında sivillerin, insan haklarının korunması bendini içeren Uluslararası Cenevre Anlaşması'nın üzerinden 60 yıl geçmesi münasebetiyle yaptığı çağrı ile eş zamanlı geldi. Ki-moon tüm devletlerden anlaşmanın temel prensiplerine saygının güvence altına alınması için gerekli adımların atılması talebinde bulundu. İsrail'e gelince o bu tür uluslararası çağrılar karşısında daima sağır gibidir. İbrani devleti sorgulanmaktan uzak olduğu, kendisini hesaba çekecek uluslararası bir mekanizma bulunmadığı müddetçe uluslararası sözleşmelerle alay etmeye ve bu sözleşmelere saygı göstermemeye devam edecektir".

YEMEN'de İÇ SAVAŞA ÇÖZÜM ALTERNATİFİ

Londra'dan yayımlanan El-Kudsu'l Arabi gazetesi bugünkü yorum köşesinde "Yemen ve Patlayıcı Mayınları" başlığı altında şu ifadelere yer veriyor: "Şii azınlık tekrar edildiği üzere Yemen'e imamlık yönetiminin geri dönmesini ve Sünnilere en yakın Şii mezhep olarak bilinen Zeydi mezhebinin derinliğinin onaylanmasını istemektedir. Bu da ülkede Irak'ta olduğu gibi bir iç savaşın çıkmasından ve dış müdahaleye kapıların açılmasından korku duyan merkezi hükümetin öfkesine yol açmaktadır.

Bazı haberlere göre Şii isyan İran'dan destek bulmaktadır. Ayaklanmanın meydan komutanı Abdulmelik Houthi ise bunu defalarca reddetmiştir. Ancak bu hacimde bir ayaklanmanın oradan ya da buradan destek bulmadan geçen yıllar boyunca sürmesi çok zordur.

Orada Yemen'in tükenmesi ve içbirliğinin parçalanması için çeşitli bahaneler ardına gizlenmiş bir plan var gibi gözüküyor. Merkezi hükümetin hataları ve yanlış taktirleri de şüphesiz bu planın bazı bölümlerinin başarılı olmasına yardımcı olmuştur.

Bu savaştan çıkmak Merkezi Hükümeti, Şii ayaklanmayı askeri yöntemlerle sona erdiremeyeceğine ikna etmekten, ayaklanma liderliğinin de devleti yenemeyeceğine ve şartlarını kabul ettiremeyeceğine ikna olmasından geçmektedir. İki taraf da bu kanaate ulaştığında Yemen'in yüksek menfaati için iki tarafın birbirlerine taviz vererek uzlaşmaya gitmesi mümkün olabilir".

İSRAİL'İN PROJELERİNİN ENGELLENMESİ İÇİN ARAP DESTEK ŞART

Ürdün'den yayımlanan El-Düstur gazetesi bugünkü "Barışın Anahtarı Kudüs" başlıklı yorumunda şöyle diyor: "Filistin meselesine devamlı bir çözüm denkleminin getirilmesi ile ilgilenen herkes bilmektedir ki gerçekte olumlu bir girişimin sağlanması, Filistin topraklarında İsrail yerleşiminin durdurulması ya da sökülmesi haricinde mümkün değildir. Filistin topraklarının sürekli parçalanması sadece uluslararası kanunları aşmak anlamı taşımamaktadır. Aynı zamanda artan bir şekilde bağımsız Filistin devleti kurulması fırsatlarını da engellemektedir.

İsrail'in Filistinlilerin evlerini istila etmesi uluslararası bir suç sayılmaktadır ve buna karşı konulması gerekmektedir. Özellikle de Filistin yönetimi İsrail ile müzakerelerde sert seçenekler koyarak bunu yapmalıdır. Ancak Filistin tarafı Arap desteğine ve siyasi konumunu güçlendirecek açık bir takviyeye de ihtiyaç duymaktadır. Araplar uluslararası forumlarda diplomatik çaba harcamalı, İbrani devletine yerleşimi durdurmadan; özellikle de Kudüs konusunda hiçbir siyasi ödül vermemelidir.

İsrail'in Kudüs'ün Yahudileştirilmesi projesine karşı direnmek, sadece siyasi yönden değil aynı zamanda sosyal, coğrafi ve ekonomik yönlerden de Arap ve Filistinlilerin önceliği olmalıdır. Bu da Filistinli vatandaşların Kudüs'te kalmaları için cömertçe ve direk desteklenmeleri, İsrail'in göç ettirilmeleri için yaptıkları baskılara karşı koymak ve belki de Arap iskan projelerinin kurulmasına katkıda bulunularak sağlanmalıdır. Ayrıca siyasi ya da yasal herhangi bir yorum olmaksızın mültecilerin geri dönüş hakkının onaylanması ve himaye altına alınması yoluyla Kudüs'teki Filistin halkının kimliği sağlamlaştırılmalıdır".

İsrail'in suç sicili kabarıyor

Arap basınında bugün işlediği savaş suçları ve Filistin topraklarını gaspetmesiyle İsrail öne çıkıyor. Yemen de yaşadığı iç karışıklıklar nedeniyle gündemden inmeyen konulardan bir tanesi.