Dolar

34,8648

Euro

36,7217

Altın

3.047,06

Bist

10.058,47

Öcalan'dan AK Parti'ye açık mektup

İmralı'da avukatlarıyla görüşen PKK lideri Öcalan, Kürt açılımıyla ilgili AK Parti'ye açık bir mektup gönderdi ve Başbakan Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Gül'e seslendi.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-08-07 15:59:00

Öcalan'dan AK Parti'ye açık mektup
Başbakan Erdoğan’a seslenen Öcalan, “Bu iş öyle risk alınmadan ben şurayı kaybederim, şurayı kazanırım kaygısı taşıyarak yapılamaz. Bu büyük bir sorundur. Cesur olunmalı, yoksa bu Ergenekoncu zihniyet hepsini bitirir” dedi.

PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan, avukatlarıyla görüştü. Edinilen bilgiye göre görüşmede aydınların kendisiyle ilgili düşünceleri değerlendiren Öcalan, “Buradaki koşullarımın doğru anlaşılması gerekmektedir. Bana iletilen düşüncelerin tamamına yakını Avrupa merkezli düşüncenin ürünleridir. Ben de daha önceleri Avrupa merkezli düşünce sisteminden etkilendim. Ama Avrupa merkezli düşünceleri ve sistematiğini terk ettim, bunları aştım. Biz Avrupa ile beraber yaşamaya başlamadık. Bu coğrafyanın beş bin yıllık uygarlık merkezi olma durumu var o zaman Avrupa yoktu. Avrupa karanlık çağını yaşıyordu. Kaldı ki beş bin yıllık bu dönemden önce on bin yıllık neolitik kültür var, Tarım Devrimi var, Avrupa yine yoktu. Son iki yüzyıldır kendini var etmiş olan Avrupa’nın kanlı siyasetini neden kabul ediyorsunuz? Ben Avrupa’yı tamamıyla reddetmiyorum. Bilimsel yönünü alıyorum. Pozitivist yönünü eleştiriyorum. Benim düşüncem bir arada yaşamaya dayanır. Bin yıldır birlikte yaşıyoruz, diyorlar. Bunu iyi anlamazlarsa sorunu da çözemezler. Avrupa merkezli düşüncelerden kopabiliyorlar mı, buna cesaretleri var mı? Bu soruyu soruyorum” ifadelerine yer verdi.

AVRUPA SİSTEMİ POZİTİFTİR

Öcalan, şöyle devam etti: “Avrupa’nın düşünce sistemi pozitivisttir, bunu işlemiştim, savunmalarımda da var, kan üzerinden kendini var eder, Avrupa siyasetinin temelinde kan vardır. 20.yy da iki dünya savaşı çıkartıldı. Üç yüz milyon insanın hayatına mal oldu. Son iki yüzyıldır bizi birbirimize düşürdüler, Avrupa bunu yaparken de Ortadoğu’da oryantalizmi kullandı ve varlıklarını Ortadoğu’da bu şekilde devam ettirdiler. Bu Ergenekon kafası nasıl bir kafadır ki; Avrupa’nın bu yüzünü görmüyorlar. Aslında ben bunları da çözdüm. Çünkü Ergenekon aynı zamanda ittihatçı anlayışın devamıdır ve yüz yıldır iktidardadırlar. Bunlar bunu neden anlamıyorlar? Görmüyorlar mı? Tekrar ediyorum nasıl bir kafa var bunlarda? Mustafa Kemal’in olumlu gördüğüm yönleri vardır ancak ittihatçı anlayış, Mustafa Kemal’in bu olumlu sayılabilecek yönlerini tamamen kuşattı.”

