Dolar

34,8930

Euro

36,6123

Altın

3.007,12

Bist

10.058,63

Zehirli denizanası paniği

Mersin'in Bozyazı ilçesinde son 1 haftada 20 kişinin denizanası kaynaklı yanık şikayetiyle hastaneye başvurduğu bildirildi.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-08-07 17:35:00

Zehirli denizanası paniği



Bozyazı sahillerinde son dönemde denizanalarının bıraktığı salgıların insan sağlığını tehdit eder boyuta ulaştığı belirtildi.

Salgıların denizde yüzen vatandaşlarda vücut yanıklarına yol açtığı ifade edilirken, bu yüzden Bozyazı Devlet Hastanesi'ne son 1 haftada 20 kişinin müracaat ettiği kaydedildi. Son olarak denizanasının, vücudunda bıraktığı yanık izleri nedeniyle Ayşim Değirmenci isimli bir çocuğun da Alanya'ya sevk edilerek tedavisine başlandığı öğrenildi.

Bozyazı Devlet Hastanesi Başhekim Vekili Ayçe Tamer, vatandaşlardan, deniz hayvanları ile olan kazalarda sıcak kompres uygulamalarını, ardından hemen bir sağlık kuruluşuna başvurmalarını istedi. Aşırı sıcaklarla birlikte denize girme ve deniz hayvanları ile karşılaşma oranının da arttığını vurgulayan Tamer, "Son zamanlarda özellikle denizanası ile karşılaşma ve yaralanma vakalarıyla sık karşılaşmaya başladık. Ülkemizde zehirli deniz hayvanlarının sayısı az olsa da yine de dikkatli olmak gerekli" dedi.

Zehirli deniz hayvanlarının çoğunun diplerde, ya bir yere bağlı olarak ya da yavaş hareket ederek yaşadığını belirten Tamer, "Yaralanmalar, farkına varılmadan üstlerine basılması ile veya temas edilmesi ile olur. Vatoz, trakonya, iskorpit gibi çarpan balıklar daha çok balıkçı ve dalgıçlarda yaralanma ve zehirlenmelere, bazı denizanaları ise yüzen kişilere çarparak alerjik belirtilere sebep olurlar.

Deniz hayvanlarının zehirleri daha çok korunmaya yöneliktir ve zehirleyici etkileri kara hayvanlarınınkine göre daha kısadır. Bunlara bağlı ölümler oldukça seyrektir. Balık ve diğer deniz omurgalılarının zehirleri ısıya dayanıklı olmadıkları için tedavide buz değil, sıcak su ya da ıslatılmış sıcak bez kullanılmalıdır. Ülkemizde görülen bir diğer yaralayıcı balık vatozlardır. Genellikle derin sularda yaşarlar. Normalde sakin olmakla birlikte nadiren yaralayıcı darbelere yol açabilir. Yapılması gereken ilk iş, varsa yaradaki dikenin ya da başka doku parçalarının çıkarılması ve o bölgenin tuzlu su ile yıkanmasıdır.

Çarpma, kol veya bacakta ise çarpılan bölgenin üst kısmına zaman zaman gevşetilen turnikeler konabilir. Yara ve çevresinin hastanın dayanabileceği kadar sıcak suyla uzun süre yıkanması hem ağrıyı ve hem de genel belirtileri oldukça hafifletir. Kayalık bölgelerde bir diğer sorun denizkestaneleridir. Üzerlerine basıldığında dikenleri ayağa batar. Bu çok ağrı veren bir durumdur ve kırılan dikenin çıkarılması da çok zordur. Ayaktaki ağrı ve şişlik dışında sistemik belirtilere genel olarak rastlanmaz" diye konuştu.
(iha.com.tr)
SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara