Af Örgütü'nden başörtüsü çıkışı
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Irene Han, bir kadının başörtüsü takmasının ya da takmamasının onun kendi iradesine özgü bir seçim hakkı olduğunu belirtti.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-08-04 08:32:00
Irene Han, bir kadının başörtüsü takma ya da takmamasının onun kendi seçim hakkı olduğunu belirterek, "Devletin sorumluluğu, bir kadına ne giyeceğini seçmesi konusunda bir düzenlemeye gitmek değil, ona, bu seçimini herhangi bir zorlama ya da şiddete maruz kalmadan yapabileceği bir ortamı sağlamaktır" diye konuştu.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfında (SETA) konferans veren Han, Uluslararası Af Örgütünün başörtüsü konusundaki tutumunun çok açık olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Bu bir ifade özgürlüğü meselesi. Bir kadının başörtüsü takmayı ya da takmamayı seçme hakkı vardır. Devletin sorumluluğu, kadına ne giyeceğini seçmesi konusunda bir düzenlemeye gitmek değil, ona, bu seçimini herhangi bir zorlama ya da şiddete maruz kalmadan yapabileceği bir ortamı sağlamaktır. Bu hem benim, hem de temsil ettiğim kurumun görüşü. Kadınları başörtüsü takmaya veya Suudi Arabistan ve İran'da olduğu gibi vücutlarını örtmeye zorlamak ne kadar yanlışsa, onlardan, Türkiye'deki kurumlarda ya da Fransa'daki okullarda giymemelerini istemek de bir o kadar yanlış. Uluslararası Af Örgütü'nde de başörtüsü takanlar var, takmayanlar var. Kadınları başörtüsü takmaya ya da takmamaya zorlayan yasalara katılmıyoruz"
Konuşmasında terörle mücadele konusuna da değinen Han, 11 Eylül saldırılarının, AB ve ABD gibi insan haklarının en büyük savunucularının bile, kendi iç güvenlikleri söz konusu olduğunda bu hakların temel prensiplerini baltalayıcı siyasetler yürütmekte tereddüt etmediklerini açıkça ortaya koyduğunu belirtti.
"UMARIM GUANTANAMO YAKINDA KAPATILIR"
Uluslararası Af Örgütü olarak, ABD'ye, Guantanamo kampındaki tutsakların kamptaki askeri komisyonlarca yargılanmasına son vererek, bu kişilere yönelik davalarda kendi olağan adli sistemini kullanma çağrısında bulunan Han, "Guantanamo'nun kapatıldığını umarım yakında görürüz" dedi.
Terörizmle nasıl mücadele edilmesi ve bu mücadelede etkili önlemlerin nasıl alınabileceği konusunda öğrenilecek dersler bulunduğunu ifade eden Han, "Devletlerin görevi tabii ki aşırıcılık eylemlerini sona erdirmek, ancak bunu hukukun üstünlüğünü zayıflatarak değil, ona saygı göstererek yapmalı. İşkence ve kötü muamele yöntemleri uygulamak ve insan haklarını baskı altına alıcı hareketler sergilemek, terörizmle mücadeleyi güçlendirmez, tam aksine geri tepmeye yol açar ve aşırıcılığı daha da artırır" diye konuştu.
Han, güvenlik konusunda insan haklarını gözeten bir yaklaşımın sergilenmesinin en iyi ve en pragmatik yol olduğunu vurguladı.
Yoksullukla mücadele konusunda da insan haklarını ön plana alan bir strateji geliştirilmesinin önemine işaret eden Han, "Ayrımcılık ve dışlama, toplumun kutuplaşmasına yol açar ve aşırıcılığın yükseldiğini, özellikle gençler arasında memnuniyetsizliğin arttığını görürüz" diye konuştu.
"KÜRT SORUNU, SOSYAL VE EKONOMİK NEDENLERE BAKMADAN ÇÖZÜLEMEZ"
Han, "Kürt sorununun" çözümünün de, sosyal ve ekonomik nedenlere bakılmadan sağlanamayacağını kaydetti.