BÖLÜCÜ, AYRILIKÇI DEĞİLİM AMA ONURUMUZA LAF SÖYLETMEYİZ

İstemleri arasında bölücülük ve ayrılıkçılık bulunmadığını bir kez daha vurgulayan Öcalan, şu ifadeleri kullandı: “Çok açık ve net olarak söylüyorum ben bölücü, ayrılıkçı değilim. Ben çıtayı yükseltmiyorum, ben onurlu bir yaşamı esas alıyorum. Aksini kimse bize dayatamaz bunu kabul etmeyiz. Kürtler bunu kabul etmez. Onurumuza, varlığımıza ve değerlerimize laf söyletmeyiz. Onursuz bir yaşamı asla kabul etmeyiz. Diyap ağa denilen bir şahsiyet var Dersimlidir, Dersim mebusudur. Hatta, herkes işgalden dolayı Sivas’a kaçalım derken Diyap Ağa, Ankara’da kalalım diye ısrar ediyor ve ben Ankara’dan bir yere çıkmam diyor. Meclisteki konuşmasını Kürtçe yapmıştır. İşte biz de diyoruz ki, Diyap Ağa’nın bu tavrına saygı duyun ve gereğini yerine getirin. Seyit Rıza önemli bir şahsiyettir. Dersimlilere de söylüyorum. Biraz birbirlerine saygı göstersinler, kendi tarihlerine ve değerlerine sahip çıksınlar ona göre konuşsunlar. Kendilerine gelmelidirler. Her önüne gelen Dersim adına konuşmamalı. Kendi temsilcilerini çıkarabilmeli, kendi temsilcilerini konuşturabilmelidirler.”

BİRLİKTE YAŞAMDAN YANAYIM

”Ben birlikte yaşamaktan yanayım. Kürtler ve Türkler bin yıldır birlikte yaşıyor. Biliniyor Sultan Sancar var, Yavuz Selim var, Mecit var, Abdulhamit var, Onlar Kağan, Bumin, Sultan, Padişahtılar, bunlarda Kürdistan inkarı yoktu. Bunların döneminde Kürdistan diye telaffuz ediliyor ve idari yönetim de buna göre şekilleniyor. İşte Selçuklular, Osmanlılar Kürtleri tanıyorlar. Mustafa Kemal de özerklikten bahsetmiştir. Bu tarihlerine, miraslarına sahip çıkmalıdırlar. Kendilerine İslamcıyız, Osmanlıcıyız diyorlar. AKP ne İslamcıdır ne de Osmanlıcıdır. Olsa olsa milliyetçi olabilir. Milliyetçilik faşizmdir, faşizm yok eder, yok sayar, bundan çözüm bekleyemeyiz. Bu nasıl bir Müslümanlıktır? İslamcı olduğunu, İslamiyet’i bildiğini iddia ediyorlar ama Kur’anı ve Hz. Muhammed’i onlardan daha iyi biliriz.”

ERDOĞAN’A AÇIK MEKTUP

Öcalan, Başbakan Erdoğan ile ilgili şu değerlendirmeleri yaptı: “Erdoğan için kelle koltukta dolaşıyor, deniliyor. Tabii kelle koltukta dolaşacak. Erdoğan’a, AKP grubuna açık mektubumdur: Bu işlerde risk alacaksın. Bu iş öyle risk alınmadan ben şurayı kaybederim, şurayı kazanırım kaygısı taşıyarak yapılamaz. Bu büyük bir sorundur. Risk alınarak, çözüme yönelik kararlı tavır ve davranış içerisinde olunarak sorun çözülebilir. Cesur olunmalı, yoksa bu Ergenekoncu zihniyet hepsini bitirir. Ya darbecilerden, Ergenekonculardan yana tavır alacaksınız ya da demokratikleşmeden yana tavır alacaksınız.”

KİM ÇÖZÜM ÜRETİYORSA KONUŞMAK GEREK

Öcalan, şunları söyledi: “Bir sorunu biri biliyorsa ve çözüm üretiyorsa onunla konuşmak gerekir. Konuşmazsanız sorun çözülmez, sorun bu şekilde devam eder. Benim kadar bu soruna ve çözümüne hakim değiller. Ben öyle aman aman gelin benimle görüşün diye yalvarmıyorum. Sorunu çözüyorum deyip muhatap olarak da kendin bir muhatap belirlemen kabul edilemez. Kürtler bunu kabul etmez. Geçmişte benimle görüşülmedi demiyorum. Benimle görüşüldü, bunu söylemiştim ancak çözüme yönelik bir adım atılmadı, ciddi yaklaşılmadı. Yine söylüyorum, bu iş öyle basit bir iş değildir, cesaret işidir. Her gün ölümler oluyor. Ben burada ölümlerin önünde durmaya çalışıyorum. Gayri ciddi yaklaşmakla bu iş çözülmez. Sorun ciddidir ve bu sorunu çözmek ciddi adamların işidir. Klasik yaklaşımlarla bu sorun çözülmez.”

ÇÖZÜM GELİŞMEZSE YAPACAĞIM KALMAZ

“Herkes sorunun çözümü için bana bir şeyler yüklüyor. Çözüm için ciddi adımlar atılacaksa önümün açılması lazım. 60 yaşındayım, yoruluyorum, zorlanıyorum ancak sorumluluklarımın farkındayım. Üzerime düşeni yapıyorum. Sonradan söylenmedi denilmesin. Doğruları dile getiriyorum. Ben söylemiştim, yine söylüyorum. Çözüm gelişmezse, çözüme yönelik samimi, cesur adımlar atılmazsa benim burada yapabileceğim bir şey kalmaz. Ben artık kendi başınızın çaresine bakın diyeceğim. Korkarak bu işe yaklaşılamaz.”

İSTİRHAM EDİYORUM SORUNU ÇÖZELİM

“Sayın Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’dan istirham ediyorum. Bu sorunu çözelim. Sorunun çözülmemesi durumunda savaş daha çok tırmanabilir. Ben burada bunun talimatını vermiyorum, kimseye de burada talimat verecek durumda değilim, olabilecekleri söylüyorum. Tamillerin sonu ortada. Tamillerle uzun süre görüşüldü. Sonuçta imha edildiler. Şayet bir çözüm olmaz ve bu bir oyunsa, ben oyuna gelmem. Bu böyle bilinmelidir. Bunun için demokratik belediyecilik diyorum. Benim demokratik belediyecilik anlayışımın altyapısında bunlar var. Polis akademisinde bu işi bilenler var, profesörler var. İçişleri Bakanının açıklamasını dinledim, yeterli bulmamakla birlikte olumlu buluyorum ancak içinin doldurulması gerekiyor.”

VAN’A KÜLTÜR SARAYI İNŞA EDİLEBİLİR

Öcalan, sözlerini şöyle tamamladı: “Van’da demokratik halkçı belediyecilik geliştirilebilir, derinleştirebilirler, bunu yapabilirler. Orası hassas bir yerdir. Van için yedi sekiz yıllık zamana yayılacak ve Van Gölü kenarında bir kültür sarayı inşa edilebilir. Yine Dersim için çok işlevli kullanılabilecek bir kültür sarayı öneriyorum. Savunmamın Ortadoğu bölümünü bitirmek üzereyim. Bu aralar çok kitap okumuyorum zaten, yazıyorum. Savunmalarım Avrupa’da basılmış sanırım. Cezaevlerinden gelen mektuplar var, verilmeyenler var, verilenler var. Mektupları verilmeyenler; Ayfer Ayçiçek-Adana, özel selamlarımı iletiyorum, orada bir grup var. Siirt’ten verilmeyen mektuplar var. Bolu cezaevinden, İzmir Buca Kırıklar cezaevinden verilmeyen mektuplar var. Erzurum’dan var. Midyat cezaevinden İnci Roj’un mektubu dikkat çekicidir. Zamanım olursa kendisine yazacağım. Suriyeli bir arkadaşın mektubu var. Derinleşmesi iyidir. Devam etmelidir. Ebedin Abi-Trabzon cezaevinde galiba. Sağlık sorunları var. Saint Paul gibi yaşayacağını söylüyor. Oldukça iddialı bir söz. Rize Kalkandere cezaevinden mektup var, ayrıca Aysel Doğan’ın mektubu var. Hepsine selamlar.”

Kaynak: ANF
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara