Mahmur'da ‘eve dönüş’ korkusu
PKK’nın tasfiye sürecinde kilit bir rol biçilen Mahmur Kampı’nda, mültecilerin gözü kulağı Ankara’da. Mahmurlu mülteciler, sorunun çözümü halinde Türkiye’ye dönmeyi arzuluyor.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-08-05 16:34:00
Adem Demir'in haberi...
Hava sıcaklığı gölgede 48 derece. Elektrikler sıkça kesildiği için kliması çalışmayan küçük bir odada, ter içinde yanıtlıyor soruları. Söz Türkiye’den açılınca, avurtları çökmüş zayıf ve bitkin yüzüne, en çok da mavi gözlerine birden canlılık geliyor. “Hakkâri’nin serin dağlarını çok özledim” diyor iç geçirerek, “sınırın öbür tarafında akrabalarım, bu tarafında çocuklarım ve torunlarım var.” Artık yetmişine merdiven dayayan Apê (Amca) Hüseyin, Mahmur Kampı’nda yaşayan ama “Ülkene ne zaman döneceksin” sorusunu her duyduğunda heyecanlanan Türkiye kökenli binlerce Kürt mülteciden biri.
BM denetimindeki Mahmur, Irak’ın kuzeyinde, adını bulunduğu ilçeden alan bir mülteci kampı. Türkiye’nin güneydoğusunda 1994-95 yıllarında devlet tarafından güvenlik gerekçesiyle boşaltılan ya da yakılan sınır köylerinden Irak’a göçen çoğu Hakkâri ve Şırnak ağırlıklı 11 bin 200 Türkiyeli Kürt mülteciye ev sahipliği yapıyor. Dört yıldır Türk basınına konuşmayan Mahmurlu mülteciler, kapılarını yaklaşık iki hafta önce Newsweek Türkiye’ye açtı. Türkiye’ye özlemin yanı sıra bugünlerde kaygılı bir bekleyiş de var kamp sakinlerinde; zira kampın boşaltılması gündemde.
Geçen hafta Ankara’da Türk, Amerikalı ve Iraklı yetkililerin katılımıyla gerçekleştirilen üçlü zirvede Mahmur ana konulardan biriydi. Ankara, PKK’nın örgüte eleman sağlamak için kullandığını savunduğu kampın kapatılmasını öteden beri istiyor. Ancak, Türk hükümetinin Kürt meselesinde başlatacağı çözüm sürecinde silah bırakacak PKK’lıların eve dönmesi için Mahmur’un bir geçiş istasyonu olarak kullanılması, bu sebeple kampın şu andaki sakinlerinin boşaltılması ve PKK’lıların burada ıslah edildikten sonra Türkiye’ye giriş yapmaları da gündemde. (Söz konusu planı, geçen hafta Kandil’de görüştüğüm PKK’nın şimdiki lideri Murat Karayılan da doğrulamıştı.) Bir başka senaryo ise, kimi akrabaları dağda PKK militanı olan Mahmurlular’a, Ankara’nın bir iyi niyet göstergesi olarak ülkeye dönüş yolunu açması ve bunun örgütte çözülmeyi hızlandırmasının umulması. Mahmur’da yaşayanlara göre, “toplantıların sayısındaki artışa bakılırsa kampın boşaltılması konusu bu defa hiç olmadığı kadar ciddi.”
Kamptakilerin bir yandan Türkiye’ye dönmek isterken öte yandan bunu sağlayabilecek görüşmelerden kaygı duymalarının bir sebebi var. Mahmur Demokratik Halk Meclisi Dış İlişkiler Sorumlusu Polat Bozan, “Kimse vatanından ayrı olmak istemez. Türkiye bizim ülkemiz ve özlüyoruz. Ama oradaki baskılar nedeniyle buralara geldiğimizde, yılan ve akrepten başka bir şey yoktu bu lanetli topraklarda. Yoktan bir kent kurduk. Türkiye’yi terk etmemizin nedenleri çözülmeden de dönmeyiz” diyor. Kamptaki hemen herkes, uzun uğraşlar sonucu elde ettikleri mültecilik statüsünün ellerinden alınması ve Türkiye’ye zorla geri gönderilmeleri ihtimalinden çekiniyorlar.
Kampta yaşayanların çoğu kadın ve çocuk… Buraya gelene kadar, yedi bölge değiştirmişler. Yani Mahmur sekizinci durakları ve 1998’den beri buradalar. Kampın bulunduğu Mahmur ilçesi, Irak’ın kuzeyindeki Bölgesel Kürt Yönetimi’nin başkent kabul ettiği Erbil’in 100 kilometre güneybatısında yer alıyor. Ancak nüfusunun tamamı Kürtler’den oluşan ilçe, Bölgesel Kürt Yönetimi’nin sınırları içinde değil; Musul’a bağlı. Bölgede Kürtler’in denetimindeki kentler hızla gelişip değişirken, Mahmur ilçesinde değişimden bahsetmek mümkün değil. İlçedeki geri kalmışlığın yansımaları, Mahmur Kampı’ndaki gündelik hayatta da fazlasıyla gözleniyor. Ama pek çok mülteci kampının çadır kentlerden oluştuğu düşünüldüğünde, Mahmur epey farklı. Kampta yaşayanlar, kendi imkânlarıyla kerpiçten ve taştan evler yapmışlar. Üç bine yakın evin neredeyse hepsi bahçeli. Mahmurlu mülteciler, bugüne kadar Irak vatandaşı olmak ya da üçüncü bir ülkeye gitmek için resmi başvuruda bulunmamışlar. Ayda bir gıda ve giyecek yardımı aldıkları BM, kampın eğitim ve sağlık giderlerini karşılıyor, ayrıca sosyal projelere de destek veriyor. Ama ekonomik olarak tek dayanakları BM değil. Kamptaki erkekler 2003 yılından bu yana Erbil, Süleymaniye, Dohuk ve Zaho’daki inşaatlarda çalışıyor. Kampta altı okul ve bir adet sağlık ocağı var.
Kampın dış güvenliğini peşmerge sağlarken, içerideki denetim mültecilerin kendi organizasyonuyla gerçekleştiriliyor. 45 kişiden oluşan bir halk meclisi, Mahmur Belediyesi ile geliştirdiği ilişkiler sayesinde kampı idare etmeye çalışıyor. Kampta dayanışma esas. Taziye ve düğün gibi organizasyonlar başta olmak üzere pek çok iş, elbirliğiyle yapılıyor. Kampın en dikkat çeken ve Türkiye’yi de en çok rahatsız eden özelliklerinden biri, fazla politize olmuş görünen atmosferi olabilir. Buradakiler PKK’ya yakın ve bunu açıkça söylemekten de çekinmiyorlar. Halen Türkiye’de cezaevinde olan PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan’ın çerçeveli fotoğrafları, kamptaki hemen her evin başköşesinde asılı. Akıllarını kurcalayan bir başka soru da bu noktada ortaya çıkıyor: PKK’ya bu denli yakın bir kesimi, Türkiye neden ısrarla geri getirmek istesin? “Kürt sorununun bir parçası kabul edildiğimiz için geri dönüşümüz isteniyor” diyor Bozan. Dönmek istedikleri kesin, ancak tereddütlerin giderilmesi kolay değil.
Kamptaki ortaokulda müdür olarak görev yapan Yusuf Kara, “Çocuklarımız burada Kürtçe eğitim görüyor. Bu, Türkiye’de mümkün olacak mı” diye soruyor. Yine öğretmenlik yapan Hatun Babat da, “Tam demokratik bir Türkiye’de özgürce yaşamak için seve seve döneceklerini” söylüyor. “Tam demokratik Türkiye” tanımını ise Bozan yapıyor. Bozan’a göre, Kürt kimliğinin kabul edilerek anayasal güvence altına alınması, koruculuk sisteminin kaldırılması, geçmişte köyleri yakılanların zararlarının tazmin edilmesi anlamına geliyor. Bu durum sağlansa bile geri dönmenin gönüllülük esasıyla olmasını ve her şeye rağmen dönmek istemeyeceklerin zorlanmaması gerektiğini savunuyor Bozan. “Burada, mülteci statüsünde ve BM şemsiyesi altında yaşamını sürdürmekten memnun insanlar da var” diyor. Newsweek Türkiye’ye konuşan BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin Erbil sorumlusu Charlie Lynch de, “Mahmur’daki mültecilerin zorla yerlerinden edilemeyeceğini ama gönüllü dönüşlere her türlü desteği verebileceklerini” söylüyor. Mahmur Kaymakamı Şeyh Barzan Said de, aynı fikirde. Mahmur Kampı’nın adeta “küçük bir Türkiye” olduğunu ve hem Türkiye ile ilişkilere dikkat edip hem de kamptaki mültecileri hoş tutmaya çalıştıklarını belirten Said, “Mahmurlular yasal statüde mülteciler. İster giderler, ister kalırlar. Takdir onların. Zorla göndermemiz söz konusu olamaz” diyor.
Mahmurlu mültecilerin çoğu Türkiye’ye hiç gidip gelemiyor. Ama yine de irtibatları kopmamış. Türkiye’deki gelişmeleri yakından takip ediyor, akrabalarından sürekli haber alıyorlar. Bazen de, örneğin Türkiye’deki bir akrabalarının vefatı ya da düğünü söz konusu olduğunda sınırdan kaçak yollarla ülkeye giriyorlar. Mahmur Meclisi üyelerinden Asiye Nas, Kürt sorununa çözümü en çok kadınların arzuladığını söylüyor. “Kürt kadınlar artık oğullarının ve kocalarının ölmesini istemiyor. Asker annelerinin çektiklerini de en iyi biz anlarız. Mesela çözülürse hemen döneriz. Burada geçirdiğimiz 15 yıla rağmen tek birimizin bile Irak vatandaşı olmak istememesi, bir şey anlatmıyor mu?”
Kürt çözümü adımlarının ardından artık Mahmur’daki Kürt mültecilerin de gözü kulağı Ankara’dan gelen haberlerde.
Kaynak: Newsweek Türkiye
SON VİDEO HABER
Haber Ara