Mülteciler konusunda ise Türkiye'nin "güncelliğini kaybetmiş" bir sisteminin olduğu görüşünü dile getiren Han, Türkiye'deki sistemin sadece Avrupa'dan gelenlere "mülteci statüsü" tanıdığını anımsatarak, bu konudaki yasaların geliştirilmesi ve yenilenmesi gerektiğini belirtti.
İfade özgürlüğü konusunda da, insanlara görüşlerini dile getirebilmeleri için olanak yaratılmasının önemini vurgulayarak, bu olanaklara kısıtlama getirdikçe gerginlik ve şiddet olasılığının da artacağını ifade eden Han, "Bu nedenle Uluslararası Af Örgütü, Türkiye'de ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamaların azaltılması ve insanlara, Türkiye'nin hayata geçirmeyi düşündüğü reformları tartışma imkanı verilmesini şiddetle tavsiye ediyor" diye konuştu.
"301.MADDENİN MODERN BİR DEVLETTE YERİ YOK"
"(Özgürlük ancak özgürlüğe kısıtlama getirerek korunabilir) diyemezsiniz" ifadesini kullanan Han, farklı fikirlere hoşgörü göstermenin önemini dile getirerek, "İşte bu sebeple TCK'nın 301.maddesinin, değişikliğe gidilmiş olsa bile, modern bir demokratik devlette yeri yok" dedi.
Han, Türkiye'de önemli ilerlemeler ve reformların da hayata geçirildiğini, ancak bu reformların siyasetteki yansıması ve uygulamaya geçirilmesinin önemli olduğunu, adli sistem ve kamu düzeni alanlarında kurumsal reformlara ihtiyaç duyulduğunu bildirdi.
"Türkiye'de laik sistemi tehdit altında görenlerle demokrasinin zayıflatıldığını düşünenler arasında bir gerginlik olduğunu" savunan Han, "Her iki taraf da, harekete geçerken insan haklarını zayıflatan davranışlar sergiliyorlar, trajik olan bu. Türkiye bu tehlikeli kutuplaşmanın üstesinden gelmeli ve reform yolunu güvenle takip etmeli" diye konuştu.
Bu konuda iyi işaretler bulunduğunu dile getiren Han, eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in cezaevinde işkence gördükten sonra hayatını kaybeden Engin Ceber'in ailesinden özür dilemesi, Kürtçe ders ve yayınlara yönelik yasakların kaldırılması, TRT'nin Kürtçe yayınlara başlaması gibi örnekler verdi.
ERGENEKON SORUŞTURMASI
Han, Ergenekon soruşturmasına da değinerek, bu konuda da ülkede birbirine karşıt görüşlerin olduğunu anımsattı. Han, "Uluslararası Af Örgütü için burada önemli olan iki şey var. Birincisi, suçlananlara yönelik davalarda adil standartların uygulanması. Adil yargılama olmadan güven inşa edemezsiniz. İkincisi, bu soruşturmanın, ciddi insan hakları ihlalleri, devlet gücünün kötüye kullanılması gibi diğer alanlarda da yeni soruşturmalar için de emsal oluşturacağını umuyoruz" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin G-20'nin üyesi ve BM Güvenlik Konseyi geçici üyesi olduğunu, Ortadoğu meselesi gibi uluslararası birçok konuda yapıcı rol oynadığını ifade eden Han, Türkiye'nin hayata geçirdiği reformları, özellikle çoğulculuk, ifade özgürlüğü ve yargının bağımsızlığı alanlarında devam ettirmesi gerektiğini belirtti.
AB'nin de Türkiye'deki reformları cesaretlendirmesi gerektiğini ifade eden Han, AB sürecinde her iki tarafın da "karamsar" olmaması ve süreci olumlu yönde kullanması ihtiyacını dile getirdi.
Han, açıklamasını, "Geleceğin, ayrılık tohumları ekenlere değil, küresel insan hakları değerleri etrafında birleşenlere ait olduğuna inanıyorum. Türkiye'ye çağrım, umutlarınıza oynayın, korkularınıza değil" dedi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara