Dolar

34,8736

Euro

36,7156

Altın

3.035,88

Bist

10.124,00

İsrail Afrika’ya sızıyor

Arap basını bugünkü sayfalarından İsrail Dışişleri Bakanı’nın Afrika gezisine dikkat çekiyor. Yemen ve Lübnan’daki gelişmeler de manşetlerde yer alan haberler arasında.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-08-11 13:13:00

İsrail Afrika’ya sızıyor
Defne Bayrak / TİMETURK

Arap basınında İsrail bugün de gündeme oturuyor. İsrail'in olası Lübnan saldırısı önemli bir gündem konusu olmaya başlarken, Afrika'ya uzanması, Afrika ülkeleri ile ilişkileri güçlendirme girişimi de gözden kaçmıyor. Öte yandan iç karışıklıklar yaşayan ve El-Kaide Örgütü'nün önemli bir merkezi haline gelen Yemen de sıcak gündem konuları arasında yerini alıyor.

Londra’da Arapça olarak yayımlanan El-Kudsu’l Arabi gazetesi bugünkü ''İsrail'in Afrika'ya Sızıyor'' başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriliyor: “Afrika geçen 60 yıl boyunca İsrail'in stratejik önem dairesi çerçevesinde kaldı. Çünkü bu siyah kıta Arap derinliği ya da Arapların arka cephesini oluşturuyor.

Görüntü Arap ve Müslümanların aleyhine hızla değişiyor. Zira İsrail hükümeti, gerek kıtanın bazı ülkeleriyle olan güvenlik ve teknik işbirliği gerek de ekonomik, ticari bağlar aracılığıyla kademeli olarak ve kuvvetle siyah kıtaya sızmaya başladı. Dün Tel Aviv'de İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın siyah kıtayı ziyaret etmeye niyetlendiği açıklandı. İsrail dış istihbarat birimi MOSAD'ın Afrika'da güçlü bir güvenlik üssü kurmaya hazırlandığına dair raporların ortasında gelen gezi, ticari ve ekonomik ilişkileri geliştirmek için Nijerya, Angola, Etiyopya, Kenya ve Uganda gibi bir dizi ülkeyi kapsayacak.

Lieberman'ın gezisinde ana durak olarak bu Afrika ülkelerini; özellikle de Etiyopya ve Uganda'yı seçmesi, bu ülkelerin Nil'in kaynağı olmalarından ötürü büyük öneme sahip olmalarından kaynaklanmaktadır.

Umulan ise Mısır devletinin gelen bu İsrail tehlikesine dikkat etmesidir. Bunu Arap meselesi çıkarı için değil safi Mısır'ın çıkarları için yapması gerekir. Çünkü Nil sularında Mısır'ın payındaki herhangi bir değişiklik Mısır halkı için felaket anlamına gelecek, belki de şiddetli savaşlara sebep olacaktır. Çünkü Nil suları Mısır ve halkı hatta tüm Arap ümmeti için ölüm kalım meselesidir.”

LÜBNANLILAR YAKLAŞAN TEHDİDİ GÖRMELİ

Dar El-Haliç Gazetesi'nin sürmanşetinde ise ''Tehdit ile Tehdit Arasında Bir Tehdit daha var'' başlığı dikkat çekiyor. Gazete haberin detayında şunlara değiniyor: “Şu anda ve her zaman Lübnanlıların artan Siyonist tehdit tehlikesine ciddiyet ve yüksek sorumluluk bilinciyle yaklaşması gerekir. Nitekim Siyonist savaş suçluları ihanet bağımlısıdır. Lübnan hükümeti ya da muhalefeti olsun tüm Lübnanlı tarafların tuzağını kendisine çevirmek için bu düşmana karşı koyma cephesindeki tüm boşlukları gidermesi gerekir.

Bu çerçevede Lübnan'ın, düşmanın bir aptallığa kalkışması durumunda herhangi acil bir durumla başedebilmesi için yeni hükümetin kurulması yolunda siyasi adımlar atılması gerekir. Özellikle de Arapların güvenilmez; berbat, Batı'nın bu düşmanı hala desteklemesi, işgaline, terörüne göz yumması ve suç teşkil eden davranışlarına devam etmesi için her istediğini sağlaması koşulları altında bu şarttır.”

EL KAİDE YEMEN’DE ÜSTLENİYOR

Londra'da yayımlanan Eş-Şarku’l Evsat gazetesi yazarlarından Tarık El-Hamid ''Yemen'de Vakit Geçti mi?'' başlıklı makalesinde şunlara yer veriyor: “Yemen gerçek bir tehlike içinde. El-Kaide Örgütü Yemen'de bir cennet görüyor. Bu, coğrafik konumuna bakarak Usame Bin Laden'in uzun zamandır rüyasıdır. Orada ayrıca iki haftadır Suudi Arabistan'la sınır bölgeleri kontrolü altında tutan Şii azınlık bulunmaktadır. Öyle ki işi Suudi Arabistan'ı tehdit etme boyutuna vardırdılar. Son olarak da güney de ayrılık isteyenler bulunmaktadır.

Yemen hükümetini hedef almayan 3 zorluk. Bu, zamanın kendisini aştığı bir durumdur. Dahası bu, bir devlet olarak Yemen'in bütünlüğünü tehdit eden felaketlerdir. Aynı şekilde Suudi Arabistan'ın ve Körfez İşbirliği Konseyi üyesi ülkelerin güvenliğini de tehdit etmektedir. Acaba Yemen'i vuran ve hepimizi tehdit eden felaketin üstesinden gelmenin vakti geçti mi?

Burada El-Kaide'nin Yemen'de hala aktif ve güçlü olduğunu hatırlamamız gerekir. Güvenilir emniyet bilgileri, Somali'deki koşullar neticesinde son olarak Yemen'e yaklaşık 1600 bombacının girdiğini ve yıkmaya, öldürmeye hazır olduğunu, Yemen'den en uzak noktaları hedef almaya çalıştıklarını söylemektedir.

Şii azınlığa gelince başkent Sanaa'yı Saade bölgesine bağlayan yolda; yani başkente yaklaşık 100 kilometre uzakta bir dizi silahlı nokta kurdu. Bununla birlikte çeşitli silahlarla donanmış durumdalar.

Aralarında devlet adamları ve hikmet sahipleri bulunmasına karşın güneyliler bıkıp yorulmadan içeriden, dışarıdan hareket ediyor. Hikmet sahipleri çözüm arıyor. Bu sırada orada ayrılmanın yollarını arayan radikaller de bulunuyor. Bu ise Yemen'in bir bütün olarak çöküşü ve ülkede kaosun canlanması anlamına gelmektedir.

Bunun için şunu diyoruz: Yemen şu anda yalnız bırakılmaya gelmez. Çözümlerin sadece askeri ya da maddi yardımlar olmaması gerekir. Bugün Yemen'de gerçek çözüm, cesarete ve Yemen'in tümünü koruma hususunda gerçek rağbete ihtiyaç duyan siyasi çözümdür.”

Haber Ara